K24 ÖZEL - Prof. Dr. Kızılhan: Covid-19’dan sonra travmalar yaşanacak

Tüm dünyayı etkisi altına alan ve 53 bin 241 kişinin ölümüne, 1 milyonu aşkın vakaya neden olan yeni tip coronavirüs (Covid-19) salgınının yayılma hızının insanlar üzerinde şok etkisi yarattığını ifade eden Psikolog Prof. Dr. Jan İlhan Kızılhan, böylesi bir salgını kimsenin beklemediğini dile getirdi.
İtalya’nın güneyindeki Cisternino kasabası / 30 Mart 2020, Reuters
İtalya’nın güneyindeki Cisternino kasabası / 30 Mart 2020, Reuters

ANKARA (K24)

Prof. Dr. Jan İlhan Kızılhan, Covid-19 salgınının sona ermesinin ardından birçok insanın korkuyu üzerinden atması için uzun zaman beklemesi gerektiğini belirterek, “Salgından sonra bazıları korkuyu üzerinden atamayacak, korku hafızalarda yer edinecek, bedenler çeşitli reaksiyonlar gösterecek; psikolojik hastalıklar ortaya çıkacak, hatta travmalar meydana gelecek” diyor.

Tüm dünyayı etkisi altına alan ve 53 bin 241 kişinin ölümüne, 1 milyonu aşkın vakaya neden olan yeni tip coronavirüs (Covid-19) salgınının yayılma hızının insanlar üzerinde şok etkisi yarattığını ifade eden Psikolog Prof. Dr. Jan İlhan Kızılhan, böylesi bir salgını kimsenin beklemediğini dile getirdi.

K24’ün sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Kızılhan, yaşanılan durumun olağanüstü olduğunu ve bunun insanlar için kolay olmadığını ifade ederek, “Sosyal izolasyon süreci, yani ‘Evde kalın’ çağrıları ve başlatılan karantina süreçleri o kadar kolay olmasa da insanlar evlerinde kalmak zorundadır. Özellikle iletişim halinde olmamız gerekmektedir. Bizler aile, arkadaş ve dost sahipleriyiz; yüz yıldır, bin yıldır bir arada yaşamayı da öğrenmiş durumdayız. Birbirimize yardım etmeliyiz” diye konuştu.

Evde kalmanın bir cezalandırma biçimi olmadığının altını çizen Kızılhan, “Meseleye cezalandırma olarak bakılmamalıdır. Mesele bireyin, ailenin ve toplumun korunması meselesidir. İnsanlar, ‘Eğer izole olursam kendi hayatımı ve başkalarının hayatını kurtarırım. Dolayısıyla kimse bu virüse yakalanmaz, ben de başkasının virüse yakalanmasına izin vermem’ demeli” ifadelerini kullandı.

“DAYANIŞMA VE SORUMLULUK GEREKİR”

İnsanların psikolojik olarak kendilerini hazır etmeleri gerektiğini vurgulayan Kızılhan, sabredilmesi gerektiğini şu sözlerle ifade etti:

“Psikolojik olarak da kendimizi bu duruma hazırlamamız gerekir. Bu süreçte sabırlı olmalıyız. Şunu iyi bilmeliyiz ki bu durum sadece bizim için değil, herkes için geçerlidir. Bu nedenle dayanışma ve sorumluluk gerekmektedir. Psikolojik durumu içimizde belirginleştirmeliyiz ki bu gereklidir. Kendimizi buna göre hazırlamalıyız. Bu hazırlıkla ilgili de bazı şeyler gerekiyor.”

Hazırlık sürecinden söz eden Kızılhan, evin düzenli hale getirilmesi, psikolojik korunma, aile içi sohbet, çocuklarla iletişim ve yeme içme konularına dikkat edilmesi konularının önemini vurguladı.

Prof. Dr. Kızılhan, izole durumunda stresin ve depresyonun arttığını, bunun uykusuzluk, korku, halsizlik ve umutsuzluk gibi kavramları ortaya çıkardığını belirterek, “Stres arttıkça vücudumuz bazı ağrıları ortaya çıkarıyor: Baş ağrısı oluyor, sırt ağrısı oluyor. İnsanlar rahat edemiyor” şeklinde konuştu.

Bireylerin ve toplumların ileride neler olacağını bilmediği için korkuya kapıldığını dile getiren Kızılhan, “Görülüyor ki tıp dünyası bunun (coronavirüs) üstesinden gelmek için çaba sarf ediyor. Bu nedenle sabırlı olmak, disiplinli olmak ve düzenli bir yaşam gereklidir” dedi.

“HER HABERE İNANMAYIN”

Sosyal izolasyonun aile bireyleri üzerinde olumsuz etkilerinden söz eden Kızılhan, televizyon ekranı karşısında 24 saat boyunca haber izlemenin yanlış bir yol olduğunu ve birçok haber kanalının da Covid-19’la ilgili yanıltıcı bilgiler verdiğini şu sözlerle ifade etti:

“Birçok haber yanıltıcıdır. İnsanlar bunlara itibar etmemelidir çünkü bu beraberinde tehlikeyi de barındırıyor. Bu haberlerde panik ve katastrofik durum yaratılıyor.  Bu nedenle günde 2 ya da 3 kez doğruluğuna inandığımız yerlerdeki haberlerin izlenmesini tavsiye ediyoruz.”

