Devletteki iç iktidar mücadelesinin kurbanlıkları

Kurd24

Diyarbakır, Van ve Mardin HDP’li belediye başkanları, kısa bir süre önce sömürgeci Türk devletinin İçişleri Bakanı tarafından görevden alındılar. İçişleri Başkanı’nın HDP’li belediye başkanlarının görevden alınması için gösterdiği gerekçe; ismi geçen belediye başkanları hakkında soruşturmaların olması, PKK ile irtibatlı olmaları, PKK’ya destek vermeleri ve PKK’dan destek almalarıdır.

Bilindiği gibi, yerel seçimler 31 Mart 2019 tarihinde yapıldı. Seçimlerin üzerinden daha 5 ay geçmeden HDP’li belediye başkanları görevden alındılar. Bu gerekçenin çok ciddi bir gerekçe olmadığı, seçim öncesi belediye başkanların konumları incelendiği zaman görülecektir.

Yerel seçimlerden önce de ismi geçen belediye başkanları tutuklu kaldılar, haklarında devam eden soruşturmalar ve yargılamalar vardı.

Türk devletinin hukuki ve kanuni rasyonelleri içinde bile bakılırsa, belediye başkanlarının görevden alınmaları için İçişleri Bakanının gösterdiği gerekçeler doğru ise, o zaman ismi geçen kişilerin belediye başkanlarının adayı olmamalarına YSK’nın karar vermesi gerekirdi. YSK bu konuda bir karar sahibi değil, o zaman hükümetin bu karara varmasının ve ileri sürülen gerekçenin tutarlılığından bahsetmek olanaklı değildir.

İstanbul belediye seçimlerinde Öcalan’dan yardım bekle ama adamlarını cezalandır. Bu normal bir akıl olamaz!

Hükümet açısından bu kararın tutarsızlığını gösteren ve çürüten en önemli gelişmelerden biri, 23 Haziran 2019 İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerinde, PKK’nın Başkanı Öcalan’ın görüşlerine sığınılmasıdır.

PKK olmadan HDP diye bir örgüt ve parti olamaz. HDP’nin PKK’nın örgütü olduğunu söylemekte bir gariplik yok. HDP yöneticilerinin kendileri de bunu açıkça söylüyorlar.

PKK’nın lideri de Öcalan. HDP bağlamında da resmi olmayan başkanıdır. HDP’liler bunun da böyle olduğunu düşünüyorlar. Düşünmekle kalmıyorlar, açıkça da ifade ediyorlar. HDP’nin çözümde Öcalan’ın muhatap olduğunu söylemesinin başka bir anlamı da olabilir mi? HDP’lilere gidip sorulduğunda, korku taşımazlar ve dürüst davranırlarsa bunu da söylerler. Demirtaş ve diğer tüm genel başkanlar, PKK legal partilerinin genel başkanları, Öcalan adına vekalet eden şahıslardır.

Hükümet, Cumhur İttifakı (MHP dahil), 23 Haziran İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerinde, Öcalan’dan “ne idüğü belirsiz” bir akademisyenle taslak gönderdiler. Onun vasıtasıyla, Öcalan’ın HDP’nin Millet İttifakı ve CHP adayı İmamoğlu’na oy vermemesi için açıklama yaptırdılar. Öcalan, HDP’ye tarafsız kalmasını söyledi. Ama sözü tutulmadı. Hükümet kanadı, Cumhur İttifakı bu tutumuyla itibarsız hale geldi. Öcalan’ın açıklamasından yarar değil, zarar da gördü.

PKK lideri Öcalan’dan fayda uman bir hükümet, onun adamlarını, belediye başkanlarını cezalandırması normal bir akıl rasyonelleri içinde değerlendirilemez.

HDP’ye bir şey yapılmayıp belediye başkanlarının görevden alınması da tam anlamıyla bir tutarsızlık örneği.

Devlet ve hükümet, birçok siyasi parti, HDP’nin PKK’nın örgütü olduğunu, PKK’dan destek aldığını, PKK’ya destek verdiğini kabul ediyor. HDP’nin ilişkili olduğu PKK örgütü de devlet ve hükümete göre terörist bir örgüt olduğuna göre, bunun bir hukuki karşılığının olması gerekir.

