Yeni Cezayir Antlaşması Çabaları...

Kurd24

T.C Devleti Hükümeti, Kemalistlere ve Irkçı MHP’ye teslim olduktan sonra, hızla ve ahlaki olmayan bir şekilde Kürdistan Federe Devletine ilişkin olan siyasetinden çark etti. Kürdistan’da bağımsızlık referandumunun yapılmaması için büyük çaba gösterdi. ABD, İngiltere, Birleşmiş Milletlerin bağımsızlık referandumundan yana tavır belirlemesinden sonra, bağımsızlık referandumuna karşı tutumunu daha da sertleştirdi. Kürdistan’ın Güneyindeki Kürtlerin kişiliğinde bütün Kürtleri karşı aldı ve düşman ilan etti.

Kürdistan’da bağımsızlık referandumunun yapılması ve sonucun yüzde 93 evet çıkmasından sonra özellikle de Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, siyasetin bütün etik kurallarını ayaklar altına alarak çılgınlaşmaya başladı, Kürdistan Başkanı’na galiz ve ağza alınmayacak hakaretler yaptı. Kürdistan Devletinin kuruluşunun önüne geçmek için, Kemalistlerden daha beter bir karşı düşmanlık içine girdi. Kendisinin bile bütün değerlerini ayaklar altına aldı. İslam dininden çıkıp Kemalist dine transfer oldu.

Türkiye’nin Ortadoğu’da tek stratejik ortağı Kürdistan Federe Devleti idi. Kürdistan Federe Devletinden çok önemli ekonomik çıkarları söz konusu idi. Aynı zamanda Kürdistan Federe Devleti ile olan stratejik ortaklığından dolayı, Kürtlerle ilgili söz sahibi olma olanağına sahipti. Buna rağmen, Kürdistan Devleti’nin kuruluşu gündeme geldikten sonra şiddetle Kürdistan Federe Devletine karşı olmaya başladı.

İran, Irak, Suriye ile stratejik menfaat çatışma alanları olmasına rağmen, üstelik Suriye ile hiç görüşmeyeceğini söylemesine;  Irak’ın başbakanını küçümsemesine ve kendi seviyesinde görmemesine rağmen; Kürdistan Devletinin kurulmaması için onlarla yakın ilişki içine girdi.

T.C Devleti Cumhurbaşkanı bunun için İran’a gitti. Bunun için Irak’la birlikte Kürdistan’da ortak tatbikat yapmaya başladılar.  Kürdistan kapılarının zorla teslim alınmasının planlarını yapıyorlar. Bunun bir savaş ilânı olacağını görmezlikten geldi.

İran ve Irak da, Kürdistan Devleti’nin kuruluşuna karşı aynı çaba içindedir. Suriye’de kendi zor koşullarında dolayı pasif bir şekilde aynı çabayı gösteriyor.

Dört Sömürgeci Devletin Kürdistan Devleti’nin Kuruluşuna Karşı Olmalarının Nedeni?

Sömürgeci Devletlerin, Kürdistan Devleti’ne karşı olmalarının ortak bir stratejik nedeni olmasına rağmen, her devletin özgün karşı olma nedenleri de var. O nedenleri saptayıp analiz edelim.

Kürtler, Orta Doğu’nun en yerleşik ve en eski milletlerinden biridir. Kürtler, Ortadoğu’da sayısal olarak Araplardan sonra ikinci millettir. Farslar ve Türkler sayısal olarak Kürtlerden sonra gelir. Kürdistan’da Orta Doğu’da Kürtlerin ülkesi olarak bilinmektedir. Kürdistan, Kasrı Şirin Antlaşmasıyla iki imparatorluk arasında (Osmanlı ve Fars İmparatorluğu) bölündü. Böylece Kürdistan iki imparatorluğun egemenlik alanı ve çıkar alanı haline geldi. Kürdistan, zaman zaman iki imparatorluk arasında çatışma ve savaş alanı oldu.

Kürdistan’ın bir parçası yani Doğusu, Kasrı Şirin Antlaşmasından bu yana Farsların egemenliği altında ve sömürgesi konumunda. O tarihte bu yana, Kürdistan’da büyük Kürt milli ayaklanmaları sonucu, İran Sömürgeci Devletinin egemenliği Kürdistan’da zaman zaman zayıflamasına ve bazı alanları Kürtlerin kontrolüne geçmesine rağmen, esas olarak statüsünde bir değişiklik olmamıştır.

