Kürtlere uygulanan farklı hukukun ürünü 5 Nolu Cezaevi ve tutuklularının talepleri

Kurd24

Osmanlı İmparatorluğu’nun temelleri üzerinde Türk devletinin kuruluşuyla birlikte, devletle Kürdistan ve Kürtler arasından sömürgeci-sömürge ilişkilerini ortaya çıktı. Bu ilişki doğal olarak devletin Kürdistan’da ve Kürtlere karşı niteliksel olarak farklı uygulama yapmasını getirdi. Bu farklı bir yaşam tarzı ve hukuk anlamına da geliyordu.

Bu sömürgeci-sömürge ilişkisinden dolayı; Kürtler millet olarak inkâr edildiler, Kürdistan’da işgal ve ilhak statüsü yapılandırıldı, Kürtlerin tüm milli hakları gasp edildi. Kürt milli hak talepleri yüksek cezalara çarptırıldı; şiddetle ve kanla, katliamla bastırıldı.

Bu sömürgeci-sömürge ilişkilerinden dolayı Kürtlere karşı ve Kürdistan’da Türk bölgesinden ve Türklerden farklı bir hukuk uygulaması ve yargılama usulü yapıldı. Bu uygulama, milli ayaklanma dönemlerinde ve asker darbe dönemlerinde çok bariz görüldü.

Kürtlerin varlığının inkârının son bulması, gasp edilen milli hakların kazanılması için Kürtlerin siyaset ve barışçıl yolla talepleri engellendiği zaman, devletin bu politikasına karşı milli ayaklanmalar kaçınılmaz oldu. Bu ayaklanmalara karşı devlet şiddetiyle katliamlar ve toplu ölümler gerçekleştirildi. Bütün toplumsal kesimlerden Kürtler toplu olarak esir kampları niteliğindeki özel cezaevlerine konuldular. Bu toplu tutuklanmalarda işkenceden ölümden kurtulanlar, keyfi bir hukuki uygulamaya tabi tutuldular. Oluşturulan özel  “İstiklal Mahkemeleri” gibi mahkemelerde şekli yargılamalar yapılıp, kitlesel idamlara gidildi.    

Sömürge-sömürgeci ilişkilerinin belirlediği bu hukuk uygulaması, askeri darbeler döneminde de çok açıkça görüldü.

Bilindiği gibi Türkiye aynı zamanda bir askeri darbeler ülkesidir. Türk devletinin kuruluşundan sonra, 27 Mayıs 1960’ta başlamak üzere 5 askeri darbe ve post-modern darbe gerçekleşti. Bu darbelerin en ünlüleri ve doğrudan Kürtleri ilgilendiren darbeler, 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 askeri darbelerdir.

27 Mayıs Askeri darbesinde Kürtler, hem Demokrat Parti yargılaması kapsamında Yassı Ada’da yargılanıp cezalandırıldılar; hem de 600 Kürt büyüğü ortada bir Kürt örgütlenmesi ve milli kalkışması olmadığı halde Sivas’taki esir kampına alındılar. 6 ay o esir kamplarından kötü koşullarda tutuldular. Daha sonra onlardan 55 Kürt beyi, aşiret reisi, ağası, şeyhi, aydını 1965 yılında -TKDP Genel Başkanı olacak Avukat Faik Bucak da bunlardan biriydi- Türk şehirlerine sürgün edildiler.

12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 askeri darbeleri döneminde de Kürtlerin sadece örgütlü olanları ve Kürt milli haklarını aktif savunanları değil, toplumun tüm kesimlerinden Kürt insanı özel askeri hapishanelere alındılar, işkencelere tabi tutuldular. Askeri mahkemelerde özel bir hukuki uygulamayla yargılandılar ve cezalandırıldılar.

Özellikle de 12 Eylül darbesinde, gözaltı ve tutuklamalar sayısal olarak birkaç katına çıktı. Kürtlere yönelik farklı hukuk daha kapsayıcı ve genel bir karakter kazandı İşkenceler akıl almaz boyutta oldu. Ölüm olayları birkaç katına çıktı. Keyfi yargılamalar ayyuka çıktı. Cezalar oldukça ağır oldu. Tutuklu Kürtlerin ulusal kimliklerinin ortadan kaldırılması, kimsizleştirilmesi için özel uygulamalar yapıldı.

Devletin 12 Eylül 1980 Askeri Darbesinde 5 Nolu Cezaevinde yaptığı farklı hukuki ve pratik uygulamalar, cezaevini diğer cezaevlerinden ayrıştırdı, işkence merkezi olarak dünyada ünlü kazandı.

5 Nolu Cezaevi Hafıza Müzesi Girişim Gurubu’nun kapatılan5 Nolu Cezaevi önünde yaptığı toplantıdaki açıklamasında da dile getirilenler, 12 Eylül askeri darbesi döneminde Kürdistan’daki 5 Nolu Cezaevinde yapılanları çok çarpıcı ifade eder durumdadır. Bu açıklamanın Kürtçe ve Türkçesi basında da geniş yer aldı.

Bilindiği gibi 5 Nolu Cezaevi, mevcut cumhurbaşkanlığı hükümetinin aldığı karar doğrultusunda 20 Ekim 2022 tarihinde boşaltılarak Adalet Bakanlığından alınıp Kültür ve Turizm Bakanlığına devredildi, “cezaevinin müze yapılacağı” açıklandı.

O dönemin 5 Nolu Cezaevi tutukluları, cezaevinin müze olarak düzenlemesinde taraf kabul edilmelerini, isteklerinin uygulama alanına geçmesini istiyorlar. Bu aynı zamanda halkımızın geniş kesimlerinin de bir isteğidir.

Bu talepleri: Vicdanlı olan, adaletle hareket eden her insanın desteklemesi gerekir. Oldukça demokratik ve insani taleplerdir.

Tekrar ifade etmek gerekirse, tutukluların istek ve talepleri, çok normal ve karşı çıkılmayacak taleplerdir. Bu talepleri sıralarsak:

1-Cezaevi binası, fiziki değişiklik yapılmadan, 80-84 yıllarındaki durumuna uygun hale getirilsin.

2- Cezaevinde duvar yazıları, resimler o günkü atmosfere uygun olsun, görsel ve işitsel efektlerle desteklensin.

3- Cezaevinde işkence sonucu öldürülen ve hayatlarını kaybedenlerin isimleri öldükleri tarih ve yerlere yazılarak tespit edilsin.

4- Müze materyallerinin toplanmasında, Adalet Bakanlığı ve Kültür Turizm Bakanlığı bizlerle ortak çalışma yürütsün.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir