Bu Dünyadan Bir Mam Celal Geçti

Kurd24

Yarım asırdan fazla modern Kürdistan tarihinin inişli çıkışlı bütün dönemeçlerinde yer almış bir lider olarak rahmetli Mam Celal’i bir makalede anlatmak her babayiğidin kârı değildir. Bu yazının öyle bir iddiası yoktur. Ben naçizane, kendi gözümde ve gönlümdeki, anılarımdaki sayın Talabani’nin yerini özetlemeye çalışacağım.

Mam Celal’ın bu dünyaya veda etmesi münasebetiyle duygu ve düşüncelerimi aktarmadan önce, eşi Hêro hanım, oğulları Pavel ve Qubad Talabani ile Talabani aşireti, YNK camiası, bütün sevenleri ve Kürd halkına başsağlığı diliyorum. Allah rahmet etsin. Mekânı cennet olsun.

Benim gençlik anılarımdaki ilk Celal Talabani imajı olumsuz idi. Sonraki yıllarda o ilk imaj olumlu yönde çok değişti. Rahmetli ile ilgili negatif imajın oluşmasının nedeni 1964 – 1966’larda I-KDP içindeki iktidar mücadelesi ve rahmetli İbrahim Ahmed ile Mam Celal’in başını çektiği ekibin rahmetli Mustafa Barzani’ye karşı Bağdat hükümeti ile işbirliği yapmış olmalarından kaynaklanıyordu.

1970’lerde son bulan bu ilişki o zamanlar kulaktan kulağa yayılarak Kuzey Kürdistan’da bizim kuşağa ‘’66 cahşları’’ olarak yansımış ve Talabani ile İbrahim Ahmed’e karşı bir anti-pati oluşmuş bulunuyordu. (Tarihe meraklı olan okuyucular yaklaşık 30 yıl önce İbrahim Ahmed’le yapmış olduğum bu dönemi de içeren söyleşiyi www.Kürdistan-press.org  83. Sayısında okuyabilirler)

1975 yenilgisinden sonra, YNK’nın kurulması, Şemdinan’da KDP Geçici Komite (GK) ile YNK kadroları arasında vuku bulan çatışmalarda (1978 yazı) Ali Askeri ve Dr. Xalıd gibi YNK’nın önde gelen kadrolarının liderliğini Mesud ve rahmetli İdris Barzani’lerin yaptığı ve başını rahmetli Sami Rahman’ın çektiği GK tarafından bütün müdahalelere karşın infaz edilmeleri, Kuzey Kürdistan’da KDP çizgisine eleştirilere neden olmuştu. Bu olay Talabani ve YNK’ya mağduriyetten kaynaklanan bir sempati oluşmasına yol açmıştı. Şemdinli olayında Güney’de Sait Elçi’nin infaz edilmesi nedeniyle ölüm cezası verilip infaz edilen Dr. Şivan ve arkadaşlarının mirasçısı bir kısım kadronun anti-Barzani tavırlarının rolünü küçümsememek gerek. Esasında KDP-GK ile YNK arasında alan kapma, alan hakimiyeti sağlamaktan kaynaklanan çatışmalar ve bu dönem araştırılmaya ve aydınlatılmaya muhtaçtır.

Rahmetli Talabani konusuna dönmeden önce, Barzani-Talabani veya KDP, YNK çekişmesi ve çatışmalarının başta Güney Kürdistan olmak üzere,  Kürdistan’ın bütün parçalarındaki yurtsever hareketleri olumsuz etkilediğini ve mücadeleye sekte vurduğunu söyleyebiliriz. Kürdistan’ın 4 parçasındaki hemen hemen bütün örgütler nerdeyse ya “Barzanici” veya “Talabanici” safta yer almak zorunda kalmış/bırakılmış durumdaydılar.

Peki, Talabani ve YNK hep negatif bir rol mü oynadı? Hayır! Bil akis, YNK’nın kurulması, KDP’nin siyasi tekelinin son bulmasına ve Kürdistan’da çok partililiğin, çok sesliliğin, demokrasinin olmazsa olmazlarının gerçekleşmesine bir nebze de olsa vesile oldu.

Bu yazının esas konusundan uzaklaşıp, Güney Kürdistan siyasi tarihine girip okuyucuyu detaylarla yormak istemiyorum lakin herkesin ders çıkarması açısından birkaç önemli olayı hatırlamakta, hatırlatmakta ve unutmamakta yarar var. Söz konusu önemli dönemeçlerde Mam Celal’in de belirleyici rolü olduğu için özellikle vurgulamakta yarar var.

