K24 ÖZEL - Yeni İdlib mutabakatı nihai mi geçici mi?

Suriye’nin İdlib bölgesinde Türk ordusu ile rejim ordusu arasında yaşanan yoğun çatışmaların ardından Ankara ve Moskova arasında varılan yeni mutabakatın mahiyetinin ne olacağı tartışılıyor.

ANKARA (K24)

Suriye’nin İdlib bölgesinde Türk ordusu ile rejim ordusu arasında yaşanan yoğun çatışmaların ardından Ankara ve Moskova arasında varılan yeni mutabakatın mahiyetinin ne olacağı tartışılıyor.

Rusya ile Türkiye arasında Moskova’da imzalanan ve Suriye’nin İdlib kentindeki çatışmaları bitirecek mutabakat, 6 Mart’ta yürürlüğe girdi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında yaklaşık 6 saat süren görüşmeler, İdlib'de Türkiye ve Suriye ordularını karşı karşıya getiren gerginliğin azaltılması açısından önem teşkil ediyor.

Taraflar, 2018 Soçi Mutabakatı'na ek protokol olarak sundukları 3 maddelik bir metni kamuoyuna açıklayarak ateşkes ilan etti.

Putin ve Erdoğan’ın açılış konuşmalarının ardından iki dışişleri bakanı, Sergey Lavrov ve Mevlüt Çavuşoğlu tarafından Rusça ve Türkçe okunan uzlaşma metninin tam başlığı "İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesindeki Durumun İstikrarlaştırılmasına İlişkin Muhtıraya Ek Protokol" olarak açıklandı.

UZGEL: NİHAİ BİR ANLAŞMA OLARAK GÖRMEMİZ ZOR

İdlib’de yaşanan gerginlik ve nihayetinde Moskova’da varılan mutabakatla ilgili K24’e konuşan Prof. Dr. İlhan Uzgel, “Bu haliyle Moskova mutabakatı İdlib savaşının gidişatında bir mola, tarafların kendilerini toparlayıp, yeni bir hamle için hazırlık yapma imkanı tanıyan bir ara olabilir” dedi.

Söz konusu görüşmelerde en önemli sorunların henüz çözülmediğini ifade eden Uzgel, “Çok kritik konular var ve bunların nasıl ele alındığını tam olarak bilmiyoruz. Bu anlaşmayı nihai bir anlaşma olarak görmemiz zor” ifadelerini kullandı.

Süreç içerisinde çatışma dinamiğinin yeniden devreye girebileceğini dile getiren Uzgel, Ankara’nın Şam politikasında büyük dönüşümleri olmadığını ve Türkiye’nin bu dönüşümleri sağlayamadığını belirterek, şöyle devam etti:

“Türkiye’nin Suriye rejimine yönelik çok ağır ithamları var. Türkiye Suriye’yle bir temas kurmak istediğinde bunu Rusya üzerinden sağlıyor. Türkiye’nin iddiası Suriye’yi Soçi hattının ötesine itmekti, dolayısıyla bundan vazgeçti. Bunu eskiden de yapabilirdi, bu kadar insanın ölmesine gerek yoktu. Rusya karşısında direnemedi.”

HAS: SAVAŞ KONTROL ALTINA ALINDI

Türkiye’yle Rusya arasında son saldırının ardından olası bir çatışma riskinin belirdiğini, Vladimir Putin’in söz konusu görüşme öncesi basına verdiği demeçte, “İdlib’deki gerginlik o dereceye vardı ki, bu, yüz yüze konuşmamız gereken bir duruma vardı ve birincisi bunun tekrar edilmemesi, ikincisi ise Türkiye-Rusya ilişkisini yıkmamak için kontrol altına almamız lazım” dediğini anımsatan Rusya Analisti Dr. Kerim Has, şu değerlendirmede bulundu:

“Türkiye’yle Suriye arasında fiili olarak bir savaş vardı, ancak bu savaş açıkça ilan edilmedi. Moskova’daki toplantı Suriye’deki olası bir çatışmayı engelledi. Bu savaş kontrol altına alınmış oldu. Bunu kontrol altına alan da Kremlin’di neticede. Moskova’da Suriye’nin toprak bütünlüğüne, birliğine ve egemenliğine vurgu yapıldı.”

