Kürdistan yönetimi PKK hakkında görüşünü değiştirerek tehlikeyi engeller

Kurd24

PKK’nın son günlerde Amedi’de 5 Pêşmerge’yi öldürmesi ve 7 Pêşmerge’yi yaralaması; daha sonra bir Pêşmerge’yi daha öldürmesi; Şengal’de iki Pêşmerge’yi de kaçırması, 40 yıldır tartışmasız olarak var olan PKK tehlikesini Kürdistan Bölgesi’nde bir kez daha gündeme taşıdı. Sorun bütün parçalardaki ve dünyadaki Kürtler için de bir gündem oldu. Bütün Kürtlerin içini acıtan bir vakıa niteliğini taşıdı.  Sorun, aynı zamanda ulusal sınırları aşarak, uluslararası bir sorun haline geldi. Dünyanın sayılı büyük devletleri (ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve diğerleri) PKK’nın saldırısını ve Pêşmergelerin katledilmesini kınadılar.

BU GELİŞME İKİ YAKLAŞIMLA DAHA ANLAMLI HALE GELDİ

Kürdistan yönetimi yaklaşımı: Bu yaklaşımlardan biri ve belirleyici olan yaklaşım, Kürdistan Bölgesi yönetiminin olayı bir devlet, egemenlik hakkına sahip, vatandaşının yaşam hakkını korumakla görevli bir aktör gibi karşılama yoluna gitmemesi oldu. Kürdistan Bölgesi yönetimi dışarıdaki bir aktör olarak, saldırıyı ve Pêşmerge ölümlerini kınamakla kaldı. Pêşmergeleri katledenlerin yakalanacakları, yargılanacakları, cezalandırılacakları konusunda bir açıklama ve davranış ortaya koymadı. Kürdistan yönetiminin bu tutumu bütün Kürtleri, özellikle de Kürdistan Bölgesi vatandaşlarını üzdü ve derinden yaraladı. Güvensizliğin tohumlarını ekti. Bu da kendisiyle birlikte daha önemli ve derin konuları gündeme taşıdı. Bu konularda tartışmalar yoğunlaştı. Bu tartışmaların devam edeceğinin de güçlü verileri var.

PKK yaklaşımı: İkinci yaklaşım, daha anlamlı, daha düşündürücü, tehlikenin boyutlarını ortaya koyan yaklaşımdır. Bu da PKK’nın, Kürdistan Bölgesi’nde egemenlik ve iktidar hakkına sahip olduğunu açıkça ilan etmesidir. PKK dedi ki: “Biz Pêşmergelere egemen olduğumuz alana girmemelerin ve gelmemelerini söyledik. Geldiler. Biz de onları öldürdük.”

Bu yaklaşımdan daha vahim bir yaklaşım olabilir mi?

Bu yaklaşım açık ki,

1-Kürdistan Bölgesi’nin egemenlik hakkını tanımayan,

2-Kendisini Kürdistan Bölgesi Hükümeti gibi hak sahibi gören,

3-Kürdistan Bölgesi’ne dost olmadığını, düşman ve rakip olduğunu açıkça ilan eden,

4-Yabancı bir güç olarak işgal ettiği yerlere Kürdistan Bölgesi’nin meşru askeri ve güvenlik güçlerini sokmayacağı gibi açık bir savaş ilanı yapmayı göze almak.

ÖNCELİKLE TEHLİKEYİ TANIMAK VE ANLAMAK LAZIM

PKK’nın on yılların bir tehlikesi olduğunu tüm Kürdistanlılar, Kürdistan’daki yönetimler bilince çıkarmadı. Ama kesim biz Kürtler hep yazarak uyardık. Bu nedenle, öncelikle bu tehlike nasıl ortaya çıktı ve büyüyerek bugünlere geldi, ona bakmak lazım.

PKK’nın Kürdistan’ın güneyindeki serüveni çok eskiye dayanmaktadır. PKK, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesinden sonra 1983 yılında Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile ittifak ya da karşılıklı ilişki protokolü imzaladı.

PKK, KDP ile ittifak protokolünü imzaladıktan sonra, KDP’nin altını Bendinan bölgesinden oymaya başladı. İlk planda, Behdinan’da KDP’nin misafirleri olan Irak Komünist Partisi, KUK-Sosyalist Eğilim Pêşmergelerini öldürdü. Bunları önce gizledi. Sonradan o Pêşmergeleri PKK’nın katlettiği açığa çıktı. Bu duruma tedbir alınmadı. PKK’ya herhangi bir müeyyide uygulanmadı. PKK’nın Behdinan’da başta Dr. Cercis olmak üzere tüm sorumluları katledeceği, PKK Merkez Komitesinden kaçanlar tarafından deşifre edildi. Buna karşılık olarak da PKK herhangi bir müeyyide ile karşılaşmadı.

Birinci Körfez Savaşından sonra Kürdistan Bölgesi, ABD ve müttefikleri tarafından oluşturuldu. 4 sömürgeci devlet, Kürdistan’daki yapılanmaya düşman ve yıkılmasını istiyorlardı. Özgür Kürdistan Bölgesi ABD ve müttefikleri tarafından korunduğundan, kendileri saldıramıyorlardı. PKK’ya destek vererek saldırılar düzenlendiler. PKK ayrı ayrı KDP ve KYB, ayrıca her ikinse karşı 1991’den itibaren saldırılar yaptı. Bu saldırılar günümüze kadar devam etti. PKK, binlerce Pêşmerge’nin katliamına yol açtı. Yine herhangi ciddi bir müeyyide ile karşılamadı.

PKK, Saddam rejiminin yıkılmasından önce, Baas rejimin desteğiyle Kürdistan’ın birçok bölgelerini işgal etti. Baas rejiminin mirasçısı olduğunu ileri sürerek, o bölgeler üzerinde hak iddia etti, o bölgelerde keyfi uygulamalar yaptı. Kürdistan yönetimleri buna da sesiz kaldılar. PKK’ya karşı herhangi bir hukuki, siyasi, askeri, ceza müeyyidesi uygulamadılar.

2003 yılından sonra Federal Irak Devleti ve Kürdistan Bölgesi’nin kurulmasından sonra PKK saldırıları, daha sistematik hale geldi. Bin köyü, Mahmur’u, Şengal’i işgal etti. Zamanla bu işgal bölgelerini genişletti. Köylüleri kaçırdı. Köylülerden harç aldı. Köylü çocuklarını kaçırarak gerilla yaptı, öldürttü, kendisi öldürdü. Irak ve Kürdistan Bölgesi bu olanlara karşı sesiz kaldılar. Hiçbir şey olmamış gibi yönetim yaptılar. Irak federal hükümeti ve Kürdistan Bölgesi Hükümeti en son Şengal konusunda anlaşma yaptılar. PKK ve tüm terörist askeri örgütlerin oradan çıkarılmasına karar verildi. PKK çıkmayacağını söyledi. Bunun içinde İran ve Haşdi Şabi güçleriyle sıkı ittifak içine girdi. Onların elbiselerini giydi, onlar adına hareket etti. Bu duruma karşı da iki hükümet sessiz durumdalar. Bu karşı duruşa karşı yaptıkları hiçbir şey yok.

En sonunda PKK’nın Şengal sorumlusu, “Êzîdî Kürtler Kürt değildir. Biz Anayasanın 140. Maddesi çerçevesindeki bölgelerde Pêşmergelerin yerleşmesine izin vermeyeceğiz, oralara girerlerse savaşarak çıkaracağız” diye Bağdat’ın göbeğinde açıklamalar yaptı. Yine federal hükümet ve Bölge hükümeti bir tedbiri ve müeyyidesi söz konusu olmadı. Ondan sonra da PKK saldırıları başladı. Bu tesadüf olabilir mi? Irak Federal ve Kürdistan Federe Hükümetlerinin devlet gibi davranmamaları PKK’ya daha büyük cesaret verdi. Tehlike büyüyerek bu noktalara geldi. PKK’yı saldırılarda daha pervasız hale getirdi.

PKK, kendi terörist, işgalci, yabancı, yasa dışı konumunu meşru bir durummuş gibi Kürdistanlılara kabul ettirmeye çalışıyor. Çoğu basiretsiz ve ruhsuz Kürt de bu durumu kabul eder haldedir.

KÜRDİSTAN YÖNETİMİ, PKK HAKKINDA SAHİP OLDUĞU GÖRÜŞÜNÜ HIZLA DEĞİŞTİRMELİ VE YENİ STRATEJİK BİR KARARA VARMALIDIR

Kürdistan yönetimi, PKK hakkında iyi niyetli görüşlere sahipti. PKK ise bu iyi niyetli görüş ve yaklaşımı istismar ederek, kötülüklerine devam etti, bu kötülüklerini güncel anlamda sürdürüyor. Ama çok açık ki, Kürdistan yönetiminin başından beri görüşü doğru değildi. PKK’yı Kürdistan partisi görerek muamele etti. Onun istismarına meydan verdi. Tedbirler alamadı. PKK’nın yabancı, işgalci, terörist, yasa dışı karakterini görmedi ya da görmezlikten geldi. Bu yaklaşım, Kürdistan Bölgesi’ne ve vatandaşlarına zarar verdi. Egemenlik hakkını tehdit etmeye başladı. Vatandaşlarının yaşam hakkını tehdit altına soktu. Bu da Kürdistan Bölgesi’nin PKK’ya karşı devlet gibi davranmasında, egemenlik hakkını korumada, vatandaşlarının yaşam hakkını korumada zaaflara yol açtı.

Kürdistan yönetimi, PKK hakkında sahip olduğu görüşünü hızla değiştirmelidir. PKK’yı terörist, yabancı ve işgalci, yasa dışı güç ilan etmelidir. Ona göre tedbir almalı ve mücadele etmelidir. PKK’nın tasfiye edilmesi için stratejik kararlar almalıdır. Uluslararası hukukun, Irak ve Kürdistan Bölgesi hukukunun gereklerini yerine getirmelidir. Devlet olarak yabancı, işgalci, terörist, yasa dışı bir güce ne uygulanması gerekiyorsa, o yapılmalıdır.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir