Kürdistan’ın kuzeyindeki yeni hikâye için notlar (II)

Kurd24

Kürdistan’ın kuzeyindeki yeni hikâye için notlarımı kaydetmeye devam ediyorum.

KÜRDİSTAN’IN DİĞER PARÇALARIYLA İLİŞKİLER

Geçmiş milli hikâyemizde Kürdistan’ın diğer parçalarıyla ilgili fikirler en genel fikirlerdi. Kürdistan’ın birliğini, birleşikliğini, bağımsızlığını savunuyordu. Ulusal nitelikli, dayanışmacı fikirlerdi. Bu da Kürt halkı arasından sempati toplamaya, destek bulmaya devam etti.

Günümüzde Kürdistan parçaları arasındaki siyasi, sosyolojik, fikirsel, parti ve örgütler arası ilişkiler farklı bir nitelik kazanmış durumdadır. Bundan dolayı genel fikirlerin ötesinde daha dinamik, değişken, reformcu, derinleştirilmiş fikirlere ihtiyaç var.

Bu kapsamda, ayrıca Kürdistan’ın güneyi ve batısı hakkında çok duyarlı, hassas ve incelikle dokunmuş fikirler demetine ihtiyaç var.

Her parçanın kendi özerkliğini, mücadelesinin farklı karakterini, parçalar arasındaki ilişkilerin birbirine zarar vermemesini; ulusal koalisyon ve kongre konusunda parçaların birbirine zarar vermesinden kaçınılmasını, bir parçadaki örgütlerin diğer parçalardaki mücadele ve yaşama müdahale etmemesini; dayanışma ve destek sunması gerçekleri yeni hikâyemizde görülmesi gereken temel konulardır.

BAĞIMSIZ DEVLET VE FEDERAL DEVLET MESELESİ

Kürt ulusu ezilen, bağımlı, sömürge ve parçalanmış bir ulustur. Kendi kaderini kendi iradesiyle tayin etme sürecindedir. Kaderini, bağımsızlık kapsamında, bağımsız devleti hedef olarak belirleyen bir çizgide tayin etme hakkına sahiptir.

Bundan dolayı, Kürt ulusu ülkesi Kürdistan’ın bağımsız devlet olma mücadelesinden vazgeçmeden, ara uzlaşma ve çözüm modeli olan federalizm konusunda, geçmişte soğuk savaş dönemindeki federalizm kapsamında farklı, ulusların eşitliğine dayalı, ortak devlet, bağımsız iki milletin birlikte devlet yönetmesi olarak ele alınmalıdır.

Yine ara çözüm olarak konfederal çözüm ve konfederal devlet modelinin bir netliğe kavuşturulması gerektiği de yeni hikâyenin üzerinden atlanılmaz temel konusudur.

MÜCADELE BİÇİMİ

Geçmiş hikâyemizin vazgeçilmez temel tespitlerinde biri, Türk devletinin sömürgeci, işgalci, ilhakçı olması; Kürdistan’ın parçalanmış bir sömürge, işgal edilmiş bir ülke gerçeğiydi.

Günümüzde bu temel konuda bir değişiklik olmamasına rağmen, bu temel tespit üzerinden nitelikli farklılaşmayı kabul etmek gerekir. Bu statüsel konuma, yeni bir yorum ve tanım da gereklidir.

Sömürgeci-sömürge ilişkilerinin değişmesi için geçmiş hikâyemizin ana tespiti, silahlı mücadele ile devletin değişmesini ya da sömürgeci sistemin ve işgalin son bulmasının sağlanmasıydı.

Günümüzde mücadele tarzında değişiklik yapmak zorunludur. Ama devleti değişime zorlayacak bir mücadele tarzının da bulunması gerekir. Bu da milli ayaklanmayı sağlayacak sivil itaatsizlik mücadele biçimidir.

 

KÜRDİSTAN’IN SÜREKLİ SORUNU: PKK

PKK konusu geçmiş hikâyemizde olduğu gibi günümüzdeki milli hikâyemizde de önemli bir yer tutmaya devam edecektir. Bu bağlamda PKK konusundaki bakış ve yaklaşım yeni milli hikâyemizin en temel taşlarından biri olma özelliğini taşımaya devam ediyor. Bir devlet/devletler projesi olan PKK’ya karşı politika stratejik nitelikte olmak zorundadır. Bu konudaki bakış açısı, yurtseverliğin de önemli bir kriteri olma özelliğini de taşıyor.

PKK’nın devlet/devletler projesi olduğu, Kürt ve Kürdistan karakterini taşımadığı konusunda bir netliğe sahip olmak gerekiyor. PKK’nın diğer Kürdistan parçalarındaki müdahalelerine, egemenlik kurma çabasına, hegemonik yapı oluşturmasına kesinlikle karşı durmak kaçınılmazdır. PKK ile ittifak, koalisyon kurulmaması konusunda bir netliğe sahip olmak da gereklidir.

