AK Parti – MHP İttifakı

Kurd24

Türkiye daha şimdiden gelecek yıl yapılacak olan seçimlere odaklanmış durumda. Malum, 2019 Türkiye için bir seçim yılı olacak. Takvimde bir değişiklik yapılmazsa eğer, önce Mart ayında yerel seçimler, ardından Kasım ayında da genel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. Böylece beş yıl süresince Türkiye’yi yönetecek yerel ve merkezi iktidarlar belirlenecek.

2019’daki seçimleri eskilerden farklı kılan çok mühim bir nokta var. Türkiye, 2017’de halk oylamasıyla gerçekleştirdiği hükümet sistemi değişikliği tam anlamıyla Kasım 2019’dan sonra yürürlüğe girecek. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren parlamenter sistemle idare edilen Türkiye artık –bir tür başkanlık sistemi benzeri olan- cumhurbaşkanlığı sistemi ile yönetilecek. Bundan ötürü 2019’a normal bir seçim döneminden çok daha büyük bir anlam atfediliyor.   

Kürtlerin nasıl bir tavır takınacakları ve hangi politik tercihlerde bulunacakları, Türkiye’nin bu tarihsel kavşağında belirleyici bir öneme sahip olacak. Türkiye’de Kürtlerin oylarının çok ağırlıklı bir bölümünün AK Parti ve HDP arasında paylaşıldığı herkesin malumu. AK Parti ve HDP’nin haricinde Kürtlerin oylarını emanet edebilecekleri bir üçüncü parti de henüz ufukta görünmüyor. Kürt oylarının bu iki siyasi parti arasında nasıl bölüşüleceği ise, bu iki partinin izledikleri siyasete ve gösterdikleri performansa bağlı olarak değişiyor. Dolayısıyla geleceğe dair öngörülerde bulunmak için öncelikle iki partinin mevcut politikalarına ve tercihlerine bakmak icap eder.

“Milli ve yerli ittifak”

AK Parti, 2019’a MHP ile ittifak kurarak girecek. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yasal altyapının hazırlanması halinde milletvekili seçimlerine AK Parti ile birlikte gireceklerini, bunun mümkün olmaması durumunda ise tek başlarına katılacaklarını belirtti. Ama Bahçeli, Cumhurbaşkanlığını seçimlerinde partisinin bir aday göstermeyeceğini ve her halukarda Cumhurbaşkanlığı için Erdoğan’ı destekleyeceklerini ilan etti.

Bahçeli’nin herhangi bir şart ileri sürmeden sunduğu destek –doğal olarak- Erdoğan’ı çok memnun etti. MHP ile olan işbirliğinin salt seçim ile bağlantılı olmadığını söyleyen Erdoğan, iki parti arasında çok daha uzun vadeli bir birlikteliğin temellerinin atıldığını ifade etti. Erdoğan’ın Bahçeli ile görüşmesinin ardından iki partinin kurmayları ittifakın hukuki çerçevesini çizmek üzere çalışmaya başladı. Artık resmî bir hüviyet kazanmaya doğru giden bu birlikteliğin, siyaseti iki yönlü etkileyeceği söylenebilir:

Keskin milliyetçilik

1. 15 Temmuz’daki darbe kalkışmasından sonra AK Parti her geçen gün dozu artan milliyetçi bir siyaset izledi. İki partinin ittifakıyla bu milliyetçilik daha da keskinleşecektir. Kendi saflarını “millilik” ve “yerlilik” sıfatları ile kutsayan Erdoğan ve Bahçeli’nin, bundan böyle her tür muhalif duruşu “gayri-milli” ve “gayri-yerli” olmakla suçlamaları sürpriz olmayacaktır. Mili ve yerli ittifak, bütün bir siyaseti kendi tanımladıkları “milliler” ile “gayri-milliler” arasındaki bir yarış gibi sunacak ve toplum nezdinde de böyle algılanmasına çalışacaktır.

