İmamoğlu ve Yıldırım'dan Kürt seçmen sorusuna yanıt

Cumhur İttifakı'nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım ile Millet İttifakı'nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu'nun katıldığı ortak yayın başladı.

HABER MERKEZİ

Cumhur İttifakı'nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım ile Millet İttifakı'nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu'nun katıldığı ortak yayın gerçekleşti.

Gazeteci İsmail Küçükkaya'nın modaretörlüğünde gerçekleşen ortak yayın Türkiye'deki birçok televizyon kanalı tarafından canlı olarak yayınlandı.

Küçükkaya'nın "Mesela İstanbul'da yaşayan Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyete aşık bir kardeşinizim. Kime oy vereyim? Beni ikna edin. İstanbul'da yaşayan bir Kürt kardeşiniz olarak hangisine oy vereyim" şeklindeki sorusuna İmamoğlu şöyle cevap verdi: "Ben Kürt kökenli vatandaşımın çocuğu mu, Türk kökenli mi diyorum. 16 milyon İstanbul'dan bahsediyorum. Sayın genel başkanıma 'Efendim ben İstanbul ittifakının adayı olmak istiyorum' dedim. Partizanlığı bu belediyeden söküp, atacağız. Bunun içinde AK Partili, Saadet Partili, MHP'li elbette HDP'li hemşehrilerim var. Partizanlık bu ülkenin en büyük düşmanlarından biridir. Terör ön büyük sorundur peşinden partizanlık geliyor. Biz bu milleti barıştırmaya geliyoruz, eşitlemeye geliyoruz. Bağcılar'daki çocukla Kadıköy'deki çocuğu eşitlemeye geliyoruz. Ben bu çocuklardan bahsederken kökenini mi söylüyorum. Hepsi benim çocuğum. Biz mahallede demokrasiyi, semtte, ilçede, büyük şehirde sağladığımızda hiçbir sorun kalmaz. Gönül belediyeciliği ile afişler niye asıldı dedim. Bana 25 tane belediyenin kazanıldığını söylüyor. Partizanlıkla sadece ben değil sayın Yıldırım da mücadele etmeli. Ben özgürüm, 16 milyon insandan oy alıp belediye başkanı olacağım."

Binali Yıldırım ise, aynı soruya şöyle yanıt verdi: "Biz hizmet yaparken İstanbul'da ve Türkiye'de, 16 yıldır ben hizmet yapıyorum, insanların etnik kökenine bakmayız. İnançlarına bakmayız ve insanlarımızın hizmet götürürüken herkese aynı hizmeti götürürüz. Prensibimiz budur. Particilik, seçimlerde, kampanyada parti vardır. Kampanyada partinizin kampanyasını, söylemlerini dillendirirsiniz. Seçim biter, rozetini çıkarır hizmet yaparsınız. Şimdi eğer biz partizanlık filan yapıyorsak, eğer adres bizeyse ben bunu şiddetle reddederim. Böyle bir şey yok. İzmir'e gitsin Ekrem Bey, orada benim neler yaptığımı görsün. İzmir'in toplu taşıması İZBAN'ı biz belediyeyle beraber yaptık. Orada CHP belediyesi var. İzmir'in çevreyolunu yaptık. Konak Tüneli'ni yaptık, Adnan Menderes Havalimanı'nı yaptık.

İzmir İstanbul otoyolunu yapıyoruz. Bu sene sonu açılacak ve İzmir İstanbul 2 saat 10 dakikaya düşecek. Partizanlık bize asla ve asla bizimle beraber telaffuz edilmez. Bunu şiddetle reddederim."

YILDIRIM VE İMAMOĞLU'NA SORULAR

Küçükkaya'nın, konuklarının Babalar Günü'nü kutlamasının ardından konuşan Yıldırım, "Babalar Günü, Anneler Günü her gün ama biz de bugün Babalar Günü'nü kutluyoruz. Evlatlarım geldiler, Babalar Günümü kutladılar. Benim kutlayacak babam olmadığı için... Bana hediyeler almışlar, çok güzel bir an oldu benim için" dedi.

İmamoğlu da yayının hayırlı olmasını temenni ederek, "Demokrasimiz için çok değerli bir gün yaşıyoruz. Dilerdim ki 31 Mart öncesi olsun. Böyle bir talebimiz olmuştu ama bugüne nasip oldu. Her şeyden önce emek gösteren herkese teşekkür ediyorum. Bunda katkım olduğu için de çok gurur, onur duyuyorum. Sayın Yıldırım'a da çok teşekkür ediyorum. İnşallah Türkiye'nin demokrasi süreci için kıymetli bir başlangıç olur. Burası bir tartışma, sohbet, münazara ortamı Kırkpınar Meydanı değil" diye konuştu.

Yıldırım'ın, Babalar Günü'nü kutlayan İmamoğlu, "Sanıyorum ikimiz de iki erkek, bir kız babasıyız. Bu güzel bir şey. Hem torunları ile hem evlatlarıyla güzel yılları olsun inşallah. Ülkedeki tüm babaların Babalar Günü'nü kutluyorum" dedi.

İmamoğlu ile Yıldırım, Babalar Günü dolayısıyla birbirlerine hediye takdim etti.

Binali Yıldırım, "Biz bu seçime niye gidiyoruz?" sorusu üzerine, şu yanıtı verdi:

"Siz, 8,5 milyon İstanbullu gibi oy verdiniz. Dolayısıyla sizin kabahatiniz yok ama sizin oylarınız sayılırken, birtakım garip işler oldu, acayip işler oldu, şaibe karıştı ve nitekim YSK da bütün bu durumu değerlendirerek, seçimin sahibi olması sıfatıyla yenilenmesine karar verdi. Bizim tercihimiz bu seçimin yenilenmemesiydi. Bunun için de çok çabaladık ama CHP bu konuda bize yardımcı olmadı. Yenilenme yönündeki talebimizi kabul etmediler, reddi yönünde karar aldırdılar, dolayısıyla seçime gitmek mecburiyetinde kaldık. 

Keşke oyların tamamı sayılabilseydi, o zaman hiç kimsenin kafasında tereddüt, bir şüphe kalmayacaktı. Bu şekilde de bir daha İstanbulluları 23 Haziran için yormayacaktık. Onların planlarını, yapacaklarını, hedeflerini değiştirmek zorunda kalmayacaktık."

"(Bu seçim murdar oldu) gibi tanımlamalarınız oldu, (Oylar çalındı) dediniz, bu iddialarınızda ısrarlı mısınız halen?" sorusu üzerine Yıldırım, "Aynen iddialıyım çünkü bu seçimde oylar çalındı. Ne demek istiyorum? Oylar sayılmaya başlandı. Yüzde 10'u sayıldı, 29 binlerden 13 bin 729'a düştü. Bu da gösteriyor ki geriye kalan yüzde 90 sayılsa, bu seçimin sonucunun değişeceği aşikar. Bunun için biz oyların tekrar sayılmasını çok istedik. Bu konuda maalesef bir dirençle karşılaştığımız için saydıramadık."

"Oyları kim çaldı?" sorusuna karşılık Yıldırım, "Onu bulacak olan YSK'dır, seçimi yapan yetkililerdir. Çalmanın bir örnekle ne anlama geldiğini söyleyeyim; Siz yolda gidiyorsunuz, birisi cüzdanınızı çekti. Polise gidiyorsunuz ne dersiniz? 'Cüzdanım çalındı' dersiniz değil mi? Şunu demezsiniz; 'Benim cüzdanım yer değiştirdi' demezsiniz. Oyların yer değiştirmesi de çalınması ile aynı anlamı taşır. Benim oyum CHP adayına yazılıyorsa veya bir başka adaya yazılıyorsa bu çalınmadır. Başka izahı yok. Nitekim sayımlarda da bu ortaya çıktı. YSK da bütün bu delilleri dikkate alarak seçimlerin yenilenmesine karar verdi."

CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu da Küçükkaya'nın "Aynı soruyu size de sormak isterim. Ben bir İstanbul seçmeniyim, herhangi bir kusurum, ihmalim yok, oyumu kullandım, yine kullanacağım. Ben bu seçime niye gidiyorum ve Sayın Binali Yıldırım'ın sözlerini nasıl yorumlarsınız?" sorusu üzerine, "Oyların tekrar sayılmasını istedik ama CHP istemedi' yorumu tamamiyle yanlış bir yorum" ifadelerini kullandı. 

İmamoğlu, şunları söyledi:

"31 Mart gecesine dönelim hızlıca hatırlayalım. Hatta saat saat hatırlayalım. 31 Mart gecesinde öncelikle yaklaşık 1 saat olmadı ki seçim kapanalı, televizyon kanallarının bir kısmı aynen burada göründüğü gibi, yüzde 63,84 rakibimize, yüzde 33,99 bize diye bir açıklamayla yasakları çiğneyerek nereden güç alıyorsa bir süreç başlattı. Daha sonra bu süreç devam etti. Hatta burada sizin fotoğrafınız var. Çünkü 'Anadolu Ajansından yaklaşık 2 saat 30 dakikadır veri alamıyoruz.' diye yayın yapıyordunuz bu esnada. Bu veri almama kısmı tam 12 saate yakın sürdü. Örneğin, 23.30'da Anadolu Ajansı oylar yüzde 98,8 geldi, kafa kafaya olduğu andan itibaren ne olduysa Sayın Yıldırım 'Ben seçimi kazandım' diye açıklama yaptı. Bu bir sürecin 'Şu kadar sandık sayıldı ve ben seçimi kazandım' diye tam saat 23.25'te açıklama yapıldı ve ne tesadüftür ki tam o esnada Anadolu Ajansı veri yayınını kesti."

Daha sonra AK Parti İl Başkanının AK Parti adına açıklama yaptığını ve saat 04.35'te "3 bin 870 oyla seçimi kazandık." dediğini dile getiren İmamoğlu, "Sayı verdi kendi elindeki tutanaklara göre. Ondan yaklaşık 2 saat önce biz elimizdeki verilerle 30 bin 86 sandığa göre artık sonuç değişmeyeceği için dedik ki 'Hayır, biz seçimi kazandık.' Ve o günün sabahında YSK Başkanı süreci sona erdiren açıklamasını yaptı, bizi teyit eden. Şimdi '29 binden indi diyor' Sayın Yıldırım tutanak burada, 1 Nisan tutanağı 24 bin 57. İlk tutanak sayısı 24 bin 57. Şimdi burada şunu unutmamaları lazım, birkaç aşaması var oy sayımın ve 24 bin 57 oyla başlayan süreç günün sonunda 13 bin 729'a indi" diye konuştu.

İmamoğlu, Küçükkaya'nın, "Nasıl olur da aynı zarfın içinden çıkan 4 pusuladan 3'ü geçerli, biri geçersiz sayılır?" sorusuna, sayıların önemli olduğunu anlatarak, "20 bin 388'e maddi hatalardan sonra sayı indi. Öyle 29 binden 13 bine değil. Sonra geçersiz oylar sayıldı. 320 bin civarında. Geçersiz oylar sayıldı. Geçersiz oylarla beraber sayı 13 bin 888'e indi. Sonra AK Parti yetkilileri 'sondaj yapacağız' dedi, sandık sandık talepte bulundular. Bunlar da sayıldı ve 13 bin 729'a indi. Zira o sandıklar sondaj yaptıkları 57 sandıkta bizim adımıza artı oy çıktı" dedi.

YSK'nın daha sonra bir karar vererek son tutanakta 24 binden 14 bin 657'ye inen bir oy oranını açıkladığını anlatan İmamoğlu, oy pusulalarıyla örnekler vererek 4 pusulanın sadece İBB seçimlerinin iptal edilmesinin olası bir şey olmadığını söyledi.

