İran, idama mahkum edilen eski bakan yardımcısının ‘itiraflar’ını yayınladı

İran medyası, casusluk suçlamasıyla idam cezasına çarptırılan eski Savunma Bakan Yardımcısı Ali Rıza Ekberi’nin davasına ilişkin ayrıntıları ikinci gün de yayınlamaya devam etti.
Ali Rıza Ekberi
Ali Rıza Ekberi

HABER MERKEZİ

İran'da devlet ajansları, 12 Ocak sabahı Ali Rıza Ekberi’nin İngiltere istihbaratına çalıştığından bahsettiği bir “itiraf”ın video kaydını yayınladı.

“İtiraf” videoları, Tahran’ın Londra’nın İran ve İngiltere uyruklu Ekberi’yi serbest bırakma talebi hakkında açıklama yapmadığı bir dönemde yayınlandı.

İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “İran, İngiliz-İran vatandaşı Ali Rıza Ekberi’nin infazını durdurmalı ve onu derhal serbest bırakmalıdır. Bu, insan hayatını hiçe sayan barbar bir rejimin siyasi amaçlı eylemi" değerlendirmesinde bulundu.

Ekberi’nin durumu, İngiltere merkezli BBC’nin Farsça servisinin yayınladığı bir radyo röportajı sonrasına kadar bilinmiyordu. Yetkililer tarafından son bir görüşmeye çağrılmasından, ardından hücre hapsine nakledilmesinden ve ailesiyle görüşmeye davet edilmesinden sonra Ekberi, röportajda idam edilmesinden korku duyduğunu dile getiriyordu.

Şarku’l Avsat’ın BBC Farsça’dan aktardığı habere göre daha sonra Ekberi’nin bir tutukluluk döneminden bahsettiği bir ses kaydını ortaya çıkardı. İşkence ve sağlığının bozulması nedeniyle soruşturmacıların istediği her şeyi söylediğini belirten Ali Rıza Ekberi, 2019 yılında tutuklanmasının ardından 3 bin 500 saatten fazla sorgulandığını söyledi.

Reuters’ın aktardığına göre Ekberi, “Tüm bunlar kameralara kaydedildi. Silah zoruyla ve ölüm uyarılarının ağırlığı altında asılsız iddiaları bana itiraf ettirdiler” dedi.

Ekberi’nin davasının ifşa edilmesinden önce İran güvenlik servisiyle, özellikle de Hasan Ruhani hükümetindeki bir istihbarat birimiyle yakın bağları olan gazeteci kaynaklar, Ekberi davasıyla ilgili ön bilgileri yayınlama girişiminde bulundu. Öncesinde ise Devrim Muhafızları’na yakın bir blog yazarı, etkili bir eski yetkilinin karar alma merkezlerinde yargılanması hakkında bilgiler yayınlayarak, onu ‘süper casus’ olarak nitelendirdi.

Saatler sonra resmi medya organları, İran İstihbarat Bakanlığı’ndan dönemin Savunma Bakanı Ali Şemhani, uluslararası ilişkilerden sorumlu yardımcısı Ali Rıza Ekberi’yi suçlayan bir bildiri yayınladı. Bildiride, Ekberi’nin İngiltere için casusluk yapmaktan idam cezasına çarptırıldığı belirtildi.

Bildiride ayrıca, Ekberi’nin ‘İngiliz istihbarat servisinin İran’daki en önemli ajanlarından biri olduğu, ülkedeki çok hassas bazı merkezlere girme yetkisine sahip olduğu ve düşmanın casus servisine bilerek bilgi sağladığı’ ifade edildi.

Ali Rıza Ekberi, 1997- 2005 yılları arasında yardımcısı olduğu, Savunma Bakanı olarak görev yapan İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani’nin yakın bir müttefikiydi.

Devlet medya organlarına göre Ekberi, Savunma Bakanlığı’nda Uluslararası İşlerden Sorumlu Yardımcılık ve Şemhani’nin ekibiyle Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreterliği’ne geçmeden önce Savunma Bakanlığı Araştırma Merkezi’nde danışmanlık görevlerini de üstlendi. İran ordusunda deniz kuvvetleri komutanının danışmanıydı. 1980’lerin sonunda Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) İran- Irak savaşını sona erdiren 598 sayılı kararını uygulamak için askeri komitenin sorumluluğunu üstlendi. Savaş gazisi olduğunu söylüyor. Öyle ki 70 ay boyunca savaşlara katıldı.

Ekberi, Ali Laricani Ulusal Güvenlik Yüksek Kurulu Genel Sekreteri iken nükleer müzakerecilerden biriydi. Bu nedenle Ekberi ile ‘cumhurbaşkanlığı adaylığından dışlanması, konumu ve iktidardaki kardeşlerinin konumu nedeniyle’ ülkede yaygın tartışmalara yol açan eski Parlamento Başkanı arasındaki ilişkiler hakkında spekülasyonlar gündeme geldi.

Devlet medya organlarının kesip yayınladığı videolarda Ekberi, 2004 yılında İngiltere büyükelçisi ile temas kurduğu iddiasıyla İngiliz istihbaratına ‘çalıştığından’ ve ‘özel muameleyle vize aldığından’ bahsediyor.

Ekberi, ‘İngiliz istihbaratı için çalışırken’ kendisinde istenen bilgilerin niteliğine de değindi. Bu bilgiler arasında, nükleer dosyada ve bölgesel faaliyetlerle ilgili konularda yabancıları ilgilendiren yetkililer ve etkili kişilerle ilgili önemli konular da bulunuyor. Bu nedenle İran medyası tarafından ‘önde gelen bir nükleer bilim adamı’ olarak nitelendirilen ve Batı istihbarat servisleri tarafından nükleer bomba üretme amaçlı ‘Amad’ projesiyle ilişkilendirilen, Savunma Bakanlığı’nın araştırma ve inovasyon biriminin başı Muhsin Fahrizade’nin adına da atıfta bulunuyor. Fahrizade, bazı medya organları tarafından ‘general’ ve ‘Devrim Muhafızları’nın önde gelen bir üyesi’ olarak nitelendiriliyor.

Ekberi, kayıtta ayrıca “Birinin, diyelim ki Dr. Fahrizade’nin falanca bir projeye dahil olmasının mümkün olup olmadığı soruldu. Ben de ‘Neden olmasın?’ dedim” diyor.

Ekberi’nin Tahran dışında 2020 yılında bir saldırıda ölen Muhsin Fahrizade’nin adına atıfta bulunduğu videonun ne zaman kaydedildiği belli değil. Ekberi, açıklamasında Fahrizade’nin öldürülmesinden doğrudan bahsetmiyor.

Aralık 2020’de mevcut Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, “Güvenlik Bakanlığı, Fahrizade’nin öldürülmesinde parmağı olan bazı isimleri tespit etti ve tutukladı” açıklamasında bulunmuştu. Ancak Ekberi, Abdullahiyan’ın Meclis Başkanı’nın devlet işlerinden sorumlu danışmanı olduğu dönemde söyledikleri hakkında açıklamada bulunmadı.

Şubat 2021’de dönemin İstihbarat Bakanı Mahmud Alavi, ihraç edilen Silahlı Kuvvetler üyelerinden birinin, Fahrizade suikastının ön hazırlıklarına katıldığını belirtti. Alavi, 8 Şubat’ta bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, “Suikast için ilk hazırlıkları yapan kişi silahlı kuvvetler mensubuydu. Silahlı Kuvvetler alanında istihbarat çalışması yapamaz hale geldik” ifadelerini kullanmıştı. Alavi, bakanlığın silahlı kuvvetlerden ‘bu konuda iş birliği yapacak bir kişi görevlendirmesini’ istediğini ancak ne yazık ki olayın (suikast) bir temsilci atanmadan önce gerçekleştiğini belirtmişti.

Silahlı Kuvvetler, Alavi’nin açıklamalarını sert bir şekilde eleştirirken, Alavi’nin silahlı kuvvetlerin ve İstihbarat Bakanlığı’nın itibarını korumak için medyaya yaptığı açıklamalarda daha dikkatli olması gerektiğini söyledi.

Genelkurmay Başkanlığı, görevlendirilmeden ve Genelkurmay Başkanlığı’na dahil olmadan önce tutuklanan şahsın, 2014 yılında uyuşturucu bağımlılığı ve manevi yolsuzluk nedeniyle eğitim sırasında ihraç edildiğini belirtti. Başkanlık, “Asker olmadığı için Genelkurmay Başkanlığı’nın değil, İstihbarat Bakanlığı’nın denetiminde olması gerekirdi” dedi.

Yurtdışındaki İran medyası ise Fahrizade ile ilgili itirafın yayınlanmasını, İslam Cumhuriyet’nin Fahrizade’nin ölümünden Ekberi’yi sorumlu tutma girişimi olarak nitelendirdi.

TAHRAN’DA TUTUKLAMA

Ekberi’nin bazı videolarda fiziğinin iyi durumda olması, videonun bazı yerlerinde ise sıska ve baskıdan etkilenmiş görünmesi dikkat çekti.

Ali Rıza Ekberi, ilk kez 2018 yılında casusluk suçlamasıyla tutuklandı ve daha sonra kefaletle serbest bırakıldı. Serbest kaldıktan sonra İngiltere’ye gittiğini söyleyen Ekberi, Londra’ya gittikten sonra kendisine yöneltilen suçlamalar nedeniyle Tahran’a dönmemesi için İngilizlerden uyarı aldığını iddia ediyor. Ekberi, “Dönersem bir şey yapamayacaklarını söylediler” dedi.

