K24 ÖZEL - Adayların kodları…

K24’e konuşan Sinan Dirlik, cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine 2 gün kala Recep Tayyip Erdoğan, Muharrem İnce, Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu, Doğu Perinçek ve Selahattin Demirtaş’ın siyasal iletişim kodlarını değerlendirdi.

Hozan Adar

İletişim Stratejileri Uzmanı Sinan Dirlik’e göre televizyon ve yazılı basında Erdoğan ve AK Parti bütün gücünü hissettirirken onun karşısında medyada yer bulmayı başarabilen tek ismin Muharrem İnce olduğunu belirtti.

Parti ve adayların seçim kampanyalarını sosyal medyada gerçekleştirdiğinin altını çizen Sinan Dirlik, “Kampanyalarda uzun ve ayrıntılı seçim manifestoları ve bildiriler yerine kısa, renkli, olabildiğince esprili, bol görselli materyaller kullanılmasına özen gösteriliyor” dedi.

K24’e konuşan Sinan Dirlik, cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine 2 gün kala Recep Tayyip Erdoğan, Muharrem İnce, Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu, Doğu Perinçek ve Selahattin Demirtaş’ın siyasal iletişim kodlarını değerlendirdi.

ERDOĞAN MEDYADA BASKIN

-1954 Rize doğumlu Recep Tayyip Erdoğan, 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde partisinin kurulduğundan bu yana aldığı ilk seçim yenilgisinin ardından iktidarını yeniden tahkim etme mücadelesi veren deneyimli, karizmatik, hırslı ve otoriter bir lider. Erdoğan’ın bu özellikleri bir kadro partisi olarak kurulan AKP’nin zaman içerisinde lider partisine dönüşmesine yol açtı.

-90’lı yıllardan bugüne zirveye uzanan siyasi kariyeri boyunca, siyasal iletişim tekniklerinin etkin ve doğru biçimde kullanımı açısından kendisini en fazla geliştirmiş liderin kesinlikle Erdoğan olduğunu söyleyebiliriz.

Cumhur İttifakı'nın adayı Recep Tayyip Erdoğan
Cumhur İttifakı'nın adayı Recep Tayyip Erdoğan

-İmam hatip eğitimiyle zenginleşen güçlü, doğal hitabet yeteneğini yıllar içerisinde siyasal iletişim danışmanlarının uluslararası birikimiyle ustaca harmanlamayı ve kendine özgü bir üslup geliştirmeyi başarmış bir lider Erdoğan.

-Erdoğan sokaktan gelmiş, uzun yıllarını siyaset içerisinde güçlü örgüt bağlarıyla sağlamlaştırmış, muhafazakâr- milliyetçi sağ tabanın dilini, beklentilerini, vizyonunu çok iyi tanıyan bir lider.

-Kendisini destekleyen/ desteklemeye açık kitlelere istediğini fazlasıyla vermeye hazır bir söylem hâkimiyeti bulunuyor. Erdoğan’ın iletişim kodlarında kitlesinin değer verdiği otoriter erkeklik, güç ve zenginlik, baba modeline göndermeler, dini ifadeler, milliyetçi- muhafazakâr motifler hedef kitleye en uygun dozda ve akışkan biçimde yer alıyor.

-Erdoğan’ın önceliğinde hedef kitlesinin konsolidasyonunu olduğu için “onlar” ve “siz” ayrıştırmasına sıkça başvuruyor. Bu aslında hemen her siyasetçinin başvurduğu bir yöntem gibi görünse de Erdoğan’ın farkı, “onlar” kavramının karşısına “biz” i değil “siz” i yerleştirmesi ve “onlar” ile “siz” arasına kendisini bazen kurtarıcı, bazen hizmetkâr, bazen koruyucu, bazen cezalandırıcı vs. rollerle “ben/biz” unsuru ile yerleştirmesi olarak ortaya çıkıyor.

-Erdoğan “onlar” ayrıştırmasına CHP’den HDP’ye, Batı ülkelerinden PKK’ye duruma göre ihtiyaç duyacağı herhangi bir “düşmanı” yerleştirerek başlıyor. “Onlar” Erdoğan’ın söyleminde “başımıza gelen her türlü felaketin” sorumlusu olarak yer buluyor.

