ABD ve Rusya izin verirse Türkiye operasyon yapabilir

İbrahim Varlı
İbrahim Varlı
İbrahim Varlı

DİYARBAKIR (K24)

Gazeteci-yazar İbrahim Varlı, ABD ile Rusya’nın izin vermesi durumunda Türkiye’nin Rojava’ya yönelik askeri operasyon gerçekleştirebileceğini söyledi.

BirGün Gazetesi Yayın Koordinatörü ve dış politika yazarı İbrahim Varlı, son günlerde gündemde olan  Türkiye’nin Rojava’ya yönelik yeni bir askeri operasyon olasılığını değerlendirdi.

Varlı, Roma’da gerçekleşen G20 Zirvesi’nde Erdoğan ile Biden arasındaki görüşmede Ankara’nın beklentilerinin karşılanmadığını ifade etti.

Esad rejimi ile Demokratik Suriye Güçleri arasındaki ilişkilere de değinen Varlı, “Suriye’de Kürt meselesi uluslararası bir sorun haline geldi. Kürtlerin istedikleri ile Şam yönetiminin vermek istedikleri arasında fark var” dedi.

İbrahim Varlı K24’ün sorularını yanıtladı:

Geçtiğimiz hafta Roma'da gerçekleşen G20 Zirvesi kapsamda Erdoğan’ın Biden’la bir görüşmesi oldu. Medyada geniş şekilde yer alan bu görüşme Türkiye’nin beklentilerini karşıladı mı sizce?

Hayır karşılamadı.

Neden? 

Çünkü birçok konuda Türkiye büyük bir beklenti içerisindeydi. Ankara ile Washington arasında kolay çözülemeyecek sorunlar vardır.

Nedir o sorunlar?

F-35 ve F-16 savaş uçakları, S-400 savunma sistemleri ve Suriye politikası konusunda iki ülke arasında ciddi fikir ayrılıkları var. Bu meselelere ilişkin somut bir adım atılmadı, sadece ‘Dostlar alışverişte görsün’ misali ortak bir komite kurulacak, F-16’ların satışına dair çeşitli kararlar alacaklar ve böylece ara uzlaşı sağlayacaklar. Fakat bu da çok zor. Erdoğan’ın beklentisi çok büyüktü. Suriye’ye yönelik bir operasyon düşünüyorlardı. Gördüğümüz kadarıyla buna dair Biden hiçbir yeşil ışık yakmadı. Eğer görüşmede istediğini almış olsaydı AKP hükümeti bunun reklamını ve pazarlığını yapardı. Bunun için Erdoğan, Biden’la görüşmesinde istediğini alamadı.

G20 Zirvesi öncesi Türkiye’nin Rojava’ya yönelik askeri operasyon açıklamaları gündemdeydi. Biden’dan yeşil ışık gelmeyince operasyon geri mi tepti?

Türkiye’nin Rojava’ya yönelik operasyon isteği geri tepmedi, sadece Biden tarafından beklediği yeşil ışığı görmedi. Biden ikna edilmeden, Moskova’nın onayı alınmadan operasyon yapılması zor. Şimdi Rojava’ya yönelik olası bir operasyona karşılık Türkiye’nin hem Rusya’ya hem de ABD’ye çok ciddi birtakım ödünler vermesi gerekiyor. Mesela ABD’ye ‘S-400’leri hiçbir zaman aktif etmeyeceğiz’ diyebilir. Rusya’ya ‘İdlib operasyonu için ses çıkarmayız’ diyebilir. Ya da iki ülkeye başka ekonomik vaatlerde, çıkarlarda bulunabilir. Sonuçta bunlar devletlerarası ilişkiler olduğu için çok büyük pazarlıklar olabiliyor.      

Peki, Rusya ve ABD operasyona onay verir mi?

Bence verirler. Türkiye’nin istemesi durumunda ‘Zaten daha önce 30 kilometre alan için onay verdik, şimdi de 10-15 kilometrelik bir alan için izin verelim de Türkiye’nin sesini keselim, gazını alalım, biz de Türkiye’den başka yerlerden başka şeyler koparalım’ diyebilirler.  Bu durumda ne Amerika ne de Rusya Türkiye’yi kaybetmek istemez ve birbirinin kucağına atmak istemezler. 

