Kürt lideri Seyit Rıza’nın idamı ve Türk devletinin yeni operasyon planı

Kurd24

Kürtlerin milli lideri Seyit Rıza, Dersim’deki ayaklanma gerekçe gösterilerek, barış için gittiği Elazığ’da esir alınıp, hukuk dışı bir yargılama sonucu idam cezasına çarptırıldı. Yaşı idam edilmesine elverişi olmamasına rağmen, yaşı küçültülüp idam edildi. Oğlu da idam cezasına çarptırıldı. Onun da yaşı küçük olduğundan idama edilmeye hukuken ve insani olarak uygun değildi. Oğlunun da yaşı büyülterek idam edildi.

Bu uygulama tam anlamıyla Kemalist Türk devletinin, hukuk tanımazlığını, barbarlığını, vahşetini, insan dışılığını sergiliyordu Dersim’de sadece değerli Kürt lider ve oğlu idam edilmedi. Dersim’de tam anlamıyla bir soykırım yapıldı.

Seyit Rıza ve on binlerce Dersimli Kürt’ün katledilmesine neden gösterilen Dersim büyük vakıasına kısaca bakalım.

Kürdistan tarihi, bir katliamlar tarihidir.  Kürt milleti olarak Kuzey’de başımıza gelen katliamlar, devletin kuruluş felsefesiyle ilgilidir. Atatürk ve arkadaşlarının, Kürt milletini asimilasyonla Türkleştirilmemesinden dolayı, fiziki olarak ortadan kaldırılması eylemidir. Atatürk’ün yakın silah arkadaşı ve Başbakan İsmet İnönü, devletin katliamlarını olağan hale getiren, devlet felsefesinin de özeti olan stratejik siyaset belgesini “Şark Islahat Plânı’nı”  1925 yılında açıklıyor.  

İnönü diyor ki:  “Vazifemiz, Türk vatanı içinde bulunanları mutlaka Türk yapmaktır. Türklüğe ve Türkçülüğe muhalefet edecek unsurları kesip atacağız. Vatana hizmet edeceklerde arayacağımız nitelikler her şeyden evvel o adamın Türk ve Türkçü olmasıdır.”

Bu stratejik devlet belgesi, 1925 tarihini taşımaktadır ve Dersim Katliamının yapılmasından 12 yıl önce hazırlanmıştır. Diğer Kürt katliamlarının da kaynağıdır. Devlet felsefesinin ürünü olan bu stratejinin sonucu, Kürtleri ve Kürdistan’daki tüm ulusal azınlıkları Türk ve Türkçü yapma kapsamında sömürgeci Kemalist Türk devletinin Bakanlar Kurulunun kararıyla 4 Mayıs 1937 yılında Dersim’de katliam başlatıldı. Bu katliam sonucunda: Tam bir soykırım gerçekleşti.  On binlerce Dersimli katledildi. On binlercesi Kürdistan’ın çok önemli bir merkezi olan Dersim’den sürüldüler. Kürt çocukları, Kürdistan’dan koparılarak kimsesizliğe mahkûm edildi. Kız çocukları evliliklere zorlandılar.

Dersim Katliamının Atatürk’ün kararı olmadığı görüş ve tezi büyük bir yalandır. Dersim’de katliamın Atatürk’ün tartışılmaz kararı olduğu adına yapılan açıklamada da net bir şekilde görülüyor. Atatürk 1938 yılında hasta olduğu ve yatakta olduğu için, Dersim Katliamına ilişkin, Atatürk adına Başbakan Celal Bayar Mecliste açıklama yapıyor. Atatürk’ün Meclis tutanağındaki açıklaması aynen aşağıdaki gibidir.

“Not: Bu konuşma ATATÜRK'ÜN rahatsızlığı dolayısıyla başbakan CELAL BAYAR tarafından okunmuştur. Anayasamızın 36ncı maddesi hükümlerine uyarak Cumhurbaşkanımız Atatürk'ten aldığım emir üzerine bu yıla ait nutuklarını okuyorum. (alkışlar) Hepinizi sevgi ve saygı ile selamlarım. Geçen yıl aziz kamutay arkadaşlarıma ulus ve ülke için ne gibi verimli işler başarmak istediğimizi açıklamıştım. Bu gün de bunlardan hangilerinin bu yıl içinde yapıldığını bildirmek isterim. Her şeyden önce size kıvançla arz edeyim ki ulus ve ülke geçen yılı tam bir huzur ve sükun içinde yükselme ve kalkınma çalışmaları ile geçirmiştir. Uzun yıllardan beri süregelen ve zaman zaman gergin bir şekil alan Tunceli'ndeki toplu haydutluk olayları belli bir program içindeki çalışmalar sonucu kısa bir sürede ortadan kaldırılmış, bölgede bu gibi olaylar bir daha tekrarlanmamak üzere tarihe aktarılmıştır.(bravo sesleri) (1 Kasım 1938, millet meclisi tutanak dergisi d. v, c. 27, sa. 3).”

