“Irak Federalizme İnanmıyor”, Federal Sistemi Yıkmak İstiyor

Kurd24

Milli Lider Mustafa Barzani döneminde KDP Merkez Komite Üyeliği yapan, son zamanlarda Irak’ta Kürt Milletvekili olan, tecrübeli siyasetçi Dr. Mahmut Osman, “Irak federalizme inanmıyor” diyor.

Bende başından beri bu görüşteyim. Çünkü federalizme inanmanın ve federalizmi yaşatmanın asgari şartı, başkalarının, başka milletlerin hak ve hukukuna saygılı olmaktır ve demokrat olmaktır. Ne yazık ki, ne Sunni ne de Şii Araplar demokrat değiller. Demokrat olmaları da olanaklı görünmüyor.

Bundan dolayı, Irak Arap Cephesinin, Irak Federal Devletini ve Kürdistan Federe Devletini yıkma çalışmaları çok önceden başladı. Ayrıca bu aşamada da federal sistemi yıkma çabaları daha tehlikeli bir boyut kazanmış durumdadır.

Bu plan ve çabaların hepsi, federal devlet hukukuna, Irak Federal Anayasasına, uluslararası hukuka, toplumsal ve siyasal geleneklere, Arap ve Kürt milletlerinin birlikte yaşama kültürüne aykırı bir durumdur.

Dünden bu yana neler yapıldı onlara bakalım ve olanların sicil haritasını ortaya çıkaralım.

Federal Devleti Tanımak Ve Anlamak…

Federal devlet, bir ulus devleti değildir. Üniter devlet de değildir. Tekçi ve otoriter bir devlet hiç değildir. Denilebilir ki, hem birlikte yaşayan ulusların ortak devleti, hem de uluslara ait olmayan bir devlettir. Ulus/uluslar üstü bir devlettir. İki ya da ikiden fazla ulusun birlikte kurdukları, egemenliği, iktidarı, devletin tüm olanaklarını (maddi ve manevi) paylaştıkları, demokratik ve çoğulcu bir devlettir.

İktidarın, ortak meclis ve ortak hükümetle sürdürüldüğü devlettir.

Federal Devlet, bir ideoloji, bir sınıf, bir din, bir mezhep devleti de değildir. İdeolojiler, sınıflar, dinler ve mezhepler üstü bir devlettir.

Federal Devlette, her milletin dili resmi, eğitim ve öğretim dilidir.

Federal Devlet, üniter, tekçi, otoriter devlet anayasasından farklı demokratik, ulusların ve diğer kimliklerin temsilini sağlayan bir anayasaya sahiptir.

Federal Devlet, eşitlerin devletidir.

Federal Devlette, üstün millet ve üstün olmayan millet yoktur.

Federal Devlette, milletlerden biri egemen, diğeri ya da diğerleri bağımlı değildir; milletler eşittir.

Federal devlet, eşit olan federe bölgelerden oluşur.

Federal Devlet, her milletin kendi kendisini yönettiği, kendi topraklarında iktidar olduğu, egemenlik hakkına sahip olduğu devlettir.

Federal Devlette milletler, kendi federe bölgelerinde iktidarlarını ve egemenliklerini kendi seçtikleri başkan, meclis, hükümet eliyle gerçekleştirir.

Federal Mahkemenin yanında, federe bölgelerin kendi bağımsız yargı sistemi ve mahkemeleri vardır.

Federe bölgeler, kendi güvenlik güçlerine sahiptirler.

Federe bölgeler, kendi yer altı ve yer üstü zenginliklerini kendileri için kullanırlar; sadece federal devlet sisteminin ortak işlerliği için yapılan masraflara, zenginliğinden katkıda bulunur.

Irak Gerçekten Federal Bir Devlet Mi? Ve Referandumdan Önceki Yıkım Çabaları…

Irak, üniter, ırkçı, bir suni Arap ulus devletiydi. Bu devletin milletlerin ortak devleti olması için, Kürtler uzun bir tarihsel dönem kapsamında bir mücadele yürüttü. Bu mücadeleleri, Birinci Körfez Savaşından sonra federal devletin karar altına alınmasıyla önemli bir aşamaya geldi. Bu karar, Kürtlerin tek taraflı kararıydı.