Bir kısım kamuoyu Rojava ve Kürtler konusunda Biden yönetimini Trump’tan ayrı tutuyor. Trump Serêkaniyê ve Girê Spî için Türkiye’ye izin verdi ama Biden Türkiye’nin yeni operasyonlarına göz yummaz deniliyor. Siz de öyle mi düşünüyor musunuz?

Biden’ın bakış açısı Trump’tan farklı, ama sonuçta Amerika’nın bölgesel çıkarları söz konusu. Bu konuda Biden da Trump da birbirinden farklı değiller. Türkiye Rojava’ya operasyon konusunda çok ısrarlı davranırsa Biden da Trump’tan çok farklı davranmayacaktır. Türkiye bir çırpıda reddedilecek bir ülke değildir. Türkiye çok isterse izin verecektir.

ABD izin vermezse Türkiye’nin Rojava’ya olası bir operasyonunda Rusya’nın tutumu ne olur?

Rusya da Amerika gibi kendi bölgesel çıkarlarına göre olaya bakıyor. Rusya olmadan Türkiye’nin Fırat’ın batısında bir operasyon yapması mümkün değil. Teknik olarak da mümkün değil.

Niye mümkün değil?

Çünkü Cerablus’tan İdlib’e kadar Rusya’nın kontrolünde. Suriye hava sahası da Rusya’nın kontrolünde. Rusya’nın bu hava sahasını kapatması demek Türkiye’nin adım atamaması demek. Eğer Fırat’ın batısında herhangi bir operasyon olursa mutlak surette Rusya’nın izni alınmak zorunda. Rusya istemediği sürece Türkiye bir helikopter ya da İHA veya SİHA havalandıramaz. Hiçbir şey de yapamaz.

Biliyorsunuz İdlib’de son dönemde çatışmalar yaşanıyor. Yakın zamanda bir değişiklik ya da Rusya ile Esad’ın bir operasyonu olur mu? Türkiye Rojava’ya karşılık Rusya’ya taviz verir mi?  

Türkiye’nin taviz vermesi şimdilik biraz zor gözüküyor. Çünkü dengeler henüz buna elverişli değil. Bölgenin cihatçılardan alınması, bölgenin kontrolünü Suriye rejimine teslim etmek demek, oradaki sorunun çözülmesiyle birlikte yeni hamlenin Türkiye’ye gelmesi demektir. Ankara bunun farkında. O zaman Suriye yönetimi Türkiye’ye diyecek ‘Ülkemden çık, senin ne işin var, Afrin’den, Azez’den, Cerablus’tan, El Bab’dan ve diğer bölgelerden çık’ diyecek. Türkiye için bunu ayrıca yeni göç boyutu da var, sivil hak sorunu var, cihatçıların meselesi var. İdlib’de sorunlar var olduğu müddetçe Türkiye orada asker bulunduruyor, diplomasi masasında koz olarak kullanıyor. Şuan Türkiye’nin orda birçok askeri kulesi bulunuyor. Oranın üzerinden Suriye’nin içişlerine müdahale etmiş oluyor, Suriye topraklarına girebiliyor. Türkiye İdlib’in temizlenmesini istemiyor. Suriye’deki her türlü istikrarsızlık Türkiye’nin işine yarıyor. 

Neden?

Onların toprakları üzerinden birtakım şeyleri yürütüyor. Vali, kaymakam ataması yapıyor. Kürtler arası bir kopukluğun oluşmasına sebep oluyor, Kürt oluşumunu engelliyor. Kürt koridorunun önüne geçmiş oluyor. Türkiye’nin İdlib’den çekilmesi demek belirlediği bütün kırmızı çizgilerin gerçekleşmesi demektir.

Peki, ABD ve DSG’nin kontrol ettiği Fırat’ın doğusuna karşı olası yeni bir operasyona Rusya karşı çıkar mı?  

Yok, Rusya karşı çıkmaz çünkü Amerika bu bölgelerde bulunacağına Türkiye’nin girmesini ister. Bu Rusya’nın işine geliyor. Türkiye Kobane ya da Rojava’nın başka yerlerine girerse Ankara ile Washington arasında bir kriz çıkacaktır. Rusya iki NATO ülkesinin karşı karşıya gelmesinden rahatsızlık duymaz. Ama tekrar belirtmekte fayda var; Rojava’ya olası bir operasyonun Washington ve Moskova’dan onay alınmadan yapılması mümkün değil. Tek başına bu iki ülkeyi ya da sadece birisini karşısına almaz.

