DOSYA - Hanau katliamının 1. yılı: Almanya’da yabancı düşmanlığı artıyor mu?

Almanya’da Neo-Nazilerin etkinliğinin arttığına dikkat çekilirken, ülkede yaşayan Kürtler de zaman zaman ırkçı saldırılara maruz kalıyor.
Hanau kurbanları
Hanau kurbanları

ANKARA (K24)

Almanya'nın Frankfurt kenti yakınlarında bulunan Hanau'da 19 Şubat 2020’de ırkçı Tobias Rathjen tarafından iki nargile kafeye ve bir büfeye ırkçı saldırı düzenlenmişti.

Irkçı saldırıda ikisi Kürt, dokuz kişi hayatını kaybetmişti. Saldırı sonucu hayatını kaybedenlerin isimleri şöyle: Mercedes Kierpacz, Sedat Gürbüz, Gökhan Gültekin, Hamza Kurtović, Ferhat Unvar, Kaloyan Velkov, Vili Viorel Paun, Said Nesar Hashemi ve Fatih Saraçoğlu.

Rathjen, saldırının ardından evine dönerek annesi Gabriele Rathjen'i öldürdükten sonra intihar etmişti.

Saldırıdan bir yıl sonra dahi soruşturmalar henüz tamamlanmadı. Hâlâ federal savcının nihai raporunun gelmesi bekleniyor. Hayatını kaybedenlerin geride kalan yakınları, yetkilileri şimdiye kadar hiç kimsenin hesap vermediği yapısal bir başarısızlıkla suçluyor.

Öte yandan Federal hükümet, aşırı sağcılık ve ırkçılıkla mücadeleyi yoğunlaştırmak için bir kabine komisyonu sonucunda 89 önlem belirledi. Bu önlemlerin arasında toplumun tamamını ilgilendiren bir olgu olarak ırkçılığa ilişkin daha fazla farkındalık oluşturmak, toplumun her alanında ırkçılığa karşı önlemleri genişletmek, mağdurlara verilen desteğin ve danışmanlığın iyileştirilmesi ile çeşitlilik içeren bir topluma yönelik bilincin güçlendirilmesi yer alıyor.

İNTERNET KULLANIMI

Şiddet eğilimli ırkçıların yer altında, polis denetimi dışında faaliyetlerine devam ettiği Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü (NSU) davasında ortaya çıkmıştı. Neo-Nazi örgüt 2000-2007 yılları arasında 9’u göçmen 10 kişiyi öldürdü. Polis ise saldırılar arasında bağlantı kuramamış, ağı ortaya çıkaramamıştı.

NSU davası, dikkatlerini İslamcıların şiddet eylemleri ve tehditlerine veren yetkililer için bir uyarı niteliğindeydi. Ancak Alman yetkililer hala aşırı sağcıların terör tehdidini hafife almakla suçlanıyor

NSU davasından sonra yaşanan aşırı sağcı cinayetler Almanya'nın Neo-Nazi ve diğer ırkçıların saldırılarına karşı koruma sağlayamadığı kaygısını artırdı.

Irkçıların propagandaları internette yaygın. Saldırılar, destekçi toplamak için sosyal medyayı ne kadar hızlı kullandıklarını da göstermiş oldu.

Almanya, hala Hitler'in Nazi rejimi ve 1940'lardaki Yahudi Soykırımı'nın gölgesini üzerinde hissediyor. Alman hükümetinin tahminine göre yaklaşık 13 bin aşırı sağcı ülkede hala aktif faaliyet gösteriyor. Kişisel veri ihlalinin korunmasına yönelik çok katı yasaları olan Almanya'da bu kişileri tespit etmek ve gözlemlemek oldukça zor.

TANRIVERDİ: OLAY IRKÇI BİR SALDIRIDIR

Saldırının nasıl gerçekleştiği ve olayın ardından neler yaşandığı konularıyla ilgili K24’ün sorularına yanıt veren Almanya Kürt Toplumu Başkan Yardımcısı Mehmet Tanrıverdi, “Hanau, Almanya'nın Hessen eyaletine bağlı bir şehridir. Farklı bir özelliği olmayan, normal bir kent. Hanau’daki saldırı, Almanya’nın herhangi bir kentinde yaşanabilecek bir olaydı. Çünkü Alman vatandaşlarının yaklaşık yüzde 20’si aşırı milliyetçi bir bakışa sahip ya da seçimlerde bu fikre sahip partilere yönelik oy kullanıyorlar. Yüzde 20’nin içerisinde bazı gruplar radikaldir” dedi.

“Almanya’da ırkçılar vardır, Hanau’daki saldırı da ırkçı bir saldırıdır” diyen Mehmet Tanrıverdi, geçmişte 9 yabancıyı öldüren Neo-Nazi yapılanması NSU’ya dikkat çekerek, “Almanya’da NSU gibi geçmişte birçok insanı katleden gruplara sempati duyanlar var. Örneğin aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) de seçimlerde yüzde 12-13 oranında oy alıyor” ifadelerini kullandı.

