Bir kelimenin izinde

Kurd24

Arkadaşım kızının adını Lavan koymuş. İsmi kadar güzel bir kız çocuğu. Bir süredir Kürdistan’da denk geldiğim bir isim. Kurmancî’de Lavan, Soranî’de Lawan, Goranî’de Lofa / Lûfa. Lav, Lava, Lovan biçimleri var. Türkçe’deki anlamı “dua etmek, yalvarma, yakarış, güzel dilekler mırıldanma”.

Fakat bu isim çok eski bir inanca işaret ediyor. Lavan, Urfa-Harran merkezli aya tapınma inancıyla ilgili bir isim. Ay monoteizmine dayanan Sin kültünde Lavan, tanrısal tezahürü kendisinde taşıyan on iki melekten biri ve kimi kaynaklarda tanrı olarak geçiyor. M.Ö. 18. Yüzyıla ait Mari yazmalarında  “saf beyaz” anlamında ve aya verilen isimlerden biri olarak geçiyor.

Tevrat’ta Lavan, İbrahim Peygamber’in kardeşi Naxor’un oğlu ve Yakup’un da kayınbabasıdır. 

Hatırlayalım ki Yakup, Bir Şeva’dan yola çıkarak dayılarının bulunduğu Kürdistan’a, Harran’a gelir. Yolda başını bir taşa koyarak uyur ve düşünde başının göklere eriştiğini görür. Sabah uyandığında geldiği topraklar için, “Burası Tanrı’nın evinden başka bir yer olamaz, burası göklerin kapısı” der. Neticede, Harran’da yaşayan dayısı Lavan’ın yanına gelir ve yedi yıl boyunca onun hizmetinde çalışarak iki kızıyla evlenir. İslam kaynaklarında Lavan’ın adı Laban / Leban şeklindedir.

Sin kültünde Lavan’a dua etmek için temizlenmek, arınmak, yıkanmak gerekiyormuş. Tıpkı İslam'daki abdeste benzer bir ritüel ile. Nitekim Latince’de “lava” kelimesi “yıkanmak” fiiline denk geliyor. Lavan kelimesi günümüz Kürtçesinde “su” anlamındaki “av”dan türeyen bir kelime midir bilmiyorum. Fakat Türkçeye İtalyancadan geçen lavabo kelimesi de Latince’deki “lava” fiilinden geliyor. Bu, akla Kürtçe’deki “sulav” (şelale), “sulavçe” (yemekten sonra sofraya getirilerek el yıkamaya yarayan metalden yapılmış seyyar lavabo), “lîlav” (sulusepken) ve “(pa)lavtin” (süzmek) sözcüklerini getiriyor.  

Mardin-Hakkari-Piranşar çizgisinde şarkı ve dua sözcüklerine denk olarak “Lawij” kelimesi kullanılıyor. Günümüz Türkçesine dilimiz üzerinden geçen ve "söz" anlamındaki "laf" da aynı yerden. Şırnak’ta ve özellikle Keldaniler arasında ise “Lavij” kelimesi sitem, ağıt, mersiye anlamındadır. Roboski katliamından sonra yakılan şu lavija kulak verelim:

Kelimeye dair ilk kullanımlar büyük ihtimalle “ilahi / neşide” sözcüğüyle aynı anlamdaydı çünkü Sin kültünde Lavaace, tanrı Lavan’a söylenen ilahilere, ona yapılan dualara verilen isimdir. Nitekim Kürt Mesihiler dua için halen de Lawij / Lawje diyor.

Modern Kürt müziği gruplarından Lawje’yi anmadan geçmek olmaz. Grubun yaptığı müzik tartışmasız çok orijinal, zira büyük bir köklü geçmişe ve ruha dayanıyor. Gruplarına buldukları isim de harika! Şu düğün şarkısının güzelliğine bakın:

Kürt mimarisinin en önemli unsurlarından biri de şüphesiz ki kapılardır. Doğu Kürdistan'da kapı tokmağı tasarımları ve ahşap oymacılığıyla kendini gösteren bu unsur, batıya doğru gittikçe kapıların gösterişsiz ama çerçevelerin süslü olduğu bir şekle bürünür. Bundan kasıt dış dünyaya evin içindekilerin estetik kaygılarının olduğunun ama yine de mütevazılıktan vazgeçemediklerinin anlatılmasıdır. Kürt sanatında ihtişam, kendini ayrıntılarda gösterir ve yapıların sade duruşuna ince işlenmiş aksesuarlarla eklemlenir.

 

Urfa’da A. Rezak Elçi’nin çekmiş olduğu şu kapı fotoğrafının detaylarına bakmakta fayda vardır.

Kapı kenarına çizilen Servi ağacı (Dara Sewlê / Sewla) Kürt kültüründe yaşam, sonsuzluk, ölüm ve yas tutmayı temsil eder. Yaprak dökmeyen bu ağaç toprağa sıkı sıkıya bağlıdır, uzun ömürlüdür ve göğe doğru uzayıp gider. Kürdistan florası içerisindeki en uzun ağaçtır. Uzun ince boyundan dolayı sevgiliye benzetilir. Yürümeye başlayan çocuklar ve genç kızlara yakıştırılır. Kürt masallarında Rustemê Zal gibi ölümden kaçmayan kahramanlar için de kullanılır. Kürdistan'da mezar kültürünün de bir parçası kabul edilen serviler, daha çok bekâr ölen kızlar ve bilge kişilerin mezarına dikilir. Bu, ölümden sonra yaşama olan inancın da bir göstergesidir.

Kapı kenarına çizilen diğer bitki ise bir tür sarmaşıktır. Bu sarmaşığın adı Lawlaw’dır. Kurmancî’deki varyasyonları Lavlavok / Lavlawik olan bu kelime Soranî diyalektinde sadece Beyaz Sarmaşık türüne verilen Leflafok adında karşımıza çıkıyor (İngilizce’de yaprak anlamındaki Leaf’a yeniden bakmak gerekir). Lavanta bitkisinin ismi de aynı yerden. Beyaz Sarmaşık çiçeğinin dolunaya benzetilen şeklini bir tarafa bırakarak belirteyim ki sarmaşık, Kürt masallarında dua etmenin bir sembolüdür. Şehnaza Çilkezî masalında geceleri göğe yükselen ve kahramanın dualarını tanrıya ulaştıran bir sarmaşık vardır.

Bütün bu anlam bağları, bizleri köklü bir geçmişin içinde dolaştırır durur. Bir daha söylemekte fayda vardır: Latince, Avrupa dilleri için her ne ise, Kürtçe’deki her kelime de kadim kültürümüzü içinde taşıyan bir hazinedir.

Bir kelimeyi kaybeden, geçmişini kaybedecektir.

 

**Meraklısı için iki kitap:
Tamara M. Green, The City of the Moon God, Leiden, 1992
James Pritchard, Ancient Near Eastern Texts Relating to the Old Testament, 1950

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.