Var olması teorik açıdan imkansız: Barbenheimer

HABER MERKEZİ 

Gökbilimciler, teorik açıdan var olması mümkün olmayan, uzak geçmişte, milyarlarca yıl önceki “kozmik şafak” döneminde yaşamış olan dev bir yıldızın patlamasından kalan eşsiz izleri taşıyan bir yıldız keşfetti.

“J0931 + 0038” diye bilinen bir yıldızın kimyasal bileşimi öylesine garip ki yalnızca Güneş’in kütlesinin en az 50 katı olan ve bir süpernovaya dönüşmeden önce elementleri yaratan devasa bir yıldızın kalıntılarından meydana gelmiş olabilir.

Araştırmaya öncülük eden, Chicago Üniversitesi ve Sloan Dijital Gökyüzü Araştırması’ndan (SDSS) gökbilimci Alex Ji, “Asla bunun gibi bir şey görmemiştik. O dönemde her ne olduysa, fazlasıyla şaşırtıcı olmalıydı. Muhteşem nükleosentezi nedeniyle (bu köken süpernova örneğine) ‘Barbenheimer Yıldızı’ adını verdik." diye konuştu.

 “J0931 + 0038”, Samanyolu’nun “galaktik hale” diye bilinen diskini çevreleyen küresel uzay alanında asılı duran düşük kütleli bir kırmızı dev yıldızdır. Galaktik halede çok eski, tuhaf yıldızlara rastlamak mümkün; tam da bundan ötürü, gökbilimciler çoğunlukla bu alanda erken evrene ilişkin ipuçları arar.

J0931 + 0038 ilk 1999 yılında SDSS tarafından gözlemlendi, fakat görüntüler renkli değildi. 2019 yılına kadar süren bir gözlem, yıldızdan bize ulaşan ışık spektrumunun tamamını kayıt altına aldı. Farklı elementler belirli dalga boylarında ışığı emip tekrar yaydığı için, bulgular, kimyasal bileşimlerini saptamak için bir anahtar işlevi görüyor.

J0931 + 0038’in spektrumu, şu ana dek görülmüş hiçbir şeye benzemeyen bir kimyasal bileşimi açığa çıkardı.

Ohio Eyalet Üniversitesinden gökbilimci Jennifer Johnson, “Bazen tek seferde bu niteliklerden birini görürüz; ne var ki daha önce hiç aynı yıldızda hepsini birden görmemiştik.” dedi.

Araştırma ekibi, J0931 + 0038’de keşfedilen metallerin büyük kısmının tek ve metal açısından aşırı derece fakir bir nükleosentetik kaynaktan gelmiş olması gerektiğini anladı. Güneş’in kütlesinin 50 ila 80 katı büyüklükteki bir yıldız patladığında iç kısımlarını uzaya fırlattı ve ardında, J0931+ 0038’in ortaya çıktığı bir madde bulutu bıraktı.

Öte yandan, böylesine devasa bir yıldızın dışa doğru patlamaktan ziyade yerçekimsel olarak içe doğru çökmesinin beklenmesi, sorunun yalnızca bir parçası.

Araştırmayı yürüten ABD’deki Kaliforniya Berkeley Üniversitesinden gökbilimci Sanjana Curtis, “Kafa karıştırıcı biçimde, var olan hiçbir element oluşum modeli tanık olduklarımızı açıklayamıyor. Bu kolayca şurada burada bir şeyler düzeltebileceğiniz ve bunun işe yarayacağı bir durum değil; zira, bütün bu öğe modeli neredeyse kendi kendisiyle çelişiyor gibi görünüyor." bilgisini paylaştı.

Ekibin araştırma makalesi Astrophysical Journal Letters adlı bilimsel dergiye kabul edildi ve arXiv adlı ön baskı sunucusunda paylaşıldı.