Pervin Çakar’dan ‘Halepçe’ albümü: Kürtlerin trajedileri yeterince duyulmuyor

14 Mart’ta yayımlayacağı Halepçe albümüne dair konuşan Kürt Soprano Pervin Çakar, Kürtlerin yaşadığı trajedilerin yeterince duyulmadığını ve bu katliamı müzikle anlatmaya çalıştığını dile getiriyor.

ERBİL (K24)

Sanatçı Pervin Çakar, Halepçe Katliamı’nın 35’inci yıldönümü vesilesiyle Süleymaniyeli şair Şêrko Bêkes’in Halepçe için yazdığı şiirlerinden oluşan ve “In memoriam for Victims of Halabja - Halepçe Kurbanları Anısına” adını verdiği bir albümle dinleyicilerinin karşısına çıkıyor.

Sözü edilen albümde İtalyan besteci Tommaso Saturnia, Şêrko Bêkes’in ‘Helebce -Ayın On Dördüydü’ şiirini, Ghiath Rammo’nun ‘Una Poesia per Halabja’ İtalyanca çevirisiyle bestelerken, Ezgi Tekin ‘Vocalise for Halabja’ adlı eseriyle Halepçe katliamını Pervin Çakar’ın sesiyle sessiz bir tanığa dönüştürüyor.

Albümdeki Balla (Bejn), Helebce (Çwardey Mang bû) ve Şar (Şehir) şiirlerinin besteleri ise Pervin Çakar’a ait olup Şar bestesinin Zazakî tercümesi ise Roşan Lezgîn’in katkısıyla oldu. Albümde Şêrko Bêkes’e ait şiirler İtalyanca olduğu gibi, Kürtçenin Zazakî ve Soranî lehçelerinde de seslendirildi.

“Una Poesia per Halabja”, “Vocalise for Halabja” ve “Şar” eserlerinin Mix-Mastering ve kayıtları Almanya’da Karlsruhe’de Katapult Stüdyo’da Kai Schluenz tarafından yapıldı. Pervin Çakar’a Alman piyanist Irene Cordelia-Huberti piyanosuyla eşlik etti.  

Balla (Bejn) ve Helebce (Çwardey Mang bû) adlı eserlerin kayıtları ise Köln’de yapılmış olup bu eserlere müzisyen Memo Gül Ud ve Lavta, Mazlum Rewşen ise klasik gitarıyla Pervin Çakar’a eşlik etti.

Albümde bestelerin dışında Şêrko Bêkes’in “Yekem Deng û Diwa Deng” ve “Sikala - Tanrı’ya Mektup” adlı şiirleri de yer alıyor ve bunlar da Sîrwan Rehîm’in sesiyle can buluyor.

Albümün grafik ve kapak çalışması ise Aslı Filiz tarafından yapıldı.

Albüm Şêrko Bêkes’in “Çwardey Mang bû - Ayın On Dördüydü” şiirinden yola çıkılarak 14 Mart’ta tüm dijital platformlarda Pervin Çakar’ın prodüktörlüğünde yer alacak.

Öte yandan şiirlere piyano eşlik eden İtalyan piyanist Roberta Ferrari iken, şarkılara eşlik eden Alman piyanist ise Irene Cordelia-Huberti.

“In memoriam for Victims of Halabja - Halepçe Kurbanları Anısına” albümünde yer alan eserler:

1- Una poesia per Halabja

2- Derbendî Pepûle

3- Şar - Bajar - City

4- Yekem Deng û Diwa Deng - First Voice and Last Voice

5- Balla - Bejn - Stature

6- Helebce - Çwardey Mang Bû

7- Vocalise for Halabja

8- Sikala - A letter to God

“KÜRTLER DE KENDİ TRAJEDİLERİNİ MÜZİKLE DÜNYAYA DUYURMALI”

Klam ve dengbêj’lik geleneğiyle harmanlanan müzik yaşamını dünyanın önde gelen opera sahnelerinde sürdüren Kürt soprano Pervin Çakar, son albümünü ve Şêrko Bêkes’in şiir dünyasını K24’e anlattı.

Ağustos 2022’de Erbil Kalesi’nde konser verdiğini anımsatan Çakar, o konser vesilesiyle yeniden Kürdistan’ı gezme ve daha önce gitmediği yerleri ziyaret etme fırsatı bulduğunu şu sözlerle dile getiriyor:

“Kürdistan’a daha önce de gitmiştim ama Laleş ve Halepçe gibi gitmediğim yerler vardı. Halepçe’deki müzeyi ziyaret ettim ve oradaki birçok materyal 1988 yılından kalma. Bazıları da temsili. Halepçe Müzesi’nin duvarında Şêrko Bêkes’in ‘Ayın On Dördüydü’ adlı şiirini gördüm. Kendisini çok iyi tanımıyordum, o günden sonra kendisinin şiirlerini okumaya başladım. Duvardaki şiirin bir fotoğrafını çekmiştim ve o şiir hep aklımda kaldı.”

Dünyada katliamlar ve trajedilere dair pek çok bestecinin eserler ürettiğini hatırlatan Soprano Çakar, Luigi Nono’nun “Auschwitz’te sana ne yaptığını hatırla - Ricorda cosa ti hanno fatto in Auschwitz” ve Krzysztof Penderecki’nin “Hiroşima Kurbanları için Ağıt” eserlerinin önemine dikkat çekiyor.

Kürtlerin de kendi trajedilerini müzik ile dünyaya duyurması gerektiğini söyleyen Çakar, Halepçe Katliamı’na ilişkin Şivan Perwer gibi çok sayıda Kürt sanatçının şarkılar yaptığını, ancak bunun yeteri kadar duyulmadığını vurguluyor.

Hem klasik müziği hem de Kürt halk müziğini barındıran bir çalışma yapmak istediğini dile getiren Çakar, şiirleri seçmeye başladığını ve arkadaşlarından da yardım aldığını ifade ediyor.

“BÊKES FAZLASIYLA POETİK, İNSANİ VE KÜRDİSTANΔ

Kürt şair Şêrko Bêkes’in Halepçe’yle ilgili şiirlerinin oldukça önemli olduğunu kaydeden Çakar, şöyle devam ediyor:

“Her şiirinde Halepçe’den, Kürdistan’dan bahsediyor. Bunlar inanılmaz ilgimi çekti ve o müthiş bir şair. Günümüzün belki de en iyi şairlerinden biridir, diyebilirim. Bêkes’i fazlasıyla poetik, insani ve Kürdistanî bulduğumu söyleyebilirim. Kürdistan’ın dağlarını, taşlarını, ovalarını öyle güzel anlatıyor ki! Bunu gittiği her yerde anlatması beni fazlasıyla ilgilendirdi. İtalya’ya bile gitmiş ve Laura Schrader gibi bir insanla tanışmış. Laura’ya bir şiir de yazıyor. Edindiği dostluklar çok önemli. O nedenle ‘Ayın On Dördüydü’ şiirini İtalyanca yaptık.”

“HİROŞİMA’YI BİLEN MUTLAKA HALEPÇE’Yİ DE BİLMELİYDİ”

San Francisco’da yaşayan İtalyan besteci Tommaso Saturnia’ya Halepçe’de yaşananları anlattığını söyleyen Çakar, Kürtlere yönelik katliamlara yönelik bilgisizliği şu ifadelerle dile getiriyor:

“Katliamla ilgili herhangi bir bilgisi yoktu. Bu çok kötü bir şey! Böylesi önemli trajedinin herkes tarafından bilinmesi gerekirdi. Hiroşima’yı bilen mutlaka Halepçe’yi de bilmeliydi. Bu katliamı anlattıktan ve şiiri gördükten sonra çok etkilendi. Sesim için bir eser besteledi.”

Albümde Ezgi Tekin’in de olduğunu söyleyen Çakar, “Tekin genç biri. Daha önce birçok Kürtçe şarkıyı benim için piyanoya uyarlamıştı. Bu kez kendisinden vokaliz yapmasını istedim. Buradaki amaç şuydu: Sirwan Rehîm, ‘Halepçe’ şiirini seslendirecek, orada Şêrko Bêkes gibi olacak. Onu bir tanık olarak göstermek istedim. Şêrko Bêkes o olayları anlatıyor, 1988’de Halepçe’de yaşanan trajediyi anlatırken ben de sessiz tanığa dönüşüyorum. Hiçbir kelime söylemeden sadece A harfiyle vokaliz yapıyorum” diyor.

“ALBÜMÜN ZEMİNİ ‘AYIN ON DÖRDÜYDÜ’ ÜZERİNE KURULU”

Bir eserde mutlaka ‘anlam’ olması gerektiğini ve bunu önemsediğini söyleyen Çakar, “Aklımdan geçen başka bir şiir vardı, adı Bejn. Onu yaptım. Ağıt gibi. Kürdistan’da kullanılan bir müzik aleti olan ve benim de ilgimi çeken ut. Bunu utla yapmaya karar verdim. Çünkü Kürdistan’ı anlatan bir şeyler de olmalı. Sadece İtalyanca ya da piyanoyla birçok şeyi gösteremem. Orada biz iz olması lazımdı. Albümün zemini ‘Ayın On Dördüydü’ üzerine kurulu. O yüzden hep orada gidip geliyorum” diye konuşuyor.

“ZAZAKÎNİN BİRAZ DAHA ÖN PLANDA OLMASINI İSTİYORUM”

“Şar” eserini Zazakî yapmak istediğini ve yazar Roşan Lezgin’in bunu tercüme ettiğini söyleyen Çakar, ilk kez bir albümünde Kurmancî lehçesini kullanmadığını söylüyor:

“Zazakîyi kullanmamın sebebi yok olmaya yüz tutmuş bir dil olmasıdır. Birçok yerde de kullanmaya çalışıyorum zaten. Zazakînin biraz daha ön planda olmasını istiyorum, çünkü Kurmancî söyleyen çok fazla insan var. Soranî söyleyen de çok.”

pervin-cakar
Kürt Soprano Pervin Çakar

“KATLİAMLAR AVRUPA’DA YAŞANSAYDI FARKLI OLURDU”

“Hiçbir trajedi büyük eserlerle anlatılacak bir durumda değil” diyen Kürt Soprano Çakar, müziğin her zaman güçlü bir sanat dalı olduğunu ve trajedilerin de müzikle anlatılabileceğini vurguluyor.

İnsanların Hiroşima veya Auschwitz ile ilgilendiği gibi Halepçe’yle de ilgilenmesi gerektiğini tekrarlayan Çakar, birçok insanın Halepçe ya da Roboski katliamlarından bihaber olduğunu söylüyor.

Halepçe’de yaşananları bu albümle duyurmak istediğini ifade eden Çakar, “5 bin insan bir günde kimyasal silahlarla öldürüldü. Bu kolay bir şey değil. Bu tarz bir olay Avrupa’da olmuş olsaydı daha farklı bir hal alırdı” diyor ve Maraş merkezli depremlerin bile Avrupalıların yeterince ilgisini çekmediği konusuna işaret ediyor.

NEWROZ İÇİN YENİ BİR ÇALIŞMA

Öte yandan yaklaşan Newroz için de yeni bir çalışma yapacağını ve Kürt şair Abdulla Peşêw’in bir şiirini seslendireceğini belirten Çakar, şunları ifade ediyor:

“Peşêw de muhteşem bir şair. Bence yaşayan, kıymeti bilinmesi gereken şairlerden biri. Finlandiya’da yaşıyor. Tek başına. Kürtlerin kaderi bu sanırım; o kadar yalnızlar ki! Birçok şiirinin başlığı değiştirilmiş. Buna üzülüyorum. Orijinallerini yazmakta zorlandım. Bu çalışmada ‘Newrozî 1979’ şiirini kullanacağız.”

Peşêw’in bu şiiri Rusya’nın başkenti Moskova’da kaleme aldığını ve orada Newroz’u kutlayamadığı için derin bir üzüntü duyduğunu söyleyen Çakar, şiirdeki ifadelerin değiştirildiğini dile getiriyor:

“Moskova’da Newroz’u kutlayamadığı için ‘Em sall bê çiya newroz nakem’ demiştir. Yoksa ‘Newroz kutlamayacağız’ demiyor. O şiiri okuduğunuz zaman Abdulla Peşêw’in ne kadar yalnız ve Moskova’da Newroz’u ne kadar kutlamak istediğini anlıyorsunuz. Bunu bilmemiz gerekiyor. Bu çalışmayı Newroz’dan birkaç gün önce çıkartacağım.”

16 Mart 1988'de 5 bini aşkın kişi Irak’ın devrik diktatörü Saddam Hüseyin’in emriyle Halepçe’ye savaş uçakları ile düzenlenen bombardımanda kullanılan kimyasal silahlarla yaşamını yitirmişti.

ŞÊRKO BÊKES KİMDİR?

1940-2013 yılları arasında yaşamış Süleymaniyeli çağdaş Kürt şairidir. Kürt şair Faik Bêkes’in oğludur. Devrik diktatör Saddam Hüseyin onun şiirlerinden etkilenmiş, kendisini öven bir destan yazmasını istemiştir. Bêkes reddedince sürgün edilmiştir. Saddam’ın bu baskıcı yönetiminden ötürü İsveç’e gitmek zorunda kalmıştır. Kendisi, Kurt Tuckholsky ve Pîremêrd ödüllerine layık görülmüştür.

Henüz hayatta iken Kürt yönetmen Sîrwan Rehîm tarafından hayatı filme alınarak belgesel haline getirilmiştir. Şêrko Bêkes’in soyadı “kimsesiz” anlamına gelir. Bêkes dağa, taşa, kadınlara, vatanına, ovalara, doğaya, özgürlüğe, işgalcilere, dünyaya, Halepçe’ye şiirler yazarak hem yaşananlardan hesap sormuş hem de duygularını dile getirmiştir.

Şêrko Bêkes, vasiyetnamesinde cenazesinin Süleymaniye’deki Özgürlük Parkı’na gömülmesini salık vermiş ve şöyle vasiyet etmiştir: “Beni oraya gömün ki ölümümde bile halkımı, müziği, halayları ve çocukların oyun bağrışmalarını duyabileyim.”