Bu karar, aynı zamanda 2005 yılında Arap Irkçı Ulus Devletinin ve Baas Diktatörlüğünün yıkılmasından sonra, Arap, Kürt ve diğer milletlerin federal devlete karar vermelerinde temel ve kolaylık sağladı.

2005 yılında referandumla kabul edilen bir anayasa ile Irak devletinin, federal bir devlet olarak yapılandırılmasına karar verildi. Ama ne yazık ki, federal devlet yapılanmasından yapılmayanlar, yapılanlardan daha fazlaydı. Bu nedenle de Irak’ta federal devlet, gerçek federal bir devletin standartlarına kavuşamadı.

Maliki Hükümeti döneminde, federal devletin yıkılması, devletin Arap Şii Mezhebi Ulus Devleti olması için çabalar gösterildi. Bu tehlikeli çabalara karşı, Kürdistan yönetiminden ve başkanından gelen itirazlara ve önerilere kulak verilmedi.

Federal Anayasayı çiğnemek için bütün fırsatları kollandı.

Hukukçuların, siyaset uzmanları ve yorumcularının yaptığı tespite göre, Maliki Hükümeti,  federal anayasanın 55 maddesinin askıya aldı ve uygulamadı. Kürdistan Başkanı ve yönetiminin de açıklamaları, bu açıklamayı ve tespiti doğrulamaktadır.

Irak Federal Anayasasının en önemlisi maddesi 140.maddeydi. Bu madde, Kerkük ve anlaşmazlık alanlarının statüsünün referandumla saptanmasını öngörüyordu. Ne yazık ki, Maliki Hükümeti, referandumun sonucunun Kürdistan lehine olacağını bildiği için, referandumu yapmadı. Abadi Hükümeti de bu konuda bir adım atmadı.

Referandumun yapılmaması, başlı başına federal devlet ruhuna ve kurallarına aykırı bir durumdu. Federal sistemi dejenere etme ve törpüleme çabasıydı.

Maliki, federal sistemi dejenere etme, Kürdistan Federe Bölgesini zora sokmak ve içerde yıkmak için; ekonomik ambargo uyguladı. Bütçedeki Kürdistan payını 2014 yılından itibaren kesti. Ekonomik kriz yaratmakla kalmadı, kendi işbirlikçileriyle Kürdistan hükümetine karşı kışkırtıcı eylemlerde bulundu.

İran Devletinin İç Müdahalesine İzin Vererek İşbirlikçiliği Ve İhaneti Örgütlemek…

Federal Devlet, Arapların, Kürtlerin, diğer etnik toplulukların ortak devleti olmak zorundaydı. Bundan dolayı hayati kararların, ortak bir şekilde alınmak zorundaydı. Özellikle de uluslararası kararlar, ortak alınmalıydı. Maliki Hükümeti, bu geleneğe ve federal kurallarına uymayacak şekilde İran’la ilişkiler geliştirdi. Irak Federal Devleti’ni, İran’ın uydusu bir devlet haline getirdi. İran’ın rahatlıkla iç müdahalesini sağladı.

Oysa İran Devleti, Kürdistan’ın Doğusunda sömürgeci bir devlettir. Kürtlere karşı sempatik davranması, Kürtleri sevmesi düşünülemez. Tersine Kürtlerin düşmanı. Kürtlerin kendi kendilerini yönetmemesi ve kendi devletlerini kurmaması için büyük çaba içindedir. Irak Kürdistan’ında da bunu yaptı. Ayda onlarca kürdü yargısız idam etmektedir.

Irak Federal Devleti,  demokratik değerlerden uzaklaştı. İran’ın müstemlekesi haline geldi.

İran, kendi işbirlikçilerini ve Kürtler içinde ihanetçi grupların oluşmasını sağladı. 16 Ekim 2017’de Kerkük’ün işgali bunun sonucu gerçekleşti.

