Dersim yeni bir hikâye mi yazdı?

Kurd24

Birkaç yıl öncesi gazetelerinden biri benimle röportaj yaptığında “Yeniden doğsaydınız nerede yaşardınız?” diye sordu. Benim cevabım, “Yeniden doğsaydım Kürdistan’da, Kürdistan’da da Dersim’de yaşardım” oldu.

Dersim, Kürdistan’da, doğal koşullarıyla en güzel şehirlerimizden biridir. Tarihi açıdan da hiç şüphe yok ki özel bir şehrimizdir. Kürdistan’da Yukarı Fırat bölümünde yer alır. Kuzeyde ve batıda Munzur Dağları ile Karasu Irmağı, doğuda Bingöl Dağları ve Peri Suyu, güneyde Keban Baraj Gölü ile çevrilidir.

Kürdistan’ın en az nüfusa sahip illerinden biridir. Kürdistan lideri Seyit Rıza’nın şehridir. Katliamın yapıldığı Kürdistan şehirlerinden biridir. Dersim’de katliamın yapıldığı Türk devletinin dönemib Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından da kabul edilmiştir.

Osmanlı döneminde bölgenin resmi adı Dersim idi. 19’uncu yüzyılın ortalarından beri Özerk ve otonom bir bölgeydi; Hozat’tan idare ediliyordu. Erzincan ve Elazığ’ı da kapsıyordu.

Kemalist devlet yönetimi,  Dersim adını 1935 yılında “Tunceli” diye değiştirdi. Bu hareket, Dersim’in teslim alınmasının başlangıç adımıydı. 1935 yılında kabul edilen “Tunceli Kanunu” sadece Dersim’in değil, Dersim ilçelerinin, beldelerinin, köylerinin, mezralarının ve hatta aşiretlerinin isimlerinin değiştirilmesini sağladı.

Dersim teslim alınmayınca, askeri toplu sefer düzenlendi,  4 Mayıs 1937 yılında katliam başlatıldı.

Dersim Katliamı'nı anlamak için Cumhuriyet’in kuruluş felsefesi olan ırka dayalı ulus devlet anlayışının “siyaset belgesi” niteliğindeki “Şark Islahat Planı”nın (1925) özünü ve özetini dönemin Başbakanı İsmet İnönü’den dinlemek lazım. İnönü şöyle diyor: “Vazifemiz, Türk vatanı içinde bulunanları mutlaka Türk yapmaktır. Türklüğe ve Türkçülüğe muhalefet edecek unsurları kesip atacağız. Vatana hizmet edeceklerde arayacağımız nitelikler her şeyden evvel o adamın Türk ve Türkçü olmasıdır.”

Katliamdan sonra esir alınan Kürdistan lideri Seyit Rıza’nın yaşı küçültülerek; yaşı idama elverişli olmayan oğlunun ise yaşı büyültülerek, tüm Dersim liderleriyle 15 Kasım 1937’de Elazığ Buğday Meydanı’nda idam edildiler.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 4 Mayıs 1937 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla başlattığı Dersim Katliamı’nda onbinlerce Kürt insanı öldürüldü, onbinlercesi yurtlarından, tarihinden, kültüründen, inancından koparılarak Türk toplumu içinde “zorunlu iskân”a tabi tutuldu.

Dersim, yapılan katliam ve siyasi yapısı nedeniyle çok konuşulan bir şehirdir. Ayrıca Dersim, 1970’den sonra TİKKO’nun silahlı eylemleri ve 1984’den sonra da PKK’nın silahlı eylemleri; TİKKO ve PKK’nın halk içindeki, PKK’nın başka sol örgütlere yönelik infazlarıyla konuşulan bir Kürdistan şehridir.

