Sıra dışı sergi İstanbul’da: Yağmur Ormanı V

Dünyada pek çok yerde farklı biçimlerde sergilenen sıra dışı çalışma, Türkiye’de ilk defa “Yağmur Ormanı V (varyasyon 3)” ismiyle İstanbul’da sergileniyor.
kurdistan24.net

Rodizan Ar / İSTANBUL (K24)

Amerikalı koreograf Merce Cunningham, 1968’de müzisyen ve müzik araştırmacısı David Tudor’dan müzikali için bir beste yapmasını ister. Bu istek üzerine “Rainforest” isimli çalışmalar serisinin ilk adımları atılır. Günümüze kadar dünyada pek çok yerde farklı biçimlerde sergilenen bu çalışma, Türkiye’de ilk defa “Yağmur Ormanı V (varyasyon 3)” ismiyle İstanbul’da Arter’de sergileniyor. Gelin hep beraber bu ilginç sergiyi gezip hikayesine kulak verelim.

Bu duyduğunuz sesler her ne kadar bir ormandan geliyor gibi görünse de aslında bir sanat eserinden geliyor. Özel elektronik bir sistem aracılığıyla önceden kaydedilmiş sesler, titreşimler vasıtasıyla yukarıdan kablolarla sarkıtılmış olan bu birbirinden farklı gündelik nesnelere gönderiliyor ve sergiye katılanlar enstrümana dönüşen bu objelerin her bir noktasından bu sesleri dinleyip titreşimleri hissedebiliyorlar.

Elektronik müziğin öncülerinden, müzisyen, besteci ve aynı zamanda bir mucit olarak tarif edebileceğimiz David Tudor’dan miras olarak kalan, dünyadaki en ilginç sergilerden biri olan “Rainforest” yani “Yağmur Ormanı” serisi, 1968’den bu yana yeni teknolojiler ve farklı nesnelerle sürekli olarak geliştiriliyor. Bu sergi şu anda İstanbul’da bulunan Arter’in Karbon performans ve sergi alanında “Yağmur Ormanı V (varyasyon 3)” ismiyle sanata merak duyanlar için sergileniyor. Kurulum aşamasından sunum aşamasına kadar büyük bir ciddiyet ve dikkat gerektiren serginin küratörü ve aynı zamanda Arter’in Kurucu Direktörü Akademisyen Melih Fereli sergiyi şu şekilde tarif ediyor:

“Bildiğiniz üzere genelde sanat eserlerine dokunmanız istenmez. Bu sergide ise tam tersini istiyoruz. Buyurun! Her türlü nesneye istediğiniz şekilde dokunun, okşayın, yanağınızı, kulağınızı yaslayın, titreşimlerine kulak verin, birlikte titreşin, sarılın, üstelik mükemmel hijyenik bir ortamda bunu yapın. Meditasyon yapın yağmur ormanında, hayallere dalın. Hayran kalacaksınız.”

“Rainforest”, David Tudor’un deneysel çalışmalarının bir sonucu olarak yağmur ormanı seslerini farklı enstrümanlar ve değişik bir teknikle izleyici ve dinleyicilerin beğenisine sunuyor. Sergide şamandıra, varil, bakır kazan, saksı ve badminton raketi gibi yaklaşık 20 buluntu alana yayılmış şekilde sergileniyor. Bir yandan önceden kaydedilmiş sesler titreşimler aracılığıyla doğrudan bu buluntulara aktarılıyor, sonrasında bu sesler yine titreşim yoluyla alana yayılıyor.

2 önemli müzisyen John Driscoll ve Phil Edelstein, aynı zamanda David Tudor’un öğrencileri ve takipçileri olarak bir yandan “Rainforest” serisi ve tekniğini geliştirmek üzere çabalarken öte taraftan bu teknik ve mirasın gelecek nesillere de aktarılması için farklı alanlarda eğitimlere devam ediyorlar. Bu iki müzik insanı aynı zamanda “Rainforest V (variation 3)” sergisinin İstanbul’daki kurulumu esnasında da başından sonuna kadar internet üzerinden kurulum ekibiyle birlikte çalışıp onları yönlendirdi. Phil Edelstein İTÜ Müzik İleri Araştırmalar Merkezi’nden bir grup öğrenciyle yaptıkları bir çalışmada Rainforest’ın çalışma mantığına dair şu önemli hususa dikkat çekiyor:

“Rainforest, üzerine konuştuğumuzda önemli olan kaynak sesin ne olduğu değil, esas olan bu seslerin yüklenilen enstrümanlardan çıkma biçimidir. Çünkü yüklenen sesler tamamen yüklendiği nesnenin karakteri ve kapasitesine göre değişkenlik göstermektedir.”

“Yağmur Ormanı V (varyasyon 3)” sergisi, 6 Şubat’ta Arter’e veda ediyor ancak bu sesle ilgili serileri takip etmek isteyenler ve sanatseverler için bu tarz sergiler ve çalışmalar devam edecek.