K24 ÖZEL - Kürt Dil Bayramı: ‘Kürtçe ile sanatta ısrarcı olacağız’

Kürt müzisyen, tiyatrocu, sinema oyuncusu ve yayıncıları ile Kürtçedeki sanatsal üretimleri, dilin gelişimi ve bugününü konuştuk.
Hawar’ın çıktığı tarih olan 15 Mayıs, 2006'dan beri Kürt Dili Bayramı olarak kutlanıyor
Hawar’ın çıktığı tarih olan 15 Mayıs, 2006'dan beri Kürt Dili Bayramı olarak kutlanıyor

ANKARA (K24)

15 Mayıs 1932’de Celadet Ali Bedirxan öncülüğünde bir grup Kürt aydını, Suriye’nin başkenti Şam'da “Hawar” isimli Kürtçe derginin ilk sayısını Kürt dilini geliştirip, dünya sahnesinde layık olduğu yere getireceklerini duyurarak yayımladı.

Kürtçede Latin alfabesinin ilk kez kullanıldığı Hawar, toplamda 57 sayı ile 1943’e kadar yayın hayatında kalmış olan Kürtçe edebiyat dergisidir.

Hawar’da Kürtçenin Kurmanci lehçesinin yanı sıra, kimi sayılarda Zazaki ve Sorani lehçelerinde de yazılar yer alıyordu.

Aynı zamanda Hawar’ın çıktığı tarih olan 15 Mayıs, 2006'dan beri Kürt Dil Bayramı olarak da kutlanıyor.

Kürt Dil Bayramı vesilesiyle müzisyen Rewşan Çeliker, tiyatro yönetmeni Berfin Zenderlioğlu, sinema oyuncusu Fatoş Stêrk ve Nûbihar Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Çevik ile konuştuk.

STÊRK: KÜRTLERİN DEVLETİ OLMADIĞI İÇİN SİNEMA ENDÜSTRİSİ DE OLUŞMADI

K24’e konuşan oyuncu Fatoş Stêrk, “Bir halkın, ulusun sinemasından bahsetmek için oturmuş bir sinema kültüründen söz etmek gerekiyor” diyerek, Kürt sinemasından bahsetmek için henüz çok erken olduğunu belirtiyor.

Kürt sinemacıların 2000’li yılların ardından geç de olsa kendi dillerinde film çekmeye başladığını ifade eden Stêrk, “Fakat Kürtlerin bir devleti olmadığı için sinemanın endüstrisi de oluşmadı. Yönetmen ve yapımcılar kendi olanaklarıyla filmlerini çektiler, çekiyorlar. Kürt filmlerinde politik ve ekonomik sebeplerin yanı sıra henüz bir sinema dili de oturmadı. Son 20-30 yıldır sinema anlamında deneysel bir süreçten geçiyoruz” diyor.

Daha çok film çekildiğinde, yeni yönetmenlerin yeni tarzlarıyla filmler ürettiğinde o zaman Kürt sinemasının ve dilinin tartışılabileceğini dile getiren Stêrk, şunları söylüyor:

“İnanıyorum ki önümüzdeki yıllarda sinema alanında çok iyi gelişmeler olacak; çünkü artık dijital bir dünyada yaşıyoruz ve başka sinemalara erişmek, ulaşmak 20 yıl öncesine göre çok daha kolay. Bunun yanı sıra yavaş yavaş bahsettiğim sinema kültürü, yeni jenerasyonla oturacak. Sadece 7-8 yıl öncesine oranla bile şu anda okullarda sinema okuyan Kürt öğrencilerin sayısı çok daha fazla. Ayrıca politik baskıların artması bir anlamda çoğu zaman daha çok teşvik edici olabiliyor.”

ZENDERLİOĞLU: KÜRTÇE İLE SANAT YAPMAKTA ISRAR EDEN KUŞAĞIN ÇOCUKLARIYIZ

K24’e konuşan tiyatro yönetmeni Berfin Zenderlioğlu, “Yaratımın en önemli aktarıcılarından biri olarak kullandığımız ‘dil’ hem bir kültür yaratmada hem de o halkın sanatını oluşturmada önemli unsurlardan biridir” diyerek, “Dil konusunda oto asimilasyona uğramış, anadilini gidip kurslardan öğrenmeye çalışmış ve hala anayasal güvenceye kavuşturulmayan bir dilde, Kürtçe ile sanat yapmakta ısrar eden kuşağın çocuklarıyız biz. Bu durumda bir dilin bayramından coşkuyla nasıl bahsedilir bilemiyorum ama aklım ve dilim yettiğince Kürtçe üretimler içerisinde ve Kürtçe tiyatro yapmakta ısrar edeceğimi biliyorum” ifadelerini kullanıyor.

“Ne mutlu bize ki Kürt edebiyatında, müziğinde, sinemasında, tiyatrosunda ve güncel sanat alanında yaratıcı ve önemli işler görüyor, duyuyor ve izliyoruz” diye konuşan Zenderlioğlu, sözlerini şöyle noktalıyor:

“Bu dille, sanat üretip, günlük hayatın içerisine kattığımız sürece bir dilin devamlılığından ve ölümsüzlüğünden bahsedebiliriz. Bu temelde düşünüp geleceğe yatırımlarımızı da öyle yapmalıyız. Dile emek veren, aktaran ve bu dille üreten hepimizin bayramı kutlu olsun.”

ÇELİKER: DİL, KÜLTÜRÜMÜN BİRİKTİĞİ MUHTEŞEM SİHİRLİ BİR SANDIK

Sanatçı Rewşan Çeliker de, “Coğrafyamızın birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını, ne kadar zengin olduğumuzu her seferinde söyler, bununla övünür dururuz ya hani. Acaba bu topraklarda yaşayan tüm dillerin eşit yaşam hakkına sahip olduğunu ve bu mirasın bizi inanılmaz güçlendireceğini neden kabul etmeyiz?” diye soruyor.

“Dil doğduğum anda kazandığım bir hak” ifadelerini kullanan Çeliken, şunlara dikkat çekiyor:

“Onunla ile ne yapacağıma ben karar veririm. Kültürümün biriktiği muhteşem sihirli bir sandık o. Masallarımı, şarkılarımı, destanlarımı üretildiği dille en iyi aktarabilirim. Anadilde eğitim, anadilde ibadet, anadilde meslek icrası, kültürel özgürlük kapsamında dünyadaki en temel haklardan. Birilerinin bu hakkı gasp etmesi, kurnazca pazarlık konusu yapması, politik konulara alet etmesi, mazlumu sürekli ana dilini savunma pozisyonuna sokması; ne kadar da fena bir alemde yaşadığımızı hatırlatıyor her seferinde. Almayın mazlumun ahını efendiler.”

ÇEVİK: HAWAR’IN ETKİSİ BÜYÜKTÜ

K24’e konuşan Süleyman Çevik, Hawar’ın iki dönem içerisinde yayınını sürdürdüğünü anımsatarak, dergi ekibinin pek çok zorlukla karşı karşıya kaldığını söylüyor.

Hawar’ın 1932’den 1935’e kadar 20 küsur sayı çıktığını ve 1935’ten 1941’e kadar yayınların durduğunu ifade eden Çevik, “Dergi, başlangıcında Arap alfabesiyle Latin alfabesini birlikte kullanıyor ama 20’nci sayıdan sonra tamamen Latin alfabesini kullanmaya başlıyor. Hawar’ın ve kullanılan Latin alfabesinin Kürt yayıncılığı üzerinde büyük bir etkisi söz konusu. Biz de Kürt yayınevleri olarak Latin alfabesini kullanıyoruz” diyor.

Nûbihar Dergisinin uzun süren yayıncılık serüveninden de söz eden Süleyman Çevik, bunu özverili çalışmayla ilgili olduğunu dile getiriyor.

Öte yandan Kürtçe yayıncılığın son dönemlerde iyi bir aşamaya geldiğini kaydeden Çevik, bunun Kürtler için çok önemli olduğunu kaydediyor.

HAWAR EKOLÜ

Celadet, 15 Mayıs 1932’de Kürt edebiyatının modernleşmesinde büyük etkisi olan Hawar ve Ronahî dergilerini çıkardı.

Celadet, Hawar’ın etrafında Kamuran Ali Bedirxan, Osman Sebri, Nurettin Zaza, Qedri Can, Cegerxwîn gibi Kürt aydınlarını toplayarak adına “Hawar ekolü” denilecek bir kimlik yarattı. Bu, Kürt yayıncılığı ve dili için önemli bir ekol olarak kabul ediliyor.

Celadet Ali Bedirxan, Hawar’ın ilk sayısında şunları ifade ediyor:

“Hawar bilimin sesidir. Bilim ise insanın kendini tanımasıdır. Kendini tanımak kurtuluş ve güzelliğin yolunu açar. Kendini tanıyan herkes, kendisini tanıtabilir de. Hawar'ımız her şeyden önce dilimizin varlığını tanıtacak. Çünkü dil bizim temel varlık sebebimizdir. Hawar yeni doğandır ve bizim, Kürtlerin çocuğudur.”