K24 ÖZEL - 500 yıllık gelenek: Orta Anadolu’da Kürtçe düğünler

Uzun yıllardır Ankara, Konya, Aksaray ve Kırşehir gibi Orta Anadolu Bölgesi’nin çeşitli kentlerinde yaşayan Kürtlerin düğünleri ve kültürel etkinlikleri hala Kürtçe.

KONYA (K24)

Uzun yıllardır Ankara, Konya, Aksaray ve Kırşehir gibi Orta Anadolu Bölgesi’nin çeşitli kentlerinde yaşayan Kürtlerin düğünleri ve kültürel etkinlikleri hala Kürtçe.

Orta Anadolu Kürt toplulukları, bulundukları bozkırlarda yaklaşık olarak 500 yıllık bir geçmişe sahip.

Ankara, Konya, Aksaray ve Kırşehir başta olmak üzere Orta Anadolu’da 1 milyonun üzerinde Kürt yaşıyor.

Kimi araştırmacılara göre Orta Anadolu Bölgesi’nde 1184’te Kürtlerin izine rastlanılıyor, kimine göre ise zorunlu göç politikası ve toplu göç Birinci Selim (1470-1520) döneminde oluyor.

1800’lü yıllarda ise göçebe Kürt aşiretlerinin yerleşik hale getirilmesi, vergiye bağlanması, aşiretlerin göç yollarında birbirine kırdırılması, Kürtlerin askere gönderilmesi ve asimilasyonun hızlandırılması başlıca sürgün nedenlerinden sayılıyor.

DÜĞÜN TÖRENLERİ

Orta Anadolu Kürtlerinde nişanlılık genellikle 6 ay ile 1 yıl arasında oluyor. Nişanlılığın ardından taraflar düğün hazırlıklarına başlıyor ve düğünde gelin ile damat tarafının alacakları belirleniyor. Buna “Qaling” deniliyor. Qaling, erkek tarafının evlilik öncesi kız tarafına verdiği, miktarı değişen, üzerinde pazarlıklar yapılan paranın adı.

1990’lı yıllara kadar düğün süreci genelde perşembe öğleden sonra, öğle namazından çıkan erkeklerin erkek evine giderek dua okuması ve çatıya bayrak dikilmesiyle başlardı. Bunu takip eden 3 gün 2 gece boyunca erkek evinde bütün köye yemek verilir ve eğlenceye burada devam edilirdi.

Kız evine ikinci gün 2-3 saatliğine gidilip tatlı yenir ve kimi zaman davul zurna götürülürdü. Burada da kısmen eğlenceye devam edilirdi.

Düğünler erkek evinde yapılıyor, kına töreni ise birkaç saatliğine gelinin evinde. Gelinler eskiden düğünlere katılmıyordu, sonraki yıllarda sadece kına törenine katılabiliyordu.

KÜRTÇE MÜZİK

Orta Anadolu Kürtlerine ait yöresel eserler düğünlerde dillendiriliyor ve halaylar da bu geleneğe göre uyum sağlıyor. Örneğin; “Bodikê”, “Hesiko”, “RindamWida”, “Tanzere” ve “Hey Zalim” gibi eserler sıkça çalınıyor.

GÖKMEN UZUNER: BUGÜNÜN DÜĞÜNLERİ DAHA FARKLI

Bir yayın grubunun kurucusu olan Gökmen Uzuner, çocukluğundaki düğünlerin şu ankinden çok farklı olduğunu söyleyerek, o zamanki düğünlerde imkanların kısıtlı olduğundan söz ediyor.

K24’e konuşan Gökmen Uzuner, eskiden Orta Anadolu Kürt düğünlerinde davul ve zurna eşliğinde insanların Kürtçe şarkılar söylediğini belirtti:

“Düğünlerde ikişer, üçer davulcu ile zurnacı olurdu. Çocuktuk o zaman ve bundan eğleniyorduk. Tabii ki zaman değiştikçe her şey farklılaşıyor. Teknoloji ilerledi, şu anda değişik enstrümanlar var. Organizasyon şirketleri var, bunlar yükün çoğunu düğün sahibinden alıyor. Bu çok iyi bir şey. Eskiden yemek hazırlamak için mahallenin tüm kadınları bir araya gelirdi. Günlerce yemek hazırlıkları yaparlardı, bulaşıkları yıkarlardı. Çok ağır olurdu. Şimdiki şansımız şu: Bir anlaşmayla her şeyi organizasyon şirketine veriyorsun, kendi düğününde bir misafir gibisin. Bunlar olumlu şeyler.”

“DÜĞÜNLER KÜRTÇE OLUYOR”

Kürtlere ait halayların devam ettiğini ancak eskisi gibi olmadığını ifade eden Uzuner, “Şu andaki nesil düz halayı biliyor, tüm düğünlerde gördüğüm, yuvarlak (düz) halay var. Çocukluğumdan hatırlıyorum, mahallenin gençleri değişik değişik oyunlar oynardı. Düğün seyircileri gençlerin değişik oyunlarına odaklanırdı. Biz de o oyunları öğrenmeye heveslenirdik” diyor.

