K24 ÖZEL - OHAL’siz ilk gün
Emin Bozan - Azad Altun
20 Temmuz 2016'da ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL), son 2 yılda 7 kez, 3'er ay süreyle uzatıldı.
24 Haziran cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde MHP dışında hemen hemen tüm partilerin OHAL'in kaldırılmasını vaadediyordu.
OHAL 18 Temmuz gecesi kaldırıldı.
OHAL’in kaldırılmasını olumlu bulan uzmanlar olduğu gibi, yerine gelen uygulamaların ihlallerin yaşanmasını engellemeyeceğini düşünenler de var.
K24’e konuşan gazeteci ve siyasi analist İlhami Işık, Fransa ve ABD gibi ülkelerde de zaman zaman OHAL’in uygulandığını ancak Türkiye’de birçok suçsuz insanın mağduriyet yaşamasına neden olduğunu söyledi.
Tehlike arzeden durumlarda OHAL uygulamasının normal olduğunu belirten Işık “Önemli olan bunun uygulama biçimidir. Türkiye’de ilk birkaç OHAL uygulaması iyi yönetildi. Fakat daha sonra KHK’larla birçok günahsız insan mağdur edildi” dedi.
K24’e konuşan Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Gökhan Durmuş, OHAL’in bir süre sonra muhaliflere karşı kullanıldığını belirterek, “Gülen Cemaati’ye ilişkisi olan olmayan birçok kişi gözaltına alınıp tutuklandı” dedi.
Darbeye her zaman karşı olduklarını söyleyen Durmuş, “OHAL önce suçlulara karşı devreye sokuldu. Ancak sonra tüm muhalif kesimlere karşı kullanıldı. Bunun sonuncunda birçok gazete, sendika ve kurum kapatıldı” ifadelerini kullandı.
K24’e konuşan hukukçu Aydın Altaç, bundan sonraki sürecin mevcut yasalara uygun bir şekilde yürüyeceğini söyledi.
Son OHAL uygulamasının 93’te Kürt illerinde uygulanan OHAL’e benzemediğinin altını çizen Altaç, “Mevcut OHAL ekonomi, siyasi ve toplumsal hayatı engelleyen bir durum değildi. FETÖ tehlikesine karşı konuldu. OHAL’in kaldırılması elbette bir rahatlama getirecektir” dedi.
Altaç, “ 93’te uyulanan OHAL’de eve götürdüğünüz şekeri bile denetleme durumu sözkonusuydu. Bu OHAL’de öyle bir durum yoktu. Yeniden toplumsal yaşamda ilerleme olacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
OHAL’in yerine gelecek mevzuatta ihlallerin devam edeceğine yönelik iddialara da değinen Altaç, şunları kaydetti:
“Bu iddialar Türkiye’de muhalefetin niyet okumasından başka birşey değil. Sanki Türkiye’de yasalar yok, yargı yok TBMM yok gibi bir algı oluşturuluyor. TBMM’de 600 milletvekili var ve hepsi de AK Parti’nin değil. Bir sorun gördüklerinden bunu dile getirmeleri zaten onların görevi ancak bu tür niyet okumalarıyla yeni sistemin kötü olduğu algısı yaratılmaya çalışılıyor.”
Altaç eleştirilerin merkez odağındaki OHAL Komisyonu’nun yasalara göre düzenlenerek üstüne aldığı işlemlere devam edeceğini de sözlerine ekledi.
OHAL BİLANÇOSU
15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından 21 Temmuz'da ilan edilen ve yedi defa üçer aylığına uzatılan olağanüstü hal (OHAL) iki yılın ardından uzatılmayınca 18 Temmuz 2018 gecesi itibariyle sona erdi.
Bu süreçte İstanbul, Ankara ve İzmir gibi Türkiye'nin batısındaki büyük şehirler, 1980'lerden sonra ilk defa OHAL'i yaşamış oldu.
Bakanlar Kurulu, bu maddeden aldığı hakla OHAL boyunca, iki yılda toplam 36 KHK yayımlandı.
Bu KHK'ların bazılarında on binlerce kişi işten çıkarılırken bazılarında ise evlilik programları yasaklandı, kış lastiğine dair düzenlemeler yapıldı.
16 Nisan 2017'deki Anayasa değişikliği referandumunun ardından bunlara parlamenter sistemi düzenleyen yasaları cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine uygun hale getirmek için çıkarılan uyum düzenlemeleri de eklendi.
KHK'larda yer alan düzenlemeler anayasaya uygunluk açısından da çokça tartışıldı. Muhalefet bu kararnamelerin bir kısmının Anayasa'ya aykırı olduğunu öne sürdü, CHP de iptal için Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurdu.
GÖZALTILAR
OHAL'in ilan edildiği 21 Temmuz 2016 tarihinde OHAL'de gözaltı sürelerine dair herhangi bir üst sınır bulunmuyordu.
12 Eylül darbesinden önce 15 gün olan azami gözaltı süresi darbenin ardından önce 30'a, sonra 90'a çıkarılmış, ilerleyen yıllarda 7'ye kadar düşürülmüştü.
2012 yılında yapılan bir yasal düzenleme sonucunda üst sınır tamamen kaldırılmasıyla OHAL döneminde gözaltına alınan kişileri sonsuza kadar gözaltında tutmak mümkün hale gelmişti.
23 Temmuz 2016'da çıkarılan bir KHK ile gözaltı süresi 30 gün olarak belirlendi.
Ocak 2017'de ise 7+7 güne indirildi. Savcılara gözaltındaki kişilerin avukatlarıyla beş gün boyunca görüşmesini engelleme imkanı veren düzenlemede aynı tarihte kaldırıldı.
Temmuz 2016 sonrasında, darbe girişimiyle bağlantılı davalar nedeniyle on binlerce kişi tutuklandı, daha fazlası da gözaltına alındı. CHP, darbe girişiminin birinci yıldönümünde yayınladığı raporda 169 bin 13 kişi hakkında adli işlem yapıldığını açıkladı.
Raporda "Yürütülen soruşturmalar kapsamında hakkında işlem yapılan kişiler ya da yakınlarından en az 25 kişi canına kıydı. 4 kişi de intihar girişiminde bulundu. Bu olayların 8'i cezaevlerinde, gözaltında ya da gözaltına alınırken gerçekleşti" ifadeleri yer aldı.
50 BİNDEN FAZLA TUTUKLU
Bu süreçte tutuklanan yalnızca darbe girişimine karışanlar veya Gülen yapılanmasına bağlı olmakla suçlananlar olmadı. Aynı zamanda aralarında gazeteciler, akademisyenler ve siyasetçiler gibi toplumun farklı kesimlerinden isimler de var.
2016'da tutuklanan dönemin HDP eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda HDP'li, tutuklanan siyasiler arasında en büyük grubu oluşturuyor.
Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasının ardından 4 Kasım 2016'da düzenlenen operasyonla HDP eşbaşkanları da dahil olmak üzere 12 milletvekili gözaltına alındı, sonrasında 9'u tutuklandı. İlerleyen aylarda tutuklanan HDP'li milletvekili sayısı 15'e yükseldi.
HDP'nin ondan fazla milletvekili çeşitli dönemlerde tutuklanırken, çok sayıda belediye başkanı da cezaevine konuldu.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) seçimden iki gün önce yayınladığı rapora göre 28 Nisan - 21 Haziran arasında 361 HDP'li gözaltına alındı.