K24 ÖZEL - Şahmeran'a anahtar katan adam

Emin Bozan

Mardinli geleneksel el sanatları ustaları, figürünü bakıra, cama, altına, beze, gümüşe, tahtaya ve taşa işleyerek nesilden nesile aktarılan Şahmeran efsanesini yaşatmaya çalışıyor.

Kadın başlı yılan gövdeli olan Şahmeran’ın figürü birçok evde bulunduruluyor, çünkü efsanenin uğur ve bereket getirildiğine inanılıyor.

Mardin halkı tarafından “Ebu Burak” (Burak’ın babası) olarak bilinen Tacettin Toparlı, bakır ustalığını dedesinden ve babasından usta - çırak ilişkisiyle öğrenmiş.

Ebu Burak'ın Şahmaran ve cam altı sanatını yaşatması ayrıca masal anlatıcılığı yapması ise onu diğer ustalardan ayıran en önemli özelliği. Türkiye’nin birçok yerinden insanlar, kurumlar Ebu Burak’ı masal, efsane, mitolojik öyküler dinlemek için çağırıyor.

K24’ün sorularını yanıtlayan Ebu Burak, Şahmeran’ın Mezopotamya kökenli, evrensel bir yaşam öğretisi olduğunu söyledi.

3 DİLDE ANLATILIRDI

Ebu Burak, masal anlatıcılığına ve masalları nakşetme işine nasıl başladığını şöyle anlatıyor:

“Doğal yaşamımızda masal vardı. Eskiden kış şartları ağırdı ve hiçbir sosyal olanağımız yoktu. Dedem anlatırdı. Yaşlılar anlatırdı. Gündüz yaşanmışlıklarını bize anlatırlardı. Din, dil, ırk sorun teşkil etmiyordu. Kürtçe de vardı, Arapça da vardı, Süryanice de. Komşu geldiği zaman da aynı anlatı olurdu, gelmediği zaman da. Bu bizde bir anlatı hafızası oluşturdu diyebilirim.

Okul okumadım ama dinlediklerimin birikmesini bir şekilde aktarma gereğinden olsa gerek nakşetme başladı. Çocukluktan başladı. Bilmeden çiziyordum ama çiziyordum. Zamanla bu derinleşiyor. Yeni öykülere kapı açıyor.”

Anlattığı öyküleri Arapça ve Kürtçe hissedip Türkçe anlattığını söyleyen masal anlatıcısı ve Şahmeran ustası Ebu Burak, “Benim iki tane hayatım var. Gündüz hayatım ve gece hayatım. Gündüzleri bakırı yaşamak için işliyorum, gece de dinlenmek için düş boyuyorum” şeklinde konuştu.

MEZOPOTAMYA BENİM EVİM

Türkiye’nin birçok kentinden masal, efsane, mitolojij öyküler dinlemek isteyenler tarafından davet edilen Ebu Burak, “Kendimi evrensel bir anlatıcı olarak görsem de Mardin, Mezopotamya benim evim. Has dinleyici seçerim, bulursam ben de anlatmak isterim. Karadeniz hariç Türkiye’nin her yerine gittim. Masallar, öyküler anlattım, anlatıyorum” ifadelerini kullandı.

Şahmeran efsanesinin birçok katmanı, birçok versiyonu ve anlatısı olduğunu belirten Ebu Burak, kendisinin Şahmeran’a ne kattığını şöyle anlattı:

“Ben Şahmeran’a anahtar katıyorum. Katmaya çalışıyorum ki, insanlar bu öğretiden kendilerine düşen payı, düşünceyi alsınlar ve kendi iradelerini kullanarak kendi içsel yolculuklarına çıkabilsinler.”

Masal anlatıcılığı ve nakşetmeyi bir bütünün parçaları olarak gören Ebu Barak, çırak yetiştirmeyi bir görev olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Benim de ustalarım var. Hafız usta, Heci Cemil gibi ustalarım var. Çırak kelimesi çıradan gelir. Yanabilecek birini bulduğunuz zaman veya buna talip biri olursa onu eğitmekle mükellefiz.”

İHANET ETMEYİ UNUTMAKTIR

35 yıldır aynı duygu ile Şahmaran figürleri çizdiğini söyleyen Ebu Burak, hikayede asıl olan vurguyu ise şöyle anlatıyor:

“Şahmeran dünyası, ihanet etmeyi unutmak, ihanet etmemeyi öğretmektir. Bir yaşam öğretisidir, çünkü sembolleri vardır. 6 tane aşağıdadır, belirgin yerdedir. Bir tanesi ejdarhadır ve hiçliktir.

Tüm bunlar insanın yaşamında varolan şeyler. Bunu farkederek yaşarsın, farketmeden de yaşarsın. Farkederk yaşadığın zaman diğer katmanlara, aşamalara da geçmiş olursun. Diğer kapıları da açmış olursun. Bu da kendini işlemede, kendini nakşetme de büyük bir etkendir.

Şahmeran efsanesinin izlerine Hindistan ve Avustralya gibi ülkelerde de rastladığını belirten Ebu Barak, bu öğretiyi taşıyabilecek insanların varlığının çok önemli olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Şahmeran, bir iyilik oluşacağına dair ümidi sembolize ediyor. Mesela Mardin’de bilen bilmeyen evinde bulunduruyor, bir sempatisi var. Nazara karşı evinde bulunduruyor. İnanıp inanmaması önemli değil.”