K24 ÖZEL - Uzmanlar: Operasyon sınırlı kalacak

Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz hafta katıldığı Türk Savunma Sanayi Zirvesi'nde “Birkaç gün içinde Fırat'ın doğusunu teröristlerden temizleyeceğiz” ifadesini kullanmıştı.

ANKARA (K24)

Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz hafta katıldığı Türk Savunma Sanayi Zirvesi'nde “Birkaç gün içinde Fırat'ın doğusunu teröristlerden temizleyeceğiz” ifadesini kullanmıştı.

Fırat’ın doğusuna yönelik olası operasyonun Türkiye’nin uluslararası ilişkilerini nasıl etkileyeceği, bölgede varlığını sürdüren ABD ile Rusya’nın operasyon karşısında nasıl tavır takınacağı ve Kürtlerin bu durum karşısında nasıl bir pozisyonda yer alacağı merak konusu.

K24’e konuşan isimler, olası operasyonun küresel stratejiyle ilgisi olduğunu söyleyerek, operasyon gerçekleşse bile bunun geniş kapsamlı olmayacağını belirtiyor.

ERDEMOL: SURİYE’YLE İTTİFAK OLABİLİR

Londra Middlesex Üniversitesi'nde Politika ve Uluslararası İlişkiler eğitimi gören deneyimli gazeteci Mustafa Kemal Erdemol, Kürtlerin ABD için vazgeçilmez olmadığını belirterek, “ABD Kürtler için Türkiye’yi karşısına almaz, artık Kürtlerin bunu görmesi gerekiyor” dedi.

Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik olası operasyonunu K24’e değerlendiren Erdemol,  31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere vurgu yaparak, “Operasyon açıklamaları, zamanlaması bakımından manidar olarak değerlendiriliyor. Bunun bir seçim yatırımı olduğu tartışmaları var” dedi.

ABD, İran ve Rusya’nın da operasyona sıcak bakmayacağını belirten Erdemol, “Öte yandan bu, ABD’nin stratejisine uygun olmayan bir operasyondur. ABD, operasyondan hoşnut değil” şeklinde konuştu.

Astana Süreci’ne dikkat çeken Mustafa Kemal Erdemol, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Astana’da Rusya’sı, İran’ı ve Türkiye’si Suriye’nin birliği konusunda uzlaştı. Buna göre Suriye’nin egemenlik hakları sınırlarıyla birlikte korunacaktır. Suriye’yle ortaklaşa bir operasyon fikri ortaya atılabilir ve bir ittifak oluşabilir.”

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Esad’la çalışabiliriz” söyleminin de bu minvalde olduğunu söyleyen Erdemol, “Suriye’yle birlikte hareket edilse, Suriye’nin evet diyebileceği bir operasyondur” şeklinde konuştu.

Ayrıca, bölgedeki Kürt varlığının Türkiye’nin “kadim korkusu” olduğunu sözlerine ekleyen Erdemol, bunun da bazı konularda Suriye - Türkiye yakınlaşmasına neden olabileceğini vurguladı.

AKYEŞİLMEN: RUSYA’NIN ÖNEMLİ ROLÜ VAR

K24’e konuşan Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nezir Akyeşilmen, Fırat’ın doğusuna yönelik yapılacak olası operasyonunun daha çok küresel politikanın bir yansıması olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Operasyonla ilgili Rusya’nın rolünün çok önemli olduğuna dikkat çeken Akyeşilmen, İdlib ve Afrin örneklerini vererek, “Rusya Türkiye’yi Batı’dan uzaklaştırmak ve bölgede istediği gibi kullanmak istiyor” dedi.

Rusya’nın Kürtleri de kendisine yakınlaştırmak istediğini söyleyen Akyeşilmen, şöyle devam etti:

“Ortadoğu, küresel politikalar karşısında ABD’nin önceliği değil. Suriye konusu bir öncelik olmamasına rağmen, 2015’ten beri bölgeye angaje olduğu için bırakmak istemiyor. Bu aslında Türkiye üzerinden ABD’yle Rusya arasındaki bir mücadele gibi görünüyor.”

ORHAN: RUSYA’NIN YÖNLENDİRMESİ DE VAR

Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Suriye Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan, Türkiye’nin uzun bir süredir Fırat’ın doğusuna yönelik operasyonu gündemde tuttuğunu belirterek, sorunu ABD’yle anlaşarak diplomasi yoluyla çözmek niyetinde olduğunu söyledi.

K24’e konuşan Oytun Orhan, ABD’nin Minbic mutabakatı konusunda çok yavaş davrandığını söyleyerek, “Türkiye’nin burada vardığı kanaat, ABD’nin Türkiye’yi oyaladığıydı. Artık Türkiye yeni bir yaklaşım geliştirdi ve Münbic’de vakit kaybetmeyip, daha stratejik tehdit olarak gördüğü Fırat’ın doğusuna odaklanmaya başladı” dedi. 

Soçi mutabakatına değinen Orhan, Rusya’yla varılan anlaşmanın son derece önemli olduğunu belirterek, bu durumun Türkiye’yi Fırat’ın doğusuna yönlendirdiğini şu sözlerle dile getirdi:

“Türkiye artık idlib’de bir çatışma riskini erteleyerek kendisi için daha birincil tehdit olan YPG’ye odaklanmak için elinin rahatladığını düşünüyor. Soçi mutabakatından sonra Rusya’yla bir görüş birliğinin ortaya çıktığı görülüyor. Rusya da Türkiye’yi Fırat’ın doğusuna doğru yönlendiriyor.”

Öte yandan,  ABD askerinin bölgedeki varlığının kapsamlı bir operasyonun önünde en büyük engel olduğunu vurgulayan Orhan, ABD’nin Türkiye’den yapılan top atışlarına karşılık olarak YPG’yle ortak devriye gerçekleştirdiğini belirtti. Orhan, Fırat’ın doğusuna yapılacak olası operasyonun ise Afrin ve “Fırat Kalkanı” operasyonları kadar kapsamlı olmayacağını söyledi.

TEPKİLER

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Türkiye tarafından Fırat’ın doğusuna yapılacak olası askeri operasyonun "endişe kaynağı” olduğunu belirtti. Mogherini, Türkiye’nin DAİŞ’e karşı sürdürülen savaşı baltalayacak “tek taraflı bir eylemden sakınmasını” talep etti.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), "Suriye'nin kuzeydoğusunda özellikle de ABD askerlerinin bulunduğu veya yakınlarında olduğu bölgelere yönelik herhangi bir tarafça atılacak tek taraflı bir adım büyük bir kaygıdır ve bu tür adımları kabul edilemez olarak addederiz" açıklamasında bulundu.

Rusya’dan da olası operasyonla ilgili açıklama yapıldı. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov, konuyla ilgili sağduyu çağrısında bulunarak, “Suriye ve dışındaki Kürtler de dâhil tüm taraflarla diyaloğu sürdürüyoruz. Tüm tarafları sağduyuya davet ediyoruz. En nihayetinde, diyalog ve siyasi yöntemlerin silahlı çatışma, savaş ve yıkımdan daha iyi olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

İran ise operasyonla ilgili yaptığı uyarıda, “bazı sıkıntıların” yaşanabileceğini vurguladı. İran Dışişleri Bakanı Sözcüsü Behram Kasımi, "Herhangi bir ülke Suriye merkezi yönetiminden izin almadan Suriye topraklarında bir eylem yapmamalı. Buna uyulmadığı takdirde Suriye sorunun çözümüne yönelik İran - Türkiye - Rusya üçlüsünün yürüttüğü verimli Astana sürecinde bazı sıkıntılar çıkabilir" diye konuştu.

FIRAT’IN DOĞUSU

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'na katılmak için ABD'ye giden Tayyip Erdoğan, burada yaptığı toplantılarda Fırat’ın doğusuna yönelik yapılacak olası operasyonla ilgili peş peşe mesajlar vermişti.

24 Eylül’deki temaslarında Suriye konusuna değinen Erdoğan, Türk - Amerikan Yönlendirme Komitesi'nin düzenlediği etkinlikte, "İnşallah önümüzdeki dönemde Fırat'ın doğusunu da kapsayacak şekilde, Suriye'nin içindeki güvenli bölgeleri artırmaya devam edeceğiz" demişti.

Suriye'nin kuzey ve kuzeydoğusunda fiili olarak yönetimi sürdüren Demokratik Suriye Güçleri (DSG), ülkenin yaklaşık dörtte birini kontrol ediyor.

DSG’nin ana gövdesini Kürtlerin kurduğu Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) silahlı kanadı Halk Savunma Birlikleri (YPG) ile Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) oluşturuyor.

Bu oluşum, Uluslararası Koalisyon’un desteğiyle Suriye'nin kuzeydoğusundaki bölgelerde DAİŞ’le mücadele etmek üzere 2015’te kurulmuştu.

