K24 ÖZEL - Taliban yönetiminde Afganistan’ı nasıl bir gelecek bekliyor?

Uzmanlar, Afganistan’ı ele geçiren Taliban’ın nasıl bir yönetim modeli oluşturacağı ve uluslararası devletlerle ne gibi ilişkiler kuracağının önümüzdeki günlerde netleşeceğini belirtiyor.

ANKARA (K24)

Taliban, pazar günü başkent Kabil'i alarak Afganistan'da yönetimi ele geçirdi.

Çok sayıda ülke, Afganistan'daki personelini tahliye etmeye devam ediyor.

Diğer yandan yaşanan kriz ile ilgili olarak uluslararası işbirliğini güçlendirmek için diplomatik çabalar da sürüyor. Dünyanın önde gelen yedi sanayi ülkesinin temsil edildiği G7 ile Birleşmiş Milletler (BM),  Taliban'a çağrıda bulunarak, ülkeyi terk etmek isteyenlerin geçişi için Kabil Havalimanı'na giden yolların açılmasını ve güvenli hale getirilmesini talep etti.

BM ayrıca Taliban'ı, Batı ülkelerine bağlı kurumlar adına çalışmış olan Afganları sistematik bir biçimde takip etmemesi konusunda da uyardı.

KESKİN: NASIL BİR DEVLET KURULACAĞI BİLİNMİYOR

K24’e konuşan Ortadoğu Uzmanı Arif Keskin, Afganistan’daki gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

“Taliban’ın Afganistan’ı ele geçirmesi hem bölgesel anlamda hem de küresel ve jeopolitik anlamda çeşitli etkileri olacak” diyen Keskin, şunları söyledi:

“Şu anda etkinin ne kadar olacağını bilmiyoruz, çünkü Afganistan’da nasıl bir devlet kurulacağı bilinmiyor. Taliban Afganistan’da sadece bir hükümet değişikliği ya da bir iktidar değişikliği yapmıyor, aynı zamanda köklü olarak bir rejim değişikliği yapıyor. Anayasa’yı iptal edecek, Afganistan devletini ortadan kaldırıp, yeni bir İslami emirlik olarak adlandırdığı bir rejim modeli kuracak. Taliban'ın kuracağı din devletinin nasıl olacağını kestirmek çok zor. Büyük ihtimal Taliban liderleri de nasıl bir yönetim sistemi istediklerini bilmiyor. Çünkü ellerinde bir din devleti modeli yok.”

“RUSYA VE ÇİN İÇİN OLUMLU BİR GELİŞME”

Taliban’ın İran modelini istemediğini kaydeden Keskin, “Kuracakları İslam devletinin nasıl olacağı belirsiz. Taliban'ın İslam Emirliği'nden ne kastettiği de belirsiz” diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Emirlik yeni bir tür halifelik mi? İslam Emirliği'nden kasıt bütün İslam dünyasını yönetecek bir devlet mi? Taliban, kuracağı din devletini bütün İslam dünyasının merkezi olarak mı görecek yoksa sadece Afganistan'ın mı? Kurulacağı muhtemel devlette kadınların durumu ne olacak? Gençlik nasıl olacak? Farklı din ve mezhepsel grupların statüsü nasıl olacak? Çok sayıda etnik/milli, dilsel grupların konumu nasıl olacak? Ekonomi model nasıl tasarlanacak?”

Kesin, “Amerika’nın Afganistan’ı terk etmesi Rusya, İran ve Çin için olumlu bir gelişme. Çünkü onlar uzun bir süredir ABD’nin Afganistan’ı terk etmesini istiyordu. Tabii Taliban’ın bu etkinliğinin sembolik olarak da etkisi vardır. Örneğin Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah da Irak’ta Afganistan’daki modelin olmasından yana. ‘Afganistan nasıl ki Amerikalıları kovduysa, Iraklılar da aynı şeyi yapmalı’ düşüncesinde” dedi.

Keskin, şunları kaydetti:

“Amerika’nın Afganistan’ı terk etmesi kısa vadede İran’ın bölgede güçlenmesine Rusya ve Çinin oradaki varlığını arttırmasına, Amerika’nın da bölgesel ve küresel anlamdaki itibarının zedelenmesine neden oldu. İdeolojik, jeopolitik ve güç dengeleri anlamında önemli sonuçları olabilecek bir gelişme, Taliban’ın Afganistan’ı kontrol etmesidir. Fakat bunun nihai sonucunu, Afganistan’da kurulacak yeni yönetim modeli ve bu modelin Afganistan’da nasıl everileceği gösterecektir.”

“FARKLI GRUPLARIN SÜRECE KATILIMI İÇİN İŞBİRLİĞİ OLABİLİR”

Ortadoğu Uzmanı Arif Keskin, Afganistan’ın Suriye’deki denkleme dönüşmeyeceğini, orada Rusya, Çin, Türkiye ve İran gibi işbirliğinin şimdilik olmayacağını belirterek, şunları ifade etti:

“(Şu anda) Dönüşebilecek bir potansiyel söz konusu değil. Çünkü şu an itibariyle bu ülkelerin arayışları netleşmiş değil. Ülkelerin alandaki beklentileri arasında farklılıklar var. Ama Taliban’ın kuracağı yeni rejimin daha kapsayıcı olması için bu dört ülke işbirliği yapabilir. Bütün grupların sürece dahil edilmesi için bu ülkeler işbirliği yapabilir. Yani El Kaide, DAİŞ ve diğer radikal grupların Afganistan’da etkili olmaması ve etnik gruplar ile Taliban arasında aracı olabilirler.”

