Adaylar ve Tercihler

Kurd24

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, bu yazının yayınlandığı ilk saatlerde, partilerin 24 Haziran genel seçimleri için gösterdikleri milletvekili aday listeleri Yüksek Seçim Kuruluna verilmiş ya da verilmek üzere olacaktır.

Beklenmeyen bir telaşeyle alınan bir kararla gerçekleştirilmeye çalışılan 24 Haziran seçimlerinde, epey tanıdık ismin aday adayı olduğunu ve ben bu satırları yazarken, onların da adeta nefeslerini tutarak, büyük bir heyecanla akıbetlerini beklemekte olduklarını biliyorum.

Bu duruma aşinayım. Zira yıllardır, bazı arkadaşlarım kimi zaman partilerden, kimi zaman da bağımsız olarak milletvekili adayı olmuşlardır. Şansları yaver giden bazı arkadaşlarım, milletvekili seçilip bakan bile olmuşlardır. Öte yandan her seçimde aday olup da, bir türlü hedef tutturamayan bazı talihsiz tanıdıklar da bilirim. Birçok değerli arkadaşımın aksine, bu yaşıma kadar, şahsen ne bir yerlerden aday olmayı düşünen, ne de deneyen bir insan olmadım. Ama her seçimde, özellikle bazı partilerin ve tabii bazı illerin adaylarını daima merak etmiş ve dikkatle izlemişimdir.

Ne var ki, adayların ilanının adeta bir piyango çekilişi gibi, yetkili bir karar merciinin iradesi sonucu ile torbadan çıkacağını beklemek, hiçbir şekilde demokratik bir yöntem değil. İdeal ve demokratik olan, siyasi partilerin adaylarının parti üyeleri tarafından bir önseçim yapılarak belirlenmesidir. Ama ne yazık ki, bu ülkede seçimlere katılmak isteyen adayların tespiti ve sıralaması bile doğrudan bir önseçimlerle değil, bir başka otoritenin atama iradesi ile belirlenmektedir. Dolayısıyla önümüzdeki seçimlerde, tanıdık tanımadık, kimlerin yetkili irade tarafından milletvekili adayı olarak gösterileceklerini merakla bekliyorum.

Önceki seçimlere göre 24 Haziran seçimlerinde Kürtlerden daha az oy alacağı tahmin edilen AK Parti’nin, aday listelerinde yer alacak Kürtleri merak ediyorum mesela. Neden diye sorarsanız, yok Londra’daki DPI toplantısıymış, yok yeniden Kürt açılımı gelecekmiş gibi ortalıkta dolaşan asılsız bir sürü rivayete rağmen, Tayyip Erdoğan’ın yakın ve orta dönemde Kürtler için neler düşündüğüne dair bazı ipuçları yakalayabileceğimizi umuyorum da ondan. Özellikle, faşist partilerle girdiği yeni ittifaklar, resmi ideolojinin muhalifi görüntüsünden uzaklaşıp, bir parçası olmaya başlaması ve çok daha önemlisi, Kürdistan referandumu, Kerkük Vakası ve Afrin harekâtından sonra, Kürtlerin büyük çoğunluğunun tepkisini kazanmış olmasına rağmen, hala Kürtlerle barışıkmış gibi davranıp davranmadığını merak ediyorum.

Şunu da hatırlayalım ki, Tayyip Erdoğan, yıllar önce Kürtlere yönelik umut verici bazı politikalara yöneldiğinde, partisindeki Kürt veya Kürt kökenli parlamenterleri fazla işe katmamıştı. Önümüzdeki dönemde pek ihtimal dâhilinde olmasa da, yine Kürtlere yönelik bir şey yapmak isterse, Kürt milletvekillerini bu işlere katacağını sanmıyorum. Ama buna rağmen partisindeki Kürtlere karşı nasıl davranacağını merak ediyorum.

AK Parti’nin yanı sıra, elbette CHP’nin adaylarını da merak ediyorum. CHP Kürtlerden pek oy alamayacağı için, gösterilecek Kürt adayları merak etmiyorum. Türkiye genelinde göstereceği adayların siyasi niteliklerini merak ediyorum. Ne kadarının Ortodoks Kemalistlerden, ne kadarının sola, sosyal demokrasiye ve liberal düşünceye yakın insanlardan aday gösterileceğini merak ediyorum. Bu partinin önümüzdeki acil gündem maddesi olan adalet, demokrasi, temel haklar ve özgürlükler meselelerinde ne ölçüde etkili olabileceğini, nasıl bir heyetle parlamentoya girmeyi hedeflediğini merak ediyorum. Demokrasi ve özgürlükler konusunda öncekinden nitelik olarak farklı bir ilerleme kaydedemeyeceklerini düşünsem de, 1930’lu yıllara özlem ve övgü dolu sloganlar ve marşlarla bezenmiş seçim kampanyalarını beğenmesem de, yine de mevcut gidişata karşı hangi eğilimdeki bir parlamento heyetiyle hareket edeceğini ve bunun inandırıcı olup olamayacağını merak ediyorum.

Öte yandan, 14 Mayıs günü açıkladıkları 20 sayfalık seçim bildirgelerinde, yaşamakta olduğumuz bütün yanlışları bertaraf edeceklerini ve adeta bir cennet yaratacakları vadeden HDP’nin milletvekili adaylarını ise doğrusu hiç merak etmiyorum. Zira kimlerin aday gösterileceğini, isim isim olmasa bile, niteliksel olarak aşağı yukarı biliyor ve tahmin ediyorum. Çünkü aynı nitelikteki adayları, önceki seçimlerde de, nasılsa oy vereceklerine kesin gözüyle baktıkları seçmenlerine sunmuşlardı. Yine aynı şeyi yapacaklar.

Yine bölge halkına, yine Diyarbekir halkına, yine Van halkına kimleri aday görmek istedikleri sorulmadan; yine kimlikleri ve politik davranışlarından ötürü yerlerinden yurtlarından edilerek batıdaki büyük kentlere yerleşmiş milyonlarca Kürt seçmene ve yine risklere göğüs gererek parti teşkilatlarında görev alan Kürt siyasetçilere sorulmadan adaylar belirlenecek. Yine parti geleneğinden gelen çok az sayıdaki birkaç Kürt parti yöneticisi ile parti teşkilatlarında çalışan çok az sayıdaki birkaç Kürt siyasetçi aday olarak gösterilecek.

Hala soğuk savaşın sona erdiğini, Sovyetler Birliği’nin sosyalizm adına hiçbir temiz deneyim ve miras bırakmadan çöküp dağıldığı görmezden gelen ve 1930’lu yılların yoldaş edebiyatını ve aynı yılların “resmi-teorik” ezberlerini aşamamış bazı “eski tüfek devrimcilere” ve birkaç sessiz harfin yan yana gelmesiyle ifade edilen sözüm ona devrimci örgüt temsilcilerine parti bileşenleri olarak aday listelerinde yer verilecek. Keza bir takım çevreler nezdinde, ne kadar birlik ve bütünlükten yana olduklarını ispatlamak ve meşruiyet sınavını kazanmak için, bir-iki tane de dindar Müslüman ve azınlık kökenli yurttaşa aday olarak yer verilecek.

Yine hayatlarında bir tek Kürt arkadaşları bile bulunmayan, aleni olarak Barzani ve bağımsızlık düşmanlığı yapan, belki zaman zaman Kürtlerin yoksullukları ve çaresizliklerine üzüldükleri için bir şeyler yapma ihtiyacı sonucu, çeşitli protesto bildirilerine imza atan, artist, müzisyen, gazeteci vb. bir takım popüler şahsiyetlere de aday listelerinde seçilebilir sıralarda yer verecekler.

Buna rağmen, geçmişte ve günümüzde yaşanmış ve yaşanmakta olan sayısız deney ve yanılgıdan ders çıkarılmamış olmalı ki, birkaç Kürt politik çevre ve partisinden oluşan ‘Kürdistan Seçim İttifakı’, HDP’ye ısrarla bir Kürt partisi muamelesi göstermiş ve bir Kürt seçim ittifakı önerdiler. Ne var ki, HDP yöneticileri, az yukarıda kısaca bahsettiğim ve isimleri birtakım sessiz harflerden oluşan devrimci bileşenlerine ters düşmemek için, HDP’nin bir Türkiye partisi olduğunu ve bir Kürt partisi olmadığının bir kez altını çizerek, bu ittifak önerisini kendilerinden beklenen bir kararlılıkla reddettiler. 

Dilerim ki, Kürdistan seçim ittifakını oluşturan veya ittifak dışında kalan Kürt arkadaşlarım, bundan böyle sadece seçimler geldiğinde bir araya gelerek bir ittifak kurmak yerine, kanunların zorunlu saydığı şartlara uygun bir örgütlenmeyle partilerini geliştirirler. Ve de, çok sayıda Kürdün seçimlerde oy verecekleri bir Kürt partisinin bile oy pusulalarında yer almadığı eksikliği ve ayıbı dikkate alınması gerektiğini idrak ederler.

Haftaya yine aynı konularla devam etmek umuduyla, iyi haftalar dilerim.

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.