Bununla federal sisteme ve Kürdistan federe Bölgesine büyük darbe vuruldu.

Referandum Sonrasında: Kerkük’ü Ve Diğer Kürt Kentlerini İşgal Etme Federal Sistemi De Yıkmanın Bir Delilidir…

Irak, federalizme inanmadığı için referandumdan önce federal sistemi yıkmak için önemli planları uygulamaya geçti. Bunu bir önceki bölümde ifade etmeye çalıştım.

Irak’ın federalizmi yıkması için, öncelikle Kürdistan’da işbirlikçilerini ve Kürdistan’a ihanet edecek bir grubu da örgütlemesi gerekirdi. İran’la birlikte ve özellikle de İran’ın çabalarıyla Kürdistan Yurtseverler Birliği, GORAN Hareketi, İslamcı Kürdistan partileri üzerinde çalışma yaparak bunu yaratmaya çalıştılar. Bu çalışmalarında, Kürdistan’ın Bağımsızlık Referandumu öncesinde de önemli ölçüde başarılı oldular. İsmi geçen partilerin, referandum kararının alınmaması için önemli aktörler olması, bunun en somut göstergesiydi.

Ne zaman ki, Kürdistan Yurtseverler Birliği bağımsızlık referandumu hakkındaki görüşlerini değiştirdi. Irak ve İran gibi federal sistem düşmanlarının oyunu bozuldu.

Bundan dolayı, Haziran ayında bağımsızlık referandumu kararı alındı. Bağımsızlık referandumunun 25 Eylül 2017’de yapılması benimsendi. Bütün engelleme çabalarına rağmen, bağımsızlık referandumu zamanında yapıldı. Kürdistanlıların Yüzde 93’ü “Kürdistan Devletine” evet dedi.

İşte bu aşamadan sonra, Irak Teokratik Mezhebi Hükümeti, federalizmi yıkmak için kendisine, referandum sonucunu gerekçe yaptı. Müstemlekesi olduğu İran’la ve daha sonra Türkiye’yi de yanına alarak, Kürdistan’a saldırmaya karar verdi. Öncelikle de Kerkük’e saldırmak daha akılcı görünüyordu (!). Bunun için, kendi işbirlikçilerini de hazırlamışlardı. 16 Ekim 2017 Günü, Kürdistan Yurtseverler Birliği içindeki işbirlikçileri ihanetçi grupla harekete geçti ve Kerkük’ü kolaylıkla işgal etti.

Orada durmadı, Kürdistan Devleti’nin kuruluşunu engellemek için başka Kürt şehirlerini de işgal etti. Ondan sonraki uygulama ve planlarıyla federal sistemi tümden yıkmak istediğiyle ilgili niyetini açığa vurdu.

Kürdistan İsmini Değiştirme Çabaları…

Irak Federal Anayasası, federal devletin federe bölgelerinden oluştuğunu hüküm altına alır. Ama ne yazık ki, Araplar federal devlete başından beri inanmadıkları için, federe bir Arap bölgesinin oluşturulması yoluna gitmediler. Oysa Kürdistan Federe Bölgesi başından beri vardı. Federal Anayasa da sadece bunu isim olarak da kayıt altına aldı.

Irak Federal Devletinin tüm yetkilileri, cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, milletvekilleri; devlet kurumlarını yetkilileri Kürdistan’ı bu isimle muhatap aldılar. Bu isimle, Kürdistan’da ilişkilerini geliştirdiler. Bu isimle çalışmalarını sürdürdüler.

Kürdistan’ın komşusu ülkeler de, Kürdistan’ı bu isimle tanıdılar ve bu isimle Kürdistan’la muhatap oldular. Türk Devleti bile ilk zamanlar “Kürdistan Federe Bölgesi” ismini kullanmazsa da, daha sonraları bu ismi kabul etti. “Irak Kürdistan’ı Federe Bölgesi” ile muhatap oldu.

ABD, Rusya, diğer Batılı ve Batılı olmayan dünya devletleri de Kürdistan’ı, “Kürdistan Federe Bölgesi” ismiyle muhatap aldılar.

Ne yazık ki, bağımsızlık referandumunda Kürdistanlıların bağımsız devlete “evet” demeleri ve bunun üzerine Kerkük’ün işgalinden sonra, Irak Teokratik Mezhebi Hükümeti, Kürdistan ismini değiştirmeye başladı. Hem de bu isim değişikliğini, “Bütçe Kanununda” yaptı. Kürdistan Federe Bölgesini, “Kuzey Irak” olarak tanımladı.

Başbakan konuşmalarında, “Kürdistan Vilayetleri” şeklinde de tanımlama yaptı.

Bu isim değişikliği girişimi, federal sistemin temel sistematiğine, mantığına, ruhuna, federal anayasaya, milletlerin eşitliği prensibine karşıdır.

Bu isim değişikliği aynı zamanda, Federal Sistemini yıkma adımlarından başka da bir şey değildir.

Kürtçeyi Resmi Dil Olmaktan Çıkarma Talebi…

Federal Devlet, milletlerin ortak devleti, milletlerin her açıdan eşit oldukları bir devlettir. Bundan dolayı da, federal devletin sahibi olan milletlerin dilleri de her açıdan eşittirler. Federal Devletin bu mantığının sonucudur ki, Irak Federal Devlet Anayasasında da Kürtçe resmi dil ve eğitim-öğretim dili olarak kabul edilmiştir. Federal Devletin meclisinde, hükümetinde, tüm kurumlarında, mahkemelerde, okullarda, Kürtçe resmi dildir; buralarda konuşulması ve kullanılması gerekir.

Ne yazık ki, Irak Federal Devleti’nin kuruluşuna karar verildikten sonra, bunun gerekleri yerine getirilmedi. Gelinen aşamada da, belli kesimler Kürtçe’nin resmi devlet dili olmaktan çıkarılmasını öneriyor.

Bunun en somut örneğini, Irak Arap parlamenterinin oğlu, Kürt düşmanı Haşdi Şabi Ordusu Komutanı Yezn Meşan, cesaretle, Kürtçenin resmi dil olmaktan çıkarılmasını önermesinde görüyoruz. Arapçanın sadece resmi dil olmasını istiyor.

Irak Ticaret Bakanlığı’nın da, Kürdistan Bölgesi’ndeki illerde gıda dağıtımı için doldurulan formları Arapça basarak, Kürtçeye yer vermemesi de bunun göstergesi olarak ele alınmalıdır.

Kürtçe konusundaki bu talep ve girişimler de, federal sistemin yıkılmak istenmesinin delilidir.

*IRAK VE İRAN OTORİTELERİNİN KÜRDİSTAN’DA İÇ KARIŞIKLIK YARATMAK İSTEMELERİ; YIKICI VE ŞİDDETE DAYALI GÖSTERİLERİ ORGANİZE ETMELERİ; HÜKÜMET VE SİYASİ KRİZ YARATMAK İÇİN KENDİLERİNE BAĞLI SİYASİ GÜÇLERİ HAREKETE GEÇİRMELERİ,

*MAHMUR’UN, GERMİYAN GİBİ KÜRT ŞEHİRLERİNİN İŞGAL EDİLMESİ İÇİN ASKERİ YIĞINAĞIN YAPILMASI, yeni askeri saldırıların yapılmasının bir planı ve Kürdistan’daki işgal sınırlarını genişletme faaliyeti olarak görünmektedir.

Bunun önüne geçilmesi gerekir. Yoksa büyük çatışmaların olması kaçınılmazdır. Bu yeni çatışmalar, eskilerinden daha farklı bir çatışma olma özelliğini göstermektedir.

*İran’ın Irak Kürdistan’ında Üs Kurması Çalışmaları Da,

Federal Devleti yıkmanın önemli göstergeleri olarak açığa çıkmış durumdadır.

Kürdistanlıların ve Kürdistan yönetiminin, bu konuda duyarlı ve hassas davranması; gerekli tedbirleri alması gerekmektedir.

 

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.