KDP ve KYB’nin birlik olması Kürdistan ve Kürtler için olmazsa olmazdır

Kurd24

Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği  (KYB) ilişkileri,  çoğu zaman sorunlu olmuştur. Bu sorunlu durum, iki örgütün kendisine ve Kürdistan milli hareketine zarar vermiştir. Ama hiç şüphe yok ki Kürdistan Bölgesi aşaması; tüm Kürtler ve iki örgüt için farklı bir aşama ve anlam ifade etmektedir. Bu tarihsel aşamada iki örgüt arasındaki ilişkilerin olumsuzluğu daha büyük zararlara yol açacağı tartışmasızdır. Bundan dolayıdır ki son zamanlarda iki örgüt arasındaki sorunlu durum, Kürdistan Bölgesi’nin kurumsal yapısını, tüm Kürtleri daha fazla ilgilendirmekte ve endişeye sürüklemektedir.  Bundan dolayıdır ki iki örgüt arasındaki sorunlu durumun ortadan kalkması gerekir.

KDP, Kürdistan’daki tarihsel milli mücadele mirasını da arkasına alarak Kürt milli lideri Mele Mustafa Barzani öncülüğünde tüm Kürdistan yurtseverleri ve parti konumunda olmayan örgütlerin birleşmesi ile 1946’da kuruldu. Haziran 1975 yılında kurulan KYB’nin kurucusu ve yöneticisi konumunda olanların çoğu da KDP’nin kurucusu ve üyesi olan Kürt yurtseverleriydi.

Mehabad Kürdistan Cumhuriyeti’nin yıkılması, aynı zamanda Kürdistan’ın güneyindeki KDP için de yıkıcı bir etki yaptı. Bilindiği gibi KDP’nin lideri Mele Mustafa Barzani ve çok değerli kadrolarının yüzlercesi Kürdistan’ı terk ederek, Sovyetler Birliği’ne yerleşmek durumunda kaldılar. Buna rağmen, Kürdistan parti yöneticileri ve kadroları mücadele ve çalışmalarına kesintisiz devam ettiler. 

KDP için 1958 yılı parlak bir zafer yılı oldu. KDP Genel Başkanı ve arkadaşları, Irak’ın o aşamadaki lideri Abdulkerim Kasım tarafından yeniden yapılandırma için çağrıldılar. KDP, yarı legal bir çalışma sürecine girdi. Irak’ta yeni bir anayasanın tarafı oldu. Bu yeni anayasa Irak’ın iki milletten oluştuğunu, iki dilin de resmi dil olduğunu, Kürdistan Bölgesi’nin doğal olarak otonom bir bölge olmasının hukuksal çerçevesini çizdi.  Ama ne yazık ki Irak’ın iktidar elitinin ayaklarının yere basmasından sonra bu anayasayı uygulamadılar. KDP öncülüğündeki Kürtlere saldırı içine girdiler. Buna karşılık Kürdistan’da KDP ve Mele Mustafa Barzani’nin liderliğinde Milli Devrim Hareketi başladı. Eylül Devrimi’nin bir aşamasında, 1966 yılında KDP’de bölünme gerçekleşti. İbrahim Ahmed ve Celal Talabani öncülüğündeki parti mensupları, partiden ayrılmakla kalmadı, aynı zamanda Eylül Devrimi’ne karşı, Irak Baas rejimi ile birlikte hareket ettiler. Bu durum, Eylül Devrimi’ne, taraflara, tüm Kürtlere akılmaz almaz zarar verdi, iki tarafta da önemli kadro kayıplarına yol açtı.

Buna rağmen, 11 Mart 1970’te Kürtlerle Araplar arasından yapılan Otonomi Antlaşmasından sonra, Kürt milli çıkarları gözetilerek, bir milletin yöneticisi sorumluluğuyla hareket edilerek, Kürdistan Otonomisinin sağlıklı geliştirilmesi ve yönetilmesi için, taraflar arasında tarihi bir anlaşma ve birlik sağlandı. İbrahim Ahmed ve Celal Talabani öncülüğündeki grup KDP’ye yeniden döndüler. Kürdistan Otonomisi birlikte yönetildi.

1974 yılında, Kerkük referandumunun yapılmaması için Irak hükümeti, Kürdistan Otonomisine karşı savaşı başlattığı zaman, birlikte bu saldırıya cevap verildi. Bu savaşta önemli mevziler kazanıldı. Ne yazık ki ABD, Sovyetler Birliği, İran ihaneti sonucunda, Kürtlerin katliamının önüne geçmek için Kürtler savaşı durdurdu.

Bu tarihten sonra, Kürdistan’ın güneyindeki milli hareket için yeni bir dönem başladı. KDP varlığını devam ettirirken, 1976 yılında Celal Talabani öncülüğünde KYB Suriye’de kuruldu. KYB’nin kuruluşundan sonra yeniden birlik girişimleri sonuç vermedi. KDP (Geçici Komite)  ve YNK arasındaki ilişkiler ondan sonra çok olumsuz bir noktaya gitti, çatışmalara yol açtı. Karşılıklı birçok kadro kaybı yaşandı. Özellikle Kürdistan’ın kuzeyinde Beytüşşebap’taki çatışma oldukça dramatik oldu. Bir kez daha iki taraf bir araya gelemez denilen koşullarda, KDP ve KYB milli çıkarları gözeterek bir araya geldiler, birlikte cephe oluşturdular. Yine birlikte Irak’ta rejime muhaliflerle birlikte de genel bir Irak cephesi kurdular. O tarihten sonra da KDP ve YNK ilişkilerinde olumsuz dönemler oldu. Ama Kürdistan özgürleştiği koşullarda birlikte yönetme becerisini milli çıkarları ön plana çıkararak gösterdiler.

Irak’ın federal bir devlet olması ve Kürdistan’ın bölge olması konusunda anlaşma sağlayabildiler. Kürdistan Bölgesi’nde meclis oluşumu, meclis genel seçimleri ve başkan seçimi ile demokrasi sürecini başlatma becerisini gösterdiler. Kürdistan’ı milli bir koalisyon biçiminde, eşitçe yönettiler.

ABD ve müttefiklerinin Irak’a müdahale etme koşullarında, hem Baas rejimin yıkılmasında birlikte önemli bir güç odağı oldular, hem de Kürdistan’da güvenlikli konumu korudular. Irak’ta Baas rejiminin yıkılmasından sonra, Irak’ta federal devletin kurulması ve federal devlet için federal bir anayasanın yapılmasında, demokratik sürecin başlatılmasında öncü oldular. O günden sonra da Kürdistan Bölgesi’nde sorunları aşarak, kurucu iki irade olarak kendilerine düşen sorumlulukları yerine getirdiler.

Kürdistan’ın çıkarları için, Kürdistan Bağımsızlık Referandumuna birlikte karar verdiler. Referanduma birlikte motor güç oldular. Diğer siyasi partilerin de referandumu desteklemelerine öncülük ettiler.

Referandum sonrasında Kerkük’ün işgalinde, KYB’li bir grubun rolü ve desteği olmasına rağmen, Kürdistan Bölgesi’nin yaşatılması ve milli çıkarların korunması için, barış ortamı korundu ve bir çatışmaya gidilmedi.

Bu son aşamada KDP ve KYB arasındaki sorun, geçmişteki sorunlar kadar büyük değildir. İki örgüt arasında var olan sorun, milli çıkarları merkez alınarak, Kürdistan Bölgesi, tüm dünya Kürtleri, Kürdistan’ın dört parçası için çözülmesi gerekir. Kürdistan Bölgesi’nin kurucu iradesi olan KDP ve KYB’nin birlik olmaları ve birlikte hareket etmeleri:

1-Kürdistan Bölgesi’nin güçlendirilmesi ve yaşatılması,

2-Kürdistan Bölgesi dışındaki Kürdistan topraklarının, Kürdistan Bölgesi sınırlarının içine alınması,

3-Kürdistan Bölgesi’nde ekonomik, siyasal, toplumsal gelişimin sağlanması; üretimin artırılması; askeri milli ve müşterek askeri gücün oluşması ve Pêşmergelerin birliğinin sağlanması,

4-Kürdistan Bölgesi’yle, Irak yönetimi ve Araplar arasındaki sorunların etkin ve hızla çözülmesi,

5-Kerkük referandumunun Anayasanın 140. Maddesine göre yapılması,

6- Anayasanın çiğnenmesinden dolayı yara alan federal yapının ve demokrasinin yeniden yapılandırılması,

7-Kürdistan Bağımsızlık Referandumu sonucunun zaman içinde uygulanması koşullarının olgunlaştırılmasının yaratılması,

8-Irak Meclisi ve hükümetinde Kürtlerin milli çıkarlarına uygun güçlü çalışma yürütülmesi,

9-Kürt cumhurbaşkanının Kürt milli çıkarlarını merkez alan güçlü çalışmalar yürütebilmesi,

10-Kürdistan’ın diğer parçalarındaki sorunların çözülmesinde yardımcı olunması ve rol model olabilmesi için gereklidir.

Bütün bu sıraladığım konular, KDP ve KYB’nin birlik olmalarının, Kürdistan ve Kürtler için “olmazsa olmaz” olduğunu açıkça gösteriyor.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir