Erdoğan-Putin zirvesi: Masada neler var?

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye-ABD anlaşması sonucu varılan ateşkes için verilen 120 saatlik sürenin tamamlanacağı günde Soçi'de kritik bir görüşme gerçekleştirecek.

HABER MERKEZİ

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye-ABD anlaşması sonucu varılan ateşkes için verilen 120 saatlik sürenin tamamlanacağı günde Soçi'de kritik bir görüşme gerçekleştirecek.

Türkiye, Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) en az 32 kilometre güneye çekilmesini bunun için de Rusya'nın devrede olmasını istiyor. Rusya ise Türkiye'nin güvenlik kaygılarının karşılanması gerektiği ancak bunun, Ankara ile Şam arasında 1998'de varılan Adana Mutabakatı kapsamında düşünülmesinin şart olduğu düşüncesinde.

Erdoğan-Putin görüşmesinin hem zamanlama hem de Suriye'nin askeri ve siyasi geleceği açısından belirleyici olacağı ifade ediliyor.

Zamanlama açısından en önemli unsur, Ankara'da 17 Ekim'de varılan ateşkes anlaşması için sürenin Erdoğan-Putin görüşmesinin gerçekleştiği günde tamamlanıyor olması. Bu süre saat 22.00'de dolacak. Bu da Türkiye'nin operasyonu yeniden başlatıp başlatmayacağına ilişkin kararını vereceğini gösteriyor.

Hatırlanacağı üzere, Türkiye ve ABD arasında varılan anlaşma, YPG'nin Girê Spî  ve Serêkaniyê arasında kalan 120 kilometrelik bölgeden 32 kilometre güneye çekilmesini, bu çekilmenin tamamlanması durumunda da Türkiye'nin 9 Ekim'de başlattığı operasyonu tamamen durdurmasını içeriyor.

Ankara, ABD ile varılan anlaşmadan sonra Fırat Nehri'nin doğusunun geri kalanına da uzanmak ve dolayısıyla sınırların tamamını koruyacak bir güvenli bölge inşa etmek için Rusya'yla da tamamlayıcı ikinci bir anlaşma yapmak amacında.

Bunun da nedeni, Türkiye'nin operasyonun başlamasının hemen ardından Amerikan askerlerinin çekildiği Minbic ve Kobani gibi stratejik noktaların Rusya ve Suriye ordularının kontrolüne geçmiş olması. Suriye ordusu, Serêkaniyê kentinin güneyinde de bazı yerleşim noktalarına girerek, bu bölgedeki denklemi de değiştiren bir adım atmıştı. Bu gelişmeler, Türkiye'nin ‘güvenli bölge’ talebini yaşama geçirebilmesi için Rusya ile anlaşma yapmasını kaçınılmaz hale getirdi.

ANKARA: YGP TAMAMEN ÇEKİLMELİ

Ankara'nın bugün yapılacak görüşmelerde, gündeme getireceği beklentisi, YPG unsurlarının Türk sınırlarına en az 30 kilometre uzaklığa çekilmesi. Afrin ve El-Bab bölgelerinde olduğu gibi YPG'nin Minbic ve Kobani'den de çıkarılması bu süreçte Türkiye açısından büyük önem taşıyor. Çünkü bu alanlar, Türkiye'nin oluşturmak istediği ‘güvenli bölge’ ile çakışıyor.

Erdoğan, 18 Ekim günü yabancı gazetecilere yaptığı açıklamalar kapsamında bu duruma değinerek, "Münbiç, Ayn el-Arab ve Kamışlı tarafında güvenli bölgemiz Rusya ve rejim güçlerinin faaliyetleriyle çakışıyor. Ayrıca İdlib'de de zaman zaman sıkıntılar yaşanıyor. Amacımız, Rusya ile bu konularda makul ve herkes tarafından kabul edilebilir bir uzlaşmaya varmaktır. Bir tek şartımız, rejimin bulunduğu yerlerde PKK-YPG'nin tamamen temizlenmesidir" ifadelerini kullandı.

Rusya Devlet Başkanı Putin ile daha önceki görüşmelerinde de özellikle iki şehrin durumunu ele aldıklarını anımsatan Erdoğan, "Eğer terör örgütleri Münbiç'ten çıkartılırsa, terör örgütleri aynı şekilde Ayn el-Arab'dan, yani diğer adıyla Kobani'den çıkartılırsa bizim için hiçbir mesele yok. Yeter ki terör örgütlerinden buralar temizlensin ve bizim buralarda da kalmak diye bir derdimiz yine yok. Tüm derdimiz, bizi tehdit eden, taciz eden bu terör örgütlerini buralardan çıkarmaktır" dedi.

Erdoğan'ın bu açıklamaları, mevcut durumda Türkiye'nin Rusya'dan talebinin YPG'nin başta Minbic ve Kobani'den çıkarılması olacağı, bunun dışında bu bölgelere askerini sokmak gibi bir düşünce içinde olmadığı şeklinde değerlendiriliyor. Aynı zamanda YPG'nin isminin veya statüsünün değiştirilerek rejim ordusunun bir parçası sayılması gibi olasılıkların da tatmin edici olmadığının Rusya'ya iletildiği anımsatılıyor.