Kerim Has, çatışmaların durmasının ve ölümlerin olmamasının kısa vadeli bir kazanım olduğunu belirterek, “Türkiye’nin çıkarlarıyla Erdoğan’ın çıkarları veya söylemleri birbirinden ayrışıyor. Erdoğan, Şam’a verdiği ültimatomlardan vazgeçmek durumunda kaldı. Rus tarafı ağır basınca emir demiri kesti” dedi.

17 Eylül 2018’de Rusya'nın Soçi kentinde bir araya gelerek İdlib'de silahlardan arındırılmış bir bölge kurulmasıyla ilgili varılan anlaşmaya değinen Kerim Has, şunları dile getirdi:

“Erdoğan 2018’deki Soçi Mutabakatı’nda ‘Rejim güçleri gözlem noktalarından çekilsinler’ demişti. Bu da Rusya destekli rejimin sahada elde ettiği mevzilerde geri çekilmesi anlamına geliyordu fakat bu olmadı. Suriye bir milim bile öteye gitmeyecek, bu çok net.”

ASKERİ FAALİYETLERİN DURDURULMASI VE ATEŞKES

Moskova’da varılan mutabakattaki maddeleri değerlendiren Has, ilk maddede askeri faaliyetlerin durdurulması konusunun önemli olduğuna dikkat çekti:

“Askeri faaliyetlerin durdurulması ifadesi ateşkesi de kapsıyor. Ancak resmi bir savaş yürütülmediğinden dolayı ateşkes tabiri kullanılmıyor. Kaldı ki metnin en başında Türkiye, Rusya ve İran’ın Suriye’deki ateşkesin garantörleri olarak ifade edildikleri için, oraya Türkiye’yle Suriye arasında ateşkes kararı alınması tuhaf olurdu. Mevcut temas hattında askeri faaliyetlerin durdurulması ifadesi kullanıldı, aksi halde Türkiye’nin mutabakatı ihlali demektir.”

Öte yandan mutabakat metninde “ılımlı, silahlı muhalif gruplar” gibi ifadelerin yer almadığını vurgulayan Kerim Has, “Sahadaki silahlı grupların hepsi, Rusya açısından bakıldığında terör parantezi içinde ele alındığını gösteriyor” dedi.

“Mevcut temas hattında askeri faaliyetlerin durdurulması demek, Suriye ordusunun elde ettiği bölgelerden çekilmeyeceği anlamına geliyor” ifadelerini kullanan Has, ikinci maddeyle ilgili şu değerlendirmede bulundu:

“İkinci maddeye geldiğimizde M4 otoyolunun kuzeyinde ve güneyinde 6 kilometrelik bir güvenlik koridoru oluşturmak. Metnin hiçbir tarafında M5 otoyolu geçmiyor. Bu önemlidir çünkü M5 tamamen Şam’ın kontrolüne geçmiş durumda. Mutabakata varılmadan birkaç gün önce Serakib kontrol altına alınmıştı. Serakib M4 ve M5’in kesiştiği bir noktada yer alıyor. Metinde Serakib hiç geçmemiş ve tartışılmamış ama bu ‘Serakib rejimde kalacaktır’ demektir. Rusya tarafı bu konunun kapandığını demek istemiştir.”

GÜVENLİK KORİDORUNUN TESİS EDİLMESİ

Protokol, Halep'i Lazkiye'ye bağlayan M4 Karayolu'nun kuzeyinde 6 kilometre ve güneyinde 6 kilometre derinliğinde güvenli koridor tesis edilmesini içeriyor ve ayrıca karayolun belli bölgelerinde ortak devriye uygulamasını getiriyor.

M4 Karayolu’ndaki güvenlik koridoru konusuna değinen Has, M4’ün güneyindeki bir kısmın Türkiye tarafından desteklenen silahlı grupların kontrolünde olduğuna vurgu yaparak, şöyle devam etti:

“Bu, orada Türkiye’nin güvenlik koridoru oluşturması anlamına geliyor. O zaman orada Türkiye’ye birkaç görev yüklenmiş. Özellikle 6 kilometrelik güvenlik koridoru Türkiye’nin kontrolü altında, güneyin bir kısmı da Türkiye’nin kontrolünde. Eğer Türkiye ve Rusya bir güvenlik koridoru oluşturacaksa oradaki cihatçıların oradan çıkarılması gerekir. Oradaki ağır silahların da oradan çıkarılması gerekiyor. İkinci maddeye göre Türkiye burada ağır bir sorumluluk aldı. Çünkü o cihatçıların ikna edilip edilmeyeceğini göreceğiz.”

Kerim Has, “Şu an itibariyle bir ara verildi, toparlanma olacak, bu arada temaslar arttırılacak. Bu şekilde Türkiye’nin Avrupa’nın ve ABD’nin safına geçmemesi sağlanacak. Bu mola çok uzun sürmez” dedi.

TÜRKİYE İLE RUSYA ARASINDAKİ PROTOKOL

İki ülke arasındaki protokol, şunları içeriyor:

“Türkiye ve Rusya, Suriye'deki ateşkes rejiminin uygulanmasının garantörleri olarak, Suriye'de Gerginliği Azaltma Bölgeleri Oluşturulmasına İlişkin 4 Mayıs 2017 tarihli Muhtıra ve İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesindeki Durumun İstikrarlaştırılmasına İlişkin 17 Eylül 2018 tarihli Muhtıra’yı hatırda tutarak, Suriye'nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne olan kuvvetli taahhütlerini yineledi.

Taraflar, terörizmin tüm tezahürleriyle mücadele ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından terörist olarak tanımlanan tüm grupların ortadan kaldırılması yönündeki kararlılıklarını yinelerken, sivillerin ve sivil altyapının hedef alınmasının hiçbir şekilde mazur görülemeyeceğini kabul etti.

Taraflar, Suriye ihtilafının askeri çözümünün olamayacağının ve ihtilafın yalnızca Suriyelilerin öncülüğünde ve sahipliğinde, BMGK’nın 2254 sayılı kararıyla uyumlu siyasi süreç yoluyla sona erdirilebileceğinin altını çizdi.

İnsani krizin daha da kötüleşmesinin önlenmesinin, sivillerin korunmasının, ihtiyaç sahibi tüm Suriyelilere önkoşulsuz ve ayrım gözetmeksizin koruma ve insani yardım sağlanmasının, keza ülke içinden yerinden edilmelerin önlenmesi ile mültecilerin ve ülke içinde yerinden edilen kişilerin güvenli ve gönüllü olarak Suriye'deki ikamet yerlerine geri dönüşlerinin kolaylaştırılmasının önemini vurgulayan taraflar, şu hususlarda mutabık kaldı:

İdlib gerginliği azaltma bölgesindeki temas hattı boyunca tüm askeri faaliyetler 6 Mart 2020 tarihinde saat 00:01’den itibaren durdurulacak.

M4 karayolunun kuzeyinde 6 kilometre ve güneyinde 6 kilometre derinliğinde bir güvenli koridor tesis edilecek. Güvenli koridorun işleyişine dair ayrıntılı esas ve usuller, Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu Savunma Bakanlıkları arasında 7 gün içinde kararlaştırılacak.

Türk-Rus ortak devriyeleri, 15 Mart 2020 tarihinde M4 karayolunun Trumba’dan (Serakib’in 2 kilometre batısı) Ain Al Havr’a kadar olan kesimi boyunca başlatılacak.”