Bildik Bir Sorunun Peşinde

Kurd24

“Bildik soru” derken kastedilen “Kürtler ne istiyor?” sorusudur. Soru, bildik; çünkü Türkiye’de herhalde en çok sorulan soru bu. Meclis’ten üniversitelere, çarşı-pazardan kahvehanelere, sokaklardan televizyon ekranlarına kadar hemen her mahfilde farklı bağlamlarda bu soru gündeme getiriliyor ve herkes kendi meşrebince buna cevap üretmeye çalışıyor.

Lakin bu kadar çok dillendiriliyor olması -çoğu kez- bu suale tamamen vakıf olunduğu ve verilen yanıtların da bilgilere yaslandığı anlamına geliyor. Maalesef cevapların büyük bir kısmı önyargıların ve dayanaksız kanaatlerin etrafında örülüyor.

Soru, salt bildik değil, meşum bir tarafı da var. İstanbul Şehir Üniversitesi’nden Mesut Yeğen ve ekibi, işte “bu meşum soruya” güvenilir yanıtlar verebilmek için Mayıs 2013-Mayıs 2015 tarihleri arasında araştırma yaptı. Kürt seçmenlerinin oy verme dinamiklerini ve siyasal tercihlerinin sosyolojik bir analizi yapmaya çalışan bu araştırma Kürt nüfusun yoğunlukta olduğu 12 ilde gerçekleştirildi. (Adıyaman, Ağrı, Bingöl, Batman, Diyarbakır, Hakkâri, Kars, Mardin, Şanlıurfa, Şırnak, Tunceli ve Van)  Bu on iki ilde yapılan 1918 yüz yüze anketten ve 137 derinlemesine mülakattan, Kürtlerin sosyal ve siyasi yapısını anlamaya yardımcı olacak çok önemli veriler elde edildi.

“Bilgi sorusu değil kanaat tümcesi”

Araştırma daha sonra bir kitap haline geldi.* Araştırmacılar, kitaba adını veren “Kürtler ne istiyor?” sorusunu ironiyle kullandıklarını ifade ediyorlar. Zira formu itibariyle bir bilgi sorusu gibi görünmekle birlikte bunun gerçekte yan sorulara açılan bir kanaat tümcesi olduğunu belirtiyorlar.

“Kürtler ne istiyor? sorusu, sorulduğu her yerde ‘Kürtler (daha) ne istiyor?’, ‘Kürtler (aslında) ne istiyor?’, ‘Kürtler (yine) ne istiyor?’ gibi soruları ima ediyor. Bir şeyler öğrenmek, bir bilgi ortaya çıkarmak için değil, bir tutum, bir tavır bildirmek için soruluyor bu bildik soru. Böyle olduğu için de cevaplandığı anda yeniden soruluyor. Kürtler bu soruya kırk çeşit enstrümanla cevap vermiş olsa da ‘Kürtler ne istiyor?’ sorusu sorulmaya devam ediyor. Çünkü bu meşum soru, aslında Kürtlerin bu soruya verdiği cevaplar beğenilmediği için soruluyor, Kürtlerin ne istediği merak edildiği için değil.” (s. 8-9, dipnot 1)

Yeğen ve ekibinin çalışmasında –doğal olarak- ulaşılan cevapları beğenmemek gibi bir durum yok. Aksine tabloyu mümkün olduğunca net ve objektif ortaya koyma gayreti var. Dolayısıyla bu araştırma Kürtlerin nüfusu, Kürtçe ile olan bağlantıları, dindarlıkları, mezhepleri, sosyal ve ekonomik halleri, çatışmalardan etkilenme oranları, eğitim durumları ve siyasi parti tercihleri gibi birçok konuda değerli bilgiler içeriyor ve bu mesele üzerinde kafa yoranlar için önemli bir veriler sunuyor.

“Muteber bilgi azlığı”

Yine de araştırma ekibi çalışmanın “olabileceği kadar iyi” olmasını engelleyen üç önemli sorunun olduğuna dikkat çekiyor: Birincisi, bahse konu mevzu hakkında incelemelerin az olması ve “buna bağlı olarak oturmuş, herkesçe muteber addedilen bilginin azlığıdır.”

İkincisi, bölgedeki etnik dağılıma dair bilgilerin yetersizliği nedeniyle Zaza nüfusunun temsilinin sınırlı kalmasıdır. Araştırma ekibi Alevi olan Kürt ve Zazaların da Sünni olanlara nazaran çok farklı özellikler sergilediğini, bundan ötürü Alevi Kürtler ve Zazalar üzerinde daha derinlemesine bir çalışmanın yapılmasının gerektiğine işaret ediyorlar.

Üçüncüsü ise, araştırmanın zamanlamasıdır. Gerek saha çalışmalarının yürüdüğü esnada ve gerek sonrasında gerçekleşen büyük çaplı olaylar yaşandı. Çözüm sürecinin başlaması, ateşkes ilanı, Suriye’deki iç savaşın alevlenmesi, seçimler, çözüm sürecinin çökmesi, özyönetim ilanları, çatışmaların şiddetlenmesi ve benzeri hadiseler, seçmenlerin düşüncelerine ve tercihlerine doğrudan tesir etti. Böylece araştırmanın çektiği fotoğraf kısmen de olsa değişti.  (s.13-14)

Ancak bu kısmi değişime rağmen araştırmanın bize sunduğu genel resmin varlığını koruduğunu da belirtmek gerekir. Çünkü çalışmanın yapıldığı sahada etnik kimlik, dindarlık, yaş, cinsiyet ve gelir durumu sosyolojik değişkenlerde radikal bir farklılaşma yaşanmadı. Keza seçmenlerin partileri ile kurdukları ilişki de genel çizgisi muhafaza etti. Bu itibarla araştırmanın çizdiği çerçevenin ana hatlarıyla bugün için de geçerli olduğu söylenebilir.

