100 Yıllık parantez

Kurd24

Tarih, büyük kırılmalar ve görkemli zaferlerin seyrini belirlediği belli bir istikamette insan hayatına yön ve biçim vermeye devam ederken bu merkezkaçın çevresinde kendine bir özgürlük ve yaşam alanı açma savaşı veren toplulukları zorlu bir sınav beklemektedir. Egemen güçlerin yer değiştiren çıkarlarına göre özgürlük ile ölüm sınırında dolaşan bu toplulukların maalesef kendi kaderlerini tayin etme hakkı ve inisiyatifine sahip olamadıklarını, bilakis bu toplulukların kaderleri üzerinde dış müdahalelerin daha belirleyici olduğunu görmekteyiz. Tam da bu bağlamda Sykes-Picot anlaşması ile dört ülke topraklarına dağıtılan Kürtlerin son yüzyıllık öyküleri, bu duruma birebir uyum sağlayan tipik bir örnek olarak karşımıza çıkıyor. Tarihe ve makûs talihlerine meydan okuyan Kürtlerin varoluş mücadelesi, sürekli bir isyan hali ile yükselirken bazen de trajik biçimde sert bir düşüş yaşayabilmektedir. Bugünler de hikayenin sonu, Kürtler açısından farklı bir boyut kazanmaya aday gibi görünse de henüz alınacak ciddi bir mesafenin bulunduğunu gözden kaçırmamak gerekiyor.

Tarihten bir kesit

1946-1958 yılları uzun sessizlik yıllarıdır Kürtler için. Kısa ömürlü Mahabad Kürt Cumhuriyetinin yıkılması ile birlikte uluslararası bütün kapıların Kürtlerin yüzüne kapanması içerde de totaliter rejimlerin baskısı bu uzun süreli sessizliğin temel sebebi olarak ön plana çıkmaktadır. 1946 yılında Mele Mustafa Barzani'nin sığınacak güvenli bir liman bulmak için Mahabad’dan 500 pêşmerge ile Sovyetler Birliğine doğru uzun ve yorucu bir yolculuk yapmak zorunda kalması, Kürtlerin içine düştüğü yalnızlık haline işaret etmektedir.

Kral II. Faysal'ın 14 temmuz 1958 tarihinde Tuğgeneral Abdulkerim Kasım tarafından devrilmesi ve Irak'ta monarşiye son verilmesi, Kürtlerin tarih sahnesine yeniden çıkmasına vesile olmuştur. Cumhuriyetin ilanı ile rejim değişikliği yaşanan Irak’ta cumhuriyetçi dönem sadece Kürtler için değil Araplar için de yeni bir dönemin başlangıcıdır. Genel affın ilanı ile sürgündeki efsanevi lider Mele Mustafa Barzani’nin Sovyetler Birliği’nden dönüşü, Arap ve Kürt halklarının birlikte yaşama umudunu ebedileştirirken Bağdat Havalimanı tarihinin en görkemli karşılama törenlerinden birine sahne olmuş devlet başkanı Kasım ile Barzani’nin fotoğraflarına "Arabiye! Kurdiye!" sloganları eşlik etmiştir.

Genç Cumhuriyetin geçici Anayasası’nın 3. maddesinde " Araplar ve Kürtler ülkeyi oluşturan temel unsurlardır. Irak bütünlüğü içerisinde ulusal hakları Anayasa ile garanti altına alınmaktadır" düzenlemesine yer verilmiş Sağlık ve Adalet Bakanlığına Kürtler atanmış, Kürtçe eğitim-öğretimin önündeki engeller ortadan kaldırılmış, ifade ve örgütlenme özgürlüğü ile basın yayın özgürlüğünün sınırları olabildiğince genişletilmiştir. KDP'nin yayın organı olan "Xebat" gazetesi ile haftalık "Kurdistan" dergisinin yayın hayatına başlaması ayrıca KDP karargahının Bağdat'ın merkezine taşınması özgürlük rejiminin yansımaları olarak kayıtlara geçmiştir.

