Erdoğan’dan İdlib açıklaması: ‘Tamam’ denmeden çıkmayacağız

Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin İstanbul milletvekilleriyle Dolmabahçe Ofisi'nde buluşmasında konuştu.

HABER MERKEZİ

Erdoğan, “Suriye halkı ‘tamam, bu iş bitti’ demeden bizim oradan çıkma niyetimiz yok” dedi.

Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin İstanbul milletvekilleriyle Dolmabahçe Ofisi'nde buluşmasında konuştu.

Suriye’nin İdlib kentinde yaşanan gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, “Suriye meselesi Türkiye için asla bir macera ve sınırlarını genişletme çabası değildir. Suriye'de yürüttüğümüz mücadeleyi hala kavrayamayanların bulunduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.

“Bölgede etkinlik gösteren güçlerle diyaloğu sürdürmeye özel ehemmiyet verdik” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ne kadar bize verilen sözlerin çoğu tutulmamış olsa da bu yolu açık tutmak için özel gayret gösterdik. İdlib meselesi ise diğer kazanımları elimizden almak için özellikle kurgulanan, kışkırtılan bir konu olarak önümüze geldi. Bölgede yaşayan ve diğer yerlerden kaçarak gelen 4 milyon insan rejimin kanlı saldırıları sebebiyle sınırlarımıza doğru şu anda harekete geçmiştir. Bunların 1,5 milyonu şu anda sınırımızdadır. Biz bütün bunlara yönelik bir güvenli bölge oluşturalım ve iskan edelim diye çalışmalar yürütüyoruz.”

“3,7 MİLYON SURİYELİYİ BARINDIRIYORUZ”

“Yani güvenmek mümkün değil. Hep söylüyorum ya biz kendi göbeğimizi kendimiz kesmeye mahkumuz” ifadelerini kullanan Erdoğan, “Sadece 3,7 milyon Suriyeliyi biz ülkemizde barındırıyoruz. Tabi yeni bir göç dalgasını kaldıracak durumda değiliz. Ayrıca İdlib’deki, onca insanı rejimin insafına terk etmek de bizim ne tarihimize ne inancımıza sığar. Bunu da çok açık net söyleyenlere söyledim. Dedim ki, kusura bakmayın; biz oraya Esed’in davetlisi olarak gitmedik. Biz oraya Suriye halkının davetlisi olarak gittik” diye konuştu.

Erdoğan, “Suriye halkı ‘tamam, bu iş bitti’ demeden bizim oradan çıkma niyetimiz yok” diyerek, sözlerine şöyle devam etti:

“Dün sayın Putin’e de söyledim. ‘Sizin orada ne işiniz var?’ Üs kuracaksanız üssü yine kurun. Ama şu anda siz bizim önümüzden çekilin, rejimle baş başa bırakın. Biz gereğini yaparız. E tabi ona da ‘biz çekildik’ diyemiyorlar. Menfaatleri nedir? İnanın bunu çözebilmiş değiliz. İki üç tane üs ise e kurun. Bununla bizim bir derdimiz yok. Ve dün gece Trump diyor ki, burada Putin’in diyor ne beklentisi var, ne isteği var? Bunları söyledikten sonra Kamışlı’da bir petrol olayı bunların dedim. Orada petrol var mı dedi, orada petrol var dedim. Ondan sonra böyle bir tabloyla karşı karşıyayız.”

“GÜVENLİ BÖLGE” KONUSU

Rojava’da oluşturulacak ‘güvenli bölge’ planı hakkında da konuşan Erdoğan, “Güvenli bölgeyle sınırlarımızı teminat altına almak istiyoruz. Bütün bunlardan sonra tabi İdlib’de şu anda 3-4 milyon insanın yaşadığı yerde her tarafı yerle yeksan ettiler acımasızca. İdlib’deki ısrarla mücadeleyi sürdürmenin arkasında bu yavruların, insanların muhatap kılındıkları acımasız felakettir” dedi.