Milliyetçiliğe bu kadar yaslanmanın kutuplaşmaya hizmet edeceği açık; zaten Erdoğan’ın isteği de bu. Çünkü kutuplaşma olduğu müddetçe mutlak karşıtlıklar yaratmak, korkuları kaşımak ve bundan istifade itirazlarını asgariye çekmek kolaylaşır. Erdoğan bunu birçok kez denedi, bir kutuplaşma ortamında taraftarlarının desteğini bloke etmenin çok daha rahat olduğunu gördü. Muhtemelen 2019 için de aynı oyunu tekrar kurgulayacak ve seçimlere kadar kutuplaşmayı büyüten bir çizgide yürümeye devam edecektir.

Milliyetçiliğe abanılması sebebiyle 2018 ve 2019’da Kürt meselesinde mevcut durumun değişmesini beklemek çok gerçekçi değil. Ortada farklı bir siyasetin izleneceğine dair bir işaret de bulunmuyor. Hükümet bölgede iktisadi yatırımları artırabilir, hendeklerden ötürü tahrip olan kent merkezlerinin imarına hız verebilir, çatışmalardan mağdur olan kesimlere yardımları çeşitlendirebilir. Lakin olağanüstü halden olağan hale geçme, demokratik siyasetin önünü açma ve çözüm sürecine tekrar dönme gibi bir adımı atacak gibi görünmüyor.

İttifakın seçmen davranışına etkisi

2. Seçmenlerin oy tercihleri tek bir faktörle açıklanamaz, onların sandıktaki rengini belirleyen birçok etken vardır. AK Parti’nin MHP ile kol kola girmesi de önümüzdeki seçimlerde Kürt seçmenin dikkate alacağı en önemli hususlardan biridir. Bunun AK Parti’nin Kürt oylarına menfi mi yoksa müspet mi tesir edeceği noktasında farklı görüşler var.

Kimileri AK Parti’nin selefi olan Refah Partisi’nin 1991 seçimlerinde MHP ile yaptığı seçim ortaklığını misal verip, AK Parti’nin sandıklarda çakılacağını belirtiyor. Kimi de 2017’deki referandumunun altını çiziyor ve MHP ile birlikteliğin AK Parti’ye bir maliyet çıkarmayacağını iddia ediyor.

Her iki örneğin de 2019’u anlamada yeterli olmayacağı kanısındayım. Bir kere, ortada 1991 ile benzetilemez bir siyasi tablo var. O dönem Kürtlerin oyunu alan beş siyasi parti (ANAP, DYP, HEP, RP ve SHP) vardı. Desteklediği partisinin siyasetinden memnun olmayan bir seçmenin önünde alternatifler bulunuyordu. Oysa bugünün iki partiye sıkışmış ortamında seçmenin oy tercihini değiştirmesi çok daha güç; kutuplaşma halinde seçmenler, partilerin tercihlerinden rahatsızlık duysalar da bu rahatsızlığı daha fazla absorbe edebilirler.

Olumsuzluğun düzeyi

Keza halk oylaması ile seçimler birbirinden farklıdır; her birinde seçmenin oyunu tayin eden ayrı dinamikler söz konusudur. Halk oylamalarında bir fikir oylanır, seçmenler -halk oylamasının tabiatı gereği- benimsemedikleri parti ya da partilerle de aynı siyasi cephede buluşabilirler. Bu nedenle 2017’deki halk oylamasındaki tercihlerin 2019 seçimlerine birebir örtüşeceği söylenemez.

AK Parti-MHP ittifakına dair tahmini birkaç cümlede özetleyebilirim: MHP ile iş tutmanın, Kürt seçmen bağlamında, AK Parti’ye olumlu bir yansıması olmayacaktır. AK Parti bundan olumsuz etkilenecektir. Olumsuzluğun düzeyi bölgelere göre farklılık gösterebilir. Zannımca, HDP’nin güçlü olup belediye seçimlerini kazandığı iller ile Batı’daki büyük şehirlerde olumsuzluğun oranı yükselecektir. Antep, Urfa, Adıyaman, Malatya, Elazığ, Bingöl gibi illerde ise AK Parti’nin oylarında -MHP ile işbirliğinden kaynaklı- büyük bir değişim olmayacaktır.

HDP’yi bir sonraki yazıda tartışacağım.

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.