İktidar Kürtlerden ne istiyor?

Kurd24

Hiç şüphe yok ki hiçbir bedel ödemeden tam ve şartsız desteklerini istiyor. İktidarın bunu başarması mümkün mü? Zor gibi görünse de iktidar, bu desteği sağlamak için iyi yolu deniyor ve iki yöntemle Kürtleri kuşatmaya çalışıyor. Birincisi cumhuriyetin resmi politikasına dayanıyor. Her iktidarın, bedeli ne olursa olsun göze aldığı ve başardığı ekonomik entegrasyondur. Devlet aygıtına binlerce bağla bağlanmış olan Kürt ekonomik varlığı, alternatifsiz bir teslim oluş vaziyetindedir. Kendi başına bu durum, bütün siyasi çözüm öneri ve projelerini gerçek dışına itiyor. Ekonomik olarak entegrasyonu bitmiş bir topluma kim neden, bir siyasi statüde, teklifinde bulunsun ki? Ekonomik bağımsızlığı ya da daha hafif bir deyimle ekonomik özerkliği olmayan bir topluma, kim ve neden siyasi güç bağışlasın?

Kürt meselesinden devletin bakış açısını temellendiren olgu, bu çıplak gerçekliktir. Ekonomik olarak fetih edilmiş bir yere siyasi otorite tanınmaz. Ekonomik entegrasyona rağmen yükselen siyasi taleplerin göreceği karşılık da şiddet ve sindirme olur. Meseleyi bu gerçeklik bağlamında konumlandırdığımız da Cumhur İttifakı dahil, gelmiş geçmiş bütün cumhuriyet iktidarlarının, Kürt meselesinde neden askeri çözümlerde ısrarlı oldukları daha iyi anlaşılıyor. Çünkü ekonomik hayatı tahkim edebilen bir güç, alternatif siyasi çözümleri ciddiye almaz. Çünkü ekonomik hayat tarafından tam anlamıyla desteklenmeyen bir siyasi otorite de taleplerini başarıyla sonuçlandıramaz.

İktidar, ekonomik entegrasyonun sağladığı imkanlarla, Kürt toplumunun önemlice bir bölümünü kontrol ettiği varsayımından hareket ediyor. Eğer elmanın yarısı heybedeyse, diğer yarısını heybeye koymak daha kolay hale gelir. Çünkü elmanın yarısı, diğer yarıyla ilişki içindedir ve onu etkileme potansiyeli taşır. O zaman da heybe dışındaki elmayı baskılayıp kuşatmak, en önemli siyaset vasıtası haline gelir.

Ekonomik entegrasyon her iktidara şunu fısıldar, devlet tehlikede değil; baskı ve kuşatma, sürpriz tehdit sonuçları doğurmaz. Eğer bu akıl yürütme doğruysa Kürtleri günah keçisi ilan etmek çok ciddi siyasi sonuçlar doğurmaz.

Nitekim son günlerde Kürtleri hedef tahtasına koyan bütün eylem ve söylemlerin biricik amacı budur. İktidar kontrol altındaki Kürtler, geçmiş icraatlarını yad ederek güven tazelemeye çalışırken, kontrol altında olmayan diğer Kürtleri de ne pahasına olursa olsun yalnızlaştırma siyaseti gütmektedir. Nitekim Diyarbakır ve Erzurum ziyaretleri, kontrol altındaki Kürtleri aşılama gayreti olarak icra edildi. Yangınlar ve Konya’da işlenen katliam da onları yalnız başına hareket etmeye mecbur bırakan, siyasi perspektifin cabaları oluyor.

İktidar, gelecek seçimlerde Kürtlerin sonuç belirleyici öge olduğunu herkesten daha iyi biliyor. 2015’ten sonra izlenen politikaların bir sonucu olarak muhalif Kürtleri kaybettiğini de çok iyi biliyor. Geriye Kürtleri yalnızlaştırmak ve hiçbir siyasi güçle işbirliği içine girmeyi engellemek kalıyor.

Yani mevcut iktidar, Âşık Veysel’in türküsünde söylediği gibi “Ya benimsin ya da kara toprağın.” Amaç Kürtleri siyaset dışına iterek siyasi olarak etkisizleştirmek. İktidar bunu murat ederken özellikle Millet İttifakı da iktidarın ekmeğine yağ sürmekle adeta yarış içinde. Hem iktidar hem muhalefet Kürtleri kendilerine mecbur sanıyor. Bu mecburiyeti siyaset haline getiriyor. Şimdi soru: Hakikaten de Kürtler hem iktidarın hem de ana muhalefetin sandığı gibi onlara mecbur mu?

Ben bu soruya evet demiyorum. Eğer Millet İttifakı Kürtlerle işbirliğini iktidar korkusundan ötürü görmezlikten geliyorsa, bunun anlamı şudur: Millet İttifakı, Kürtlerle görünür bir işbirliği yerine, mevcut iktidarın devamını onaylıyor, bunu yeğliyor. Eğer Millet İttifakı bu saikler yüzünden, bu iktidarı yeğliyorsa, Kürtler neden yeğlemesin? Ana muhalefetin iktidar olmaya cesareti yoksa, ona bu cesareti vermek Kürtlerin işi değil ve bu meselede Kürtlerin hiçbir yararı yoktur.

Ana muhalefet, iktidar olma sorumluluğunu açık ve resmi biçimde üstlenmiyorsa, Kürtlerin iktidar olma ya da iktidar belirleme sorumluluğu olmaz.

Kürtlerin önünde tek yol var; Kürt meselesine hukuki bir boyut kazandırmak için herkesle müzakerelere açık olmak.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir