Bilim insanları Ay'ın geleceği konusunda endişeli!

HABER MERKEZİ 

Birçok şirket gelecek yıllarda Ay'a gitmek için birbiriyle rekabet ederken, bilim insanları uydunun düşüncesizce sömürülmesinin geri dönüşü olmayan hasarlara neden olabileceği endişesinde.

Seyahatlerin büyük çoğunluğu Ay'daki madenleri, suyu ve diğer kaynakları çıkartarak, uydunun üzerinde yaşanabilir bir üs kurma hedefi taşıyor.

Ancak Ay'ın yüzeyinde hiçbir kısıtlama olmadan yapılacak bu çalışmalar, yer çekimi dalgaları, kara delik gözlemleri ve uzak yıldızlardaki yaşam arayışlarına ilişkin araştırmalara zarar verebilir.

Konuyla ilgili Guardian'a konuşan Harvard Astrofizik Merkezinden Martin Elvis, "Bu konu acil hale geldi. Şimdi harekete geçmemiz gerekiyor. Çünkü bugün alacağımız kararlar, Ay'a gelecekte nasıl davranacağımızı belirleyecek." dedi.

Arizona Üniversitesinden Richard Green ise, "Ay üslerini engellemeye çalışmıyoruz. Ama orada az sayıda umut vaadeden alan var ve bunlardan bazıları bilimsel olarak inanılmaz değerli. Madenlerimizi ve üslerimizi nereye inşa edeceğimize çok ama çok dikkat etmeliyiz." diye konuştu.

Uluslarararası Astronomi Birliği tarafından kurulan ve Green'in öncülük ettiği bir çalışma grubu bu ay içinde konuyla ilgili Birleşmiş Milletler'le masaya oturmayı planlıyor. Müzakerelerin amacıysa, dünya dışı kaynakların kullanımı konusundaki mevzuatı güçlendirmek.

Green, "Ay'da milyarlarca yıl önce oluşmuş birkaç derin krater keşfedildi. Bu kraterlere gün ışığı hiç değmedi ve bu nedenle inanılmaz derecede soğuklar. Bu durum da onları bilimsel olarak çok değerli yapıyor." ifadelerini kullandı.

1967 tarihli Dış Uzay Anlaşması, ülkelerin gökyüzündeki herhangi bir kara parçasında toprak hakkı iddia etmesini engelliyor ancak anlaşmada uzay madenciliği ve kaynakların istismar edilmesine ilişkin bir ifade bulunmuyor.

Konuyla ilgili hemen harekete geçilmesi gerektiğini savunan Green, "Buradaki sorun BM anlaşmalarında değişiklik yapmanın çok uzun sürmesi. Bu yüzden harekete geçeceksek hemen geçmeliyiz ve Ay'ın benzersiz bilimsel özelliklerinin düşüncesiz sömürüyle yok olmamasını uluslararası sözleşmelerle garanti altına almalıyız." dedi.