EVDE NELER YAPILMALI?

Bireylerin yeni planlar yapması, örneğin daha erken uyuması ve erken uyanması gerektiğini söyleyen Kızılhan, evde yapılacak birçok aktivitenin olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti:

“Çocuklarla hoş sohbetler kurulmalı ve çocukların mevcut durum karşısında endişelenmemeleri için durumun onlara doğru anlatılması gerekir. Çocuklar sizdeki korkuyu görürse, bu korku onlara da sirayet eder. Eğer çocuklarınızın hastalanmasını veya endişelenmesini istemiyorsanız başta sizin bunu kendi içinizde çözmeniz gerekir. Siz bilinçli olun. Bu kaos durumunu birlikte atlatacak inanca sahip olmalısınız.”

Sağlıklı beslenilmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Jan İlhan Kızılhan, “Görüyoruz ki insanlar strese girdikçe daha çok yemek yeme ihtiyacı duyuyor; sürekli televizyon karşısında oturmak ve hiçbir şey yapmamak insanlar üzerinde olumsuz etkiler bırakıyor: Kilo almak, kan dolaşımı düzensiz hale gelmesi, şeker oranının yükselmesi gibi.”

Sürekli uyku hali ve hiçbir şeyle uğraşmamanın ileride kötü sonuçlar doğurabileceğini söyleyen Kızılhan, şunları vurguladı:

“Saat 22.00, 23.00’e doğru kendinizi uykuya hazırlamanız, uyumadan önce özellikle televizyon izlememeye çalışmanız, biraz müzik dinlemeniz, hoşunuza gidiyorsa kitap okumanız ya da aranızda güzel bir sohbet etmeniz önemli konulardır. Eski birçok hikâye var, bunları anımsayabilir ve birbirinizle paylaşabilirsiniz. Bunlar yapılmadığı sürece doğru bir uyku söz konusu olamaz ve güne de kötü başlanır. Bu nedenle gününüz de yorgun, takatsiz geçer.”

AİLE İÇİ ŞİDDET ARTIYOR

Uykusuzluk halinin devamında korku ve depresyon gibi psikolojik hastalıkların meydana gelebileceğine işaret eden Kızılhan, aile içi şiddet konusunda da uyarılarda bulundu.

“Şu an görüyoruz ki birçok ev izole olmuş durumda. Aileler 24 saat bir arada. Tüm dünyada kadın ve çocuklara yönelik şiddette yüzde 40 ila yüzde 50 oranında artış söz konusu” diyen Kızılhan, sözlerine şöyle devam etti:

“Birçok insan çaresizlikten ve işsizlikten hayatını nasıl sürdüreceğini bilmiyor. Birçoğu ekonomik olarak zor süreçlerden geçiyor. Çaresizlik anlarında agresyonda artış gözlemleniyor. Bu durumda erkek bireyler kendilerini daha zayıf hissederek, kadın ve çocuklara şiddet uyguluyor. Bu, doğru bir yaklaşım değil. Şiddet insan hakları, ahlak ve etik kurallarına aykırıdır.”

Bireyin böylesi zor zamanları ailesiyle doğru bir şekilde atlatması gerektiğini belirten Kızılhan, “Şiddet kabul edilemez. Bu yüzden özellikle kadınlar bunun farkında olmalı, seslerini yükseltmeli, ne kadar zahmetli de olsa şiddet karşısında durmalıdır” dedi.

SALGIN KRİZİNDEN SONRA NE OLACAK?

Tüm dünya Covid-19’un ne zaman sona ereceğini merakla beklerken, salgının yarattığı şok etkisinin önümüzdeki günlerde, hatta yıllarda ne tür psikolojik sorunlar yaratabileceğini sorduğumuz Prof. Dr. Kızılhan, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Coronavirüs salgını sona erdikten sonra bazı etkilerin kalıcı olması gibi şüpheler var. Şu an bir kaos sürecindeyiz. İnsanlar bu durumlarda ayakta durmaya, yaşamaya çalışıyor; bu süreçte dayanışma gösteriyor, yardımlaşmada bulunuyor, sakin olmaya çalışıyor; eski birçok alışkanlığın o kadar da önemli olmadığını düşünüyor.”

Salgının tüm dünyada yüzde 20 ila yüzde 30 oranında psikolojik etkiler bırakacağını ifade eden Kızılhan, “Birçoğu ilaç kullanmak durumunda kalacaktır. Salgından sonra bazıları korkuyu üzerinden atamayacak, korku hafızalarda yer edinecek, bedenler çeşitli reaksiyonlar gösterecek; psikolojik hastalıklar ortaya çıkacak, hatta travmalar meydana gelecek. Sonrasında profesyonel yardım alınmak için çaba sarf edilecek. Psikolog ve uzmanların yanı sıra bireyler ailelerinin, dost ve arkadaşlarının yardımlarıyla bu sorunu atlatabilirler” diye konuştu.