YENİ NİTELİKTE BİR ÖRGÜTLENME: FEDERAL MİLLİ ÖRGÜTLENME

Geçmiş dönem hikâyemiz, soğuk savaş koşullarında onun gelenekleri ve kültürüyle oluşan örgütlenme ile hayata geçirildi. O örgütlenme, tekçi, otoriter, lider örgütlenmesiydi. Demokrat bir örgütlenme değildi. Katılımcı bir örgütlenme değildi. Örgüt organlarının ve üyelerinin görüşleri, lider ve merkezi çekirdek tarafından alınan kararlara yansımıyordu. Farklı görüş ve eğilimlere yaşam hakkı tanınmıyordu. Farklı toplumsal kesimleri temsil etmiyordu. Kürdistan toplumunun sosyolojisini temsil etmiyordu. Gerçek anlamda milli örgütlenmeler değildi. İdeoloji örgütlenmeleriydi.

Ne yazık ki geniş yorumlu ideolojik örgütlenmeler de değillerdi. Liderin ve merkezi çekirdeğin dar, ilkel, birikimsiz yorumuna dayanan ideoloji örgütlenmeleriydi. Çatışmacı ve uzlaşmacı olmayan örgütlenmelerdi. Bütün bu özelliklerinden dolayı bu örgütlenme, birlikçi, bütünleştirici, hak ve hukuka saygılı değildi. Bundan dolayı bölünmeleri kaçınılmazdı. Sonuçta da bölündüler. Bu bölünmeler, özelliklerini belirttiğim örgütlenmeden dolayı, çatışmalarla gündeme geldi.

Yeni dönemde, milli hareketin oluşması, gelişmesi, kitleselleşmesi, sosyolojik bir karakter kazanması örgütlenme konusunda da yeni bir hikâye sahibi olunmak zorundadır. Yeni dönem örgütlenmesi, dönemin ruhuna ve reflekslerine uygun farklı bir nitelik ve modelde örgütlenme olmak zorundadır.

Şimdi de yeni örgütlenmenin kriterlerini belirterek örgüt sentezine ulaşalım.

Yeni örgütlenme, döneme uygun çağdaş bir örgütlenme olmalı. Yenilikçi, reformcu, değişimci olmalı. Demokrat, çoğulcu, katılımcı olmalı. Değişik görüşlere sahip kişilerin ve eğilimlerin birlikte olduğu, Kürdistan’ın bağımsızlığı ve özgürlüğü için mücadele eden bir örgütlenme olmalı. İdeoloji örgütü değil, kitle örgütü olmalı. Program ve tüzüğe göre hareket eden örgütlenme olmalı. Program ve tüzük çerçevesinde, projeler kapsamında farklı eğilimlerin oluşmasına izin veren örgütlenme olmalı. Bütün milli güçleri bünyesinde barındıran bir örgüt olmalı. Akılcı ve seküler bir örgüt olmalı. İç işleyişinde çoğulcu katılımcı demokrasiyi kurumlaştırmalı.

Azınlık görüşlerine üstün değer veren bir örgütlenme olmalı. Azınlık görüşlerinin sadece organlar tarafından değil, örgüt üyelerinin tümünün haberdar olduğu şeffaf ve açıklığa önem veren bir örgütlenme olmalı. Azınlık görüşlerinin kamuoyu tarafından bilinmesini de sağlıklı kararların alınmasının teminatı kabul etmelidir.

Hiçbir kişiye ve zümreye imtiyaz tanımayan bir örgütlenme olmalıdır. Tüm temsili organlarını ve yöneticilerini, demokratik seçimle belirleyen bir örgütlenme olmalıdır. Örgüt organlarının görevden alınamayacakları, sadece kongre yoluyla değiştirilebileceği örgütlenme olmalı. Örgüt organlarının oluşmasında, farklı eğilim, çevrelerin görüşlerinin temsiline önem vermelidir. Örgüt organlarında temsil edilmeyen eğilim, çevre, kişilerin temel konularda görüşlerinin alınmasına önem veren ve bunun için yol ve yöntem tayin eden bir örgütlenme olmalıdır.

Organ toplantılarını üyelere açık yapan, gerçek anlamda bir üye denetimini sağlayan bir örgütlenme olmalıdır. Örgüt yöneticilerinin her açıdan üye denetimine açık olduğu mekanizmaları işleten bir örgütlenme olmalıdır. Temel konularda kararlar alınmadan önce, üyeler arasında tartılmaya özen göstermelidir. Temel konularda karar alınması için referandum mekanizmasını işletmelidir.

Adem-i merkeziyetçiliğe göre örgütlenen, teşkilâtlara çalışmalarında özerklik tanıyan örgütlenme olmalıdır.

Bütün bu kriterlerden varacağımız örgüt sentezi: Federal modern, demokratik, çoğulcu, katılımcı, değişimci, reformcu, şeffaf, değişik milli eğilimleri bünyesinde barındıran bir örgütlenmedir.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.