Kürtler HDP’ye neden oy veriyor?

Kurd24

Türk devleti bünyesinde iki temel millet var. Bunlardan biri Kürt milleti, diğeri de Türk milletidir. Bu iki millet, Türk devleti bünyesindeki gelişmelerde tayin edici iki aktördür. Bu iki milletin aktörlüğü, genel ve yerel seçimlerde de belirleyicidir.

Genel ve yerel seçimlerde, Kürtler seçimin öznesi olmazsa bile, niceliksel bir güç olarak, seçimlerin kaderinde büyük bir öneme sahiptir. Hiç şüphe yok ki, 31 Mart yerel seçimlerinde de Kürtlerin önemli bir rolü olacaktır. Oyların büyük bölümü muhafazakârlara gitse de Kürt oylarının var ettiği bir siyasi kimlik, aktör, güç haline getirdiği parti HDP var.

HDP de kendisini Kürt partisi olarak tanımlamıyor. Kürdistan devletine karşıdır. Kürdistan devletini, ikinci İsrail olarak tanımlıyor. Kürdistan’ın güneyindeki bağımsızlık referandumuna karşı çıktığı biliniyor. Kürdistan Başkanı Mesud Barzani ve partisine düşman. Buna rağmen, HDP Kürt partisiymiş gibi bir algıyla kendisine oy veriliyor.

Okurlarımın önemli bir bölümü de bunu anlamadıklarını sıkça yazarak bana soruyorlar. Bu nedenle Kürtlerin Kürt olmayan bir partiye, Kürt partisiymiş gibi oylarının önemli bir bölümünü neden verdiğini anlamak ve anlatmak gerekiyor.

HDP’ye giden Kürt oylarını anlamanın önemi, Kürdistan’daki ulusal hareketin yeniden kitlesel, sosyolojik bir karakter kazanması, sosyal ve siyasal hayatta tayin edici bir aktör olması açısından da oldukça önemli olacaktır.

HDP’ye Kürtlerin oy vermesinde stratejik nedenler yanında, konjoktürel ve dönemsel nedenler de vardır.

****HDP’ye Kürtlerin oy vermesinin en önemli temel nedeni: Kürdistan örgütlerinin tasfiye edilmesi, HDP’nin Kürdistan örgütlerinin örgütsel ve siyasal çalışması sonucunda ortaya çıkan güçlü ve kitlesel birikimin üzerine oturmasıdır.

Kürdistan’da devlet kurmayı amaçlayan milli ayaklanmaların bastırılmasından sonra Kürdistan milli hareketi 1960’lara kadar büyük sessizliğe büründü. Kürdistan milli hareketinin yeniden yeşermesinin ayak sesleri, 1959’da duyulmaya başlandı. 1960’ların ortalarından itibaren hızla gelişti. 1970 yılından itibaren Kürdistan milli hareketinde bir bahar dönemi sayfası açıldı. Bu süreç Kürtlerin milli rönesansına yol açtı. Türk sömürgeci devletini de korkutan gelişme oldu.

Kürdistan’ın kuzeyinde, milli hareket hızla ve çoğulcu bir şekilde örgütlenmeye başladı. Kısa sürede kitlelerle güçlü bağ kurdular. Kitlesel ilişkileri sağlıklı gelişen, değişik toplumsal güçleri bünyesinde barındıran, sosyolojik temsil gücü olan, mücadeleci, bağımsız Kürdistan devletini kurmayı amaçlayan önemli örgütler oluştu. Bu örgütler, genel ve yerel seçimlerde önemli sonuçlar alan örgütler oldular. Bağımsız milletvekilleri ve belediye başkanlıklarını kazandılar. Ne yazık ki bu örgütler 12 Eylül 1980 sömürgeci faşist askeri diktatörlük tarafından tasfiye edildiler.

Bu tasfiyeden önce Kürdistan milli hareketine yönelik olarak operasyonel bir örgüt olarak kurulan ve güçlü kitle desteği kazanamayan PKK, zaman içinde ve Kürdistan örgütlerinin tasfiyesinden sonra büyütülen örgüt oldu. Kürdistan’da tasfiye edilen milli örgüt ve partilerin yarattığı birikim, PKK havuzuna aktı. Bugün de oy olarak onun örgütü olan HDP’ye yönelmiş durumdadır.

****PKK’nın, Kürt milletini bağımsızlık hedefinden uzaklaştırması, Kürdistan örgütlerini tasfiye etmesi için, radikal bir söylem içinde olması gerekirdi. Bu nedenle bağımsız birleşik Kürdistan tezine sıkıca sarıldı.

PKK’nın radikal yaklaşımı da Kürdistan örgütlerinin güçlü ve kitlesel olduğu zamanda, kitleleri içinde fazla etkili olamadı. Ama PKK silahlı mücadeleyi başlatınca, Kürdistan örgütü algısı yerleşmeye başladı. Bu da milli birikimlerin PKK’ya akmasını sağladı. Bunun yanında PKK’nın şiddet ve silahlı mücadelesinin yarattığı korku da kitlelerde destek ve oy akımını güçlendirdi.

****Çok partili sisteme geçildikten sonra Kürtler, ağırlıklı olarak muhafazakâr ve liberal Türk siyasi partileri ve CHP’nin içinde yer aldılar, o partiler için oy kullandılar.

Kürtlerin yine önemli bir bölümü ve Kürt yurtseverlerinin bir kesimi, 12 Eylül askeri darbesinden sonra SHP’de yer aldı.

1989 yılında durumda radikal bir değişim oldu. Uluslararası Kürt Konferansı’na katılan SHP milletvekilleri partiden ihraç edildi. Bu ihraçlara SHP’nin, Kürdistan teşkilatlarında ve Türkiye genelinde Kürtler büyük siyasal milli bir tepki gösterdiler. SHP tabelalarını indirdiler, SHP’den ayrıldılar. O tepki sonucu kurulan HEP, Kürdistan’da CHP’nin yerine ikame edildi. Devamı olan partiler de aynı misyonu sahiplendi. Bunun sonucu olarak, CHP’ye giden oylara Kürt yurtseverlerinin de oyları eklenerek bu partilere (HDP) gidiyor.

****Türk devleti bünyesinde siyasetin en önemli getirilerinden biri de ranttır. Türk partilerinde milletvekili ve belediye başkanı olanlar, ilk günden ceplerini nasıl dolduracaklarını düşünürler. Bundan dolayı da seçmen güçlü olan partilerden yana oylarını kullanırlar. Bundan dolayı, muhafazakâr partiler ve CHP her zaman geçer akçe olmuşlardır.

HDP de bu rant siyasetinden fazlasıyla yararlanmakta, destek görmektedir. Verili duruma bakarsak, Kürt okumuşlarının ezici çoğunluğu HDP’de milletvekili, belediye başkanı, belediye meclis üyesi olmak için 4-5 yıl boyunca bekleme içine giriyorlar, seslerini kesiyorlar, HDP’ye destek olmaya devam ediyorlar. Onların toplam aile nüfusları da hesaba katıldığı zaman, bu da HDP’nin Kürt oylarında önemli bir artı katkıdır.

****Kürt yurtseverlerinin “Kol kırılır yen içinde kalır” anlayışıyla, vurdumduymazlıktan, korkudan PKK/HDP’ye muhalefet edememesi; en önemlisi de Kürt oylarını alacak bir Kürdistan siyasi partisinin olmaması da Kürt oylarının HDP’ye gitmesine neden oluyor.

****Devletin Kürtlere yönelik politikalarına tepki, AK Parti’nin Kürtlerle ilgili açılımlarını durdurması, AK Parti’nin MHP’yle ittifak yapması, AK Parti’nin Kürdistan’ın güneyindeki bağımsızlık referanduma karşı çıkması ve Kerkük’ün işgaline destek olması, Kürt partisi algısına sahip olan HDP’ye Kürt oylarının verilmesine etki yapıyor.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.