-“Siz”, Erdoğan’ı dinleyen kitle olarak söylemde yerini bulurken, “Onların” menfur icraatları/ eylemleri/ siyaseti nedeniyle “sizlerin” (dinleyenlerin, milletin) acı çektiği, mutsuz olduğu, yokluk çektiği, mahrum bırakıldığı vs. teması işleniyor.

-Erdoğan işte bu “onlar” (Batı, İsrail, CHP, HDP, lobiler, PKK vs) karşısında “sizleri” (millet) cansiperane biçimde savunmak, sorunları çözmek üzere “ben/biz” ifadesiyle ortaya çıkıyor. Böylece hem milletle kendisini ustalıkla ayrıştırıyor hem de milletin kurtarıcısı, savunucusu rolünü üstleniyor.

-7 Haziran seçimlerinin AKP’nin tek başına hükümet kuramayacağı biçimde sonuçlanmasının ardından önce 1 Kasım seçimlerine, ardından Nisan referandumu ve nihayet 24 Haziran seçimlerine kadar geçen süreçte Erdoğan’ın söyleminde dozu giderek artan, hissedilir bir sertleşme gerçekleşti.

-24 Haziran’a doğru Erdoğan’ın söyleminde sertlik, beden dilinde ise belirgin bir yorgunluk, gerginlik, hırçınlık ve huzursuzluk seziliyor.

-12 Haziran 2011 seçimlerinde 22 Nisan- 10 Haziran arasında toplam 72 miting yapan Erdoğan, henüz Anayasa değişikliğinin gerçekleşmediği 7 Haziran 2015 seçimleri öncesinde 30 “toplu açılışta” konuşma yapmış, 1 Kasım 2015 seçimleri öncesinde ise 20 ilde konuşmuştu. 16 Nisan 2017 referandumu öncesinde 40 ilde konuşma yapan Erdoğan, 24 Haziran seçimleri öncesinde ise 28 Nisan’da başladığı seçim maratonunda toplam 36 miting gerçekleştirdi.

-Son 7 yılda miting sayısının yarı yarıya düşmesinin bir nedeni de elbette Erdoğan’ın artık medyada rakiplerine karşı ezici bir üstünlüğe sahip olmasıyla da açıklanabilir.

-Erdoğan’ın kampanyasında yakın zamana kadar tüm inisiyatifi elinde tuttuğu bilinen Erol Olçok’un 15 Temmuz darbe girişiminde hayatını kaybetmesinin Erdoğan’a çok şey kaybettirdiği de anlaşılıyor.

-Erdoğan ve AKP, 24 Haziran seçimlerinde istikrara vurgu yaparken, 16 yıllık iktidar döneminde gerçekleştirilen icraatlar ve Erdoğan/AKP öncesi dönemle karşılaştırma yapılarak, “hatırlatma” yoluna gidiliyor.

CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce

İNCE’DEN SOKAĞIN GÜCÜNE VURGU

-Siyasi kariyeri boyunca hitabet yeteneğiyle öne çıkan liderlerden biri olan 1964 Yalova doğumlu Muharrem İnce, Trakya insanının karakteristik esprili, neşeli, dinamik üslubunu kürsüye taşımak konusunda hayli başarılı. Metne bağlı olmayan konuşmalarda, dinleyicinin tepkileri doğrultusunda yaptığı tonlamalar, duygusal iniş çıkışlarla çok daha sıcak bir etki yaratmayı başarıyor.

-Rakibi Erdoğan’a odaklanan İnce’nin eleştiri/ sertlik dozunu Erdoğan’ın reaksiyonlarına bağlı olarak yükseltip alçaltabildiği, daha da önemlisi Erdoğan’ın gündemini takip etmek yerine kendi gündemini oluşturabildiği, daha önce muhalefet liderlerinden görmeye alışkın olunmadığı biçimde yaptığı çıkışlarla Erdoğan’ı da yanıt vermek zorunda bıraktığı gözleniyor.

-Erdoğan’a karşı zaman zaman Erdoğan’ın sert ve agresif üslubunu kullanmaktan çekinmeyen bir dil geliştiren İnce, bu yaklaşımıyla her mitinginde ve her ekrana çıkma fırsatında bu özelliğini ustalıklı bir beklentiye dönüştürüyor ve izleyenlerin sürekli “şimdi ne söyleyecek” duygusunu ayakta tutmayı başarıyor.