İmamoğlu, "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Seçimleri 31 Mart'ta tertemizdir ve anamızın ak sütü gibi helaldir. Bu süreçte 'çaldılar'... Allah aşkına kime? 'ben de bilmiyorum' olmaz. Çaldılar lafı olmaz. Kime söylüyorsunuz? AK Parti'li sandıkta görev yapan kardeşlerime mi söylüyorsunuz? Oradaki İYİ Parti'yi MHP'li, Cumhuriyet Halk Parti'li sandık kurulu üyelerine mi, sandık kurulu başkanlarına mı söylüyorsunuz? Kime söylüyorsunuz? YSK'nın raporunda 'çaldılar' yok ama meydanlarda çaldılar var, caminin önünde çaldılar sözü var. Kim çaldı Allah aşkına?" ifadelerini kullandı.

AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım da, oy farkının azalmasına ilişkin, "Olayları çarpıtmanın gereği yok. Açık konuşalım. 29 bin fark 13 bin 729'a indi mi? Aradaki nihai fark 13 bin 729. Başlangıçta ne kadardı? Ekrem Bey'in açıkladığı 29 bin 504 küsur. Kaldı ki Ekrem Bey ilk açıklamasını saat 9'da yaptı. Akşam 9'da. 'Biz yüzde 54'üz, rakibimiz yüzde 44. Dokuz puan öndeyiz.' açıklamasını yaptı. Benim ilk açıklamam saat 11.25'tir. 11.25'e göre eldeki bilgilere göre biz 'Seçimi kazandık.' dedik. Bu hata değildi. O gün eldeki verilere göre bizim hesaplarımıza göre, kalan miktarlar da hesap edildi ve kazandığımız ortaya çıktı. Orada bir hata yok. Anadolu Ajansı niye yayını kesti, kesmedi o benim işim değil. Biz elimizdeki verilere göre konuşuyoruz. Bizim orada müşahitlerimiz var. Elimizde mazbatalar var. Ona göre genel merkezden biz teyit de ediyoruz" diye konuştu.

Yıldırım, 4 pusuladan sadece birinin geçersiz sayılmasına ilişkin ise şunları söyledi: 

"Bu tamamen bir aldatmacadır. '4 ayrı pusula var. Ama itiraz edilen büyükşehir belediye başkanlığı oyu. İlçeler içinde itiraz var mı? Var. Maltepe için MHP, Büyükçekmece için AK Parti, Sancaktepe için de CHP. yani CHP niye Sancaktepe'ye itiraz etti, neden tamamını saydırdı? Demek ki orada bir şüphesi var. İtiraz olan oy pusulası sayılır. Bu kadar basit bir iştir. '4 pusulanın 3'ü temiz, biri neden çalındı? gibi işi çarpıtmanın bir anlamı yok. Bu bu kadar basit." 

Oyların sayımının ayrı yapıldığını anımsatan Yıldırım, zarf aynı olsa da oyların ay ayrı sayıldığını yineledi.

VERİ TABANININ KOPYALANMASI

AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, Ekrem İmamoğlu'na "Siz gelir gelmez hemen Büyükşehirin bütün veri tabanını kopyalama talimatını neden verdiniz, neden böyle bir şeye ihtiyaç duydunuz, bunun kişisel verileri koruma kanununa aykırı olduğunu bilmiyor muydunuz, yoksa sizin hukukçularınız sizi yanılttı mi?" şeklinde soru yöneltti.

İmamoğlu da, özellikle Yıldırım'a bir şeyi hatırlatmak istediğini belirterek, "Kendi cümleleriyle hatırlatıyorum. Bu soru o zaman Sayın Yıldırım'a soruldu, aynen şu cevabı verdi. 'Bir belediye başkanı belediyesiyle ilgili her türlü işlemi, incelemeyi yapabilir' dedi.

Bunun üzerine araya giren Yıldırım, bunun devamını okumasını istedi. İmamoğlu da, kendisine müdahale edilmesi gerektiğini belirtti.

Yıldırım, "Böyle bir yere varamayız. Benim ifadelerim kısaltılarak anlatılacaksa bir algı..." şeklinde konuşurken, İmamoğlu da moderatör İsmail Küçükkaya'ya "Münazara eğer böyle devam edecekse, beni uyarın, ben de aynı tarza geçeyim" dedi.

İsmail Küçükkaya da, kurallar olduğunu söylerken, İmamoğlu, "O zaman hatırlatın, kural hatırlatmıyorsunuz." diye konuştu.

Ekrem İmamoğlu, belediyedeki veri kopyalanmasına ilişkin soruya , "Bu bir veri yedekleme işlemidir. Veri yedeklemek için de veri kopyalaması yapılır ve yedeklenir. Verdiğimiz talimatta 31 Aralık, yani yılbaşı, 31 Mart, yani seçim gecesi. 18 Nisan, yani bize mazbatanın teslim edildiği gün. Bunları milat kabul edilerek veri tabanlarının yedeklenmesi ve yine Büyükşehirde korunması..." şeklinde konuşu. 

Küçükkaya'nın "Niye yaptınız?" sorusu üzerine İmamoğlu, "Bakın İsmail Bey bir afaki değişiklik yapılabilir. O süreç içerisinde bir işlem yapılabilir. Bize de ihbarlar geliyor. Kaldı ki bu yapamadık, yetişmedi" dedi.

Mahkemenin karanının hukuksuz olduğunu savunan İmamoğlu, "Hiç ilgisi, muhatabı olmayan bir kişinin, ne oldu bilemiyorum, hukuksuz bir karardır. Ancak, veri yedekleme, yani bu kadar basit, kolay bir işlemi başka bir yere taşımak" diye konuştu.

Güvenlik açısından bir riskin olmadığını öne süren İmamoğlu, "Büyükşehir Belediyesinde, yine orada. Yani yedeklenerek muhafaza edildiği yer yine orası olacaktı ama olamadı. Biz bu işlemi istediğimizde, daire başkanı gelip bana 'Teknolojiyle ilgili brifler verdi, bunların yapılması doğrudur' diyen kişi. Sanki ajanlar basmış, ona silah dayatmış... ayıp, yazık, günah. Bu iş üzerinden kavram üretmek, iftiraları... Sayın Yıldırım'a süreci daha iyi analiz etmesini ve ilk fikrine dönüp bu süreci analiz etmesini dilerim, talep ederim. Bunu da uyarı olarak söyleyeyim."

İmamoğlu, Yıldırım'ın "Bir belediye başkanı belediyesiyle ilgili her türlü işlemi, incelemeyi yapabilir." ifadelerinin olduğunu dile getirerek, "Bu kavramla, bu basit tanımla hareket ettiğimi kendilerini ifade etmek isterim" dedi.

Binali Yıldırım da, buna mutlaka cevap vermesi gerektiğini belirterek, "Burada yanlış bilgi var, çarpıtma var." ifadelerini kullandı.

Küçükkaya'nın "Önümüzdeki hafta pazar günü yapılacak seçimden sonra herhangi bir itiraz olacak mı? Seçim sonucunu kabul edecek misiniz?" sorusu üzerine Yıldırım, şu yanıtı verdi:

"İstanbullular, vatandaşlarımız bilsin, biraz teknoloji ile aram iyidir. Bu internet alt yapısını da biz yaptık. Veri yedeklemek ayrı iştir, kopyalama ayrı iştir. İstanbul'un verileri yedekleniyor hem de bir yerde değil iki yerde yedekleniyor. Veri yedeklemesi yapılmadan zaten hiçbir şekilde veri saklanamaz. Bir güvenlik meselesidir bu. Her an bir şey olur, veriler kaybolabilir. Yedeği mutlaka vardır, usül odur. Bir bilgisayarınızda bile yedekleme sistemi var. Bu bakımdan bunu düzeltme ihtiyacı duydum. Bu, bir.