Son günlerde de yerel seçimler nedeniyle kendisinden çok konuşulmaya başlandı. 1950 seçimlerinde DP’nin Dersim’de genel ve yerel seçimleri kazanmasını hesap dışı tutarsak, 1990 yılının ortalarına kadar genel ve yerel seçimleri hep Dersim’de katliam yapan parti CHP kazandı. Bu oldukça garip ve anlaşılması zor olan bir durumdu. Bu durum ya Stockholm Sendromu ile açıklanabilir ya da Dersim halkının kendisini koruma mekanizması olarak, kendisine kötülük edenden yana olmasıyla açıklanır.

CHP’den sonra da son yıllarda PKK’ya bağlı siyasi partiler yerel seçimleri, CHP ile birlikte genel seçimleri kazanıyor.

Dersim’de 31 Mart Yerel Seçimlerinde köklü bir değişiklik oldu. PKK/HDP şehir merkezini ve ilçeleri tümden kaybetti. Dersim merkezini, TKP adayı Fatih Mehmet Maçoğlu kazandı. Çemişgezek ve Mazgirt’i AK Parti, diğer kazaları da CHP kazandı. Dersim şehir merkezini kazanan TKP’li Başkan, daha önce Ovacık ilçesinde belediye başkanlığı yaptı. Başarılı ve sevilen bir kişi olarak bilindi. Ama bu seçimde Ovacık, belediye başkanlığını CHP’ye kaptırdı.

Dersim’de şehir merkezinin TKP ve iki ilçesinin AK Parti (muhafazakâr İslamcılar) tarafından kazanılması, çok büyük tartışmalara neden oldu. Özellikle de şehir merkezindeki değişiklik daha çok konuşuldu. Bu değişimin birçok farklı görüşlerle açıklanmaya çalışıldığı bir gerçek. Özellikle de şehir merkezindeki belediye başkanlığı önemli tartışma konusu oldu. Yerel seçimleri “Kemalist sol kazandı”, “Komünizm kazandı”, “düşmanına aşık olanların zaferi”, “Kürtlerin yenilgisi”, “yenileşme ve değişim” diye yorumlayanlar oldu.

Dersim genelinde, matematiksel anlamda, Komünist Parti, CHP ve AK Parti kazandı. Çoklu bir platform oluştu. Sosyolojik anlamda ne sol Kemalistler, ne komünistler ve ne de muhafazakâr İslamcılar kazandı. Ama Dersim'deki belediye başkanlığı değişimi, ideolojik yapı ve şablonlarla açıklanamaz. Böyle bir açıklama sosyolojik gerçekliğe aykırıdır. Dersim’deki değişimin, sosyolojik,  toplumsal, siyasal derin parametrelerle ele alınmasının doğru olacağını düşünüyorum. Bu gelişme, Dersim’de bir değişim ve bir farklılaşma talebidir. Dersim halkının yeniyi isteme arzusudur.

Ayrıca şehir merkezi bağlamında da Dersim halkının özgürce ve yiğitçe PKK tehditine karşı duruşudur. PKK'yı derinden sorgulamasıdır. Dersim’de farklı Kürdistan alternatifinin ortaya çıkmasının PKK'nın panzehiri olacağı, halkın tercihini farklı ve yeni alternatif siyasal yapılanmaya doğru evrimleştireceğinin işaretididr.

Ovacık’ta geçen seçimde TKP’nin kazandığı belediye başkanlığını kaybetmesi, Dersim merkezinin TKP tarafından kazanılmasının, ideolojik nedenden öteye başka nedenlere bağlı olduğunu ortaya koyuyor. Dersim, yeni bir değişim ve arayışla yeni bir hikâye yazdı. Bu aşamada da bu hikâyenin kahramanı TKP oldu.

Kürdistan’da bütün şehirler değişim bekliyor. Sosyolojik, toplumsal, kitlesel milli Kürdistan partileri oluşur ve gerçek anlamda siyaset sahnesine inerse, sistem partilerinden başta AK Parti, PKK/HDP, CHP olmak üzere, hepsi kaybedecek ve Kürdistan’ı terk edecekler.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.