Afganistan’ın parçalı bir ülke olduğunu anımsatan Keskin, “İnsanlar dini ve etnik kimliklerine göre ayrılmış ve bunların hepsi başka devletler tarafından destekleniyor” diyerek, “Türkiye Özbek ve Türkmenleri destekliyor, İran Hazara ve Tacikleri destekliyor, Pakistan Peştunları destekliyor, Rusya ve Çin daha ılımlı grupları destekliyor. Bu ülkeler zaten Afganistan’ın kurucu güçleri ve hepsinin bu ülkede bahsettiğim gruplar üzerinde etkisi var ve söz sahibiler. Bu yüzden bu ülkelerin birlikte hareket etme, işbirliği içinde olma durumu söz konusu değil. Hatta Afganistan önümüzdeki günlerde Türkiye, Rusya, Çin ve İran arasında kargaşalı bir çekişmenin merkezi de olabilir” ifadelerini kullandı.

RAHİMULLAH FARZAM: TALİBAN GÜVENCE VERDİ

Konuyla ilgili K24’e konuşan İRAM Araştırmaları Merkezi Afganistan Araştırmaları Koordinatörü Rahimullah Farzam, iç politika konusunda Taliban’dan ılımlı açıklamaların geldiğini belirterek, örgütün Afganistan’ı ele geçirmeden önce yoğun bir diplomasi yürüttüğünü söyledi.

Rusya ve Çin’den Taliban’a yönelik sıcak açıklamaların yapıldığını belirten Farzam, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çünkü Taliban bunlara güvence verdi. Peki, ne güvenceler verdi? Çin’in Afganistan konusunda bazı çekinceleri var, daha önce Çin’e karşı savaşan İslami Türkistan Hareketi, Taliban ile işbirliği yapmıştı. Bu konuda Taliban, Afganistan topraklarının Çin’in ulusal güvenliğine tehdit olarak kullanılmayacağı garantisi verdi. Rusya da aynı şekilde Taliban himayesinde kümelenecek bazı radikal unsurların orta Asya’yı tehdit edebileceği konusunda çok endişeliydi ve bu konuda Taliban tabii ki Rusya’ya da güvence verdi.”

“İRAN’IN ÇIKARLARI VAR”

İran’ın şimdilik temkinli yaklaştığından söz eden Farzam, şunları ifade etti:

“Bu ülkeler her ne kadar Taliban yönetimini kabul etmeseler de burada çıkarları var. İran’ın da Afganistan’da bazı çıkarları var. Hiçbir ülke Afganistan’a derin bir müdahalede bulunmak istemiyor. Bir yandan ortaya çıkan realiteyle ilgili Taliban’a muamele etmek istiyorlar. ‘Madem ortaya çıkan gerçeklik bu, o zaman Taliban ile çıkarlarımızı ne kadar maksimize edebileceğiz’ sorusu peşindeler.

TÜRKİYE’NİN TUTUMU NASIL OLACAK?

Türkiye’nin tutumuna da değinen Rahimullah Farzam, şunları vurguladı:

“Türkiye’nin Kabil Havalimanı’nın koruma görevini üstlenmesi söz konusuydu. Fakat artık yönetim değişti. Artık Türkiye’nin Taliban ile masaya oturup anlaşması gerekir. Taliban daha önce yaptığı açılamalarda Türkiye’nin bu misyonuna karşı çıkmıştı. Bunun iki sebebi vardı. Birincisi Taliban ‘cihat’ yapıyor ve yabancıların ülkeyi terk etmesi için savaştığını söylüyor. Bunun için Türkiye’nin NATO bünyesinde Afganistan’da kalmasının bu amacına helal getireceğinden çekiniyorlardı. Tabii nihai olarak Taliban Kabil’in kontrolünü askeri olarak ele geçirmeyi bir seçenek olarak masada tutuyordu.”

“Türkiye’nin orada olması da buna büyük bir engel olabilirdi” diyen Farzam, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu iki sebepten ötürü Taliban Türkiye’ye karşıydı. Fakat artık bu iki sebebin de hemen hemen ortadan kalktığını söyleyebiliriz. Taliban yönetimi dış meşruiyete çok önem veriyor. Yani hala birtakım eleştiriler var. Doksanlardan kalma uygulamaları yüzünden uluslararası toplum Taliban’a güvenme konusunda zorlanıyor. Şimdi Taliban bu açıdan meşruiyeti çok önemli olarak görüyor. Bu açıdan Türkiye gibi bir ülkenin orada bulunuyor olması Taliban’a meşruiyet sağlaması açısından önemli olur. Taliban ülkeyi ele geçirdikten sonra çok sayıda bürokrat ve teknokrat ülkeden çıktı ve hala çıkmaya devam ediyor. Her ne kadar Taliban genel af ilan etmiş olsa da bu insanlar onlara güvenmiyor ve güvenmesi için de zaman gerekecek. Taliban eğer iktidarını devam etmek istiyorsa, Afganistan gibi kocaman bir ülkeyi yönetmek istiyorsa, bu insanlara ihtiyaç duyacaktır. Afganistan’ın yeniden kalkınması ve yapılanması için Taliban Türkiye gibi ülkelerin havalimanlarının kontrolünü ve işletmesini kabul edecektir. Özellikle Türkiye’nin burada kalmasına sıcak bakacaktır.”