Roboski kararına tepkiler

http://www.kurdistan24.net/tr/

HABER MERKEZİ

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu 19’u çocuk, 34 kişinin hayatını kaybettiği Roboski Katliamı ile ilgili yapılan başvuruyu reddetmesine tepkiler sürüyor.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkan Yardımcısı Ayşe Acar Başaran tarafından konuya ilişkin bir yazılı açıklama yapıldı.

HDP imzalı açıklamada, AİHM’in kararının kabul edilemeyeceği belirtildi.

Açıklamada, “Ulaşılması mümkün olan iki eksik belgenin ret kararına gerekçe yapılması hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hem de AİHM’in kendi içtihatları ile bağdaşmamaktadır” denilerek, şu ifadelere yer verildi:

 “Başvurucuların çoğu için AİHM’in elinde olmayan hiç bir bilgi ve belge söz konusu değildir. TSK uçaklarının bombalaması sonucu hayatını kaybedenlerin yaşam hakkına ilişkin bir kararda, dosya avukatının iki günlük gecikme gerekçesi olarak sunduğu sağlık raporunun dikkate alınmaması ve dosyanın esası ile ilgisi bulunmayan evrakın iki gün gecikmesini mahkemenin kararına gerekçe yapması AİHM tarihine bir utanç olarak yazılmıştır.”

Bu kararın Türkiye’yi aklamak anlamına geldiğini belirten Başaran, AİHM’in hukuki olarak güveni sarstığının altını çizdi.

AİHM NEDEN REDDETTİ?

AİHM’in dün verdiği kararı sosyal medya hesabından eleştiren Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr.Kerem Altıparmak, 13 maddelik yeni bir yazı yazdı.

Altıparmak, başvurucunun hatalı olmasına karşın AİHM’inde ‘avukatları cezalandırma merkezi’ olmadığını söyledi.

Altıparmak’ın işaret ettiği maddeler şöyle:

  1. Öncelikle “başvuruyu iptal etme” gibi bir terim yok, AİHM 276 başvurucunun başvurusunu iç hukuk yollarını tüketmediği için kabul edilemez buldu. Doğru tabir bu.

  2. Kabul edilemezlik kararının dayanağı AİHM’e yapılan başvurudaki teknik bir yetersizlik değil, AYM’ye yapılan başvurudaki eksiklikti.

  3. Öncelikle avukat konusundaki gözlemimi belirtip, sonra AİHM’in tavrına ilişkin eleştirimi ifade edeceğim.

  4. Başvurucuların avukatı AYM’ye süresinde başvurmuş, burada sorun yok. Ama AYM önündeki başvuruda üç temel gerekçeyle başvuruda eksiklik olduğunu saptamış ve tamamlanmasını istemişti: i. Başvurucuların her birinin ve avukatlarının bilgilerinin ayrı/ayrı düzgün doldurulmadığı; ii. Kararların aslı veya onaylı örneklerinin sunulmadığı; iii. Bazı başvurucular açısından ise vekaletlerin eklenmediği.

  5. Kararlar UYAP sisteminde olduğu ve başvurucuların da kimlikleri açık olduğu için aslında tek ciddi eksik sadece bazı başvurucular hakkında vekaletin olmamasıydı. Zaten vekaleti olan başvurucuların kimlik bilgilerinin tam olduğu vekaletten de anlaşılabilirdi. Yani başvurucuların çoğu için AYM’nin elinde olmayan hiçbir bilgi ve belge söz konusu değildi.

  6. Avukat eksik olduğu bildirilen belgeleri verilen 15 günlük sürede değil 17. günde göndermiş. Gerekçe olarak da sağlık raporu sunmuş.

  7. AYM, vekaleti tam olan/olmayan ayrımı yapmaksızın hem avukatın raporunu kabul etmedi hem de tüm başvuruları reddetti. Avukatı şahsen tanımam ama bence de bu kadar önemli bir davada bu hatayı yapmaması gerekirdi. Ne var ki AYM’ye ve AİHM’e bahane gerekiyormuş, avukat bunu sağlamış oldu.

  8. Avukatın hatası çok ağır, eyvallah ama çoğu çocuk yaşta 34 kişinin katledildiği bir davada avukatın hatasının bedelini avukat değil başta aileler olmak üzere tüm toplum ödüyor. Avukat hatalı ve bunu yapmamalıymış ama unutmayalım AİHM avukatlara ders verme, cezalandırma yeri değil insan hakları mağdurlarının mağduriyetlerinin giderildiği bir yer olarak kuruldu. Bundan 10 sene önce de öyleydi, görülüyor ki artık değil.

  9. Gerçekten de AİHM kararına bakınca bunu görüyorsunuz. Bir kere olayı bilmeyen biri bu kararı okuduğunda ne kadar vahim bir facia ile karşı karşıya olduğumuzu anlamaz. Bombardımandan sadece 3. paragrafta bahsediyor. Terörist zannedip bombaladılar deyip bitiriyor.

  10. AİHM kararının sonrası AYM kararına ilişkin. Ama oraya baktığınızda da eksik olan belgenin ne olduğuna dair bir tartışma yer almıyor. AYM kendi kurallarını kendi belirler, uygular keyfilik yok deyip kestirip atıyor.

  11. AİHM’in bu yaklaşımı ile şu mümkün artık. Bir devlet kimyasal silah kullanıp binlerce kişiyi öldürse, sonra avukat AYM’ye davanın esasını etkilemeyecek bir belgeyi 2 gün sonra verse, kimyasal silah kullanımının bir önemi kalmayacak AİHM için.

  12. Bir kez daha söyleyeyim evet avukatın hatası büyük ama AİHM AVUKATLARI CEZALANDIRMA MERKEZİ DEĞİL, AĞIR İNSAN HAKLARI MAĞDURLARININ BAŞVURABİLECEĞİ SON MERCİ.

  13. AİHM bu kararıyla Roboski faciasının üstüne hukuki bir beton döktü ve tarihe gömdü. Bu yaptığı unutulmayacak! Umarım en azından AİHM’i yeniden tartışmanın önünü açar bu yaptığı."