Bunlardan biri, 80’li yıllarda iki ayrı cephe (CUD, CWQD) arasındaki gerginlikler, çatışmalar ve bu cephelerde yer alan hareketler arasındaki (IKP, YNK çatışması vb.) gergin ve çatışmalı dönemi tahribatları geride bırakarak, 1986 yılı güzünde oluşturulan YNK, KDP ittifakı ve akabinde kurulan (1987) Kürdistani Cephe’nin yaratmış olduğu olumlu ortamdır. Bu adım, Güney Kürdistan hareketinin gelişmesine, diplomaside daha itibar edilir hale gelerek, bu günlere ulaşmasına vesile oldu. Bu tarihi ve önemli adımın atılmasında özellikle rahmetli İdris Barzani ile rahmetli Mam Celal’in rolleri çok önemlidir.

İkincisi Raperin’de Kürdistani Cephe’nin olumlu rolü, milyonların göçünün yol açtığı 36. Parelel’in çizilmesinden sonra yapılan demokratik seçimler sonrası kurulan ortak hükümet fifty fifty idaresi ve Federal yapının ilânıdır.

Üçüncüsü ise fifty fifty hükümeti kurmuş olmakla beraber iktidarı paylaşamamaktan, hakimiyet kurmaktan, daha doğrusu biri birinin varlığına tahammül edememekten kaynaklanan iç çatışmalar (1994-96) ve bu çatışmaların ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde yol açtığı güven ve itibar kaybıdır. Bu çatışmalar döneminde Kak Mesud’un ve KDP’nin YNK’ye karşı Saddam’ın tanklarını Hewlêre getirttiği için, rahmetli Mam Celal’in ve YNK’nın da İran Pasdarlarını KDP’ye karşı Hewlêr’in yakınlarına kadar getirttiği için tarih önünde sorumlu olduklarını belirtmek zorundayız.

Dördüncüsü, KDP ve YNK’nın 1992’den günümüze kadar geçen 25 yılı Kürdistan’ın devletleşmesi için yeterince değerlendirip değerlendiremedikleri meselesidir. Bu konuyu araştırmacı ve tarihçilere havale ederek, rahmetli Mam Celal’e dönelim.

Mam Celal, nevi şahsına münhasır, diğer siyasi liderlerden farklı bir kişiliğe sahip idi. Sol, sosyalist bir gelenekten gelen Talabani ne kadar Kürdistanlı idiyse, bir o kadar da dünyalı olmaya çalışan entellektüel bir siyasi lider olarak tarihe geçti. Sosyalist Enternasyonal’de saygın bir yere sahip olan Talabani Kürdistan’ın bütün parçalarıyla çok yoğun bir ilişki içinde idi.  Arapça ve İngilizce bilen Talabani, sorani lehçesine olan hakimiyeti kadar olmasa da, kurmanci lehçesini de rahat konuşurdu.

Mam Celal bir çok Kürdistanlı siyasi liderin aksine aile ve kadına bakışta daha batılı, kadının toplum içindeki yeri konusunda çağdaşlarından daha ileri, insan ilişkilerinde mütevazi, alçak gönüllü, yeri geldiğinde nabza göre şerbet veren, yerine göre de aslanlar gibi kükreyen bir yapıya sahip idi.

Orta doğunun ortasında soğuk savaş dönemlerinin denge siyasetinin hakim olduğu günlerden bu günlere kadar 60 yıl aktif olarak hem de Kürd siyasetinin içinde, ön saflarda, tepelerde yer alarak gelebilmek herhalde öyle kolay olmasa gerek.

Kürdistan mücadelesine çok genç yaşlarda girmiş, zeki, atılgan ve mücadeleci bir karaktere sahip olan Mam Celal’i rahmetli Ruşen Bedirhan şöyle anlatmıştı; “1950’lerin başlarıydı Irak Kürdistanı’ndan genç biri Şam’a geldi, ‘Ben Dünya Gençlik Festivaline KDP Gençlik Kolları adına katılacağım’ dedi. ‘Peki paran pasaportun var mı? Nasıl gideceksin?’ diye sordum. ‘Pasaportum var ama param yok’ dedi. Kalkıp önüne düştüm durumu iyi olan Şam Kürdlerinden yol parasını toplayıp, cebine koydum ve Avrupa’ya gönderdim.”

Rahmetli Mustafa Barzani’nin çok sevdiği ve çok önemli diplomatik görevler verdiği Celal Talabani 1975 yenilgisi sırasında KDP’nin Şam temsilciliği görevinde bulunuyordu. Kurduğu ilişkilerde dostunu da düşmanını da kaygılandıracak bir yapıya ve ele avuca sığmaz doğal bir karaktere sahip olan Mam Celal 75 yenilgisinden hemen sonra, Barzani ve KDP’den yolunu ayırarak, öteden beri ilişkileri bulunduğu gruplar ve kadrolarla YNK’yı kurdu.