Düğünlerin Kürtçe olduğundan ve Kürt sanatçıların sahnede yer aldığından söz eden Gökmen Uzuner, “Çünkü burası bir Kürt köyüdür. Asimilasyon olmasına rağmen düğünlerin yüzde 95’i Kürtçe ağırlıklıdır” diye konuşuyor.

TEVFİK UZUNER: ESKİDEN İLİŞKİLER DAHA SIKIYDI

Gençlik yıllarından bahseden Tevfik Uzuner ise, elektrik yokluğundan ötürü “dünyayla irtibatlarının olmadığını” söyleyerek söze başlıyor.

K24’e konuşan Tevfik Uzuner, şu anda köylerinde yaklaşık 400 hane bulunan köyünün eskiden daha az nüfusa sahip olduğunu anımsatarak, şunları dile getiriyor:

“Eskiden daha çok hayvancılıkla geçim sağlanırdı. Konya il merkezinden köye dönen biri yaklaşık 10 gün sonra bize haber ulaştırırdı. O dönem at arabaları vardı, dolayısıyla Konya’ya giden biri vasıta bulamadığından, 1 hafta köyüne dönmezdi.”

Eski düğünlerin şenlikli olduğunu ve çevredeki Kürt köylerinden de insanların düğünlere katıldığını vurgulayan Uzuner, Çevre köylerden gelen komşu ve akrabalar için düğünlerde ‘okuntu’ dağıtılırdı. Bu okuntular düğünden bir gün öncesinden gelerek, dağıtılırdı. Okuntulara baktığımızda kimisi koyun, keçi, kimisi para, altın getirirdi. Düğünler 3-4 gün sürerdi” diyor.

Kürt köyleri arasındaki diyaloğun eskiden çok sıkı olduğunu belirten Tevfik Uzuner, şunları ifade ediyor:

“Gidip komşu köylerdeki yakınlarımızda kalırdık, herkes birbirini tanırdı. Şimdilerde kimse kimseyi tanımıyor, nüfus da çok haliyle. Arabaların çoğalmasıyla uzak bir yerden gelen misafir 10 dakika, 1 saat oturup kalkıyor. Eskiden at arabasıyla gelenler misafir edilirdi. Atları ahıra konurdu, evde misafirlerin döşekleri hazırlanırdı.”

İDELİ: KÜRTÇE KLAMLAR EŞLİĞİNDE DÜĞÜN BAŞLARDI

Geçtiğimiz yıl Orta Anadolu Kürt folkloruna dair Kürtçe kitabı yayımlanan Mehtap İdeli, bundan yaklaşık 90 yıl önce düğünlerin 7 gün sürdüğünü söylüyor.

K24’e konuşan Mehtap İdeli, “Bundan yaklaşık 90 yıl önce bizim yörede düğünler 7 gün sürermiş. Bu düğünler klamlar söylenerek ve def çalınarak yapılıyordu. Gelinler süslendirilip, ata bindirilerek gelin ediliyormuş” diyor.

Evlilik yaşının eskilerde 15-16 olduğunu, ancak yaş oranının zamanla yükseldiğini anımsatan İdeli, şunları ifade ediyor:

“Kız istendikten ve karşı taraf bunu kabul ettikten sonra nişan yapılırdı. Orta Anadolu Kürtlerinde buna ‘şerbet’ denilirdi. Şerbete karar verildikten sonra gelin için kılıf kıyafet ile takılar alınırdı. Nişan günü gelin bir sandalyeye oturur, damat tarafından bir kadın ise gelin için alınan eşyaları sesli bir şekilde okuyarak, nişana gelenlere bunu duyururdu. Ardından akrabalar aldıkları hediyeleri ve takıları takdim ederdi; misafirlere çay, şerbet, lokum ile bisküvi dağıtılırdı. Bununla birlikte Kürtçe şarkı söylenerek ve halay çekilerek nişan sona ererdi.”

“BAŞLIK PARASI YOKTU”

Tarla hasılatları sonbaharda alındığı için nişan törenlerinin de bu aylarda yapıldığından söz eden ideli, ertesi yaza düğün tarihinin kararlaştırıldığını belirtiyor.

Orta Anadolu Kürtlerinde başlık parasının hiç olmadığından söz eden İdeli, damat tarafının gelinin çeyizi ya da evini kurması için verdiği paradan bahsederek, bunun adına “xelat” denildiğini ifade ediyor.

Düğün hazırlıklarından da söz eden İdeli, yapılan alışverişe “Bajaradaholê” adı verildiğini ve bunun da gelin için yapılan düğün alışverişi anlamında kullanıldığını söylüyor.

Yıllar içerisinde düğünlerin 7 günden 3 güne indiğini, sabahları akrabaların düğün evine giderek Kürtçe şarkı söylediğini, öğleden sonraları ise davulcu ve zurnacıların (Gewendeler) geldiğini dile getiren İdeli, şimdilerde bu durumun değiştiğinden söz ediyor.