Trump Çağı: Zenginler evinin etrafına duvar örer

Kurd24

Bir yüzyıldan fazla zaman önce hanedan reislerinin elinden askerlerin eline geçen devlet yönetimleri, onların elinden de küçük bürokratlar, muhteris siyasetçiler ve güçlü istihbaratçıların eline geçti. Her şeyiyle yeni bir dönemi özetleyen günümüz, dev şirketlerin, devlet bütçelerinin birkaç katı varlığa sahip olduğu bir çağ olunca, CEO’ları da devletin başına getirecektir. Uluslararası büyük bir şirketi iyi yöneten, büyük bir uluslararası “ulusal şirket” olan devleti çok güzel yönetebilir: Bırakınız yapsınlar.

Her seferinde “Önce Amerika” diyen Trump, bu çağın anlaşılması için belki de en iyi figür, zira baştan aşağı bir patron. Ortadoğu’da kazanlar kaynıyor ve ABD dünyayı yeniden biçimlendiriyorken şirketini koruma edasıyla ülkesinin Meksika sınırına duvar örmesini tartışıyor bir taraftan. Bunu yaparken de insan hakları, uluslararası siyaset, komşuluk hukuku, iç ve dış dengeler vs hiç umurunda değil. Aynen şöyle diyor Trump: Zenginler evinin etrafına duvar yapar. 

Bu anlayış ABD’nin güçlü devlet politikasına rağmen ABD’nin davranma biçiminde bir süredir çalkantılar yarattığı gibi önümüzdeki dönemin de ipuçlarını veriyor. Geçen yüzyıl boyunca kuvvetli ve münasip devlet liderleri görmeye alışan dünya, daha büyük iniş çıkışlara hazırlansa yeridir. Zira sadece son üç haftada Kürdistan meselesinde ortaya konulan tablo bile takip trafiğimizi epeyce zorladı.
Suriye’den çekilme kararı, istifa üstüne istifalar, Trump’ın Irak’ta bir birliği ziyareti, Kürt güçlerine koruma teminatı, Bolton’ın Türkiye, İsrail ve Kürdistan temasları ve Trump’ın konuya dair attığı tweetler her seferinde burada artçı deprem etkileri yarattı. Amerika toplumu hareketi sever. Bu yüzdendir ki 90 dakikada bazen hiç golün atılmadığı futbol yerine her saniyesi heyecan ve sayı dolu olan basketboldan yana tercihini yapmıştır. Oysa biz hantal Ortadoğulular günlerce sürebilecek bir oyun olan Mangala oynar, iyi hesap yapar ama günün sonunda hep kaybeden oluruz. Bu yüzdendir ki olup bitenler bize çok hızlı gelse de dünya olağan seyrinde dönüyor.  

Trump’ın aldığı kararların yarattığı şaşkınlık devam etse de senatörlerin, kıdemli Amerikan siyasetçilerinin ve özel temsilcilerin yaptığı açıklamalar, Trump’a rağmen Amerika’nın bölgedeki Kürt siyasetinde uzun vadede değişiklik yapmayacağını ortaya koyuyor.

Peki, bütün bu karmaşa içinde Kürt cephesi ne yapıyor?

Güney Kürdistan’da referandum sonrası başlayan ve Kerkük hezimeti ile sonuçlanan durum henüz atlatılabilmiş değil. Oysa acilen inisiyatif almalılar ve gelip geçmekte olan Kürdistan fırsatına yön vermeliler. Unutmamalılar ki kadim Kürdistan’ın çekirdeği ve mucizeler yaratabilecek ruhu onların elindedir ve Kürdistan’ın tüm parçaları arasında en iyi durumda olanlar onlardır.

Kürdistan’ın kuzeyindeki Kürtler, her zamanki gibi bütün kritik süreçlerde önlerine temcit pilavı gibi konulan Öcalan ve tecrit meselesine yoğunlaştırırken Türkiye’de sahip oldukları gücü yitirdiklerinin farkında bile değiller. Yakın dönemde yerle bir edilen Kürt şehirlerinin yıkımında rolü olanlar henüz hesap vermedi. Düşünsenize tek bir özür bile dilemediler ama Kürtler yine onları yerel yönetimlerde iktidara taşıyacaklar ve yine millî bir alternatif yaratmayacaklar. Zorbalık olan kayyum uygulamaları ile onlar arasında sıkışıp kalmış olmak kendi başına bir trajedidir ve bu trajediye bulanmış onların şu an uluslararası alanda olup bitene müdahil olamayacağı da ortadadır. Zaten yapılmak istenen de tam olarak budur. Oysa şimdi tam da diplomasi zamanıdır.