Görece zayıf ve kendini yeni tahkim aşamasında olan genç cumhuriyetin en büyük ve güçlü müttefiki olan Kürtler, cumhuriyetin meşruiyeti için de vazgeçilmez bir unsurdur. Nitekim Mela Mustafa Barzani'nin Bağdat havalimanındaki " Tüm Kürtler cumhuriyet için kendilerini feda etmeye hazırdır." sözleri, Kürtlerin yeni rejim ile işbirliğine ne kadar yakın durduklarını ortaya koymaktadır. Ne yazık ki karşılıklı jestler ve övgülerle başlayan " balayı dönemi" kısa süreli olmuş, yükselen pan Arabist milliyetçi ideoloji Irak'ın sadece Arap yurdu olduğunu ve Kürtlerin de Arap milliyetinin bir parçası olduğunu yüksek sesle telaffuz etmeye başlamıştır. Kürdistan’da pratik yansımasını öldürme, tutuklama, yasaklama, cahşları silahlandırma ve en son işgal ile cisimleştiren rejim 4 yılın sonunda büyük bir hüsran ve mağlubiyetle yüzleşmek zorunda kalmıştır. Kürtlerle savaşta komik duruma düşen Irak Ordu'sunun savaşma kabiliyeti ortadan kalktığından Ordu içinde çözülmeler başlamış ve " biricik Önder" Abdulkerim Kasım'ın tahtı sallanmaya başlamıştır. Nihayetinde 8 şubat 1963'te ordu içerisinde güçlenen Baasçı kılik Abdulselam Arif önderliğinde gerçekleştirdikleri askeri darbe ile Kasım'ın iktidarına son vermiştir. Sembolik bir yargılama neticesinde kurşuna dizilen Kasım'ın yerine Devrim Komuta Konseyi kararı ile Abdulselam Muhammed Arif getirilmiştir.

Irak'ta yaşanan her iktidar değişikliği Kürtler için yeni müzakere ve pazarlıkların kapısını aralasa da zamanla güç devşiren iktidarlar kaçınılmaz bir biçimde Kürtlere savaş açmış ve Kürtleri mutlak itaat ve biate zorlamıştır. Her defasında ağır yenilgilerle geri çekilmek zorunda kalan Irak ordusunda çözülmeler başlamış ve ordu içinde güçlenen subaylar darbe ile ülke yönetimine el koymuşlardır.

17 Temmuz 1968 tarihinde yönetime el koyan ordu Hasan El Bekri Cumhurbaşkanı, Devrimci Komuta Konsey Başkan Yardımcılığına ise ilk defa sivil olan birini Saddam Hüseyin’i getirmiştir.1969 da başlayan savaşı kaybeden yeni yönetim, 11 Mart 1970 Kürdistan'a otonomi garantisi veren anlaşmaya imza atmak zorunda kalmıştır. Anlaşmanın bir tarafında Saddam Hüseyin diğer tarafında Mela Mustafa Barzani vardır ve hiç kuşkusuz bu anlaşma Mela Mustafa’nın Yıldızı'nın parladığı andır. Kürt otonomisini tanıyan bu anlaşmanın 14. maddesi açıkça Kürtlerin çoğunlukta yaşadığı vilayetler ve idari bölgelerin birleştirileceğini ve Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkının garanti altına alınacağını ihtiva etmektedir. Anayasaya Irak halkının iki temel ulustan Araplardan ve Kürtlerden oluştuğu derç edilmiş, Kürtçenin Arapça ile birlikte resmi dil olduğu kayıt alınmıştır.

Her ne kadar Baas rejimi ile Kürtler arasında özerlik anlaşması imzalanmış ise de 4 yıl içerisinde çözülmesi gereken sorunlar, özellikle Kerkük vilayetinin otonom Kürdistan'a bağlanmaması, gerilime sebep olmuş,1974' te çatışmalar yeniden başlamıştır.1975'e gelindiğinde Kürtler zaferden oldukça emin görünmektedir. Ancak beklenmedik Irak ve İran yakınlaşması deyim yerinde ise şok etkisi yaratmış, 6 Mart 1975'te taraflar arasında imzalanan Cezayir sözleşmesi ile savaş meydanında kazanılan zafer masa başı diplomasi oyunları kaybedilmiştir.

Parantez

Sykes-Picot ile başlayan ve travmatik etkilerini bugün halen yaşadığımız acılı, sancılı bir tarihi sürecin adım adım sonuna doğru ilerliyoruz. Irak Anayasası ile federal statü kazanan Kürtler bugün bağımsızlık referandumundan bahsetmektedir. DAİŞ ile savaşta tüm dünyanın hayranlığını kazanan Kürt ordusu (pêşmerge), adım adım düzenli orduya everiliyor, siyasi ve ekonomik krizlere rağmen işleyen bir parlamento, sorunları diyalog ve diplomasi ile çözen bir demokrasi ve her şeyden öte 100 yıl önce açılan bir parantezi kapatmaya kararlı görünen bir siyasi irade var.

  • kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.