Irak’ta Seçimleri Kim Kazandı?

Kurd24

Irak’ta 12 Mayıs seçimleri Irak’ın kendisi kadar kaosla geçtikten sonra geride kaldı. Seçimlerin geride kalmasına rağmen henüz kimin neyi kazandığı ile ilgili süren kaotik enformasyon bombardımanı da bitmiş değil. Görünen o ki, başbakan Haydar el-İbadi’nin Zafer koalisyonu (Nasr) burun farkıyla önde bitirirken ardından Mukteda es-Sadr’ın listesi ikinci olarak çıkacak. Tahmin edileceği üzere ise seçimin üçüncüsü Şii milis örgütlerin kurduğu Fetih koalisyonu yani seksenli yıllarda İran Devrim Muhafızları saflarında komutanlık yapmış Hadi el-Ameri’nin başını çektiği liste. Kürdistan’da Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) beklendiği gibi birinci, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ikinci. Kürdistan Bölgesel Hükümeti’nin yönetimi dışında kalan Ninova vadisi ve Kerkük gibi stratejik öneme sahip bölgelerde ise yine KDP ve KYB ezici üstünlükle öndeler. Hristiyan azınlıkların çoğunlukla yaşadığı Elkoş, Tel Keyf ve Karakoş gibi Ninova’ya (Musul) bağlı ilçelerde ise Kürdistan Hükümeti’ne yakınlığıyla bilinen Keldani-Asuri-Süryani Toplumsal Konseyi isimli koalisyon oyların yarısından çoğunu alarak zaferle çıkmayı garantiledi.

 Irak parlamento seçimlerinin nevi şahsına münhasır en temel özelliği seçim sonrası ittifakların seçimlerin galibini seçimlerin kendisinden daha kesin bir biçimde belirliyor oluşu. Bu karmaşık cümleyi biraz açmak gerekirse, Irak’ta kimin iktidara geleceğini belirleyen asıl faktör seçimlerde alınan oy oranından ziyade yeterli çoğunluğa sahip bir koalisyonu kurabilecek ittifakları yapabilme kapasiteleri. Bu durum her ne kadar tüm parlamenter demokrasiler için böyle olsa da, 143 partinin 27 farklı koalisyonla sadece 329 sandalye için mücadele ettiği kaotik sayılabilecek  bir sistemde işler biraz farklı işliyor. Seçim öncesi ittifakların seçimden sonra hiç zaman kaybetmeden bozulabileceği ve seçim sonrası ittifakların birinci partiyi hükümet dışı bırakabilecek sandalye sayılarına rahatlıkla ulaşabilmesi Irak’taki sistemin belirsizliğinin en bariz semptomları. Hal böyle olunca da bu ülkede hükümet kurabilmek ayları hatta bir yılı alabilecek geniş bir zamana, uzun uzadıya sürecek müzakerelere, ayrıca da parlamento dışında olan etkili dini ve toplumsal güçlerle varılan uzlaşılara endeksli. Bu süreç henüz başladı ve ne zaman biteceğini şimdiden kestirmek imkansız.

 Hükümeti kimin kuracağı belli olmayan bir ülkenin seçim sonuçlarını tartışırken ister istemez yeni kabine yerine uzun vadedeki güç dengesini konuşmak mümkün olabiliyor. Mayıs 2018 seçimlerinin işaret ettiklerinin başında Irak’ta yeniden başlamış olan bir krizler döngüsü var. Son seçimdeki katılım oranı %44 ile 2003’ten beri en düşük düzeyde. Bu da yapılan zafer ilanlarını herkes için tartışmalı kılan bir durum çünkü ülkenin yarısından fazlası demokratik olduğu ileri sürülen bu sürece dahil olmuş değil. Bu da kurulacak hükümetin meşruiyet iddiasına zarar vermenin yanı sıra seçime katılmış partilerin de toplumsal destek oranlarını ifade edişlerinde açmazlara yol açıyor. Böylelikle de yine parlamento dışı güçlerle olan ittifakları sağlam olanların daha fazla söz hakkına sahip oldukları, milis ve paramiliter grupların resmi iktidara sadakatlerinin neredeyse sıfıra yakın olduğu, parçalı ve kaotik düzenin hüküm sürmesinden başka konuşacak ihtimal kalmıyor.

 Irak’taki kara düzen bu haliyle devam ederken, Kürdistan’daki durum bundan biraz daha farklı. Kürdistanlı partiler arasında sert bir mücadele olmasına karşın seçimlere katılım oranı Süleymaniye hariç Irak’ın tamamından daha yukarıda. Her ne kadar ciddi sorunlarla uğraşıyor olsa da, bu durum toplumsal kontratın Irak’a göre çok daha sağlam bir işlevselliği olduğuna işaret. Bu da Kürdistan partilerini aralarındaki açmazlara rağmen Irak Parlamentosu’nda Arap muadillerine oranla daha istikrarlı bir konuma taşıyor.

 Bağdat’taki yeni iktidarı kimlerin kuracağı henüz muamma ama şimdiden tahmin edebileceğimiz gelişmeler var. Birincisi, el-İbadi’nin kazandığı kıl payı zafer müzakere masasına kimlerin oturacağını tek başına belirlemesi için yeterli değil. Şii milislerin listesi Fetih’in lideri Hadi el-Ameri ve Mukteda es-Sadr kurulacak ilk müzakere masasındaki yerlerini aldıkları oy oranıyla garantilemiş durumdalar. Bu nedenle başbakanın ikinci bir dönemi kazanabilmesi için ya bu iki çetin cevize ya da onların yerini alabilecek gruplara çok zorlayıcı tavizler vermesini beklemek yanlış olmaz. Bu tavizlerin ne olacağı, olası bir müzakere masasında el-Ameri’nin Şii paramiliter gruplar için ne tür taleplerle geleceği ve es-Sadr’ın her iki müzakere tarafıyla girişeceği pazarlığın Şii milislerin çıkarlarını ne kadar riske atacağı el-İbadi’nin işini zorlaştıracak faktörler olmakla beraber müzakere sürecini de çok uzatma gibi bir riski de beraberinde getiriyor.

 Kürdistan için bu müzakerelerde benzer bir güçle yer almanın koşulu Kürdistan partilerinin Bağdat’ta kuracakları partiler arası ittifaktan geçiyor. Fakat bu tür bir ittifakın oluşabilmesini tehdit eden faktörlerin başında Kürdistan’da 30 Eylül’de yapılacak seçimler var. Kürdistan’da seçim rekabetleri sürerken, KDP ve KYB’nin ortak listeler ile seçime katılmayacakları neredeyse kesinleşmişken ve KYB’nin kendi nüfuz alanındaki tüm partilerle ilişkileri düşmanlık düzeyine ulaşmışken böyle bir ittifakı kısa vadede beklemek ise pek gerçekçi görünmüyor.  

 Irak’ta galibi belli olmayan bir seçim daha geride kaldı. Birbirine bağlı atların farklı yönlere koşmaları misali kimsenin bir yere varamadığı bu kaotik sürecin sonunda Kürdistan’ın kazananlardan biri olması ancak Bağdat ile yapılacak müzakerelerde Kürdistan Hükümeti’nin anayasal haklarının fiili ve yasal güvencelere tekrar kavuşturulmasıyla mümkün olabilecek. Aksi halde, Kürdistan Bölgesi’nin görece daha istikrarlı düzeni ve Kürdistan partilerinin bu istikrar üzerinden edindikleri güç çok parçalı Irak siyasetinde artı değer üretemeden hükümet dışı kalma riskiyle karşılaşabilir. Bağımsızlık için henüz erken ya da geç olsun, Kürdistan’ın Irak hükümetinde güçlü bir konumu olması için kesinlikle geç kalınmış değil.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.