İmralı - Kobani temas hattı

Kurd24

Geçen hafta Cengiz Kapmaz, Serbestiyet’teki köşesinde, “Örgüte çıkış kapısı bırakalım tezi” adıyla bir yazı kaleme aldı. Açık ve gizli kaynaklarının sıkı bir taramasından geçirildiği anlaşılan yazı, her kelimesiyle, bütün medya kuruluşlarının manşetlerini süsleyecek nitelikte olmasına karşın, hala büyük bir sessizlik içinde geçiştiriliyor. Mesela da ilk elden şu gelişmelerin altını, kendinden emin bir biçimde açık açık ve renkli puntolar ile çiziyor.

“…Açık kaynak bilgilerine göre, devlet aklından geçenleri hayata geçirmek için bir süredir Suriye sahasında ‘faaliyet’ yürütüyor. Bir taraftan ABD, PYD-YPG ve Rusya ile çoklu görüşmeler yapıyor. Diğer taraftan PYD-YPG’nin nabzını yokluyor…”

Görüşmelerin çeşitliliği ve temas noktalarının çoğulculuğuna bakılırsa, Cengiz Kapmaz’ın deyimiyle “devlet aklı” bu kez işi hem pek sıkı tutuyor ve eğer bu görüşmeler doğruysa, monopol bir tavır takınmaktan uzak, paylaşımcı bir faaliyet yürütüyor. Geçmiş çözüm süreçlerini daha başından malul hale getiren, “başarıyı hiç kimseyle paylaşmamak” zihniyeti terk edilmiş görünüyor. Doğrusunu söylemek gerekirse, AK Parti iktidarı, “Cumhur İttifakı’nın” kuşatıcı engeline rağmen, meseleyi bu düzlemde ele alıyorsa, büyük bir işi başaracakmış gibi görünüyor. Benim aklım pek almıyor ama yazılanları okuyunca, AK Parti iktidarının bir taraftan MHP’yi öte taraftan, Kürt siyasi aktörlerini idare etmesi, bana çok ama pek çok zor bir işi idare etmek gibi geliyor. Neyse, Cengiz Kapmaz’ı dinlemeye devam edelim.

“…Karşısına iki sorun çıkmış görünüyor. İlki PYD-YPG’nin tutumu. PYD-YPG, müzakere şartı olarak Türkiye’nin Afrin’den çekilmesini, Rojava’nın statüsünü tanımasını istiyor. İkinci sorun, ABD ile Rusya’nın senkronize olamaması. Bölgesel ve uluslararası bağlam, hâlâ sorunu çözme yönünde bir irade sergilemiyor…”

Yazıda ifade edildiği gibi eğer bu bir müzakere değil de doğrudan bir çözüm ise, tarafların kendi taleplerinde ısrar etmesinden daha doğal ne olabilir? PYD ve YPG’nin Afrin için makul bir çözüm bulunmadan, Türkiye tezlerine evet demesi, pek akla yatkın değil. Senkronize olmaktan hala uzak duran ABD ve Rus pozisyonlarının uyumlu hale getirilmesi, bana kalırsa hem Türkiye hem de PYD ve YPG’nin güç ve kudretini aşan bir mesele. Çünkü, bu iki sorunda aslında müstakbel bir Suriye ufukta görünmeden aşılabilecek meseleler değil. Nitekim, ABD ve Rusya’nın senkron hale gelebilmesi, bu meseledeki uzlaşmalarına bağlıdır.

“..Yine açık kaynak bilgilerine göre devlet, PYD-YPG engelini aşmak için iki enstrümandan yararlanıyor. İlk enstrüman ABD. Görevi arabuluculuk ve kolaylaştırıcılık. İkinci enstrüman Öcalan. Kendisinden bilek bükücü bir barış aktörü olarak davranması, PYD-YPG engelini aştırması isteniyor. Al Monitor’a göre, YPG üst düzey yöneticileriyle yapılan görüşmelerden sonra Öcalan’la görüşülmüş. Sonra aynı yetkililerle bir kez daha bir araya gelinmiş…”

Öcalan’ın geçenlerde kamuoyuna yansıyan açıklamalarının kaynağını temellendirmek, bu bilgilerin ışığında daha kolay hale geliyor. Evvel emirde söz konusu Öcalan açıklamalarının İstanbul seçimleriyle bir ilgisinin olmadığı anlaşılıyor. Öcalan’ın yeniden sahne almasının, Türkiye değil, Suriye odaklı olduğu açıkça ortaya çıkıyor.

“…Devlet tüm yumurtaları tek sepete koymuş da değil. İmralı-Kobani hattını işler hale getirirken ABD ve Rusya’nın da dahiliyeti ve rızasını önemsiyor. ABD’yi arabulucu yapması, S-400 gibi konularda Rusya’yı üzecek tutumlardan özenle kaçınması bunu gösteriyor.

Görüşmeler sürüyor. Henüz kesin bir uzlaşma noktasına varılmış değil. Ancak PYD-YPG, Öcalan’ın söylediği gibi üniter yapı içinde yerel bir yapı olmayı kabul ederse, bir uzlaşmaya varılmaması için bir neden yok. Zaten YPG’den Öcalan’ın açıklamalarına gelen ilk tepkiler de olumlu yönde.”

Beştepe kaynaklarından alınan kimi bilgilere göre, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşar Yardımcılığı ve Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı (KDGM) görevlerinde bulunan Muhammed Dervişoğlu, Cumhurbaşkanlığı tarafından özel temsilci olarak görevlendirildi. Daha önce bu görevin Müsteşar Hakan Fidan tarafından yürütüldüğü biliniyor.

Bu haber kamuoyuna “Güvenlik bürokrasisinde önemli bir gelişme” olarak yansıdı. Anlaşılan o ki, devlet kendi içinde de bu yeni sürece bir tür yeniden yapılanarak hazırlanıyor.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.