‘Adem ile Havva’nın evi’ böyle bulundu…

http://www.kurdistan24.net/tr/

Orhan Kaya - URFA

İnsanlık tarihi adına şimdiye kadar bildiğimiz tüm bilgileri tekrar gözden geçirmemize sebep olan Dünya’nın ilk tapınağı olarak da bilinen Göbeklitepe, tam 12 bin yıl önce inşa edilmiş.

Göbeklitepe’yi o bölgede bulunan çiftçiler buluyor.

K24 muhabiri, bu çiftçilerden birinin torunu olan Mahmut Yıldız (64) Göbeklitepe’nin hikayesini anlattı.

Yıldız, tapınağın kazılardan önce de bilindiğini belirterek, şunları aktardı:

“Oranın kutsal olduğunu halk birbirine söylüyordu. İnsanlar biliyordu burada bir geçmişin olduğunu, çünkü etrafından belliydi. Oradan eserler çıkıyordu. Dedem, ‘orada ekin biçerken dikkat edin’ diyordu.”

Halkın Göbeklitepe değil,“Göbekli Ziyaret” dediğini, eski dönemlerde şifa vereceği inancıyla geçmiş dönemlerde hastalarını bile buraya getirdiklerini belirten Mahmut Yıldız, şunları söyledi:

“Halk buraya gelip dilekte bulunuyordu. Hayvan sahipleri hayvanlarını her bahar buraya getirip ziyaret etrafında dolaştırdıktan sonra kurban keserlerdi. Evlenip çocuğu olmayanlar da geliyordu. Demek ki temelinde bir enerji var. Ağacın olduğu kısımda anıt mezarlar var.”

TARIM ALANI

Göbeklitepe’nin bulunmasından önce buralarda tarım yapıldığını söyleyen Yıldız, “Verimli araziydi. Mercimeği çok meşhurdu. Arpa, buğday ve nohut ekiyorduk. Dedem ve amcalarım ekim işi ile uğraştıklarında ben küçüktüm, onlara yemek götürürdüm, tarla evden 2-3 kilometre uzaktı” dedi.

12 bin yıllık tapınakların gün yüzüne çıkmasının ilk adamının, tarla sürülürken iki eserin bulunması ile başladığını aktaran Mahmut Yıldız, yaşananları şu ifadelerle anlatı:

“1985-86’da amcam çift sürürken iki tane eser buldu. Eserler sabana takıldı. Her sürdüğümüzde taşlar çıkıyordu. Onları kenara atıyorduk. Tekrardan sürüyorduk. Birkaç yılda bir orası temizleniyordu.

İşte yine bir gün amcam iki eser buldu. Eserlerden bir tanesi kertenkele, bir tanesi de yarım insan figürü. Bunlar götürülüp müzeye verildi. Müze Müdürü arkeolog değil, tarih öğretmeniymiş. Adam anlamamış, amcama ‘kendini boşa yormuşsun’ demiş. Amcam da müdüre ‘ben bir kere getirdim, götürsem de yolda atarım’ demiş. Oradakilerde amcam gerçekten atacağını anlayınca bırak o zaman burada kalsın bu taşlar demişler.”

Söz konusu iki eserin uzun yıllar müzede kaldığını söyleyen Yıldız, hikayenin geriye kalan kısmını şu sözlerle aktardı:

“Bu eserler 1985 yılından, 1993 yılana kadar müzede kaldı. Fakat kazı yapan o Alman arkeolog (KlausSchmidt) başka bir yerde yaptıkları kazılarda buldukları eserleri müzeye teslim ederken amcamın müzeye götürdüğü eserleri görür. Müdüre bunların nereden geldiğini sorar. Müdür, adres olarak da ‘Göbekli Ziyareti Örencek’ köyünü vermiş.  Arkeolog, bizim akrabalardan birine ulaşmış. Bizden habersiz köye gelmişler. Araştırma yapmışlar. Ve kazıya karar vermişler. Sonra kazı için bizden de müsaade alındı. Ve 1993’ten beri verilmiş müsaade üzerine kazılar yapılıyor. Ve hala Alman arkeologlar çalışmalar devam ediyor.”

Göbeklitepe, Urfa’ya 15 km uzaklıkta,günümüzden tam 12 bin yıl önce inşa edilmiş.

Arkeolojik olarak Çanak Çömlek Öncesi Neolitik A Dönemi’ne (M.Ö 9.600 – 7.300) ait olan Göbeklitepe’de, bir tepe üzerine inşa edilmiş çok sayıda yuvarlak biçimli yapı bulundu.

1995 yılında arkeolog Prof. KlausSchmidt tarafından Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün desteğiyle başlayan kazılar sonucu elde edilen verilere göre bu yapılar yerleşim amaçlı kullanılmamışlar.

Göbeklitepe’de bulunan ve henüz sadece altı tanesi gün ışığına çıkarılmış, toplam 20 adet olduğu belirlenen yapılar, dünyanın ilk tapınakları.

Kazı bölgesi, “Adem ile Havva’nın evi” olarak da anılıyor.

Göbeklitepe 2011 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras Geçici Listesi'ne alınmıştır.