AKP seçmeni Kürt meselesinde Erdoğan’a fazla yetki verdi, CHP seçmeni daha sınırlandırıcı

Prof. Dr. İlhan Uzgel
İlhan Uzgel
İlhan Uzgel

ANKARA (K24)

Prof. Dr. İlhan Uzgel,  “AKP seçmeni Kürt meselesinde Erdoğan’a daha fazla yetki verdi. Erdoğan isteseydi bu konuda daha iyi şeyler yapabilirdi ve seçmeni buna itiraz etmezdi” dedi.

Siyaset bilimci Prof. Dr. İlhan Uzgel, Türkiye’de gündemde olan Kürt meselesini ve Erdoğan’ın ABD ile Rusya ziyaretini değerlendirdi.

ABD ile Türkiye arasında olumsuz ve mesafeli bir ilişkinin olduğunu ifade eden Prof. Dr. Uzgel, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de iki ülke arasındaki bu sorunlardan faydalandığını söyledi.  

Uzgel, ABD’nin yeni Ortadoğu siyasetinde mevcut hükümetin bir yeri olmadığı yorumunda bulundu.

K24’ün sorularını yanıtlayan Prof. Dr. İlhan Uzgel ayrıca, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) gündeme getirdiği ve bazı parti liderlerinin de bahsettiği Kürt meselesiyle ilgili ise, “AKP’den farklı olarak CHP seçmeni bu konuda daha hassas, daha dikkatli, daha sınırlandırıcı” değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Amerika’ya gitti ve ABD Başkanı Joe Biden ile görüşemedi. Sizce iki ülke arasında ciddi bir sorun var mı?

ABD’nin tutumu net; Erdoğan’a mesafeli ve bu mesafe devam edecek. Telafisi olmadı ve olacak gibi de görünmüyor. Dolayısıyla Türkiye-Amerika arasındaki ilişki biçimi mesafeli şekliyle bir süre daha devam edecek. Burada bir değişiklik beklemiyorum. Bundan dolayı Erdoğan Amerika’ya gittiğinde, Joe Biden’la görüşemedi, dolayısıyla Amerika’da alabileceği bir şey de yok. 

Peki, ne olursa iki ülke arasındaki ilişki biçimi değişir?

Bölgede Amerika’nın ihtiyaç duyacağı kritik bir gelişme olursa o zaman Erdoğan’la çalışmayı bir süre daha sürdürürler. Ama şu anki koşullarda bir değişiklik olmazsa Türkiye-Amerika ilişkilerinde bir değişiklik olmaz. Biden bundan sonra Erdoğan hükümetine yakın davranmayacak. Bu kötüleşebilir ama iyiye gitmez.

Erdoğan’ın ABD dönüşü hemen Rusya’ya gitmesi Türkiye’de ‘ABD’de istediğini alamadığı için Rusya’ya gitti’ şeklinde yorumlandı. Sizce durum nedir? 

Putin yönetimi daha fırsatçı davranıyor ve Amerika ile Türkiye arasında ilişkilerin bozulmasından faydalanmaya çalışıyor. Hükümetin şöyle bir taktik hatası var; Amerika ile ilişkileri bozulduğunda Putin’e yanaşmak… Bu Türkiye’yi güçlendiren değil, zayıflatan bir şey oluyor. Burada Putin Türkiye’ye karşı masada eli daha güçlü hale geldi. O yüzden de bu koşullar altında Amerika’nın mesafe koyduğu bir Erdoğan yönetimi Putin’den fazla bir şey alamaz ve alamadı da. Putin zaten rahatsız. Öyle bir denge içinde ki Rusya ne Erdoğan’ın istediğini veriyor ne de Türkiye’yi yeniden Amerika’nın kucağına itiyor. Denge siyasetine aslında Rusya oynuyor.  

Erdoğan, Amerika dönüşünde ABD’nin Afganistan gibi Suriye ve Irak’tan da çıkması gerektiğini söyledi. Bunu neye bağlayabiliriz?