Hizmet ve siyaset

Konuya daha yakından temas etmek isteyenler nüfus, etnik kimlik, mezhep, anadili kullanma, eğitim, yaş, cinsiyet, iktisadi durum vb. hakkında detaylı rakamlara ulaşmak için araştırmaya müracaat edebilirler. Bu yazıda seçmenin siyasi davranışını etkileyen, tercihini belirleyen faktörlere dair araştırmada ortaya çıkan bulgulara değinmek istiyorum.

Araştırma, bölgenin AK Parti ve HDP’ye dayanan iki partili yapısını teyit ediyor. Seçmenlerin bu iki partiye sadakatleri yüksek oranlarda seyrediyor. Görünürde çok fazla sayıda siyasi parti var ama gerçek anlamda siyasi mücadele ve yarış bu iki parti arasında cereyan ediyor. Dolayısıyla seçmenlerin bu iki partiye ilişkin kanaatleri büyük bir önem kazanıyor.

Araştırmada seçmenlerden her iki partinin en çok beğendikleri üç özelliğini sıralamaları istenmiş. AK Parti için sıralama şöyle gerçekleşmiş: a) Sağlık, eğitim ve ulaştırma alanlarındaki icraatları, b) çözüm süreci ve demokratikleşme siyaseti, c) sosyal yardım politikaları. HDP’nin seçmenin beğenisine mazhar olan üç özelliği ise; a) Kürt kimliğini savunan siyaset çizgisi, b) çözüm sürecindeki rolü, c) Türkiyelileşme siyaseti ve halka yakınlığı olarak sıralanmış.

Meydana çıkan bu sıralama bir yandan seçmenin AK Parti’yi hizmet, HDP’yi ise siyaset üzerinden değerlendirip takdir ettiğini diğer yandan da seçmenin iki alandaki çıktılara aynı anda ulaşmak istendiğini gösteriyor.

“Çatışmacı”

Araştırmada seçmenlere her iki partinin en çok beğenmedikleri üç özellikleri ve icraatları da sorulmuş. AK Parti, a) bölgeye yeterince hizmet götürmediği, b) yolsuzluklara bulaştığı ve c) ayrımcılık yaptığı, otoriterliğe kaydığı ve çözüm sürecinde yeterince aktif olmadığı için eleştiriliyor.

HDP’ye gelince, bölge seçmeninin HDP’ye yönelik en büyük eleştirisi çatışmacı olması, silahlı mücadeleye destek vermesi ve PKK’ye yakın durmasıdır. Bölge seçmeninin % 25’i, AK Parti seçmeninin % 40’ı HDP’yi “çatışmacı” buluyor. Ayrıca AK Parti seçmeninin % 15’i de HDP’yi “ayrıştırıcı, milliyetçi ve bölücü” olarak niteliyor. Yani AK Partili seçmenin % 55’i HDP’yi ayrıştırıcı ve PKK’ye yakın olduğu gerekçesiyle eleştiriyor.

HDP seçmeninin kendi partisi için getirdiği ilk üç eleştiri ise şöyle: a) Hizmetlerin yetersiz olması, b) Yanlış parti yönetimi ve politikaları ve c) Çatışmacılık ve silahlı mücadeleye destek.

Beğeni ve eleştirilerden sonra seçmenden her iki partiye dönük beklentileri de sorulmuş. AK Parti’den iki beklenti var: Bölgeye daha fazla hizmet vermesi ve Kürt kimliğine daha duyarlı olması. AK Partili seçmenler partilerinin hizmeti, HDP’li seçmenler ise AK Parti’nin Kürt kimliğini öncelemesini istiyor.

Daha dindar, daha Kürt, daha Türkiyeli ve daha mutedil

HDP’den beklentiler ise birkaç noktada toplanabilir: Bölge seçmeninin % 62.5’i, HDP seçmeninin % 45.8’i ’HDP’den daha dindar bir parti olmasını bekliyor. Hem bölge seçmeni hem de HDP seçmeni, HDP’nin Türkiyelileşme siyasetini destekliyor. Her iki grup seçmeninin % 76’sı HDP’nin daha fazla Türkiye’ye açılması gerektiğini düşünüyor. Buna mukabil HDP seçmeninin % 40’ı partilerinin aynı zamanda daha fazla Kürt partisi olmasını da istiyor. Bölge seçmeni düşünüldüğünde bu oran % 30.2 olarak gerçekleşiyor. Hülasa seçmen HDP’den daha dindar, daha Kürt, daha Türkiyeli ve daha mutedil bir siyaset talep ediyor. (s. 147-157.)      

Türkiye’de yerel seçimlere bir yıl var, parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine de bir buçuk yıl. Fakat seçim atmosferi erkenden kızıştı. Herkes 2019’da ardı ardına yapılacak seçimlerin hayati bir nitelik taşıdığı noktasında hemfikir; tek bir oy bile büyük bir kıymeti harbiyeye sahip. Dolayısıyla Kürt seçmenler bahsinde iddia taşıyan siyasi aktörlerin, bu verilerde ifadesini bulan taleplerin üzerinde daha fazla düşünmeleri icap ediyor.

* Mesut Yeğen, Uğraş Ulaş Tol, Mehmet Ali Çalışkan: Kürtler Ne İstiyor?, İletişim Yayınları, İstanbul: 2016

NOT: kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.