“Suriye’de 30 km derinliğinde bir güvenli bölgeyi oluşturmak için çalışmalarımız devam ediyor. Dün sayın Putin’e de Trump’a da söyledim ve diğerlerine de. Bize verilen söz neydi?” diyen Erdoğan, şunları dile getirdi:

“YPG’yi PYD’yi bunlar bu bölgeden çıkaracaklardı. Ne Rusya verdiği sözü tutabildi ne Amerika; çıkaramadılar. PYD YPG buralarda yine terör estiriyorlar. Bunları her iki liderle de paylaştım. Kalkıp şunu diyemiyorlar. “Hayır çıkardık” diyemiyorlar. Ama biz yazılı sözleşmeyle onlardan bunun sözünü aldık, altında imzaları var ve bu sözleri yerine getiremediler. Ve şimdi kalkıp bize yok şöyle yok böyle diyorlar. Biz gereğini yapıyoruz ama onlar gereğini yapamıyorlar. Ve teröristler her fırsatta saldırıyor veya sızmaya çalışıyorlar.”

“HERKESİN GÖRMESİ LAZIM”

Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Bugün Kamışlı’da Tel Abyad’da Cerablus’da Münbiç’de El Bab’da İdlib’de vermediğimiz savaşı Allah göstermesin yarın Şırnak’ta Hatay’da Gaziantep’te Şanlıurfa’da vermek zorunda kalırız. Karşımızdaki senaryonun asıl hedefi Suriye değil, Türkiye’dir. Suriye’de istediklerini alanlar namlularını yarın Türkiye’ye çevireceklerdir. PKK’nın 1984 yılında gerçekleştirdiği ilk eyleminden itibaren kendi topraklarımızda 7 bin 500’e yakın güvenlik görevlimiz ile 6 bin 800’e yakın sivil vatandaşımızı kaybettiğimizi unutmayalım. Bugün sadece Suriye’de eğitilmiş ve donatılmış bölücü terörist sayısı 40 bin ile 60 bin arasında ifade ediliyor.”

Türkiye Cumhurbaşkanı, “Suriye’deki mücadeleyi başarıyla sonuçlandıramazsak teröristlerin çoğu ülkemize yönelecektir.  Öyleyse Suriye’de verilen mücadelenin hepimizin geleceğiyle ilgili olduğunu herkesin görmesi ve kabul etmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“Peki bizim evimizden yurdumuzdan olduğumuzda gidecek bir yerimiz var mı?” diye soran Erdoğan, şunları dile getirdi:

“Kimileri Avrupa’yı kimileri Amerika’yı aklından geçirebilir. Ama milletimin herhangi bir ferdinin gitmeyi düşünebileceği hiçbir yer olmadığını biliyorum. Değerli arkadaşlar şahsen benim yok. Sizlerin de olmadığına inanıyorum. Öyleyse ülkemize, devletimize, vatanımıza sıkı sıkıya sahip çıkacak bunların bekası için hangi mücadeleyi vermek gerekiyorsa vereceğiz, hangi bedeli ödememiz gerekiyorsa ödeyeceğiz.”

İdlib’de Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensuplarına yönelik saldırıda 36 askerin hayatını kaybettiğini ifade eden Erdoğan, şunları belirtti:

“Şehit düşen her evladımızın acısı yüreğimizi dağlıyor. Bin yıldır bu topraklarımızı vatanımız kılmak için yürüttüğümüz mücadeleyi verdiğimiz sayısız şehitler kervanına bunu da ilave etmemiz gerekiyor. Ve şehitler tepesi hiçbir zaman boş kalmayacak. İdlib harekatımızda önceki gün vermiş olduğumuz şehit 36’ya çıktı. 20 günlük harekat boyunca vermiş olduğumuz şehitlerin ailelerine şahsım, milletim adına baş sağlığı dilerken milletimizin de başı sağ olsun diyorum. Yaralı kahramanlarımıza da rabbimden acil şifalar niyaz ediyorum.”

Erdoğan, şunları ifade etti:

“Şu ana kadar 2 bin 100’ün üzerinde rejim unsuru; artık rejim unsuru demeyelim. Aralarında 94 tank, 17 zırhlı aracın da bulunduğu 300’e yakın araç gereç imha edilmiştir. Ayrıca aralarında uçak pistlerinin kimyasal silah üretim tesislerinin yer aldığı pek çok yer de ağır ateş altına alınmak suretiyle onlar da tahrip edilmiştir. Her geçen gün bu baskıyı artıracak, rejime de onları destekleyenlere de kararlılığımızı göstereceğiz. Dün akşam itibariyle 7 kimyasal ürünlerin olduğu depo onlar da yine patlatılmıştır. İşin bu noktaya gelmesini asla arzu etmezdik, ama madem ki kendileri bizi buna zorladılar sonuçlarına da katlanacaklar. Milletimiz kendi zihninde bu meseleyi çözdüğü için mücadeleye kayıtsız şartsız destek veriyoruz. Kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz.”