Kemalist Türk Devleti, Dersim’deki katliamını dünyaya meşru göstermek için birçok yalana başvurmuştur.  Devlet, Dersim Katliamının, “feodalizmin tasfiyesi,” “İngilizlerin kışkırttığı Kürtlerin isyanı,” “ilkel, rafizi, Kızılbaşların devlete karşı isyanını bastırmak için yapılan harekât” olarak nitelemiştir. Veya gayri medeni yaşayan bir toplumu “medeniyet”e kavuşturma amaçları için yapılmıştır, diyor. Oysa Dersim’de bir Kürt milli ayaklanmasının olmadığını Türk Başbakanı R.T. Erdoğan bile birkaç yıl önce açıkladı.

Dersim katliamının asıl iki temel sebebi vardı.

Birinci sebep: Devletin sömürgeci ırkçı felsefesinin gereği olarak, Kürt olan ve Kürdistan olan Dersim’i Türkleştirmektir.  İkinci önemli sebep: Dersim’in Osmanlı döneminden bu yana sahip olduğu özerk-otonom farklı yaşam tarzına son vermek. Atatürk devletinin-diktatörlüğünün tekçi, ırkçı, demokratik olmayan sömürgeci egemenlik alanını genişletmektir.

TÜRK DEVLETİNİN YENİ OPERASYON PLANI VE ABD’NİN MANİDAR AÇIKLAMASI

ABD Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği, Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta yeni bir operasyon başlatacağını açıkladı. Bu operasyonlardan dolayı da vatandaşlarının operasyon ve çatışma alanlarından uzak olmalarını istediler. Buna uygun tedbirler alacaklarını ifade ettiler. 

Bilindiği gibi PKK’dan dolayı Kürdistan Bölgesi’nde ve Kürdistan’ın batısında sürekli ve devam eden operasyonları var. ABD ve Dışişleri Bakanlığı ve Bağdat Büyükelçiliği’nin bu açıklamasının, Türk devletinin şehir ve alan işgali ile ilgili olduğunu haklı olarak düşünmek lazım.

Oysa Kürdistan Bölgesi’nde, Kürdistan’ın batısında olduğu gibi şehir işgalini öngören bir askeri operasyon bugüne kadar yapılmamıştır. Bundan sonra da Türk devletinin böyle bir planının olması, Irak jeopolitiği, bölge dengeleri açısından olanaklı görünmüyor. Türk devletinin böyle bir planının da olduğu, en azından bu aşamada görülmüyor. Ayrıca Türk devletinin, gücünü dağıtmamak için her iki Kürdistan parçasında böyle bir operasyona bir anda girişmesi de olanaklı değildir. Siyasi ve askeri  strateji açısından akılcı bir strateji ve uygulama olamaz.

Kürdistan Bölgesinde böyle bir operasyonun olmayacağı ve imkan dahilinde olmadığı ABD’nin bilmemesi olanaklı değildir. ABD’nin bu açıklamasını manidar görmemek mümkün değildir. Bununla bir özel amacı var, ya da yok mu; bu amacı varsa nedir, araştırılması gerektiğini düşünenlerdenim.

Türk devletinin Suriye’de ve Kürdistan’ın batısındaki operasyon amaç açısından, Kürdistan Bölgesi’nde operasyonlardan kesinlikle farklıdır. Çünkü Kürdistan’ın batısında Efrin’in, Girê Spî’nin, Serêkaniyê’nin işgal edilmesi, bazı başka alanlarda egemenlik sağlanması bunun en somut delilidir.

Türk devleti, uzun zamandır Kürdistan’ın batısında yeniden bir alan ve işgalini amaçlayan bir çalışma içindedir. Bu konuda ABD ve özellikle Rusya ile uzlaşma sağlayamadığı için operasyonun süresi uzadı. İstiklal Caddesi’ndeki terör eyleminden sonra bu operasyon güncelleşti, Rusya’nın ikna edildiğinin de ipuçları var.

Türk devletinin Kobani, Tel Rifat ve Menbiç’e yönelik operasyonu ve işgal hareketi gibi bir hareket güncel görünmektedir. İzlemek gerekir.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir