Milli ve siyasi haklarımızı kazanma hedefinden sapmamalıyız

Kurd24

İnsanların, açık ve güneşli havalarda yolunu şaşırması olanaklı değildir; tayin ettiği hedefine ulaşması kolaydır. Ama insanların, karlı ve sisli havalarda yolunu şaşırması her zaman olanaklıdır. Tecrübeler gösteriyor ki, karlı ve sisli havada yolunu şaşıran insanın/insanların önünde iki çözüm alternatifi vardır. Bu alternatiflerden biri, insanın bulunduğu yeri terk etmemesi, yerinde durarak destek istemesidir. İkinci alternatif, insanın geldiği yere/noktaya geri dönmesidir. Kırsal kesimde yaşayan insanların başına bu tür şeyler mutlaka gelir.

Bununla ilgili en son, Kürdistan’ın doğusunda yaşadım/yaşadık. Bir grup arkadaşımla 1982 yılının Mart başlarında Kürdistan’ın güneyinden (Zelê ve Tujala’dan) Şehit Dr. Qasimlo ile görüşmek için, İran Kürdistan’ında silahlı milli devrim hareketinin yönetildiği İran Kürdistan Demokrat Partisi merkezine gittik. Görüşmemiz sonuçlandıktan sonra, tekrar kendi merkezimize dönmek üzere hareket ettik. İran Kürdistan Demokrat Partisi’nin silahlı milli devrimi yöneten merkeziyle bizim merkezimiz arasından uzun bir mesafe vardı. Yol yürüyüşümüzde bir köyde gecelemek zorunda kaldık. Sabah merkezimize doğru hareket ettik. Köyden çıktıktan sonra kar yağmaya ve havada sis oluşmaya başladı. Bir yerden sonra hareket etme kabiliyetimizi kaybettik. Çevrede köylerin olduğunu bildiğimiz için, olduğumuz yerde hareket etmeden mermilerle destek istedik. Ne yazık ki, epeyce beklememize rağmen, köylerden bize destek gelmedi. O zaman yerimizde durarak hayatımızı tehlikeye sokamazdık. Bundan dolayı zor olmasına rağmen, arkadaşlarla geldiğimiz noktaya tekrar dönmeye karar verdik. Çünkü ilerlememiz halinde varacağımız hedef belli değildi. Dönüşümüzde hedefimiz belliydi. Dönerek, çıktığımız köye ulaştık. Tehlikeyi atlattık.

Toplumlarda, devletlerde, milletlerin ulusal kurtuluş mücadelelerinde de sisli ve belirsiz dönemler vardır. Ama bu dönemlerdeki yol kazaları ve şaşırmaları, aktardığım sosyal yaşamdaki sisli ve belirsizlik dönemlerinden daha karmaşıktır. Bu sisli ve belirsiz dönemler; çok dikkatli, sorumlu hareket edilecek dönemlerdir. Eğer dikkatli ve sorumlu hareket edilmezse bu sisli ve belirsiz dönemlerde toplumlar, devletlerde, milli kurtuluş hareketlerinde sorunlu hareket tarzları, kararlar gündeme gelir. Bu hareket tarzları, toplumlara, devletlere, milli kurtuluş hareketlerine zarar verirler.

Kürt milleti ve Kürdistan, dört milli devletin (Türk, Suriye, Irak, İran) egemenliği altında, sömürge-sömürgeci ilişkilerinin geçerli olduğu bir konumdadır. İsmi geçen devletler de üçüncü dünya, gelişmekte olan ve geri ülkeler kategorisinde olan devletlerdir. Bu konumlarından dolayı da sisli durumun ve belirsizliğin genel olarak var olduğu ülkelerdir. Ama kabul etmek gerekir ki bu devletlerde bazı dönemler daha çok sisli belirsizdir. Bu devletlerin bu sisli ve belirsiz halleri, Kürtlere ve Kürdistan’a daha fazla yansıdığı, yaşadığımız tecrübelerle ortaya çıkmış bir gerçektir.

Türk devletini baz aldığımız zaman, ayaklanmalar ve katliamlar döneminden sonra, Türk devletinin tek partili rejimden çok partili rejime geçiş yaptıktan sonra, genel ve yerel seçim dönemleri, Kürtler için daha sisli ve belirsiz dönemlerdir. Bu dönemlerde Kürtler daha fazla yollarını şaşırırlar, Kürtlüklerini ve Kürtlük değerlerini, milli haklarını, bağımsızlık ve özgürlük hedeflerinden sapma gösterirler.

Bu tespitimden, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bünyesindeki güncel, dönemsel gelişmelere karşı Kürtlerin duyarsız olmaları, pasif davranış içinde olmaları sonucu çıkarılmamalıdır. Bu dönemlerde Kürtlerin, tutarlı ve Kürtlüklerine uygun davranış göstermeleri gerekmektedir. Bir kuyrukçu gibi değil bir ulusal aktör gibi hareket etmelidirler.

Biz Kürtler milli haklarımızdan yoksunuz. Egemenlik ve iktidar hakkımız gasp edilmiştir. Kendi siyasal, sosyal, ekonomik yaşamamızla ilgili özgür ve bağımsız karar alma konumundan değiliz. Biz Kürdistan’ın kuzeyinde yaşayan Kürtler olarak bilmeliyiz ki, milli haklarımızı elde etmemiz, kendi kaderimizi kendi irademizle tayin etmemiz uzun vadeye yayılmış bir durumdadır. Milli haklarımıza kavuşmamız mevcut siyasi partilerin hükümetlerinin de tek başına karar ve iradeleriyle çözüme kavuşacak bir durum değildir. Devlet bağlamında Kürt milletinin hakları ile ilgili bir uzlaşmanın oluşması, Kürtlerin devletin sahibi olması konusunda bir iradenin somutça ortaya çıkması, ortak bir federal devlet için, Irak’ta olduğu gibi bir anayasanın yapılması iradesinin oluşması gerekir. Bunun da orta vadede bile gerçekleşmesi zor olgu olarak görülmektedir.

O zaman davranış ve hareket tarzımızı bu sürece göre belirlemeliyiz.

Hiç şüphe yok ki, Türkiye’de cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerde de milli haklarımızı kazanma, özgürlük ve bağımsızlık doğrultumuzu korumalıyız. Hiçbir partiye düşmanlık yapmamalıyız. Ama aynı zamanda angaje de olmamalıyız. Kürt milli haklarının iyileşmezi konusunda görüş sahibi olan partilerinin yaklaşımlarını, milli çıkarlarımıza uygun bir şekilde yorumlamalı ve tutum takınmalıyız. Milli haklarımızın kazanılmasında bir küçük adımda olsa önemsemeliyiz. Bu yaklaşımımızda, bağımsızlık ve özgürlük hedefimizden de sapma göstermemeliyiz.

Bu yaklaşımımızın yanında, Kürdistan parti ve diğer kurumlarının güçlenmesi, Kürt milli hareketinin değişim ve dönüşümü sağlayacak toplumsal güce kavuşması için de, bu seçim dönemini bir avantaja çevirebilmeliyiz.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir