Kürdistan’da demokratik miting mi, terör mü?

Kandil, Mahmur, Şengal, 500’den fazla köyün Irak, İran desteğiyle PKK tarafından işgal edilmesi bu planının sonucudur. PKK’nın Türk Devleti’nin Kürdistan topraklarına yerleşmesine dayanak olması bunun sonucudur.
Süleymaniye'deki şiddet gösterileri
Süleymaniye'deki şiddet gösterileri

Kürdistan Bölgesi, demokratik, federe, parlamenter, çok partili bir sisteme sahiptir. Kürdistan’da temsil ve yönetim halkın demokratik seçimleriyle oluşur. Oluşan meclis, Kürdistan Bölgesi Başkanı’nı seçer,  hükümeti fazla milletvekili olan partilerden oluşmasını sağlar. Günümüzde de oldukça çoğulcu ve temsil yapısı güçlü bir hükümet söz konusudur.

Bunun doğal sonucu olarak Kürdistan Parlamentosu, Kürdistan Bölgesi Başkanı, Kürdistan Bölgesi Hükümeti, demokratik seçimler sonucu değişirler.

Kürdistan’daki bu demokratik sistemde, vatandaşların bireysel ve kolektif hakları kabul edilmiştir ve güvence altındadırlar. Her Kürdistan vatandaşı bireysel ve kolektif haklarını özgürce kullanma haklarına sahiptirler. Düşünce ver taleplerini değişik demokratik meşru araç ve gereçlerle, değişik platformlarla ifade edebilme hakların sahiptirler. 

Farklı milletler de bireysel ve kolektif haklarını kullanma haklarını sahiptirler. Sistemde siyasi anlamda ve yönetim anlamında temsil edilmektedirler. Dilleri, resmidir ve federe bölge dilidir. Kendi dilleriyle eğitim ve öğretim yapabilmektedirler. Bütün dini ve mezhebi gruplarda kolektif haklara sahiptirler. Her vatandaş kendi dinini ve mezhebini kendi inançlarına göre yaşamaktadırlar. Bu haklar farklı siyasi ve fikir grupları için de geçerlidir. Her vatandaş özgürce kitabını yayınlayabilmekte, dergi ve gazete çıkararak kendi düşüncelerini ifade edebilmekte, eleştirilerini yapabilmektedir.

Mitingler de vatandaşların, değişik toplumsal fikir guruplarının, kendi düşüncelerini ifade ettikleri, taleplerini dile getirdikleri, eleştirilerini hükümete, ilgili devlet kurumuna yapabildiği demokratik platformlarda biridir. Kürdistan Bölgesi’nde de zaman zaman bu platform kullanılmaktadır. Son günlerde de vatandaşlar, ekonomik sıkıntılarını ifade etmek, maaşların ödenmemesini protesto etmek ve talep etmek için mitingler yapma çabası içine girmişlerdir!

Kürdistan Bölgesi Başbakanı da vatandaşların miting yapma haklarının olduğunu teslim etti. “Kürdistan Bölgesi Hükümeti her zaman Kürdistan halkının özgür, demokratik ve meşru yöntemlerle taleplerini dile getirebileceği gösterileri destekledi” dedi.

Ama sonuçta ortaya çıktı ki, amaç da hiç söylendiği gibi değilmiş. Söylenilen konuda Irak Hükümeti’ne yönelmesi gerekirken, vatandaşlar ve kitle haksız bir şekilde Kürdistan yönetimine karşı yönlendirilmiştir.

Mitingler demokratik platformlardır. Bu platformda meşru yol ve yönetmelere başvurulur. Oysa son mitinglerde meşru metotların dışındaki metotlar silahlar ve bombalar kullanılmıştır. 

Hiç şüphe yok ki, miting ve gösteriler, asla bir başkasının (bireyler-topluluklar-kurumlar) özgürlüğü ve hakkını ihlal edecek, tahrip edecek, ortadan kaldıracak nitelikte olmamalıdır. Ne yazık ki, Kürdistan’daki son mitinglerde kişilerin, toplulukların özgürlüklerine saldırılmış, ihlal edilmiş; kurumlar tahrip edilmiştir. İktidarda olan ve gerekse de muhalefet olan partilere saldırılar yapılmış, onların binaları yakılmıştır. Peşmerge’ye keskin nişancı silahıyla ateş açılmış ve şehit edilmiştir. 8 vatandaşımız/kardeşimiz hunhar bir şekilde katledilmiştir. Yüzlerce vatandaş da yaralanmıştır. 

Hükümet kurumlarına silahla saldırı yapıldı. Hizmet kurumlarına saldırıldı. Halka hizmet veren elektrik santraline, okullara saldırı yapıldı.

Bütün bu olup bitenler gösteriyor ki, ekonomik olarak zor durumda olan vatandaşların düzenlediği gösteriler istismar edilerek, meşru gösteriler, terör eylemlerine,  şiddet, öldürme, yakma olaylarına dönüştürüldü.  Amacın, reform talebi ve maaş olmadığı kesin bir şekilde açığa çıktı.

Kürdistan Bölgesi Başbakanı, bunu yapanların Kürdistan Bölgesi vatandaşı olmadığını basın toplantısında açıkça ifade etti. Dedi ki: “Saldırının arkasında olan kişilerin, Kürdistan Bölgesi vatandaşı dahi olmadığını görüyoruz. Bu ülkede özgürce yaşayabilelim diye canını ortaya koyan Peşmergelere saldırılarak, bu halka nasıl bir mesaj verilmek isteniyor? Göstericiler içerisinde Suriyeli ve Kürdistan Bölgesi vatandaşı olmayanlar var.”

Başbakan, belli kaygılardan dolayı bu saldırıların arkasında olanları isimlendirmezse bile, güvenlik dünyası, somut yakalanan kişilerden yola çıkarak, o kişilerin PKK’lılar olduğunu ifade ettiler. PKK’nın da arkasında İran’ın olduğu gerçeğini gizlemiyorlar.

Ayrıca bu olaylarda İran’ın yanında Irak Hükümeti’nde belli kesimlerin, bir kesim YNK’lilerin, Goranlıların, İslamcıların destekleyici olduğu da görülmektedir. Bunun en önemli göstergelerinden biri, bu olayların Şengal Anlaşmasının uygulanmaya başladığı, PKK’nın ve Haşdi Şabi’nin şekli olarak Şengal’den çıkarıldıkları, bu konuda bir tiyatronun oynandığı, PKK ve Haşdi Şabi’nin Irak askerleri olarak varlıklarını devam ettirdikleri açıklamalarının yapıldığı bir dönemde gerçekleşiyor olmasıdır.

Kürdistan Bölgesi Başbakanı ve başka yetkililer açıkladılar ki, “PKK güçleri Şengal'den kısa süreliğine ayrılmış, daha sonra geri dönmüştür. Hatta Suriye'den daha fazla silahlı güçle bölgeye geri dönmüşlerdir.”

Bu gelişmelerin hepsi, amacın ekonomik ve demokratik talepler değil, Kürdistan Bölgesi’nin yıkılması amacı olduğu ortadadır. Bu amaç, bugünün sorunu da değildir. Geçmişe, 1990’lara dayanan bir plandır. Adım adım uygulanmaya çalışılmaktadır. Kürdistan’da referandum sonrası Kerkük’ün yeniden işgali bu planın bir parçasıdır. Kandil, Mahmur, Şengal, 500’den fazla köyün Irak, İran desteğiyle PKK tarafından işgal edilmesi bu planının sonucudur. PKK’nın Türk Devleti’nin Kürdistan topraklarına yerleşmesine dayanak olması bunun sonucudur.

Bu görüşlerimizi daha kısa süre öce, Kürdistan kamuoyuna, Kürdistan Parlamentosu’na, Kürdistan Bölgesi Başkanlığı’na, Kürdistan Bölgesi Hükümeti’ne, Kürdistan siyasi partilerine 400 kişi olarak doğrudan anlatma ve iletme olanağı bulmuştuk.  

Çok açıktır ki Kürdistan Bölgesi açık bir saldırı ve kuşatılmışlık altındadır. Tüm Kürtler ele ele vererek Kürdistan Bölgesi yönetimine, tüm kurum ve kuruluşlarına deste olalım. Sömürgeci devletlerin PKK, Haşdi Şabi ve diğer yasa dışı güçler eliyle uygulamaya çalıştıkları yıkıcı planının, hayata geçmesini engelleyelim.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar k24 medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.