K24 ÖZEL - Alevi Kürt müziğinin saklı belleği: Ayfer Düzdaş

Düzdaş, çocukluğuyla başlayan müzik serüvenini K24’e anlattı

Azad Altun - İstanbul

Kürt sanatçı Ayfer Düzdaş, kendine has sesi ve üslubuyla yıllardır Alevi Kürt müziği konusunda hem derlemeler yapıyor hem de bu müzikleri icra ederek kaybolmaya yüz tutmuş pek çok ezgiyi tekrardan gün yüzüne çıkarmaya çalışıyor.

Düzdaş, çocukluğuyla başlayan müzik serüvenini K24’e anlattı.

Kaybolmaya yüz tutmuş ve unutulmak üzere olan binlerce yıllık deyiş ve ezgilerin peşinden giden Ayfer Düzdaş, narin ve kendine has sesi ve üslubuyla bu ezgileri tarihin tozlu raflarından bugüne taşıyor.

Aslen Sivas Koçgirili olan Düzdaş, yıllardır Alevi Kürt ezgi ve deyişlerini seslendiriyor. Her ne kadar şimdiye dek çalışmaları hak ettiği ilgiyi görememişse de o, siyasetten uzak dile getirdiği ezgilerle, her geçen gün dinleyicilerini büyük tasavvura yaklaştırıyor.

Kendisi gibi şarkılar seslendiren annesinden de ilham alarak Alevi Kürt müziğinin saklı tınılarını yeniden gün yüzüne çıkarmayı başaran Düzdaş, daha 8 yaşındayken kuzulara çobanlık yapmaya başlar. 2-3 yıl çobanlık yaptığı sırada şarkılar söyleyen Düzdaş, daha o yaşlardayken söylediği her şarkıda hayaller kurmuş. O hayallerde yer, yeşillik ve gökyüzünün onun için bir sahne gibi olduğunu anlatan sanatçı, bu nedenle köydeki çocukluk yaşamı “Benim için paha bilmez” diyor.

İSTANBUL’A GÖÇ

Küçük yaşta Sivas’ın Koçhisar ilçesine bağlı Aldivaz köyünden göç ederek ailesiyle İstanbul’a gelen Ayfer Düzdaş, üniversite sonrası 4 yıl kadar bir süreyle muhasebe işlerinde çalışır. Bu yıllarda “Neden kendi kültürümle ilgili bir şeyler yapmıyorum” diyerek Mezopotamya Kültür Merkezi’nde (MKM) çalışmaya başlar. Burada da Koma Asmin ve Vengê Sodirî isimli müzik grupları içinde yer alarak şarkı söyler.

Düzdaş, yaklaşık 20 yıl boyunca çalıp söylediği MKM’yi okulu gibi görüp hayatında önemli bir yere sahip olduğunu ifade ediyor. Koma Asmin ve Vengê Sodirî ile birlikte Şahiya Stranan adlı çalışmanın aracılığı ile yurt içinde ve dışında defalarca sahne alır. Gruplar dağıldıktan sonra sahneye tek başına çıkmaya karar verdiği o zamanları ve Alevi Kürtlerle ilgili yaşanan asimilasyon süreçlerini ise Düzdaş şöyle yorumluyor:

“Yaklaşık 5-6 yıl boyunca gruplarla şarkılar söyledim. Gruplar dağılıp tek başıma kalınca kendi kendime sordum, neden kendi kültürümle ilgili çalışmalar yapmıyorum diye. Bir Alevi Kürt kadın sanatçı olarak bizim de şarkılarımız ve hikâyelerimiz var. Hem de çok eski ezgilerimiz var. Koçgiri’de, Malatya’da, Adıyaman’da ve Çorum’da şarkılarımız var. Ayrıca Çorum’da çok sayıda Alevi Kürtleri var.

Beni bunlara yönlendiren temel sebeplerden bir tanesi de asimilasyondur. Bilindiği üzere Alevi Kürtler sistematik bir asimilasyona maruz kaldı. Bunun etkileri benim de üzerimde fazlasıyla hissediliyor. Bunun üzerine bu etkiyi kırmak için şehir şehir, köy köy dolaşmaya başladım ve Alevi Kürt ezgileri toplamaya başladım. Özellikle Alevi Kürtlerin söylediği ezgileri kayıt altına aldım.”

DERLEME ÇALIŞMALARI

Ayfer Düzdaş bir seyyah edasıyla köy köy gezerek dinlediği Alevi Kürtlerden şarkılar derledi. Bunu yaparken orjinaline sadık kaldı. Alevi Kürtlere ait bu eserleri yeniden seslendirirken bölgenin tınısını yansıtan o naif sesiyle, dinleyenlerini her defasında evrensel bir ayin gibi cem’in içine çekmeyi başardı.