Peki ya artık neredeyse Rojava adını alan Güneybatı Kürdistan’daki Kürt cephesi bu karmaşa içinde neler yapıyor, nasıl açıklamalar yapıyor? 
Trump’ın çekilme kararı ardından, Kürtler, Türkiye’nin olası bir operasyonuna ve Kürt şehirlerini işgaline karşı Esad rejiminden destek istedi ve Rusya nezdinde girişimlerde bulundu. Bir Kürt heyeti Aralık ayında Moskova’da Rus yetkililer ile görüşmüş ve yetkili isimlerden Bedran Çiyakurd, Moskova’nın arabuluculuğu kabul ettiğini duyurmuş ve “Amerika karşı çıksa bile”, Esad ile anlaşmaya kararlı olduklarını belirtmişti. Ne var ki bu tarihsel bir hata olur.

Çiyakurd, John Bolton’ın İsrail’de yaptığı açıklamadan sonra, AP’ye Amerika tarafından kendilerine çekilme için henüz “resmi ya da doğrudan herhangi bir bilgilendirme” yapılmadığını, çekilme kararını ve sonrasını sadece basındaki demeçlerden takip ettiğini belirtiyor. Oysa Bolton’ın Pazar günü yaptığı açıklamadan şu ifadeleri Kürtlere hatırlatmakta fayda var: “Kürtlerin, dostlarının kim olduğunu bildiklerini düşünüyorum.”

Amerika Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ve Amerika Dışişleri Bakanı Mike Pompe’nun geçtiğimiz hafta yaptıkları, akıl sahibi her Kürdü sevindiren ve Türkiye’yi rahatsız eden açıklamalarını, Trump’ın, halk dilinde “Kürtlere dokunursanız devletinizi başınıza yıkarız” şeklinde okunabilecek tweetleri izledi.

Türkiye’ye karşı bu kadar sert, tehditkâr bir açıklamayı en son Amerika Başkan Yardımcısı Mike Pence, Rahip Andrew Brunson’un derhal serbest bırakılması için yaptığını hatırlatmakta fayda var. Türk Lirası, o günlerde Türkiyeli yetkililerin konuyla ilgili karşı açıklamaları ile Amerikan doları karşısında tarihi bir değersizliğe ulaşmış ve nitekim Rahip Brunson önce ev hapsine alınmış sonra da serbest bırakılmıştı. 
Trump’ın tweetlerine ilk tepkileri Türkiye’yi yönetmede etkisi neredeyse sıfır olan kişilerin cevap vermesi, Erdoğan’ın uzun sayılabilecek bir süreden sonra, sert bir çıkış yerine neredeyse çaresizlik içinde “Trump’ın tweetleri beni ve arkadaşlarımı üzdü” demeyi tercih etmesi ve Türkiye’de piyasanın pek dalgalanmaması, Türkiye’nin Brunson krizinden iyi ders çıkardığına işaret ediyor.
Kanımca, Türklerin Amerika’dan aldığı iyi ders, Suriye’de Kürtlere dokunmamaları gerektiği ve “Kürt kardeşlerimiz başka YPG başka” türü açıklamaların artık bir işe yaramadığıdır.

Peki, Suriye’de Kürtlerin ve YPG’nin, yaşananlardan iyi bir ders çıkardığına dair işaretler var mı? Kürt tarihi kötü ders ve tecrübelerle dolu olduğundan bu konuda pek ümidvar olamıyor insan.

Trump’ın askerlerini Suriye’den çıkarma kararı sonrası, Kürtlerin -en azından kamuoyunda Kürtleri temsil edenler olarak bilinenlerin- direkt Moskova ile sıcak ilişkiler kurma girişimi stratejik ortaklık ve hareket konusunda henüz yeterince iyi noktada olmadıklarını gösteriyor.

Amerika, Suriye’den 2000 askerini çekiyor olabilir fakat Trump’ın tweeti öncesi bile, sadece Amerikan kamuoyunun, senatörlerin, bakanların ve üst düzey yetkililerin çekilme kararına tepkisi ile Amerika’nın Kürtlere olan desteğini uzun süre devam edeceğini görmek gerekirdi.

Öyle ki evinin etrafına duvar ören zengin, zengin yer altı ve yerüstü kaynaklarıyla bilinen Kürdistan’ın hiçbir parçasına asla duyarsız kalamaz. Yani aslında bütün sorun evine duvar ören zenginde değil, zenginliğinin farkında olmayan ve evinin etrafına duvar örmeyi akıl edemeyen Kürtlerde.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.