-Kılıçdaroğlu’nun yumuşak, sakin ve sürprizsiz dili karşısında İnce, “seyircinin dikkat ve merakını sürekli ayakta tutan ve gerektiği noktada istediğini fazlasıyla veren” bir hatibe dönüşüyor.

-İnce, kitlesiyle her buluşmasında onlara bir hikâye sunabilen bir lider tiplemesi çiziyor. Bu, İnce’yi tüm rakiplerinden ayıran bir özellik olarak öne çıkarıyor.

-Muharrem İnce’nin söyleminde “ben” kavramı diğer rakiplerinden çok daha fazla öne çıkıyor. Geleneksel olarak sosyal demokrat siyasetçilerin kaçındığı “ben” dili, Muharrem İnce tarafından yeni bir “liderlik inşasında” kullanılıyor. Erdoğan kadar güçlü, Erdoğan kadar muktedir, Erdoğan kadar icracı bir lider olabileceği duygusunu kendisini öne çıkararak vermeye çalışıyor.

-Anlaşıldığı kadarıyla geleneksel CHP tabanını merkeze doğru genişleterek ihtiyacı olan oyu alabileceğini hesaplayan İnce, “ben” vurgusuyla ve “herkesin cumhurbaşkanı” sloganıyla partisiyle olan ilişkisini başarılı biçimde silikleştirerek ayrıştırmaya çalışıyor.

-Esprili, duygusal içeriklerle sosyal medyaya malzeme üreten İnce ekibi, sokağın gücüne vurgu yaparak, mitinglerdeki coşkulu kalabalığın etkisini sosyal medya aracılığıyla katlamaya çaba gösteriyor.

İYİ Parti'nin cumhurbaşkanı Meral Akşener
İYİ Parti'nin cumhurbaşkanı Meral Akşener

 AKŞENER VE KÖTÜ ANILAR

-1956 İzmit doğumlu Meral Akşener, 1990’larda bakanlık da yapmış sağın önemli isimlerinden biri. Erkek egemen bir söylemin ve ilişkilerin baskın olduğu Türkiye siyasetinde, hele ki sağda bir kadın politikacı olarak liderlik pozisyonuna kadar çıkabilmiş olmanın bütün göstergelerini barındırıyor.

-Sert, erkeksi, keskin, otoriter bir görüntü ile Türkiye seçmeni açısından bir “defekt” olarak görülen kadınlığı ustaca gizleyen Meral Akşener tüm konuşmalarında öncelikle erkek seçmene karşı “muktedirliğini” vurgulayacak bir dil ve tonlama kullanıyor.

-Kürt coğrafyasında 90’ların kötü anılarının temsilcisi olan Akşener, tüm söyleminde batılı seçmene seslenirken, oyuna ihtiyaç duyduğu doğu ve güneydoğu seçmenini de rahatsız edebilecek söylemlerden kaçınmaya çalışıyor.

-Bununla birlikte medya kuruluşlarına yönelik olarak “İYİ Parti’nin genel başkanına bir HDP’li muamelesi yapamazsınız” reaksiyonu, tansiyonun yükseldiği ortamlarda Akşener’in kontrolünü yitirmeye meyilli olduğunu da hissettiriyor.

-Medya olanakları kısıtlı, sosyal medyayı da etkili kullanma konusunda sıkıntılı bir görüntü çizen Akşener, orta karar bir siyasi kampanya yürüterek, çıkışıyla heyecanlanan orta sağ seçmenin bile beklentisini karşılamaktan uzak görünüyor.

-Erkek siyaset arenasında bir kadın olarak çıkabilmek avantaja dönüştürülebilecekken Akşener’in erkeksi, ciddi, zaman zaman yavanlığa düşen iletişim dili, seçim kampanyasının da gücünü ve dinamizmini olumsuz yönde etkiliyor.

Saadet Partisi'nin cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu
Saadet Partisi'nin cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu

KARAMOLLAOĞLU VE MİLLİ GÖRÜŞ

-1941 Maraş doğumlu Temel Karamollaoğlu, aynı zamanda en yaşlı Cumhurbaşkanı adayı. AKP karşısına Milli Görüş çizgisinin temsilcisi olarak çıkışıyla seçimin sürprizi sayılabilecek Temel Karamollaoğlu, partinin geleneksel iletişim yöntemlerinin sınırlarını zorlamasıyla da sürprizli bir kampanya yürütüyor.

-AKP’ye oy vermiş muhafazakâr seçmenin oyunu almayı hedefleyen Karamollaoğlu, tüm stratejisini Erdoğan’ın Milli Görüş çizgisinden koptuğunu fakat bu arada Milli Görüş çizgisinin de kendisini yenileyebildiğini anlatabilmek üzerine kurgulamış görünüyor.

-Sosyal medyada “Milli Görüş ana damarından çıksak da Erdoğan’ın gerek siyaseti, gerek yaşam tarzıyla Milli Görüş ile arasında hiçbir ilişki kalmadı” mesajını geleneksel muhafazakâr siyasetin iletişim kalıplarını zorlayarak oldukça renkli bir dille vermekten kaçınmayan, sosyal medyanın yapısına uygun esprili, dinamik bir kampanya yürütüyor.

HDP'nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş
HDP'nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş

DEMİRTAŞ COŞKULU VE İNATÇI

-1973 Elazığ doğumlu Selahattin Demirtaş, en genç cumhurbaşkanı adayı. Hakkında bir yargı kararı bulunmamasına rağmen uzun süredir cezaevinde bulunan ve kampanyasını cezaevi koşullarında yürütmeye çalışan Demirtaş, tüm medya ambargosu, iletişim olanaklarının kısıtlanması gibi olumsuzluklara rağmen Kürt ve Türkiyeli sol- sosyalist-demokrat- liberal seçmene mesajlarını sosyal medya ve alternatif mecralar aracılığıyla güçlü ve etkili biçimde ulaştırmaya çalışıyor.

-Yaygın medyada ne aday olarak ne de parti olarak hiçbir şekilde yer verilmeyen HDP ve Demirtaş, seçmene mesajlarını sokakta ve sosyal medya aracılığıyla iletmeye çalışıyor. Sosyal medya hesabından yaptığı çıkışlarla kendi seçmenine dönük gündem belirleyen Demirtaş, kamuoyunun vicdanına seslenecek duygusal mesajlarla da dikkat çekiyor.

-Tüm ailesinin, eşi ve çocuklarının da seçim kampanyasında rol üstlendiği Demirtaş kampanyasında mağduriyet vurgusu yerine coşkulu ve inatçı bir direnme vurgusu ön plana çıkartılıyor. Geleneksel orta sınıf, muhafazakâr seçmenin değer atfettiği geniş ve yaşam biçimi olarak (başörtülü, başı açık) hoşgörülü bir çeşitlilik arz eden bir aile görüntüsü, çocuklar, birbirini seven ve ayrı düşürülmüş bir çift gibi unsurlar Demirtaş kampanyasında siyaseten en karşıt kişilerin bile vicdanına seslenecek “dozunda” birer alt mesaj olarak sunuluyor.

-Demirtaş’ın rakipleri karşısında en büyük avantajını oluşturan genç, renkli, yumuşak, esprili üslubundan daha fazla yararlanılmaya çalışıldığı gözlenen HDP kampanyasında da “birlikte yaşamın kazanımları” vurgusu öne çıkıyor.

-Erdoğan ve AKP’nin genel olarak HDP’yi, özel olarak Demirtaş’ı siyasetten tasfiye ederek avantaj kazanma stratejisi kamuoyuna her şeye rağmen başarılı biçimde anlatılabilmiş görünüyor. HDP’nin barajı aşması gerekliliği her AKP/Erdoğan karşıtının kabul ettiği bir gerçekliğe dönüştürülürken, “Ama HDP’ye / Demirtaş’a oy verilir mi?” bariyerini kıracak sempatik, kucaklayıcı, barışçıl bir kampanya dilinin öne çıkarılmasına özen gösteriliyor.”

İletişim Stratejileri Uzmanı Sinan Dirlik
İletişim Stratejileri Uzmanı Sinan Dirlik