Uygulanan asimilasyon politikalarına rağmen Koçgiri’den Çorum’a kadar seslendirdiği Kürt Alevilere ait ezgi ve deyişlerle paslı kulakların içine işledi. Her Kürt sanatçının özellikle kendi bölgesine ait ezgiler üzerinde çalışma yaparak açığa çıkmamış renkleri gün ışığına çıkarması gerektiğine inanan Ayfer Düzdaş sözlerine şöyle devam ediyor:

“Adıyaman’dan Malatya’ya oradan Koçgiri ve Elbistan’a kadar bir çok yere gittim. Buralarda erkeğinden kadınına yaşlılarla bir araya geldim. Sohbet ettim bolca. Bana anlattıkları hikâyeleri ve söyledikleri ezgileri kayıt altına aldım. Bu çalışmam yaklşık 20 yıldır devam ediyor. Daha çok atalarımın müziğine kulak kabarttım. Onlar nasıl okuyorsa ben de öyle okudum.

Her nerede bir nene ya da dede varsa önlerine kayıt cihanızı koydum ve o ezgileri kayıt aldım. Örneğin bizim Koçgiri ve genelde Alevi Kürtler yarı Türkçe yarı da Kürtçe konuşurlar. Benim okuduğum eserlerde de bunları görmek mümkün. Örneğin “Sallana sallana meçe ser avê” bunlardan biri. Çünkü benim annem de öyle konuşuyor. Günümüzde caz, rock ya da farklı popüler türden müzikler de dinliyorum ama benim için esas olan atalarımın müziğidir. Her Kürt sanatçı da doğduğu bölgenin ezgilerini yani açığa çıkmamış olan o renkleri açığa çıkarmak için çalışma yapmalıdır.”

O ŞARKININ HİKAYESİ

Ayfer Düzdaş ilk olarak 2004 yılında seslendirdiği “Sallana sallana meçe ser avê” yarı Türkçe yarı da Kürtçe olan şarkısıyla daha çok hayatımıza girdi ve bir daha çıkmadı. Düzdaş hem bu şarkının hikâyesini hem de neden yarı Türkçe ve Kürtçe olduğunu şöyle anlatıyor:

“Bu şarkıyı ‘Şahiya Stranan-2’ isimli çalışmanın içinde söyledim. Başta MKM’deki arkadaşlar bunu Hozan Bülent Turan söylesin dediler. Sonra karar değiştirdiler ve ben söyledim bu şarkıyı. Ben bu şarkıyı ilk olarak köyde dinledim. Babamın Abdullah Papur’a ait kasetleri vardı. Ben bu şarkıyı ilk olarak Abdullah Papur’dan dinledim. O zaman kadar bu şarkının Ayşe Şan tarafından söylenip söylenmediğini bilmiyordum ve dinlememiştim.  Halk bu şarkıyı çok sevdi. Evet yarı Kürtçe ve Türkçe’dir. Koçgiri’de de halk günlük yaşamda yarı Türkçe ve yarı Kürtçe konuşur. Hayat böyle devam akar orada. O nedenle söylerken hiç zorlanmadım.” 

Çobanlıktan bu yana Ayfer Düzdaş 20 yıldır sahnede ve bugüne kadar “Leylan, Koçgiri Ağıtları ve Horasan’dan Çorum’a Kürt Alevi Deyişleri” isimli 3 tane albüme imza atmış. Düzdaş’ın son albümü olan “Horasan’dan Çorum’a Kürt Alevi Deyişleri” Alevi Kürtlerin müzikal belleği olarak da tanımlıyor.

Her ne kadar Türkiye konserleri yasaklansa da o çalışmalarından vazgeçmeyeceğini belirtiyor ve ileride Arguvan Kürtlerinin yanı sıra Alevi, Kurmanci, Zazaki ve Ehli Hak (Yaresan) Kürtlerine ait eserleri de derleyip yorumlamaya devam edeceğini söylüyor. Ayfer Düzdaş son olarak üzerinde çalıştığı ve önümüzdeki dönemde yapacağı projelere dair ise şu bilgileri veriyor:

“Koçgiri Ağıtları ve Horasan’dan Çorum’a Kürt Alevi Deyişleri ile ilgili yaptığım çalışmadan sonra şimdi de Arguvan ezgileri ile ilgili bir çalışma hazırlıyorum. Arguvan’a gittim ve kayıtlar aldım oradan. Birçok köyüne gittim. Orada kayıt altına aldığım ezgilerin hepsi Kürtçe’nin Kurmaci lehçesinden. Tabi orada yani Arguvan’da hem Aleviler var hem de Sünniler. Bu yapacağım yeni albümde hem Alevi Kürtlerin hem de Sünni Kürtlerin şarkıları yer alacak. Bir sonraki projemde ise Alevi beyitleri üzerine bir çalışma yapmak istiyorum. Hem Kurmanci ve Zazaki hem de Ehli Hak yani Yaresan şarkıları söylemek istiyorum. Aleviler ile Yaresanlar kültürel açıdan birbirlerine çok yakınlar. Bu nedenle olanaklarım el verdiği sürece bu çalışmayı yapmak için Horasan’a gitmek istiyorum.”