Oysa HDP herhangi bir hukuki müeyyide ile karşı karşıya değil. Milletvekilleri Türk meclisinde görev ifa ediyorlar. 70’e yakın belediye başkanları görevlerinin başındalar. Buna rağmen, üç belediye başkanının görevden alınmasının bir mantığı olamaz. Olsa olsa şaşkınlığın bir ifadesi olabilir.

Belediye başkanlarının görevden alınması Türk devleti içindeki iktidar mücadelesini sonucudur.

İçişleri Bakanlığı’nın HDP’li belediye başkanlarını görevden almaları konusunda yoğun tartışmalar var. Bu tartışmaların en ağırlıklısı, görevden alınmaların hukuki olup olmadığı üzerinedir. İçişleri Bakanlığı, görevden alınmaların hukuki olduğunu ileri sürüyor. Karşıt görüşte olanların da görüşünün, görevden alınmaların hukuki olmadığı, siyasi olduğudur. Bunu da görevden alınan HDP’li belediye başkanlarının PKK ile irtibatlı olduğuna, PKK’dan destek aldığına, PKK’ya destek verdiğine dair bir mahkeme kararının olmamasını gerekçe gösteriyorlar.

Ben de olayın hukuki olmadığı ve siyasi olduğu görüşündeyim. Ama şu açık ki olayın siyasi olmadığına dair konuya yüklenen anlamların farklı olduğu, tartışmalar ve yazılan makaleler incelendiği zaman rahatlıkla görülür.

Belediye başkanlarının görevden alınmalarının demokrasi, insan hak ve özgürlüklerine aykırılık kavramlarıyla da ele alınması başka bir boyut. Ama olayı açıklamak için çok anlamlı olduğunu düşünmüyorum.

Çünkü ne hükümet kanadı için ne de muhalefet için demokrasi ve insan hak ve özgürlükleri çok anlamlı değil. Sorunun açıklanmasında anahtar rolü taşımazlar.

Bunun yanında, belediye başkanlarının görevden alınmasını bir Kürt-Türk hesaplaması olarak ele alınmasını da doğru bulmuyorum. Çünkü HDP bir Kürt partisi olmadığını, Türkiye partisi olduğunu, Kürdistan devletine karşı olduğunu, Türkiye’nin demokratikleşmesi için mücadele eden bir örgüt olduğunu söylüyor. O zaman haklı olarak olup biten gelişmeler, HDP’li belediye başkanlarının görevden alınmasının nedeni nedir diye sorulacaktır.

HDP’li Belediye Başkanlarının görevden alınmaları, iç iktidar mücadelesinin bir sonucudur. HDP’nin Millet İttifakı kişiliğinde cezalandırılmasıdır.

Nasıl mı?

Bilindiği gibi yerel seçimlere giderken, iki kamp arasından bir sistem mücadelesi vardı. Bu iki kamp, Cumhur İttifakından ifadesini bulan dinci ve milliyetçiler ile Millet İttifakından ifadesini bulan Kemalistlerdi. Bu sistem mücadelesi, iki kamp arasında oldukça keskin, bir var olma yok olma mücadelesi çizgisinde devam ediyordu.

HDP de bu iktidar mücadelesine, karakteri ve güncel gelişmeler gereği, doğrudan taraf oldu. Cumhur İttifakına karşı, Millet İttifakını destekledi. Metropollerde Cumhur İttifakına büyük kayıp verdirdi. 23 Haziran İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerindeki tutumu, bardağı tam anlamıyla taşıran damla oldu.

Cumhurbaşkanı, HDP’lilerin kazansa bile görevden alınacaklarını seçim öncesinden de açıklamıştı.

HDP, PKK ile ilişkili, ondan destek gördüğü ve destek verdiği için cezalandırılıyor. HDP’nin desteklediği CHP’ye hiçbir şey olmuyor.

Gelişmeler eğer bir mantık silsilesi içinde ele alınırsa, CHP’nin de HDP’nin desteklediği CHP belediye başkanlarının da cezalandırılması, yani görevden alınması olağan gibi görülmekte. Buna rağmen hükümet bunu yapmıyor. Yapmaya da cesaret edemiyor. İşte bu noktada da ilgili soruna bakılırsa, sorun oldukça karmaşık bir sorun. Bu noktada, işin içinde HDP’nin Kürtlüğe şu ya da bu ölçüde bulaşmış olması, değerlendirme dışı tutulmayacak bir neden olarak orta yerde duruyor.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.