K24 ÖZEL - Diasporada 3 Kürt kadını

http://www.kurdistan24.net/tr/default

Emin Bozan

Kürt kadınları ister sosyo-ekonomik, ister politik nedenlerle zorunlu veya gönüllü bir göçle yaşadıkları topraklardan başka ülkelere, özellikle de Avrupa’ya gidiyorsa, artık mücadele etmek zorunda kaldıkları “diaspora” diye adlandırılan başka bir mecraya doğru sürüklenmiş oluyor.

“Diasporada Kürt kadını” olmayı, Avusturya Federal Parlamentosu’na seçilmiş ilk Kürt olan Berivan Aslan’a, yıllarca hem Türkiye’de, hem Avrupa’da çalışmalarını sürdüren ve birçok önemli oyunda yer alan tiyatro sanatçısı Serpil İnanç’a ve Grup Munzur’un eski solisti Zeynep Hayır’la konuştuk.

Diasporada Kürt kadınının dışlandığını söyleyen Berivan Aslan, “Kürt kadını göçmen olarak bulunduğu Avrupa ülkelerinde hem kimlik (Kürt), hem de mezhepsel (Alevi, Ezidi, Hristiyan) nedenlerden dolayı dışlanıyor. Malum, bununla beraber hem kendi kültürünü yaşatma, hem de entegre olmaya çalışmak kolay değil” dedi.

Kürt kadınlarının yaşadığı entegrasyon sorunlarına değinen Aslan, somut örnekler vererek, şunları söyledi.

“Alevi ya da Ezidi kadınların entegrasyon süreçleri daha hızlı gelişiyor. Görece din baskısından daha uzak, seküler, başı açık ve en önemlisi iş hayatına daha çabuk atılabiliyor, dış dünyayla olan iletişimi daha çabuk gelişebiliyor.

Muhafazakar kadınlar, içerisine girdikleri cemaatlerde bu imkanı bulamıyor, çünkü oldukça kapalı toplumsal bir yapı var orada.”

Aslan, tüm zorluklara rağmen Kürt kadınlarının başarısız sayılamayacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Birçok başarılı, yetenekli ve zeki kadınlarımız var. Daha da başarılı olmaları uzak değil, ama ciddi bir biçimde sahipsizler. Ben siyasi yaşamım boyunca en büyük faktörün bu olduğunu gördüm. Bizler kocaman bir yetimhanenin çocukları gibiyiz. Arkamızda ne bize sahip cıkan bir devlet, ne bizi benimseyen, kabullenen bir sistem var.”

İNANÇ: DERT ÇOK, DERMAN DA ÇOK

Yılların tiyatro sanatçısı Serpil İnanç ise, yaşanan zorlukları şöyle anlattı:

“Genel olarak Avrupa’da göçmen kadın ve üstelik Kürt kadını olmanın sorunları büyük. Yaşam sıfırdan yeniden başlıyor. Dil öğrenmek, iş bulmak, mesleğiniz varsa mesleki eğitiminizi tamamlamak, bu arada çocuklarınızla uğraşmak…

İçinden geldiğiniz sınıf, katman, eğitim düzeyiniz, erkek egemen toplumun bireyleri olarak getirdikleriniz. içerde yatmış, işkence görmüş, tecavüze uğramış kadınlarımız ve çektikleri... Birinci, ikinci kuşak, ya da küçük yaşta buraya gelenler ve burada doğanların karşılaştıkları sorunlar da biribirlerinden farklı ancak her iki kuşak da bu güne dek buralarda, az da olsa, ‘namus’ cinayetlerinden kurtaramadı paçasını.

“Kadınlar, buradaki kadın örgütleriyle, varolan Sosyal Demokrat Parti, Sol Parti ve Yeşiller Partisi’nde yer almakla, uyum sürecini kolaylaştırdı” diyen Serpil İnanç, şöyle konuştu:

“Eğitiminiz, başarınız ne olursa olsun, kara kafalısınız bu ülkede. Tiyatrocu olarak kara kafalıları oynamak yazgınız olarak çizilmiş. Ayrıca artan işsizlik ve sistemin kendi krizleri sonucu yükselen ırkçı hareketlerin de hedef tahtasındasınız.

Ezcümle, dünyanın hali gibi halimiz. Kürt kadınları olarak, dert çok, derman da çok. Yasamın her alanında aynı olanaklara, aynı sorumluluğa ve aynı haklara sahip olmak için sorgulamaktan ve direnmekten başka çare yok.”

ZEYNEP HAYIR: ENDİŞE ARTIYOR

Türkiye’de muhalif müziğin en uzun soluklu gruplarından Grup Munzur’da uzun yıllar solistlik yapan, şimdilerde müzik faaliyetlerini Almanya’da sürdüren Zeynep Hayır da, diasporada olma durumunu şöyle ifade etti:

“Bizim geldiğimiz coğrafyalara göre daha fazla olanak olduğu doğru olsa da ama Almanya’dan örnek verecek olursak, burası da sosyal devlet olma özelliğini yitiriyor diyebiliriz. Çünkü silahlanmaya daha fazla yatırım yapılıyor. Daha az mülteci almaya veya niteliklisini almaya çalışsa da sosyal haklarda ciddi daralmalar sözkonusu.”

“Avrupa’nın merkezinde de olsanız da bizim kapalı toplumlardan gelen bireylerin aidiyetleri devam ettiği için varolan algıyı derinden değiştirmek o kadar da kolay değil” ifadelerini kullanan Hayır, şunları kaydetti:

“İstediğiniz kadar atölye ve sahne çalışmalarını gerçekleştiremiyorsunuz. Ülkenizdeki gelişmeleri uzaktan takip etmek durumundasınız. Bu ben ve benzer durumdaki sanatçılardaki endişe ve kaygı arttırıyor.

Ülkenizden uzakta olma durumu üretimi etkilediği gibi, üretseniz bile onu kitlelere duyurma ve ulaştırmada bazı sıkıntılar yaşayabiliyorsunuz. Ama yine de direnmekten, muhalif sanat ve yaşamdan vazgeçmemiz sözkonusu olamaz.”