Mağazasını 140 kediyle paylaşıyor

İstanbul Üsküdar'da beyaz eşya mağazasının üst katlarını kedilere ayıran Hasan Altınbaşak 140 kediye bakıyor.
kurdistan24.net

İSTANBUL (K24)

Üsküdar'da beyaz eşya mağazasının üst katlarını kedilere ayıran Hasan Altınbaşak, 140 kediye baktığını dile getirdi.

K24’e konuşan Altınbaşak, “Onların hepsinin bir can olduğunu insanların var olduğunu düşünüyorum. Çoğu zaman insanlardan çok daha yakınlar” dedi.

Çocuğu olmadığını dile getiren Altınbaşak, “Bunlar benim evlatlarım, canlarım. Hepsi benim için ayrı ayrı değerli” diye konuştu.

5 yıl önce dışarıdan aldıklarını beslemeye başladığını kaydeden Hasan Altınbaşak, “O zamanlar -20, 30 tane iken- hepsinin ismi vardı. Ama artık ‘oğlum-kızımla’ idare ediyoruz. Hepsini hatırlayabilmek mümkün değil. Ne yazık ki motora girip sıkışanlar oldu. Annesiz kalmış, kaza geçirmiş; öyle böyle derken dışarıda hamile olup buraya aldıklarımız oldu” ifadelerini kullandı.

4 kediye doğum yaptırdıklarını da dile getiren Altınbaşak, “15 tane yavrumuz oldu. Sürekli sayımız artı. En son geçen hafta 133’e ulaşmıştık. Ancak şu andaki sayımız 140. Aşıları yapılıyor, 3 haftada bir tırnakları kesiliyor, taramaları yapılıyor” diyerek, şunları söyledi:

“Her şeyini düzenli olarak yapmaya gayret ediyoruz. Onlar, bize Allah’ın sessiz emanetleri. Onların da bizler kadar bu dünyada yaşamaya hakları var. Onlara en azından bir kap yemek, bir kap su vermek herkes için bir külfet olmasa gerek. Bunları tekmelemek, mama kaplarını devirmek veya eziyet etmek, ayaklarını kesmek vs. çok yakışan olaylar değil.”

Altınbaşak, Türkiye Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 81 ilin valilik ve belediyelerine "sahipsiz ve tehlike arz eden hayvanlarla" ilgili gönderdiği genelge ile toplatılmak istenen hayvanların tartışılmasına ilişkinse şunları kaydetti:

“Barınaklar gündemde. Ne yazık ki barınakların çoğu benim bilebildiğim ve görebildiklerim kadarı ile yaşanılabilir bir düzeyde değil. Büyük hayvanlar küçük hayvanları parçalıyorlar. Bakımlar çok alt düzeyde. Onlar rehabilite edilmeden hayvanların toparlanıp oraya götürülmesi onlara eziyetten başka hiçbir şey olmaz. Ormanda şehir hayatına alışmış bir hayvanın yaşayabilme şansı yok. Ya küçüğüne saldıracak ya köylünün hayvanına saldıracak. Köylü benim hayvanıma saldırdı diye onu vuracak. Olan gene hayvana olacak.”