İkincisi de benim söylediğim cümlenin sadece ön kısmını Ekrem Bey ifade etti. Tabii ki belediye başkanının her şeyi inceleme yetkisi vardır ancak devamı var. Niye kopyalama ihtiyacı duyuyor? İstediği zaman, istediği bilgiyi maiyetindeki insanlar alır, getirir. Belediye başkanından bilgi saklayacak halleri yok. Bunu ifade etmek istedim. Benim söylediğim ile burada ifade edilen aynı şey değil. Kaldı ki 'mahkeme kararı yanlış' dedi. 'İlgisiz biri' dedi. İlgisiz de değil. Eyüp'ten seçilen, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi üyesi avukat. İlgisi de var. Bu veri kopyalama işi, bu bir FETÖ taktiğidir. FETÖ bunu yaptı geçmişte. Bir şey daha söylemekte yarar var. Üç tane dışarıdan uzman da görevlendirme yaptı. Bir kere bu başlı başına fecaat bir şeydir. Devletin memurları dururken, en hassas yerlere, kozmik odalara dışarıdan adam tayin edip, görev veremezsiniz."

"Seçimin sonucunu kabul edecek misiniz?" sorusuna karşılık Yıldırım, "Her seçimin sonucu kabul edilir ama nasıl seçim bir hukuki bir işlemse demokratik bir işlemse seçim sonucu sayımda da itiraz süreci icap ederse yine olur. Ama bu sefer belki biz etmeyeceğiz, Sayın Ekrem Bey edecek. Ben iki taraf için de bunun normal bir şey olduğunu düşünüyorum. Umarım itiraz olmaz" dedi.

CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu da Küçükkaya'nın "23 Haziran'da seçim sonucunda siz ya da rakibiniz kazanırsa seçim sonucunu kabul edecek misiniz? Veri kopyalamayla ilgili de sözünüz olursa söyleyebilirsiniz" sorusu ve değerlendirmesi üzerine şunları kaydetti:

"Elbetteki seçimlere itiraz haktır. Bu hakkı kimsenin yok sayma şansı yoktur. Bizim böyle haddimiz de yok zaten. Haktır. Ama uydurma gerekçelerle itiraz yapmayız biz. Gerçekten gerekçe varsa elimizde, yani imzalı tutanaklar üzerinden bir sıkıntı görüyorsak elbette ki itiraz hakkımızı kullanırız. Dolayısıyla bizim sürece dair hep eleştirdiklerimiz bunlardı. Algı diye tarif edilen şey ve özellikle itiraz sürecinde algı diye tarif edilen şey, çok net aslında karşı tarafın yaptığı bir uygulama."

İmamoğlu, "Niye?' derseniz, 'Çaldılar.' Bakın bu soru cevaplanmadı. 'Kim?' diyorum. Yine cevaplanmadı. 'Bilmiyorum' olmaz. Yani bu binlerce defa tekrar edildi." diyerek, eleştirilerde bulunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"FETÖ uygulamalarını, nasıl olduğunu ben bilmem. Ben anlamam o işten. Ben hiç bilmem, görmem, hiç öyle bir tecrübem yok ama şunu net söyleyeyim, veri kopyalama işiyle ilgili bir örnek vereyim size. Veri kopyalama işlemi tam da o gerekçeler yazılırken Bakanlıkların dışına çıkarılmamasıyla ilgili kanun net iken, engelli, kısıtlı, zihinsel engelli, cezaevindeki kayıtlı seçmenlerin listelerinin AK Partiye verilmesidir. Örnek arıyorlarsa kişisel bilgilerin, verilerin nasıl kopyalandığıyla ilgili, nasıl kullanıldığıyla ilgili örnek veriyorum. Dolayısıyla bizim yaptığımız işlem çok masum bir işlemdir. Çok net. Ben eminim ki Sayın Yıldırım en az benim kadar bunu biliyor, masumiyetini. Ki o gün söyledikleri sözün ekine şunu söylemiştir, 'Belediye başkanı önce halkın önceliklerine baksın.' bunu demiştir. Bu kadar. Başka bir cümlesi yoktur. Bunun da altını çizmek isterim. Şunu ifade edeyim, İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimi 23 Haziran'da Allah'ın izniyle yüz binlerce insanın katkısıyla güvenli olacaktır ve bizim itiraz etmeye gereğimiz kalmayacaktır."