İbrahim Sediyani: Amerika’nın Gerçek Kaşifleri

İbrahim Sediyani: Amerika’nın Gerçek Kaşifleri
İbrahim Sediyani: Amerika’nın Gerçek Kaşifleri

Tarihçi ve yazar İbrahim Sediyani’nin yeni kitabı “Amerika’nın Gerçek Kaşifleri” çıktı. Bir araştırma kitabı olan ve Us Yayınlarından çıkan kitap, 127 sayfa hacminde.

Kitap, kıtanın son kez keşfi olan 1492 tarihinden önce Amerika’yı keşfetmiş ve o muazzam topraklara yerleşmiş kavimleri ve uygarlıkları anlatıyor. Bu bilinen ama anlatılmayan, kabul edilen ama hiç olmamış gibi davranılan tarih, kaynaklarıyla ve sürükleyici bir dille ortaya konuyor.     

Oldukça ilgi çekici bir konuyu işleyen kitap, ayrıca Sediyani’nin kendine özgü üslubuyla okurların damağında farklı bir tat bırakıyor. Kitapta Avrupalıların 1492 yılındaki gidişinden binlerce ve yüzlerce yıl önce şu kavimlerin ve uygarlıkların kıtaya gidip ayak bastıkları, hatta o kadim topraklarda yeni uygarlıkların temelini attıkları bilimsel kanıtlarıyla ortaya konuyor: Sibiryalılar, Afrikalılar, Kafkasyalılar, Mısırlılar, Çinliler, Japonlar, Fenikeliler, Mezopotamyalılar, Hindistanlılar, İrlandalılar, Müslümanlar, Vikingler, Polinezyalılar, Gallerliler, Yeni Gineliler, Malili Müslümanlar, Çinli Müslümanlar, Basklılar ve son kez Müslümanlar.     

İbrahim Sediyani’nin yazdığı ve Us Yayınlarının yayınladığı “Amerika’nın Gerçek Kaşifleri” kitabının mizanpajını ve kapak tasarımını yayınevi yaptı.

“Adını Arayan Coğrafya” adlı araştırma kitabı, “Gülistan” adlı şiir kitabı, “Guldexwîn” adlı çocuk kitabı, “Bütün Yönleriyle Şeyh Said Kıyamı” (2 cilt) adlı araştırma kitabı, “Sözlerim Var Sevgiye Dair” adlı deneme kitabı, “Siyah Devrim” adlı düşünce kitabı, “Aydın Duruşu ve Erdemli Olmak” adlı düşünce kitabı, “Frizya ve Günümüzde Frizler” adlı araştırma kitabı, “Kadın Peygamberler” (3 cilt) adlı araştırma kitabı, “Die Verlorenen Länder Europas” adlı araştırma kitabı ve “Wikinger: Horden aus dem Norden” adlı araştırma kitabı bulunan İbrahim Sediyani’nin, “Amerika’nın Gerçek Kaşifleri”, on ikinci kitabı olarak sevenleriyle buluşuyor.     

Sediyani kitabının ön sözünde şu ifadelere yer vermiştir:

Dünyada bazı yalanlar var ki, bütün dünya onun yalan olduğunu bilse bile, yine de yalan olduğunu bile bile doğruymuş gibi tekrarlar. Yalan olduğunu herkes bilse dahi, okullarda öyle öğretilir, akademik çalışmalarda öyle anlatılır. Ve bu durum gayet normalmiş gibi karşılanır, itiraz eden de olmaz.  

Hakaret gibi bir isim olan, hadi üslûbumuzu biraz yumuşatalım, dünyanın en büyük aydınlarından biri olarak kabul edilen Avram Noam Chomsky (1928 – halen hayatta)’nin demesiyle “yanlış ve hatalı bir isim” olan “Amerika” ismini verdikleri Kızılderili Kıtası’nı “ilk kez 1492 yılında Cristoforo Colombo ve beraberindeki gemicilerin keşfettiği” yalanı, işte tam da böyle bir yalan.     

Bunun böyle olmadığını bütün dünya bilmektedir aslında. Fakat garip olan, bunu bildikleri halde doğruymuş gibi tekrarlamalarıdır. Neden böyle davranıyorlar, yalan olduğunu bildikleri halde neden doğruymuş gibi tekrarlıyorlar, bunu anlamak, anlamdırabilmek de oldukça güç.      

Oysa gerçeği bilmekten, gerçekleri dile getirmekten daha güzeli ne olabilir?     

Cenovalı denizci ve korsan Cristoforo Colombo (1451 – 1506)’dan yüzyıllar hatta binyıllar önce Kızılderili Kıtası’nı (“Amerika”yı) keşfeden Asyalı ve Afrikalı toplulukların kayıtları ve kanıtları ortadadır. 1492 tarihinden binyıllar önce Sibiryalılar’ın, Çinliler’in ve Fenikeliler’in, 1492 tarihinden yüzyıllar önce de Hindistanlılar’ın, Polinezyalılar’ın, Müslümanlar’ın ve İskandinavyalı Vikingler’in kıtayı keşfi bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek olmasına rağmen, dünya ne yazık ki bu yalanı tekrar etmeyi sürdürmekte ısrarcı davranmakta.     

Colombo ve avanesi, bırakın “Amerika”yı ilk keşfeden insanlar olmayı, “Amerika”yı ilk keşfeden Avrupalılar dahi değildirler! Çünkü 1492’den yüzyıllar önce İrlandalılar ve Vikingler “Amerika” kıt’âsına ayak basmış, kıtayı ilk keşfeden Avrupalı topluluklar olmuşlardır.     

Herşey bir yana, Asya, Afrika ve Avrupa’dan insanlar “Yeni Dünya”yı keşfettiklerinde, orada zaten insanlar yaşıyordu, hatta Avrupa nüfûsundan kat be kat daha fazla insan yaşıyordu. Ama dünyamız, galiba “Amerika yerlilerini” (Kızılderililer, Eskimolar, Aztekler, Mayalar…) “insan” olarak kabul etmiyor olacak ki, “Amerika’yı ilk kim keşfetti?” tartışması uzun yıllardır yapılmaktadır. Oysa biz oraya gittiğimizde orada hangi yerliler yaşıyorduysa, kıtayı ilk keşfedenler onlardır, onların atalarıdır. Keşfetmemiş olsalar, orda olurlar mıydı? Bu insanlar Cennet’ten kovulup o topraklara gönderilmediklerine göre veya oradaki kaktüslerden ve buffalolardan evrimleşmediklerine göre, demek ki tarihin bir evresinde “buradaki bir yerlerden” oraya gitmişler. Dolayısıyla o toprakları binyıllar hatta belki de onbinyıllar önce keşfetmişlerdir.

Biz yine de (modern bilimin yaptığı gibi) “sadece kendimizi insan kabul ederek” bakalım, “Amerika”yı ilk kimler keşfetmiş…