Tahran’a dönme nedenlerini açıklamayan Ekberi, ülkesine dönmemek için bahaneler bulmaya çalıştığını belirterek, “İngilizler bana, felç geçirdiğim iddiasıyla beni hastaneye kaldıracaklarını, bu yüzden Tahran’a dönmeme izin verilmediğini ve kalmak için bir nedenim olduğunu söylediler” dedi.

İtirafın sonunda Ekberi’nin beklenen Mehdi’nin meçhul askerlerinin tuzağına düştüğü belirtiliyor.

ŞEMHANİ’NİN GELECEĞİ

Eski bir askeri yetkili olan Ali Rıza Ekberi’nin casusluk suçlamasıyla yargılanması, Hasan Ruhani hükümetinin değişmesinden sonra görevini sürdüren tek yetkili olan Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani’nin geleceği hakkında tartışma yarattı.

Arap kökenli olan Şemhani’nin geleceği hakkında bir önceki hükümet döneminde çeşitli spekülasyonlar yayılmıştı. Öyle ki Ruhani ile derin anlaşmazlıkları olduğu sızdırılmış, ancak Şemhani pozisyonunu korumuştu. Radikal muhafazakâr Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin görevi devralmasının ardından Şemhani’nin geleceği hakkında spekülasyonlar tekrarlandı. Ancak şaşırtıcı olan konseye başkanlık eden Reisi’nin, Hamaney’in başta nükleer dosya olmak üzere en önemli güvenlik ve askeri meselelerle ilgilenen konseyin genel sekreterinin atanmasındaki rolü çerçevesinde Şemhani’yi konumunda tutması.

BBC Farsça’nın elde ettiği ses kaydının bir bölümünde Ekberi, İstihbarat ve Güvenlik Bakanlığı tarafından kendisine yöneltilen suçlamadan bahsediyor. Bu çerçevede Ali Rıza Ekberi, “Ali Şemhani’nin bana bir şişe parfüm ve bir gömlek karşılığında devlet hakkında gizli bilgiler verdiğini, benim de istihbarat denetiminde bunları yabancılara ilettiğimi söylüyorlar. O dönemde İstihbarat Bakanlığı onu neden tutuklamadı?!” ifadelerini kullandı. Ekberi ayrıca, “Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri, bir şişe parfüm karşılığında ülke bilgilerini ifşa ediyorsa neden çağrılmıyor?” dedi.

Şemhani’nin ofisinden herhangi bir açıklama yapılmadı, ancak Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi sözcüsü olan ‘Nour News’ internet sitesi, diğer İran internet siteleri gibi Ekberi’nin tutuklandığı haberini yayınladı. BBC Farsça’nın yayınladığı ses kaydının aksine itiraf videolarında Şemhani’ye herhangi bir atıfta bulunulmadı.

Öte yandan ‘Rouydad24’ internet sitesi, muhafazakarların iktidarı ele geçirdiği bir dönemde, Muhammed Hatemi ve Hasan Ruhani ekibinden geriye kalan tek seçeneğin Şemhani olduğunu belirtti. “Bir gerçek var ki, iktidarda ve iktidar aygıtında bir grup, onun varlığının devam etmesini istemiyor” diyen site, Devrim Muhafızları generalleri arasından göreve aday olan isimlere dikkati çekti. Bu isimlerin başında ise İran Dini Lideri’nin Askeri Danışmanı Rahim Safevi, eski Savunma Bakanı İsmail Neccar, Silahlı Kuvvetler arasında koordinasyonu sağlayan ‘İran Hava Savunma Kuvvetleri’ Komutanı General Golam Ali Raşid ve İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi geliyor.

‘Iran International’ kanalı ise konuya ilişkin olarak, Ekberi’nin cezalandırılmasının arka planına dair ‘Devrim Muhafızlarına yakın bir kaynaktan’ belge ve dosya teslim aldıklarını belirtti. Kanala göre Devrim Muhafızları ile güvenlik birimleri arasındaki anlaşmazlıkların arka planında onu casuslukla suçlamak, Şemhani’yi iktidarın direklerinden dışlamak anlamına geliyor.

Kanal, Ekberi’ye yöneltilen suçlamanın, Şemhani’yi ve Hasan Ruhani’nin ilk hükümetindeki nükleer müzakereciler ekibini hedef aldığını belirtti. Kanal, “Ekberi, Devrim Muhafızları’nda albay ve iç anlaşmazlıklar olmasaydı tuğgeneral rütbesine sahip olacaktı” ifadelerine yer verdi.

Aynı şekilde bazı kanallar, Telegram uygulaması üzerinden Ekberi’nin Şemhani, Ruhani ve Zarif’in performansını öven ve iktidardaki rakiplerine saldıran tweetlerini yayınladı.