AFRİN OPERASYONU

20 Ocak 2018’de Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Türkiye destekli Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) grupları tarafından Batı Kürdistan’ın (Rojava) Afrin kentine yapılan operasyon.

26 Mart 2018'e kadar 282 köy, 6 köy altı yerleşim, stratejik 23 dağ veya tepe, 1 baraj, 1 havaalanı ve 1 üssün de dâhil olduğu 50 stratejik nokta; toplam 332 bölge TSK ve ÖSO tarafından kontrol edilmeye başlandı.

28 Mart’ta da Afrin ilçesinin tamamı da TSK tarafından kontrol edilmeye başlandı.

FIRAT KALKANI OPERASYONU

YPG, DAİŞ’e karşı sürdürdüğü operasyonda 6 Ağustos 2016’da Minbic’i geri aldı. YPG böylece Fırat’ın batısına geçmeyi başardı.

Fırat’ın batısını “kırmızıçizgi” olarak değerlendiren Türkiye, 24 Ağustos 2016’da “Cerablus’u DAİŞ’ten almak için” askeri operasyon başlattığını açıklamış, bu açıklamanın ardından TSK Cerablus’u bombalamıştı.

Türkiye, 25 Ağustos’ta Cerablus’a doğru hareket ettiği belirlenen YPG’lileri Karkamış’ta obüslerle vurmuştu.

29 Mart 2017'de Erdoğan'ın başkanlığında 4 saat süren Milli Güvenlik Toplantısı’nda şu açıklama yapılmıştı:

"Ülkemizin sınır güvenliğini sağlamak, DEAŞ terör örgütünün ülkemize yönelik tehdit ve saldırılarını önlemek, yerinden edilmiş Suriyeli kardeşlerimizin ülkelerine dönüşlerine imkan vermek ve Fırat Kalkanı Harekatı bölgesinde huzur ve güven içerisinde yaşamlarını sürdürmelerini sağlamak maksadıyla yürütülen harekatın başarıyla sonuçlandığı ifade edilmiştir." 

MİNBİC’İN ÖNEMİ

Minbic kenti, Türkiye'ye yaklaşık 40 kilometre mesafede bulunuyor.

İç savaş öncesi yapılan nüfus sayımına göre, kentte yaklaşık 100 bin kişi yaşıyor. Kürtlerle Arapların yaşadığı Minbic halkının çoğunluğunu Sünniler oluşturuyor. Kent, 2012’de ÖSO’nun denetimine geçmişti.

2014’te ise DAİŞ, kentin kontrolünü ele geçirmişti.

Ağustos 2016'da yaklaşık iki ay süren bir kuşatmanın ardından DSG’ye bağlı Minbic Askeri Konseyi, ABD'nin desteğiyle kenti DAİŞ'ten geri aldı.

ABD’DEN TÜRKİYE’YE PATRIOT ONAYI

Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik olası operasyonunun uluslararası kamuoyunda tartışmaları devam ederken, ABD Dışişleri Bakanlığı, 3,5 milyar dolar değerindeki Patriot hava ve füze savunma sistemlerinin Türkiye'ye satışına onay verdi.

Rusya ise onayla ilgili "ABD'nin patriot satışına onay vermesi S-400 füze anlaşmasını etkilemez" açıklaması yaptı.

ÇEKİLME KARARI

ABD Başkanı Donald Trump, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Başkanlığım döneminde Suriye'de bulunmamızın tek nedeni olan DAİŞ'i yendik" ifadesini kullandı.

Trump, Suriye'de DAİŞ'i yenilgiye uğrattıklarını belirterek, "Askerlerimizin eve dönme zamanı geldi" dedi.

"Uzun zamandan beri Suriye'de savaşıyoruz. Yaklaşık 2 senedir ABD Başkanıyım, gerçekten aşama kaydettik ve DAİŞ’i yendik" değerlendirmesinde bulunan Trump, paylaşımında, "DAİŞ’i kötü bir şekilde yenilgiye uğrattık ve toprakları geri aldık" ifadesine yer verdi.

Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders da yaptığı açıklamada, "DAİŞ ile mücadelenin yeni evresine girmekle beraber, ABD askerlerini ülkeye geri çekmeye başladık" bilgisini vermişti.

Amerikan medyasının Dışişleri yetkililerine dayandırdığı haberlerde ise Dışişleri Bakanlığı’nın Suriye'deki tüm personelini 24 saat içinde çekeceği, ABD'nin Suriye'deki askerlerinin de 60 ila 100 gün içinde ülkeden çekileceği belirtiliyor.