Ankara’da bir Kürt filmi

Yönetmenliğini Bingöllü Mehmet Ali Konar’ın yaptığı “Hewno Bêreng" (Renksiz Rüya) filmi 29. Ankara Uluslararası Film Festivali’nden 6 ödül aldı.

ANKARA (K24)

Ankara’da Nisan-Mayıs aylarında gerçekleşen film festivallerinde onlarca kısa ve uzun metrajlı film ile belgesel seyirciyle buluşmaya devam ediyor.

Bu yıl bir Kürtçe film Ankara’da çok sayıda ödül aldı.

Yönetmenliğini Bingöllü Mehmet Ali Konar’ın yaptığı “Hewno Bêreng" (Renksiz Rüya) filmi 29. Ankara Uluslararası Film Festivali’nden 6 ödül aldı.

Festivalde, En İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu, Onat Kutlar En İyi Senaryo, En İyi Görüntü Yönetmeni, En İyi Özgün Müzik, SİYAD En İyi Film Ödülü olmak üzere 6 dalda ödül alan ve orijinal dili Kürtçe olan “Hewno Bêreng" (Renksiz Rüya) filmi, ‘90’ların Diyarbakır’ında yaşananları, bir çocuğun gözünden beyazperdeye aktarıyor.

İşçi Filmleri Festivali (İFF) de bu yıl 13’üncü kez Ankaralı sinemaseverlerle buluştu.

Ankara’da Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde açılışı yapılan festivalin bu yılki programında her yıl olduğu gibi emekçiler, kadınlar, Kürtler, çocuklar ve toplumun diğer ezilen kesimleri yer alıyor.

İFF’NİN 13’ÜNCÜ YILI

Bu yıl “Sessizlik Sinemada Güzel” temasıyla sinemaseverlerle buluşan İFF; 47’si Türkiye’den, 18’i Türkiye dışından toplam 65 kısa, uzun, belgesel ve kurmaca filmi önce İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır’da sonra da Türkiye genelinde birçok ilde seyirciyle buluşuyor.

Sponsorsuz, yarışmasız ve ücretsiz olan festivalde bu yıl Roboski’de yaşamını yitirenlerin de anlatıldığı “Onsuz” belgeseli ile “Penaber” kısa filmi yer alıyor.

K24’ün sorularını yanıtlayan festival komitesinden Hadi Sinan İskit ve Koray Özbal, İFF’nin çalışmalarından ve Ankara sinemasından bahsetti.

Öğrencilik yıllarından itibaren Ankara’da çeşitli film festivallerinde yer aldığını ve 2013 yılından beridir İFF’de gönüllü olarak çalıştığını söyleyen Hadi Sinan İskit, Ankara’da sinemanın, bürokrasinin berisinde kaldığını söyledi. Ankara gündeminin sert ve gergin olduğunu, İstanbul’un daha çok sinemayla ilişkilendirildiğini de ekleyen İskit, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İFF, kendi içinde sansüre karşı bir direnişi ve eleştiriyi ifade ediyor. Çünkü sansürün farklı boyutları var. Biri iktidar tarafından yapılan politik sansürleme. Diğeri de ekonomik sebeplerden dolayı filmlerin yer alamamasıdır.”

Türkiye’deki birçok festivalde gösterimi yasaklanan “Bakur” belgeselini de hatırlatan İskit, sansürü delmek için önceki yıl Bakur’u izleyicilerle buluşturduklarını dile getirdi.

HER YIL KÜRT FİLMLERİ YER ALIYOR

Koray Özbal ise, emek mücadelesinin anlatıldığı filmlerin yanı sıra Kürt sorununun, çevre sorununun, LGBTİ bireylerinin ve kadına yönelik şiddetin anlatıldığı filmlerin de İFF’de yer aldığını söyledi.

Festivalin çok geniş bir yelpazesi olduğunu belirten Özbal, İFF’nin kemikleşmiş bir seyircisinin olduğunu da ekledi. 

Her yıl Kürtçe ya da Kürtler ile ilgili çekilen filmlerin İFF’de yer aldığını belirten Özbal, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Üç yıl önce daha çok Kürtçe film vardı. Rojava’yı anlatan filmlerden Türkiye’deki Kürt filmlerine kadar. Ancak şu anda yeni Kürt filmleri olmasa bile biz geçmiş filmlere her yıl yer veriyoruz.”

KADIN FİLMLERİ

21'inci Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali 10-17 Mayıs 2018 tarihlerinde Ankaralı sinemaseverlerle buluşuyor.

Sinemaya ve hayata farklı kadrajlar açan kadın filmlerinin, kadın yönetmenlerin sinemayla dansını sinemaseverlerle buluşturacak olan festival boyunca, 24 uluslararası, 6 ulusal seçki, 12 kısa film ve 16 belgesel olmak üzere 57 film gösterimi ve 8 mekânda 17 etkinlik gerçekleşecek.

K24’e konuşan Uçan Süpürge’nin kurucusu Halime Güner ise, sadece kadın yönetmenlerin yaptıkları filmlere festivalde yer verdiklerini söyledi.

Her yıl farklı dillerde çok sayıda filmin gösterildiğini dile getiren Güner, şu ifadeleri kullandı:

“Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda, şayet bu eşitsizliği sürdürüyorsa ya da eril dili kullanıyorsa bizim festivalde yer alamaz. Bu sektör çok pahalı, zor ve rekabet isteyen bir sektördür. Bu sektörde kadın kamerasını alıp, filmini çekip burada yer alıyorsa o kadını alkışlamak lazım.”

Filmlerin kadının dünyadaki yerini gösterdiğini söyleyen Halime Güner, “Evden çok dışarı çıkmayan, sinemaya gitmeyen kadınlar için bunu karşılıklı oturup konuştuğunuz zaman, bir film karesinin kendilerini nasıl değiştirdiklerinin hikâyeleri bize geliyor” dedi.