Türkiye, Rojava’ya yönelik operasyonlarla neyi hedefliyor, iktidar milliyetçilerin desteğini alarak iç politikada elini güçlendirmek mi istiyor?

Türkiye’nin olası bir Suriye veya Rojava’ya yönelik askeri operasyonunu iç dengeler üzerinden okumak doğru ama yeterli değil. Tamam, iktidar muhafazakar milliyetçilerin desteğini almak, ekonomik krizi gölgelemek, gerçek sorunların konuşulmasını engellemek için yapıyor olabilir ama sadece bunun için de değildir.

Peki asıl amaç nedir burada?

Türkiye aynı zamanda yayılmacı bir hedef de güdüyor. Bakın Türkiye’nin dış politikası hiç olmadığı kadar askerleşti. Türk dış politikası tamamen askeri argümanlar üzerinden inşa ediliyor. Libya’da, Dağlık Karadağ’da, Suriye’de, Akdeniz’de, Irak Kürdistan Bölgesi’nde politikasını böyle yürütüyor. Çünkü ekonomik olarak bunu yapacak gücü yok, askeri güçle nüfuz alanı kapma hedefi var. Ayrıca AKP ile birlikte hareket eden devlet içerisinde birtakım klikler, müttefikler ve gruplar var. O yüzden Türkiye’nin bu operasyonları yapmak istemesi sadece iç politikaya dair değil. Bir de her zaman istedikleri bir şey var ki o da Kürtlerin kazanımlarının önüne geçmek. Kürtler ve Kürt meselesi Türkiye’de müesses nizam için kırmızı çizgidir. Kürtler bir kazanım elde etmesinler diye her türlü fikri ve siyaseti yürütüyorlar.

O zaman Türkiye’nin sürekli Suriye ve Irak tezkerelerini uzatması bu oyunun bir parçası ya da devamı mı?

Tabi ki, geçen günkü tezkere ilk kez iki yıl uzatıldı. Daha önce 1 yıl uzatıyorlardı. Bu sene iki yıl uzatılması demek birtakım uzun planlar yapması anlamına geliyor. Bu büyük ve bölgesel çatışmalara sebep olabilir.

Erdoğan, geçtiğimiz yıllarda Kürdistan Bölgesi’nin statüsünü kast ederek ‘Irak’ta hata ettik Suriye’de bu hatayı yapmayacağız’ demişti. Bu tezkerelerle daha çok Rojava’daki özerk yapının oluşmasını engellemek mi istiyor sizce? 

Kuzey Suriye’de böyle bir oluşum olur mu, uluslararası güçler ne durumda buna izin verir mi ya da Türkiye tek başına bunu engelleyebilir mi, bunlar ucu açık ve tartışmaya açık meseleler. Tabi ki Türkiye böyle bir oluşumu istemeyecektir. Bana kalırsa Türkiye görünürde Rojava’da Kürt oluşumunu istemiyor gibi görünse de aslında çok da bir şey demeyecekmiş gibi geliyor. Amerika ile birlikte hareket eden bir durum söz konusu. Kürdistan Bölgesi’nin statüsünden Türkiye ne kaybetti ki? Kaybetmedi, kazandı. Kürdistan Bölgesi’nin en büyük partneri Türkiye’dir. Oradaki Kürtlerin kazanımlarından en çok faydalanan da Türkiye. Ayrıca komşu bir ülkede bir halkın statü kazanmasının Türkiye’ye ne gibi bir zararı var? Neden olmasın? Ama sen kendi iç sorunlarını çözemediğin gibi komşularının da kendi sorunlarını çözmesini istemiyorsun. Bu çok ilginç bir ruh hali. Amerika Rojava’daki Kürt statüsünü Türkiye’ye kabul ettirecek gibi geliyor bana. 