Bu tür sözlerin anlamı ve sonucu olmaz. Erdoğan istediği için Amerika Irak ve Suriye’den çekilmez. Bu konu Biden’ı de aşmış bir mesele. Şu anki Amerikan sistemi Irak ve Suriye’deki varlığını devam ettirmek istiyor. Suriye ve Irak’ta asker sayısı giderek azalttı. Dolayısıyla Erdoğan bunu bir polemik meselesi olarak söylüyor. Yoksa ne Erdoğan Amerika’yı oradan çıkartabilir ne de Amerika Erdoğan’ın sözüne bakarak Irak ve Suriye’den çıkar.

Erdoğan açıklamasında ABD’nin YPG’ye silah verdiğini de söyledi.  Sonra Kürtler de ‘Acaba yeni bir Rojava operasyonu mu gündemde?’ şeklinde yaklaşıyorlar. Sizce Rojava’ya yeni bir askeri operasyon olur mu?

Bu yaklaşım Kürtlerin aklına gelebilir tabi. Ama şu anki koşullarda Türkiye’nin böyle bir girişimde bulunma ihtimali zayıf. Zaten ABD ile ilişkiler iyi değil ve Amerika’nın Suriye politikası partizan üstü bir politika… O yüzden yalnızca Demokratlar değil, Cumhuriyetçilerden de çok tepki gelir. Amerika sistemi çok fazla tepki gösterir, çok fazla yaptırım uygular. Zaten Amerika’nın elinde yeterince araç var. Halk Bankası, Rıza Zarrab gibi durumlar var. Dolayısıyla şu anki ekonomik koşullarda Erdoğan’ın böyle bir çılgınlık yapma ihtimalini düşük görüyorum. Tabi bu siyasette yanılma payımız olabilir. Fakat bize akıl mantık Rojava’ya yeni bir operasyonun olmaması gerektiğini gösteriyor. Türkiye’nin böyle bir askeri kapasitesi var, Erdoğan da bunu yapabilir ama siyaseten bir tür intihar olabilir. Bedeli ağır olabilir.

Nasıl bir bedel olur?

Bölgede Kürt meselesinde bir açılım yapmak istiyor. Siyasetine aykırı olur diye düşünüyorum.

Erdoğan açılım mı yapmak istiyor?

Evet, yani böyle eskisi gibi değil ama biliyorsunuz Kürt meselesine ilişkin muhalefet bir girişimde bulundu. Türkiye’de seçimler olacak ve yüzde 10 civarında Kürt oyu var ve bu çok değerli. Nereye meylederse orası kazanacak, bu çok açık. Çünkü oylar birbirine çok yakın. O yüzden şimdiki hükümet muhalefetin önünü kesmek için Kürtlere daha sempatik davranmak istiyor. Dolayısıyla gidişat bir operasyona doğru değil de içeride daha çok bazı reformlara gidişi gösteriyor. Bundan Erdoğan için bedeli ağır olabilir. 

Yalnız Erdoğan bugün (dün) bile ‘Biz Kürt meselesini çözdük’ dedi.

Tabii ki öyle diyecek. Buna benzer açıklamalar oluyor, bunlar bir şey ifade etmiyor. Sonuçta siyaset gelip kendisini dayatıyor. Seçimler yaklaştığında bazı şeyleri yapmak zorunda kalacak.

Konu buradan açılmışken, CHP’nin Kürt sorunu gündemini de sorayım size. CHP Kürt meselesini çözer mi?

İsterse bütün partiler çözebilir. Çözülmeyecek hiçbir şey yok. CHP ile ilgili şöyle bir sorun var; AKP’den farklı olarak CHP seçmeni bu konuda daha hassas, daha dikkatli, daha sınırlandırıcı. AKP seçmeni Kürt meselesinde Erdoğan’a daha fazla yetki verdi. Erdoğan isteseydi bu konuda daha iyi şeyler yapabilirdi ve AKP seçmeni buna itiraz etmezdi. CHP seçmeni CHP’nin elini daraltıyor. Daha milliyetçi aslına bakarsanız. Siyasi bir akım olarak biz buna ulusalcılık diyoruz. Onlar CHP’yi daha çok sınırlandırıyorlar. Bunu ulusalcılık seküler milliyetçilik olarak tanımlıyoruz. Bunlar Kürt sorununda CHP’yi daha çok sınırlandırıyor. Erdoğan’ın 2013’te yaptığı gibi CHP o zaman iktidar olsaydı böyle bir adım atsaydı seçmeninden çok tepki alırdı ve çok oy kaybederdi. Oylar İYİ Parti’ye kayardı. Erdoğan öyle değildi. Seçmeni Erdoğan’a yetki vermişti Kürt meselesinde.

Erdoğan adım atmak istese seçmenin o yetkisi halen geçerli mi sizce?  

Erozyona uğradı, çok azaldı. Ama onun nedeni Kürt meselesi değil, daha çok ekonomik koşullardaki gerilemedir.

Peki, CHP Kürt meselesinde seçmenini nasıl ikna edebilir?

Çok hassas bir konu bu. CHP’nin bunun üzerinde çalışması lazım. Ben de bunu ezberden söyleyemem. Toplum dönüşüyor, daha genç seçmen var, bunun sosyolojik olarak araştırmasının yapılması gerekiyor. Her yıl bir milyon genç yeni seçmen oluyor. Mesela uzun süredir PKK eylemi yok. Bunun bile bir etkisi oluyor. Dolayısıyla toplumsal olarak bunun araştırılması, ilgilenilmesi lazım. 

Yeniden Ortadoğu’ya dönecek olursak, bazı Arap ülkeleri Suriye ile yeniden ilişki kurmaya başladı, sınır kapıları açıldı gibi durumlar söz konusu. Bunun Kürtlere nasıl bir etkisi olur?

Gelişmeleri takip ediyorum. Amerika Ortadoğu’da artık sükûnet istiyor. Bölgede sürekli bir savaş dinamiği var. Yemen savaşından başlayarak İsrail ile anlaşıp hatta Suudi ve İran anlaşmasını da istiyor. Amerika artık bölge baş ağrısı yaratmasın istiyor. Bu çerçevede komşu ülkeler, Arap dünyası aşamalı olarak Suriye ile sınır kapıları, diploması gibi durumların gerçekleşmesini istiyor. Bu aynı zamanda Suriye’yi Rusya ve İran’dan kopartacak bir durum. Esad rejimi güçlenirse Suriye’deki Kürt meselesine faydası olmaz. 

Nihai bir çözümde size göre Suriye’de nasıl bir sonuç çıkar?

Suriye’de bundan sonrası pazarlıkla olacak. Masaya oturacaklar ve anayasa oluşturacak ve orada Kürtlere ne tür bir özerklik verilecek, kültürel mi, federatif mi, idari mi rejim ile Rojava yönetimi arasında bu tartışılacak ve buna göre karar verilecek. Eli güçlü bir Esad yönetimi burada daha isteksiz olabilir, daha ağırdan alabilir, daha baskıcı olabilir. Amerika bu konuda müttefiklerine daha ağırdan gitmelerini söylüyor. Ama gelişmeleri bekleyeceğiz.

Suriye’de Kürtlerin durumunu nasıl görüyorsunuz?

Bu Kürtlere bağlıdır. Kürtler Suriye’de tarihi bir fırsat yarattılar. Irak’ta da yakaladılar. Irak’ta belki iyi kullanamadılar. Suriye’de daha dikkatli gidiyorlar. Bence daha rasyonel bir durum. Eğer bu çizgiyi devam ettirirlerse bir özerklik çıkartma ihtimalleri var. Ama dediğim gibi Amerika, Rusya, Suriye ve kısmen de Türkiye’nin içinde bulunduğu pazarlıklarla belirlenecek. Şimdilik bunun cevabını kimse bilemez. Amerika da bilemez. Burası Ortadoğu, siyasetin nasıl gelişeceğini tam bilemiyoruz. Kürtler eğer akıllı davranırlarsa maksimum federasyon, minimum Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden daha düşük bir statüyle bu geçiş dönemini kapatabilirler.

ABD’nin yeni Ortadoğu siyasetinde Türkiye ne kadar yer alır sizce?

Mesele Türkiye değil, mesele Erdoğan yönetimidir. Benim analizim Amerika ya da Biden yönetimi, çok eski siyasetin temsilcisi olan yani 20 yıl öncesinin siyasetini taşıyan bin bir ideolojik kılıfa giren Erdoğan yönetimiyle çalışmak istemiyor. Ama ‘Darbe yaptıralım ayaklanma olsun’ gibi durumları da istemiyor. Meşru siyasi yöntemlerle bu rejimlerin ömrünü tamamlansın istiyor. Amerika’nın siyasetinde Erdoğan’ın yeri yok. Hiçbir açıdan.