BULGU: İnkalardan anestezisiz ve antibiyotiksiz kafatası ameliyatları

İnka dönemindeki kafatası ameliyatlarının başarı oranı, Amerikan İç Savaşı’ndaki ameliyatlardan çok daha yüksekti.

HABER MERKEZİ

İnka dönemindeki kafatası ameliyatlarının başarı oranı, Amerikan İç Savaşı’ndaki ameliyatlardan çok daha yüksekti.

Modern anestezi ve antibiyotikler olmadan kafatası ameliyatı kulağa ölüm cezası gibi gelebilir. Ancak, tıbbi nedenlerden dolayı kafatasında delik açma, kesme veya kazıma eylemi olarak bilinen trepanasyon, binlerce yıl boyunca antik Yunanistan’dan Kolomb öncesi Peru’ya kadar geniş bir bölgede uygulandı.

Elbette her hasta hayatta kalmayı başaramadı. Fakat İnka İmparatorluğu’nda 100’den fazla birey dahil olmak üzere çoğu başardı.

Kolomb öncesi Peru’daki yüzlerce kafatası üzerine yapılan yeni bir araştırma, bu cerrahların başarı oranlarının şaşırtıcı derecede yüksek olduğunu ortaya koyuyor. İnka döneminde başarı oranı % 80’e kadardı! Bundan 400 yıl sonraki Amerikan İç Savaşı sırasındaki kafatası ameliyatlarının başarı oranı ise %50 idi.

Nörolog David Kushner, trepanasyonun ilk olarak kafa yaralarına bir tedavi olarak başlamış olabileceğini söylüyor. Travmatik bir yaralanmadan sonra, böyle bir ameliyat, kafatasındaki çatlakları temizlemiş ve beyne uygulanan baskıyı hafifletmiş olmalıydı. Bu baskı, kafaya alınan bir darbeden sonra genel olarak şişme ve birikme olarak görülür.

Fakat tüm delinmiş kafatasları kafa travması belirtileri göstermiyor. Bu nedenle bu ameliyat, kronik baş ağrıları veya akıl hastalıkları gibi iskelette iz bırakmayan koşulları tedavi etmek için de kullanılmış olabilir.

Delinmiş kafatasları, dünyanın her yerinde bulundu, ancak Peru, kuru iklimi ve mükemmel koruma koşulları sayesinde yüzlerce örneğe sahip.

Yeni çalışma için araştırmacılar, farklı kültürler ve zaman dilimlerinde trepanasyonun başarı oranını sistematik olarak incelemeye çalışıyorlar.

160 KAFATASI İNCELENDİ

Ekip, Peru’nun güney kıyılarından MÖ 400’den 200’e kadar tarihlenen 59 kafatasını, Peru’nun merkez yaylalarında 1000 – 1400 yılları arasına tarihlenen 421 kafatasını ve 1400’lerin başlarından 1500’lerin ortasına kadar İnka İmparatorluğu’nun başkenti Cusco çevresindeki yüksek dağlardan 160 kafatasını inceledi.

Cerrahi delik etrafındaki kemik iyileşme belirtisi göstermediyse, araştırmacılar hastanın ameliyat sırasında ya da çok kısa bir süre sonra öldüğünü varsaydı. Kafatasına açılan deliğin etrafındaki düz kemik, hastanın ameliyattan sonra aylar veya yıllar boyunca hayatta kaldığını gösteriyordu.

Sonuçlara göre erken grubun sadece% 40’ı operasyonlardan sağ çıkmıştı. Fakat bir sonraki grupta %53’ü hayatta kaldı, ardından İnka döneminde ise %75-% 83 oranında insan hayatta kaldı.

Teknikler de zamanla daha da gelişmişti, bu da daha küçük delikler ve daha az kesme veya delme ve daha dikkatli kanal açma işlemleri ile sonuçlandı. Bu durum, beynin ‘dura mater’ denilen koruyucu zarı delme ve enfeksiyona neden olma riskini azalttı.

Birkaç hasta çoklu kafatası delme işleminden kurtulmuş gibi görünüyordu. Bir İnka dönemi kafatası, beş tane iyileşmiş ameliyat izine sahipti.

Araştırmacılar daha sonra bu başarı oranlarını, Amerikan İç Savaşı’ndaki askerler üzerindeki benzer teknikler kullanılarak yapılan kafatası ameliyatlarıyla karşılaştırdı. Savaş cerrahları ayrıca beynin hassas dura mater zarını delmemeye çalışırken kemiği keserek kafa yaralarını tedavi ettiler.

İç Savaş tıbbi kayıtlarına göre, kafatası cerrahi hastalarının %46 ila %56’sı öldü. Bu oran İnkalar dönemi hastalarında sadece %17 ila %25 idi. (Kaynak: Science Mag, Arkeofili)