Geçtiğimiz günlerde Rusya’nın Kamışlo’ya 20 savaş uçağı gönderdiği şeklinde haberler vardı. Bu haberler iki şekilde yorumlandı. Birincisi Türkiye’nin Rojava’ya yönelik olası operasyona karşı, ikicisi de Rusya ve Esad rejiminin YPG’ye yönelik operasyon yapacağı şeklindeydi. Siz nasıl okuyorsunuz?

Evet, bu haberler birkaç gündür var, ben de gördüm baktım. Haberin netliği konusunda bir şey diyemem ama doğru olduğunu varsayarak cevap vermem gerekirse, Rusya’nın Türkiye’ye karşı savaş uçaklarını Kamışlo’ya göndermiş olması söz konusu olamaz. Rusya bunu yaparken Türkiye ile bir savaşa mı girmek istiyor? Rusya bunu yapmak istemez. Zaten birçok noktada Türkiye’yle anlaşıyor ve birçok noktada birlikte hareket ediyor. Şunu çok net bir şekilde söyleyelim; hem Amerika hem de Rusya Türkiye’nin daha önceki birçok operasyonda olduğu gibi kontrollü bir şekilde Rojaya’ya girmesine izin verirler. İkisinin bölgesel çıkarları buna el veriyor. Türkiye bölgede Rusya için bu kadar önemliyken neden 20 savaş uçağı sınıra göndersin?

Peki Rusya’nın bu 20 savaş uçağı adımını nasıl yorumlamak lazım?

Türkiye’den ziyade Amerika’nın bölgedeki varlığına ilişkin bir meydan okuma olabilir. Kamışlo Fırat’ın doğusunda, Kürt güçleri DSG ve Amerika orada var. Tabi bu hamle çok ilginç çünkü Rusya ile Amerika arasında bir anlaşma yapılmış. Fırat’ın doğusu Amerika’da Fırat’ın batısı da Rusya’nın hegemonyasında. ABD Rusya’ya ‘Sen buraya karışma’ diyor, Rusya’ya da Amerika’ya ‘Sen de buraya karışma’ diyor. Ama Rusya’nın Fırat’ın doğusuna bir hamle yapması gerçekten ilginç.

Kürt güçleri ile rejim güçleri karşı karşıya gelir mi?

Şu aşamada henüz değil, Suriye şu an da hazır kontrolü sağlamışken birçok cephede savaşmayı göze alamaz. İdlib sorunu var iken DSG ile çatışmaz. DSG demek bir şekilde Amerika’yı karşısına almak demektir. Çünkü bu güçleri Amerika destekliyor. Bunu şimdilik göze alamaz. Suriye rejimi bu çatışmalardan ders çıkardı. Zaten Şam yönetimiyle YPG arasındaki ilişki hiç kopmadı. Anlaşamasalar da halen görüşüyorlar. İkisi arasında kısa vadede bir çatışma düşünmüyorum.

Peki anlaşmaları mümkün mü? Çünkü geçtiğimiz günlerde Aldar Xelil, ‘Rejimle anlaşabiliriz’ demişti.

Valla bu saatten sonra biraz zor. Çünkü rejim, Suriye’deki Kürt meselesini kendi iç dinamikleriyle çözmeyi geçti. Kürt meselesi burada da uluslararası bir sorun haline dönüştüğü için artık Kürtler ‘Biz Suriye devletiyle oturup meselemizi çözeriz’ dese de çözemeyecekler.

Neden?

Çünkü çok fazla aktör işin içine girdi. Amerika dahil edilmeden Kürtler tek başına nasıl gidip Suriye devletiyle oturabilirler? Kürtlerle rejimin anlaşması demek Amerika’nın Suriye’den çıkması demek.

ABD buna razı olur mu?

Olmaz tabi, zor. Bir de Kürtlerin istedikleri ile Şam yönetiminin vermek istediği arasında geniş bir açı var, ikisinin istedikleri çok farklı. 

Kürtler ne istiyor Şam yönetimi ne vermek istiyor?

Kürtler, ‘Bu aşamadan sonra belli bir statü olmadan, garanti kazanmadan 2011 öncesi Suriye’ye dönmeyiz’ diyorlar. Şam yönetimi de sadece birtakım kültürel haklar vererek bu işin halletmek istiyor. Kürtler de buna razı değil. Kürtler bu kadar savaş ve çatışmadan sonra sadece Kültürel haklarla yetinmek istemiyorlar.