Merkel
Başbakan Angela Merkel kurbanların yakınlarıyla

DEVLET YETKİLİLERİNİN TUTUMU

Saldırganın intihar etmesinden dolayı katliamla ilgili yargılanan hiç kimsenin olmadığını belirten Tanrıverdi, “Emniyet birimlerinde ve soruşturmalarda polisin hatasının olup olmadığı araştırıldı” bilgisini verdi.

Saldırının ardından Hanau kentinde temaslarda bulunduklarını ve Kürt aileleriyle birebir görüştüklerini söyleyen Tanrıverdi, Alman yetkililerin tutumuna ilişkinse şunları kaydetti:

“Hakkını vermek gerekir ki, devlet başından itibaren bu olayla ilgilendi. Alman Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı, yerel yetkililerin tamamı kente geldi. Saldırıyla ilgili resmi tören düzenlendi, ailelere tazminat verildi. Ancak bu tür olayların bir daha yaşanmaması için devletin hala herhangi bir adım atmadığı hususunda çeşitli eleştiriler söz konusu. Saldırının ardından şahsen tanıdığım Kürt ailelerinde bir tedirginlik vardı, insanlar, bu tür saldırıların neden başlarına geldiğini anlamaya çalışıyordu.”

“SALDIRI MÜSLÜMANLARA YÖNELİK DEĞİLDİ”

Diğer yandan saldırganın planlı olarak yabancıların bulunduğu mekanlara saldırdığını ve bunun Müslümanlara yönelik değil, yabancılara yönelik bir saldırı olduğunu vurgulayan Tanrıverdi, “Türkler olayın Müslümanlara yönelik yapıldığını iddia ediyordu. Erdoğan da Almanya’ya yüklenerek bunun Müslümanlara karşı yapılmış bir saldırı olduğunu söylemişti. Fakat gerçek bu değildi. Saldırı yabancılara karşı yapıldı; çünkü öldürülen 9 kişi arasında Müslüman olmayanlar da vardı” şeklinde konuştu.

Hanau
Kurbanların yakınları

GÜLTEKİN: YALNIZ BIRAKILDIK

Irkçı saldırıda hayatını kaybeden Gökhan Gültekin’in ağabeyi Çetin Gültekin, olay gününden bugüne kadar yalnız bırakıldıklarını ve katliamın aydınlatılması için hiçbir adım atılmadığını belirterek, “Şu ana kadar ortaya çıkan detaylar da çabalarımız sayesindeydi. Savcılık makamları, saldırganın intihar etmesinden dolayı kimseyi suçlayamıyor, bu nedenle dava bile açılamayacak” dedi.

K24’e konuşan Çetin Gültekin, “Elimize 15 bin sayfalık bir dosya geçti. Aralık ayında ulaştığımız bu dosyayı inceledikçe her an şok oluyoruz. Dosyayı incelediğinizde, bu saldırının kolaylıkla engellenebileceğine dair istihbarat bilgilerinin olduğunu göreceksiniz. Olay 19 Şubat 2020’de gerçekleşiyor ama saldırgan Kasım 2019’da, yani olaydan dört ay önce hem Karlsruhe şehrinin federal başsavcılığına hem de Hanau savcılığına, gerçekleştireceği saldırıyı önceden göndermiş” ifadelerini kullandı.

Saldırganın bunca mektubuna rağmen adım atılmadığını vurgulayan ağabey Gültekin, “Peki, evinde iki ruhsatlı silahı olan bir insan bu mektuplara rağmen neden kontrol edilmedi?” diye sordu.

Hanau
Hanau kurbanlarının anmasından

“SİLAH RUHSATININ VERİLMESİNDE ARTIŞ VAR”

Katliamın ardından yetkili mercilere birçok kez başvuruda bulunduklarını söyleyen Çetin Gültekin, şunları ifade etti:

“19 Şubat olayından sonra bunlara ya silah vermeyin ya da silahı verdiğiniz kişileri kontrol edin dedik. Silahların aşırı sağcıların elinden alınması talebinde bulunduk. Alman Parlamentosu’na, ‘Aşırı sağcıların elinde kaç silah var?’ sorusunu yönelttik, aldığımız yanıt şuydu: Geçen yıldan bugüne kadar silah ruhsatı verilmesinde yüzde 35’lik bir artış var. Yani katliamdan bu yana silah ruhsatının verilmesinde ciddi bir artış söz konusu. Bu nedenle Almanya’nın gidişatı hiç iyi değil.”

“AfD’NİN YÜKSELİŞİ RİSKTİR”

Öte yandan Almanya için Alternatif’in (AfD) giderek yükselişe geçtiğini ve muhalefet içerisinde de güçlü bir konuma geldiğini dile getiren Gültekin, “Dolayısıyla bu durum toplum içerisinde ciddi bir risk oluşturuyor. AfD son dört yıl içerisinde o kadar popüler hale geldi ki, dokuz ay sonra yapılacak seçimlerde koalisyon içerisinde yer alabilir” diye konuştu.

Almanya’da AfD’nin gelecek 10 yıl içinde ülkenin eyalet hükümetlerinde ya da federal hükümette yer alacağına inanılıyor.

AfD, 2017’deki genel seçimlerde en geniş üçüncü muhalefet partisi olmayı başarmıştı. (Kaynak: DW, AFP, Der Spiegel)