YNK ile KDP arasında devamlı bir rekabet, gerginlik ve çatışmalı ortam (94-96vb.) süregeldi.

Rahmetli Mam Celal ile sayın Mesud Barzani’nin beyaz saray bahçesinde ABD Dışişleri Bakanı Madline Olbright aracılığı ile iki düşman devlet başkanı gibi el sıkıştıkları o fotoğraf karesi Kürdlerin ulusal birlik yaratamadıklarının acı ve yaralayıcı bir karesi olarak hafızalara kaydolmuştu!

İşte hiçbir Kürdün tekrar görmek istemediği o karede el sıkışan Talabani ve Barzani el ele verdiklerinde, diğer bir deyişle KDP ve YNK, birlik olduklarında, Kürdistan’ı engellemeye, boğmaya hiç kimsenin gücünün yetmeyeceğini son yıllardaki pratikleriyle ispatlayarak, Güney Kürdistan’ı bu günlere kavuşturdular. Talabani, Barzani anlaşması, KDP, YNK işbirliği bugünkü kazanımların teminatı olduğu gibi, geleceğin de garantisi olmaya adaydır.

Mam Celal’in seçim kürsüsünden ‘’kardeşim Mesud Barzani bu dönem de, gelecek dönem de başkan adayımızdır…’’ diye haykırması; ABD’nin bütün baskılarına rağmen, Başkan Obama’yı kırmayı dahi göze alarak Mesud Barzani’nin Mam Celal’in ikinci dönem Irak Cumhurbaşkanı adaylığını desteklemesi; Bağımsızlık Referandumu sürecinde Mesud Barzani ile Kosret Resul arasındaki güven veren ilişki, bu süreçte Dr. Necmedin Kerim ile Şêx Cafer’in kararlı tutumları ile Kürdistan hükümeti içinde Neçirvan Barzani ile Qubad Talabani’nin uyumlu çalışmaları bütün diğer siyasi partiler, YNK,  KDP kadroları ve üyeleri için olumlu örnekler teşkil ediyor…

Kısacası TC Başbakanı Bülend Ecevit’in 1998’de KDP ve YNK’nın anlaşması sonrası dediği gibi ’’Bunlar anlaştı, Kürdistan devleti kurulacak…’’ Evet, bazen düşmana da kulak vermek lazım. Barzani, Talabani anlaşması, KDP ile YNK’nın uyumu, işbirliği bağımsız Kürdistan’ın teminatı olmaya devam ediyor.

Yukarıda belirtmiştim. Yaklaşık 60 yıl Güney Kürdistan hareketi içinde önemli görevler üstlenmiş, belirleyici süreçlere imza atmakla kalmamış, diğer parçalardaki Kürd hareketlerini de etkileyerek yarım asırdan fazla bir sürece günahıyla, sevabıyla, başarılarıyla, başarısızlıklarıyla mührünü vurmuş olan Mam Celal gibi bir lideri bir makaleyle anlatmak mümkün değil…

Bazı yazılarımda belirttiğim gibi, Mam Celal’in felç geçirmesi sadece YNK’yı değil, önemli ölçüde Kürdistan Hükümetini de felce uğratmıştı. Başta Sayın Mesud Barzani ve KDP olmak üzere Kürdistanlı bütün siyasi partilerin bu olaydan gerekli dersleri çıkararak, uygun tedbirleri almaları gerekir…

Kürdistan mücadelesi içinde yer alan Talabani ailesine mensup siyasetçiler, rahmetlinin mücadele arkadaşları ve YNK kadroları Mam Celal’in 60 yıldır taşıdığı Kürdistan özgürlük ve bağımsızlık bayrağını daha da yükselterek onun açtığı yolda yürüyeceklerine dair güven verici bir duruş sergilemekteler…

Ailesi, YNK, Kürdistan hükümeti ve Kürdistan Başkanı Mesud Barzani tarafından şanına layık mükemmel bir devlet töreniyle uğurlanan Mam Celal’in cenaze töreni, Kürdistan’da ne kadar sevildiğini göstermesi yanında, bölge ve dünyadaki ağırlığını da ispatladı.

Mam Celal’in uğurlanışı Bağımsızlık Referandumu sonrası Irak, Türkiye ve Iran tarafından kıskaca alınarak boğulmak istenen Güney Kürdistan için nerdeyse ikinci bir referandum etkisi yarattı.

Evet bu dünyadan bir Mam Celal geçti… Bütün Kürdistanlıların ve sevenlerinin başı sağ olsun. Mekânı cennet olsun.

Nur içinde yatsın…

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.