Kürdistan, Osmanlı İmparatorluğu döneminde otonom bir ülkeydi. O dönemde, Kürdistan’ın bağımsızlaşması için güçlü Kürt milli hareketleri ve milli ayaklanmaları olmasına rağmen, Kürdistan’ın statüsünde bir değişiklik olmadı. Ne yazık ki, Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasından sonra, Kürdistan’ın statüsünde olumsuz bir gelişme oldu. Kürdistan, Lozan Antlaşması sonucu, üç parçaya bölündü. T.C Devleti, Irak ve Suriye Devletlerinin sömürgesi ve egemenlik alanı haline geldi.

O tarihten sonra, 1946’da Kürdistan Mehabad Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile birlikte Kürdistan’ın statüsünde değişiklik oldu. Bu da kısa süreli oldu. Birde Irak’ta 1932’de Şeyh Mahmut Berzenci’nin Kürdistan Cumhuriyet’in ilanı ile statü değişikliği oldu. Bu değişiklik de kısa süreli oldu.En önemli statü değişikliklerinden biri de, Kürdistan’ın Güneyinde Eylül Milli devrimi sonrası 1970’de Kürdistan Otonomisinin kuruluşu ile oldu. Onun da ömrü beş yıl oldu. En son 1992’da başlayan ve 2005 yılında Kürdistan Federe devleti kuruluşyla noktalanan statü değişikliği oldu. Şimdi Kürdistan’ın Güneyinde devlet kuruluşu aşamasına bağımsızlık referandumu sonrası gelindi.

Sömürgeci decletler, Kürdşistan'daki her olumlu gelişmeyi kendilerine karşı bir gelişme olarak değerlendirdiler. Kürdistan'daki hiçbir ulusal oluşuma, devletleşmeye, otonomlaşmeye izin vermek istemediler. Ağrı Kürt Milli Ayaklanması Döneminde, Türkiye bu milli ayaklanmayı bastırnmak için sınır değişikliği yaptı. 1970'de Kürdistan Otonomisinin kuruluşundan, sömürgeci devlerin hiçbir memnun olmadı. Kürdistan'ın Güneyindeki bu otonominin, kendi sömürgeleri olan Kürdistan parçalarından milli uyanışa ve giderek Kürdistan'ın kendilerinden kopuşuna yol açacağını düşündülar. Bu nedenle de 1975 yılında dört sömürgeci devlet olarak Kürdistan Otonomisinin yıkılması için ortak Cezayir Antlaşması yaptılar. Özellikle Irak Sömürgeci devleti, İran'ın Kürdistan'a olan desteğine son vermek için, Şattul Arap petrol bölgesinde birçok değerli toprağını rüşvet olarak İran'a sundu.  Bunun üzerine,  1974 yılında Kerkük nedeniyle Kürdistan Otonomisi ile Irak Devleti arasından başlayan savaşı,Irak lehine sonuçlandırıldı.

Bu analizimden Kürdistan Federe Devleti'nin oluşumuna sömürgeci devletlerin karşı olmasının nedeni çok net bir şekilde  ortaya çıkmaktadır.

Kürdistan'ı kendi aralarından bölen ve sömürgeleştiren devletler, Kürdistan'ın Güneyinde kurulacak devletin, kendi sömürgesi olan Kürdistan parçalarında örnek teşkil edeceğini, oluşan Kürdistan sınırlarının diğer parçaları da içine alarak ya da, diğer parçalardaki Kürdistanlıların devletleşme çalışmasına destek vererek, her parçada bir Kürdistan Devletinin kuruluşuna (yani 4 Kürdistan Devletiniin kuruluşuna) ya da Birleşik Kürdistan Devleti'ne olanak ve yol açacağını düşünmektedirler.

Bundan dolayı, Kürdistan Bağımsızlık Referandumunun sonucunda Kürdistanlılar  devlet kuruluşunu benimsedikten sonra, sömürgeci devletler panik içine girdiler, ezberleri bozuldu. Özellikle T.C Devleti Hükümetinin sinirleri ve ezberi bozularak, altüst oldu. O güne kadar Kürdistan Federe Devleti ile ilgili sürdürdüğü stratejisini değiştirerek, ne yaptığını bilmez konuma geldi. Özellikle cumhurbaşkanının sinirleri o kadar bozuldu ki, akli dengesi kaybedecek noktaya geldi. Savaş çığırtkanlığı yapmaya başladı. Şidideti teşvik etti. MHP'nin paramiliter ırkçılarına bel bağlamaya, MHP'nin paralel devletini görmemzezlikten gelmeye başladı. Dini ahlakla, soosyal ahlakla, devlet adamlığı ahlakıyla alakasına son vererek, tarihi, doğal, milli, toplumsal, dini lider Kürdistan Başkanı'na hakaret etme düşüklüğünü gösterdi. 

Sömürgeci Devletler Yeni Bir Cezayir Antlaşması Gerçekleştirebilir Mi?

25 Eylül'de ezberi bozulan sömürgeci devletler,Türkiye'nin öncülük isteğiyle, yeni bie Cezayir Antlaşması yapmak için çabalarını sürdüyorlar. Türkiye, İran'la olan çelişkilerini, hem de çok temel çelişkilerini, günümüze kadar devam eden düşmanlığını bir tarafa bıraktı. İran'dan  medet umdu. Genel Kurmay Başkanını İran'a göndermekle kalmadı, kendisi de İran yetkillerinin ayağına gitti. Ama İran'dan istediğini elde edemedi. İran'ın Irak'ı müstemleke yapmasını onayladı. Suni Arapları da sattı. Suni Arapların Şii Araplarla yaşayamayaxcağını bile bile ve ayrılmak istediklerini kendisi teşvik etmesine rağmen, onları MHP'nin ırkçı hezeyanlarına, kendisinin 2019'daki cumhurbaşkanlığına kurban etti. 

T.C Cumhurbaşkanının, Irak Başbakanıyla ağız dalaşması çok iyi biliniyor. Cumhurbaşkanı  R. T. Erdoğan, Irak Başbakanı'nın kendi seviyesinde olmamakla horladı ve küçümsedi. Kürt düşmanlığı aşkıyla, söylediklerini yalayarak, Abadi'nin ayağına düştü. Zalim ve diktatör dediği, bir daha görüşmeyeceğiz, o gidene kadar mücadeleye devm edeceğiz dediği Suriye ile ilişkiler geliştirdi.

Bütün bunlarla birlikte bir de dört sömürgeci devletin konumunu ve şartlarını tespit etmeye çalışalım.

Suriye dardağınık durumda. Merkezi bir devlet ve yönetim ortada yok. Paramparça bii r halde. Her bölgesinde yeni bir güç odağı ve örgüt, kendisi için egemenlik alanı oluşturmuş durumda. İran ve Rusya'nın desteğiyle ayakta duruyor. Ekonomik, toplumsal, bir yıkım içinde. Şehirler harabeye dönmüş durumda. "Kelin ilacı olsa başına sürer" misali, kendisini kurtaracak durumda değil. Suriye kendi adına doğrudan siyaset yapacak ve oyun oynayacak durumda değil. Onun adına İran tasarruflarda bulunuyor.

İran sömürgeci devleti, kendi içinde  Kürtlerle, Belucilerle, Araplarla bela içinde,. ABD ve Batı Dünyası ile ilişkileri oldukça olumsuz. Trump'tan sonra terörist ve düşman devlet olmaya devam ediyor. Arap Dünyası ve özellikle de İsrail'le başı belada. ABD ve Suudi Arabistan gibi önemli bölge devletleri, İran'ın Irak'a ve Kürdistan'a kesinlikle karşılar.

Ira'ta Şii Mezhebinin devlet sahibi olmasını sağlayan Kürdistan Federe Devleti olmuştur. Şiiler Irak'ta Saddam'a karşı herhangi bir mücadele vermediler. Bu tüm Iraklıların hafızasında canlı duruyor. Ayrıca Irak Şii Mezhebi Hükümeti, Sunileri bile yönetecek durumda değil. Şiiler de  devlet olmak için çalışıyorlar. Bu aşamada da Musul'daki Arap şeyhleri ve aşiret reisleri toplanarak, Kürdistan Devletinin kuruluşunu destekleyeceklerini açıkladılar. Kürdistan Federe Devletine bağlanacaklarını ifade ettiler. Kürdistan devlleti'nin daha demokrat ve çoğulcu bir devlet olmasından dolayı, tüm Araplar için bile çekim merkezi. Arapların birçoğu Bağdat'ta ve diğer Arap şehirlerinde bombalar patladığı zaman, Kürdistan'ı kendileri için daha güvenlikli kabul ettikleri için gelip yerleştiler. Şii gruplarının birçoğu da mevcut Şii Mezhebi Hükümetinden ve uygulamalarından dolayı memnun değil. Bu nedenle Irak Mezhebi Hükümetinin Kürtlere ve Kürdistan Devletine karşı savaş açma olanağı olmadığı gibi, Türk Devleti ile birlkeşerek savaş açması  daha büyük tepki duyacaktır. Ayrıca Irak Mezhebi Hükümetinin kendi başına siyaset yaratması ve oyun kurucu olması da oldukça zor. Irak Mezhebi Irkçı Hükümeti, İran sömürgcei devletini takip etmek zorundadır.

Türkiye'nin hem içindeki kamplaşma, Kürtlerin tepkileri, ekonomik durumu, dünya devletlerinin tutumlarından dolayı Kürdistan Devletinin kuruluşunun önüne geçmesi, Kürdistan'a karşı savaş açması da olanaklı değildir. İran, Irak, Suriye kesinlilkle  Türk Devletine güven duymamaktadırlar. Onun ötesinde Türk Devletinin bölgeye Kürdistan Devleti vesilesiyle dahil olmasını gelecekleri açısından tehlikeli görmektedirler. Irak, Türk Devletinin Başika'daki askerlerine bile tahammül edememektedirler. O Türk askerlerinin Irak'tan çıkmasından sonra Türkiye ile anlaşma yapabileceklerini söylemektedirkler.

Bütün bu tespitler üst üste, yan yana konulup sentezleştirldiği zaman, 1975 yılında Kürdistan Otonomisisnin yıkılmasını sağlayan Cezayir Antlaşmasının dört sömürgeci delet arasından gerçekleşmesi olanaklı görünmüyor.

1975'te Irak'ın ve dolayısıyla Cezayir Antlaşmasının arkasında doğrudan Sovyetler Birliği İmparatorluğu ve dolaylı olarak da Kürtlerden desteğini kesn ABD vardı. Bugün böyle bir durum yok.

ABD. Rusya. İsrail, Suudi Arabistan, Kanada ve Diğer Dünye Devletlerinin Çoüunun Tutumu İle Dört Sömürgeci Devletin Tutumu Araında Çok Büyük Stratejik Farklılık Var. Bu Durrum Yeni Bir Cezayir Anlaşmasnın Önünde Büyük Engeldir.

Kürdistan Devleti'nin kuruluş süreci çok eski tarihlere, Birinci Körfez Savaşından sonrasına dayanmaktadır. Kürdistan Devleti'nin kurtuluş süreci ABD'nin öncülük ettiği Batı Blokunun desteğiyle (Özal desteği de içinde olmak üzere) başlatıldı. Büyük Ortadoğu Projesinin  Ortadoğu'daki ilk uygulama alanıydı. O süreç birçok gel gitten sonra ve bağımsızlık referandumunun "evet" sonucuyla devlet kuruluşuyla bugünlere geldi. ABD'nin  özellikle bağımsızlık referandumu öncesi ve sonrası siyasetindeki zikzaklar, ABD'nin Kürdistan devleti Projesinden vazgeçtiği anlamına gelmez. ABD'nin Türk ve İran Devletlerinin müdahalelerine karşı sürekli uyarıcı olması; ABD Senatosu ve Temsilciler Meclşiis'nin Kürdistan kuşatılmasına izin verilmeyeceği ve Kürtlerin devlet kurma haklarını tasvip etmeleri de bunun en büyük işaretididr.

Rusya, Kürdistan devletinin kuruluşu ile hem Orta Doğu'da önemli bir aktör ve egemen güç haline gelmek istemektedir. Rusya'nın bağımsızlık referandumunu Kürtler için hak sayması, Kürdistan devlleti'ne doğrudan karşı çıkmaması ve dolaylı desteklemesi de bunun en somut delilidir. Rusyan'nın Türk Devletinin savaş çığırtkanlığı yaptığı ve diğer üç sömürgeci devletle şer ve savaş cephesi  oluşturmaya çalıştığı koşullarda, Kürdistan Yönetimi ile 10 (on) petrol antlaşması yapması da bunun en önemli göstergesididr.

İsrail'in tutumu da Kürdistan Devleti'nin kuruluşundan yanadır. İsrail'in Kürdistan'la ilgili tutumu ve desteği bu güne dair değildir. Eylül 1961 Kürdistan milli Devrimi'nin Kürdistan lideri Mustafa Barzani öncülüğünde başlamasından sonra başlayan bir destektir.

Bölgenin etkin olan devleti Suudi Arabistan ve onun çevresindeki devletlerin Kürdistan devletini desteklemeleri, bölgedeki Türk ve İran müdahaleswine karşm olması da Kürdistan'daki bir dış müdahalaye izin vermeyeceklerinin kuvvetlii işaretidir.

Kanada başta olmak üzere birçok başka dünya devletinin Kürdistan Devletinin kuruluşunu destekledikleri de bilinmektedir.

Başta ABD, Rusya, İsrail, Suudi Arabistan olmak üzere  dünya devletlerinin Kürdistan Devleti'ne destekleri de yeni bir Cezayir Antlaşmasının yapılaımayacağının en önemli paramertelerini oluşturuyor.

Bu nedenle sömürgeci devletler ve özellikle de sömürgeci Türk Devleti "nal toplamaya" mahkûmdur. 

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.